ŞAFİİ el-UMM

YİYECEKLER

 

NASS'IN DELALETİ İLE HARAM KILINAN ŞEYLER

 

Şafii (yüce Allah'ın rahmeti ona) dedi ki: Şanı yüce ve mübarek Allah:

 

" ... Onlara temiz şeyleri helal, pis şeyleri de haram kılan .. '' (A'raf, 157) buyurmaktadır. Şöyle denilmektedir: Onlara göre temiz olan şeyleri onlara helal, onlara göre pis şeyleri onlara haram kılınır. Aziz ve celil Allah:

 

"Ey iman edenler! İhramlı iken (karada) av hayvanı öldürmeyin. Kim (ihramh iken) onu kasten öldürürse (kendisine) bir ceza vardır. (Bu ceza), Kabe'ye ulaştırılmak üzere, öldürdüğünün dengi olup, içinizden iki adil kimsenin takdir edeceği bir kurbanlık hayvan; veya yoksulları yedirmek suretiyle keffaret; yahut onun dengi oruç tutmaktır. (Bu) yaptığı işin kötü sonucunu tatması içindir. Allah, geçmiştekileri affetmiştir. Fakat kim bir daha böyle yaparsa, Allah ondan intikam alır. Allah, mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir.'' (Maide, 95) buyurmaktadır. Av hayvanı yabanilikten ötürü tamamı ile kendisini koruyabilen hayvanlar kabul ediliyordu. Ayet-i kerime inince ihramh kimselere av hayvanı adı verilebilecek şeylerin haram kılındığı anlamına gelme ihtimali vardır. ihramh kimse ise av hayvanlarının bir kısmından dolayı cezaya maruz kahrken bir kısmından dolayı kalmamaktadır. Rasulullah (s.a.v.)'in sünneti de avlananlardan bir bölümü dolayısı ile ihramlı kimseye ceza düşmediğine delildir. Bunlar ise ihramlı kişi için öldürülmesi mubah olan bütün hayvanlardır. Av hayvanları arasında fark ancak şu iki husustan birisi ile söz konusu olur:

 

Bir ihtimale göre; aziz ve celil Allah mubah av hayvanlarının tamamının fidyelerinin verilmesini buna karşılık yenilmesi mubah olmayanlarında fidyesinin ödenmemesini murad etmiş olmalıdır. Bu ise -elbette Allah en iyi bilendiriki manadan en uygun alanıdır. Çünkü onlar öldürmek için değil yemek için avlanıyorlardı. Bu da aziz ve celil Allah'ın Kitabının delaletine de benzemektedir. Yüce Allah: "Avdan ellerinizin, mızraklarınızın erişebileceği bir şey ile sizi mutlaka deneyecektir" (Maide, 94) ve: "Siz ihramda iken avı öldürmeyin" (Maide, 95) ile: "Deniz avı ve onu yemek size de yokuya da bir fayda olmak üzere size helal kılındı. İhramda bulunduğunuz sürede de kara avı size haram kılındı" (Maide, 96) buyurmaktadır. Böylelikle şanı yüce Rabbimiz, ihramlı kimseye deniz aVlnı ona fayda olmak yani yemesi için mubah kıldığını zikretmiş bulunmaktadır -elbette Allah en iyi bilendir-. Sonra yüce Allah kara avını haram kıldığı için bunun ancak şundan dolayı olduğu görülmektedir. İhram sebebiyle olan ancak ihramdan önce yemesi mubah olan şeyleri haram kılmıştır. Sonra Rasulullah (s.a.v.) ihramlı kimseye kargayı, çaylağı, fareyi ve saldırgan köpeği, aslanı, parsı, insanlara hücum eden kurdu öldürmeyi mubah kılmıştır. Böylelikle Rasulullah (s.a.v.)'in dili üzere bunların yenilmeleri haram kılınmış oldu. Çünkü o azı dişli bütün yırtıcı hayvanları yemeyi yasaklamıştır. Bununla birlikte öldürülmeleri mubah olanların yenilmelerinin de haram kılınmış olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü bunlar gibi zararlı olmadıkları halde onlarla birlikte (öldürülmeleri) mubah kılınmıştır. Ayrıca Rasulullah (s.a.v.) sırtlan yemeyi mubah kılmıştır ki onun zararı kargadan, çaylaktan ve fareden kat kat fazladır.

 

İkinci ihtimale göre ise, ihramlı kişi zararlı olanı öldürebilir, zarar vermeyeni öldürmez ve bu türü öldürecek olursa, fidyesini verir. Halbuki bunun asıl manası (sebebi) bu değildir. Çünkü Rasulullah (s.a.v.) sırtlan etini yemeyi helal kılmıştır. Selef de genelolarak herkes de onun için fidyeyi kabul etmiştir. Halbuki sırtlanın zararı kargadan, çaylaktan, fareden fazladır. Arapların zaruret olmadıkça yemedikleri ve ondan tiksinmelerinden ötürü terk ettikleri her bir şey de haramdır. Çaylak, kartaL, tavşancıl, doğan, akbaba, fare, gök renkli kertenkele, kara böcekler, hamam böcekleri, örümcekler, akrepler, yılanlar, küçük karıncalar, sinekler ve benzeri hayvanlar gibi. Kısacası Arapların yedikleri ve haram olduğuna dair buyruk inmemiş ve haramlığı hususunda nas bulunanlar ile aynı manayı taşımayan yahut da haramlığına delalet bulunmayan her bir şey de helaldir. Tarla faresi, sırtlan, tilki, keler gibi. Arapların yemedikleri haramlığı hususunda da buyruk inmemiş sidik, gaita, kurtçuklar ve bu kabilden olup bunun böyle olduğu günümüze kadar hala onlar tarafından böylece bilinmektedir.

 

Helal olduğunu söylediğim her bir şeyin bedeli de helaldir ve şer'i kesim ile yenilmesi helal olur. Haram olduğunu söylediğim her bir şeyin bedeli de haramdır ve kesim ile de helal olmaz. Yılan etleriyle yapılmış tiryak (panzehir) yemek caiz değildir. Ancak zaruret halinde meyte yemenin caiz olduğu yerlerde caiz olabilir. Meyte ise (zaruret hali dışında) hiçbir durumda caiz değildir.

 

Sonraki için tıkla: