EL-MUVAFAKAT *ŞATİBİ*
ŞERİAT, GEREĞİYLE
YÜKÜMLÜ TUTULMAK İÇİN KONULMUŞTUR /
SEKİZİNCİ MESELE :
Nefislerin arzu ettiği
şeylere muhalefette bulunmak, nefse çok ağır gelir ve nefisleri arzuladığı
şeylerden vazgeçirmek zor olur. Bu yüzdendir ki heva ve heves sahipleri, içinde
bulundukları bu hallerinin korunması için, başkalarının gösteremeyeceği aşırı
bir gayret sarfetmektedirler. Bu konuda aşıkların durumu ile, Hz. Peygamber'in
kendilerine gönderildiği ve üzerinde bulundukları hale sıkı sıkıya bağlı bulunan
müşrik, kitap ehli ve diğerlerinin durumu tanık olarak yeterlidir. Bunlar hem
kendilerinin hem de mallarının yok olmasını göze almış, fakat heva ve
heveslerine muhalefette bulunmaya, (hak ve hakikata boyun eğmeye) asla rıza
göstermemişlerdir. Öyle ki Yüce Allah onlar hakkında şöyle buyurmuştur:
"Heva ve hevesini kendine tanrı edinen, bilgisi olduğu halde Allah'ın
şaşırttığı ... kimseyi gördün mü?"[Casiye 23]; "Onlar sadece boş bir
hayale ve canlarının istediğine uymaktadırlar"[Necm 23]; "Rabbinin
katından bir belgesi olan kimse, kötü işi kendisine güzel gösterilen kimseye
benzer mi? Bunlar heveslerine uymuşlardır"[Muhammed 14] ... Bunlara benzer
daha pek çok nass bulunmaktadır.
Ancak Şari' Teala,
şeriatı koyarken sadece mükellefin heva ve heveslerine tabi olmaktan
kurtarılmasını ve böylece sadece Allah'a kul olmasını amaçlamıştır. Şu halde
heva ve hevese muhalefette bulunmak, her ne kadar gidişatta ağır ise de,
yükümlülükte dikkate alınan meşakkatler türünden değildir. Zira eğer dikkate
alınacak olsaydı ve neticede bunlar için hafifletici hükümler getirilseydi, bu
durum şeriatın konuluş amacına ters düşerdi. Bu ise sakattır. Böyle bir
neticeye götüren şey de sakattır. Bu husus -inşaallah- sonra açıklanacaktır.
Sonraki
sayfa için aşağıdaki link’e tıkla: