EL-MUVAFAKAT *ŞATİBİ*
ŞERİAT, GEREĞİYLE
YÜKÜMLÜ TUTULMAK İÇİN KONULMUŞTUR /
BİRİNCİ MESELE :
Usul ilminde ortaya
konulduğu üzere, teklıfin şartı ya da sebebi, yükümlü tutulan şeyin kudret
dahilinde bulunmasıdır. Mükellefin kudreti dahilinde bulunmayan bir şeyle
yükümlü tutmak, aklen caiz olsa bile şer'an sahih değildir. Bu konunun burada
açıklanmasına gerek duymuyoruz. Çünkü bu vazifeyi usulcüler üstlenmişler ve
usul kitaplarında açıklamışlardır. Biz burada usulcülerin açıklamaları üzerine
bazı hükümler bina edeceğiz.
Eğer ilk bakışta Şari'
Teala'nın kulun kudreti dahilinde bulunmayan şeyleri emrettiği sanılacak
durumlarla karşılaşılırsa, yapılacak şeyonun üzerinde düşünmek, asıl talebin
ilk bakışta istenilen şey gibi gözüken şeyin öncesi ya da sonrası ile veyahutta
beraberinde bulunan başka bir şeyle ilgili olup olmadığını araştırmaktır.
Mesela, Allah Teala'nın "Müslüman olmadıkça sakın ölmeyin''[Bakara 132]
buyruğu ile, Hz. Peygamberin [s.a.v.]: "Allah'ın öldürülen kulu ol;
Allah'ın katil kulu olma"; "Zalim halde iken ölme" gibi
hadislerini örnek olarak alalım. Bu gibi ifadelerden maksat, sadece kudret
dahilinde olan hususlardır. Bunlar, verdiğimiz örneklerde, müslüman olmak,
zulmü terketmek, başkalarını öldürmekten geri durmak ve Allah'ın emrine teslim
olmaktır. Bu türden gelen diğer nasslar da aynı şekilde anlaşılacaktır. Uhud
gününde kendisini Hz. Peygamber'e [s.a.v.] siper yapan Ebu Talha, Hz.
Peygamberin insanları görmek için başını uzatması üzerine ona: "Bakma ya
Rasulallah! Sana isabet etmesinler ... " demişti. Ebu Talha'nın "Sana
isabet etmesinler" sözü de bu türdendir.
Sonraki
sayfa için aşağıdaki link’e tıkla: