ŞAFİİ el-UMM

HAC

 

AV KURBANı NEREDE KESİLİR?

 

Şafii dedi ki: Yüce Allah: "Kabe'ye ulaştırılacak bir hayvan kurban etmektir;' (Maide, 95) buyurmuştur.

 

Şafii dedi ki: Ademoğlunun mülkiyetinden ulaştırılacak bir kurbanlık, kast edildiği her yerde bütün davarlardan ulaştırılacak kurban anlaşılır. Hediye olarak ulaştırılan her bir kurbanlık da Mekke'de olur. -Allah elbette en iyi bilendir.Eğer bunun böyle olduğu birileri tarafından açıkça bilinmese dahi şu hususun o kimselere -Allah elbette en iyi bilen dir- gizli saklı kalmaması gerekir: Eğer av hayvanının (öldürülmesi sonucu kurban kesme cezası verilen) davarlardan herhangi birisi ile cezası ödenecekse, bu ceza ancak Mekke'de ödenirse, yerini bulur. Böylelikle şu da bilinmektedir ki, Mekke yüce Allah'ın en saygıdeğer yeridir. Kan akıtmalardan uzak tutulmaya en layık olan yerdir. Eğer yüce Allah'ın hükmünden bu ulaştırılacak cezanın Mekke'de bulunan yoksullara ulaştırılacağını aklımızla kavramamış olsaydık, bu böyle olmalı idi. Aziz ve celil Allah'tan bunu akl edip kavradığımıza göre, bu durumda avın cezası -Allah elbette en iyi bilen dirancak Mekke'de yerini bulur. Yüce Allah'tan Kur'an-ı kerim'in iki yerinde, adaletle şahitliği zikrettiğini ve birçok yerde adaleti zikretmediğini görüyoruz. Şahitlikler her ne kadar farklılık gösterse bile, bunların ortak vasfı hepsinin adalet ile yapılması ile yetinip onu kabul edeceğimizdir. Bizler aziz ve celil Allah'ın adaleti zikretmediği yerde orada adaletin gözetilmemesine göz yumulacağı iddiasında bulunamayız. Eğer avın kefareti olarak Mekke'den başka bir yerde yoksullara yedirecek olursa, bu onun için geçerli olmaz ve Mekke'de yahut da Mina'da bu yemek yedirmeyi tekrar eder. Çünkü Mina da Mekke'dendir. Zira burası Harem'in ikamet yerlerindendir. İşte herhangi bir şekilde başındaki rahatsızlık fidyesi, hoş koku, elbise giymek veya daha başka bir sebep ile ihramlı bir kimseye vermesi gereken her türlü fidye hiçbir hususta bundan farklı değildir. Çünkü bunların hepsi nüsük / ibadet ciheti ile söz konusudur. Nüsük (kurbanlık ve benzerleri) ise Harem'e ulaştırılır. Bunun faydaları ise Harem'de bulunan yoksullaradır.

 

Dedi ki: Davar yahut yiyecek türünden oraya varan kurbanlık esnasında, Kabe'nin huzurunda bulunan her bir miskine, -orada ister ailesi olsun ister yabancı olsun- verilir. Çünkü onlara az dahi olsa Kabe'nin huzurunda bulunmalarından dolayı verilir. Buna göre, eğer onların bir kısmına verilip bir kısmına verilmezse Mekkeliler dışında yabancı yoksullara vermesi onun için yeterli olabileceği gibi yabancı yoksulları dışarıda tutarak Mekkeli yoksullara vermesi de geçerlidir. Bunlara karışık vermesi de geçerlidir. Eğer bu cezayı yalnızca Mekkelilere harcarsa -çünkü hem orada hazır bulunmak hem de ikamet özelliklerini kendilerinde toplamaktadırlar- bu sanki kalbe daha hoş gelir. -Allah elbette en iyi bilendir.-

 

Birisi: Bu kanaati sözü zikredilmeye değer bir kimse söylemiş midir? derse ona şöyle denilir:

 

[1211] Bize Said, İbn Cüreyc'den haber verdi. Dedi ki: Ben Ataya: "Cezası ... Kabe'ye ulaştırılacak bir hayvan kurban etmektir yahut düşkünlere yemek yedirme şeklinde bir kefarettir:' (Maide, 95) buyruğunu sordum. O dedi ki: Harem içerisinde o avı öldürdüğünden ötürü bunun kefaretinin Beytin yanında ödenmesi gerektiğini kast etmektedir.

 

[1212] Bize Said'in İbn Cüreyc'den haber verdiğine göre Ata kendisine bir başka sefer şöyle demiştir: Mekke'de av avlayan tasadduk eder. Aziz ve celil Allah: "Kabe'ye ulaştırılacak bir hayvan kurban etmektir .. :' buyurmuştur. Dedi ki: Mekke'de tasadduk eder.

 

Şafii dedi ki: Ata şunu söylemek istiyor: Benim anlattığım üzere yiyecek ve davar bunların hepsi Kabe'ye ulaştırılacak bir hediyedir. -Allah en iyi bilendir.-

 

Sonraki için tıkla:

 

CEZANIN KARŞILIĞI OLAN ORUÇ NASIL TESBİT EDİLİR?