EL-MUVAFAKAT  *ŞATİBİ*

 

AVARİZU’L-EDİLLE / BİRİNCİ FASIL: MUHKEMLİK VE MÜTEŞABİHLİK /

ALTINCI MESELE:

 

Müteşabihin tevil edilmesi durumunda, kendisi ile tevil edilecek şeyde (müevvel bih) şu üç şartın bulunması aranır:

 

a) Tevilin şer'an dikkate alınması sahih olan bir manaya çıkması.

b) İhtilaf edenler arasında kısmen de olsa ittifakın sağlanacağı bir noktada olması.

c) Tevil edilen lafzın, kendisine yüklenilmek istenen manayı kabul eder olması.

 

Biraz açmak gerekirse deriz ki: Müteşabihin tevil edilmek istendiği ihtimal, ya lafzın kabul edebileceği bir manadır ya da değildir. Eğer lafız, kendisine o mananın yüklenmesini kabul etmiyorsa, o zaman lafız, hakkında ihtimal bulunmayan bir nassdır ve bu durumda tevil kabul edilmez. Eğer lafız, kendisine yüklenmek istenilen manayı kabul ediyorsa, bu durumda bakılır: Yüklenen bu mana, ya şer'i ilimlerin verileri doğrultu sundadır ya da değildir. Eğer şer'i ilimlerin verileri doğrultusunda cereyan ediyorsa, o mananın kabul edileceği konusunda herhangi bir problem bulunmamaktadır. Çünkü lafız o manayı kabul etmekte, lafızdan kastedilen mana ona ters düşmemektedir. Bu durumda onun dikkate alınmayarak atılması, kasden dikkate alınması mümkün olan birşeyin atılması demek olur. Böyle bir durumda, ihmal edileceğine ya da mercuhiyetine (zayıflığına) dair bir delil bulunmadıkça o mananın terk ve ihmali sahih değildir. Şer'i ilimlerin verileri doğrultusunda cereyan etmemesi halinde ise, bu durumda lafzın hiçbir şekilde tevile gidilmesi sahih olmayacaktır. Bunun delili şudur: Eğer böyle bir durum sahih olacak olsaydı, bu durumda açık lafzı bırakarak o manaya gitmek, körükörüne haktan dönmek ve bilgisizce cehalete atılmak olacaktır. Böyle bir durum, herhangi bir gerekçe olmaksızın delilin terki demektir. Böyle birşey ise batıldır. Bu bir.

 

İkincisi: Delil, ancak kendisinden daha güçlü olan bir başka delil ile tearuz durumunda tevil yoluna gidilir. Şimdi iki durum arasında değerlendirme yapmakta olan kimse ya racih olan güçlü tarafı dikkate alarak mercUh olan zayıf tarafı tamamen iptal edecek Ye kendisini her iki tarafı da esas alma gibi bir durum içine sokmayacaktır. Bu tearuz durumunda genelde kendisine başvurulan bir yaklaşımdır. Yada onu iptal etmeyerek herhangi bir yönden onunla amelde bulunma yoluna gidecektir. Eğer o yön sahih olur Ye ittifak da hasıl olursa, ne ala ne güzel; yok sahih olmazsa o zaman (yapılan teyil delilden güdülen) amacı ortadan kaldırmak olur. Çünkü bu haliyle o, mercuh olan delilini sahih olmayan birşey ile tashihe yeltenmiş, delilin tashih işini batılalan bir durumla gerçekleştirmek istemiş olmaktadır. Bu da onun sahih olmasını istediği şeyin batıllığını gerektirir. Böyle bir sonuç çelişkidir.

 

Bir üçüncü husus daha yar: Delilin teyili' demek, kısmen delil olması sahih olacak bir şekil üzere yorulması demektir. Bu durumda onu sahih olmayan birşeye hamletmek, onun hiçbir şekilde sahih olmayan bir delilolduğu sonucuna dönmek demektir. Bu ise birbirine zıt olan iki şeyi bir araya getirmek demektir. Bunun örneği "Allah, İbrahim'i halil (dost) edindi" [Nisa 125] ayetindeki 'halil' (dost) sözcüğünü fakir manasına yoranların teyilleridir. Çünkü böyle bir teyil, Kur'anı mananın sahih olmaması gibi bir sonucu gerektirir. ... ayetindeki (...) kelimesinin (...) kelimesinden olduğu yorumunu yapanların tevilleri de aynıdır. Çünkü yaYın fethası ile olan (l.Sy.) kelimesinin (...) manasına gelmesi mümkün değildir. Bu sonuncusu, yapılmak istenilen tevile lafız yönünden müsait değildir; bir önceki örnek ise mana yönünden müsait değildir. Tevilde aranan her üç şartın bulunmayışına örnek olarak da İbn Sem'an'ın (....) ayetinin [Al-i İmran 138] açıklaması hakkındaki tevilini verebiliriz.

 

 

FASIL:

 

Bu durum sadece tevil bahsine has değildir. Aksine 'Tearuz ve Tercih' bahsi için de geçerlidir. Çünkü iki delil bazen aynı konu hakkında birbirine ters düşerek varid olur ve bu durumda ikisinden birini diğerine tercih etmek ihtiyacı doğar. Mahallin her ikisini de kabulünün sahih olmasının, her iki delilin de haddizatında sahih bulunmasının mümkün olduğu ikinci bir yer de bu (tearuz ve tercih) bahsidir. Her iki yerde kullanılan delil de aynıdır.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’e tıkla:

 

İKİNCİ FASIL: ŞER'! HÜKÜMLER VE NESH