ŞAFİİ el-UMM

HAC

 

İZDİHAM / KALABALIK HALİNDE iSTİLAM

 

Şafii (Yüce Allah'ın rahmeti ona) dedi ki: Durum ne olursa olsun, tavafa başlandığı zaman istilamı müstehab görürüm. Eğer kişi, izdiham sebebi ile başkasına rahatsızlık vermeyecek ve kendisi de eziyet görmeyecekse istilam yapmasını müstehab görürüm. Ama izdiham sebebi ile başkasını rahatsız edecek ya da kendisi rahatsız olacaksa, istilamı bırakır. Tavafa başlama hali dışında da izdihamı sevmem. Eğer (şavtın)birisinde izdiham olursa diğerinde (istilam) yapar.

 

[1143] Zannederim, Nebi (s.a.v.) Abdurrahman'a: "İsabet ettin." buyurmuştur.

Çünkü ona izdiham yokken istilam yaptığını, izdiham halinde de istilam yapmadığını söylemişti. Çünkü onun ona yaptığında da yapmadığında da isabet ettin, demiş olması ancak yapmak ve terk etmekte durumun değişik olması halinde düşünülebilir. Eğer imkanı varken, tavafının tamamında istilamı terk etmiş ise yahut da tavafı esnasında ya kendisi eziyet verir yahut eziyet görürken yine istilam etmiş ise buna isabet ettin demesini düşünemeyiz. Çünkü ben (tavaf edenin istilam esnasında) bunu müstehab görmüyorum. Bundan dolayı da ona ne bir fidye ne de bir iade gerekir. 

 

[1144] Bize Said, İbn Cüreyc'den haber verdi. O, Atadan o, İbn Abbas'tan şöyle dediğini rivayet etti: Rüknün üzerinde kalabalık bulursan durma geç git.

 

[1145] Bize Said b. Salim, Ömer b. Said b. Ebu Hüseyin'den haber verdi. O Menbuz b. Ebu Süleyman'dan onun, annesinden rivayetine göre, müminlerin annesi Aişe (r.anha)'ın yanında bulunuyordum. Onun bir cariyesi huzuruna girdi ve ona: Müminlerin annesi, Beytin etrafında yedi (şavt) tavaf ettim. Rüknü iki ya da üç defa istilam ettim. Aişe (r.anha) ona dedi ki: Allah sana ecir vermesin. Allah sana ecir vermesin. Erkeklerle itişip kakıştın mı? Neden Allahu Ekber deyip geçmedin? 

 

[1146] Bize Said, Osman b. Miksem el-Burri'den haber verdi. O, Sad'ın kızı Aişe'den şöyle dediğini rivayet etti: Babam bize şöyle derdi: İnsanlar arasında geçebileceğiniz bir boşluk bulursanız istilam edin, değilse Allahu Ekber deyip devam edin.

 

İşte müminlerin annesi Aişe ile Sad'ın dediklerinden ötürü, ben de kadınlar, istilam ettikleri takdirde, erkeklere kadınları sıkıştırmamalarını ve onları bırakıp geçip gitmelerini emrederim. Çünkü ben, onların hepsi için Hacer-i Esved rüknü üzerinde izdiham yapmalarını mekruh görüyorum.

 

Bununla birlikte tavaf eden bir kimsenin istilam yapma imkanı varsa, Hacer-i Esved rüknü ile Rükn-i Yemaniyi istilam etmesini müstehab görürüm. Onları eliyle istilam eder elini öper. Eğer imkan bulursa Hacer-i Evsedi ağzı (dudakları) ile öpmesini, Rükn-i Yemaniyi de eliyle istilam etmesini müstehab görüyorum. Birisi dese ki:

- Hacer-i Esvedin öpülmesini emrettiğin halde Rükn-i Yemaniyi öpülmesini neden emretmezsin? Ona -Yüce Allah'ın izni ile- şöyle denilir:

- Biz Rasulullah (s.a.v.)'ın rüknü(Hacer-i Esvedi) öptüğünü ve Rükn-i Yemaniyi istilam ettiğini rivayet ettiğimiz gibi, ilim ehlinin onu öptüklerini diğerini de istilam ettiklerini gördük. Eğer:

- Peki, bir kişi onu öperse ne olur, derse ben:

- Güzelolur, hatta Beytin neresi öpülürse o güzeldir. Şu kadar var ki, biz ancak ittibaı (sünnete uymayı) emrederiz ve Rasulullah (s.a.v.)'ın ve Müslümanların yaptıklarını yapmayı emrederiz, denilir. Dese ki:

- Hacer-i Esvedden sonraki iki rüknün istilam edilmesini nasıl emretmezsin? Ona deriz ki:

- Nebi (s.a.v.)'ın bu iki rüknü istilam ettiğine dair bir şey bilmiyoruz. İnsanların da çoğunlukla bu iki rüknü, istilam etmediklerini gördük. Dese ki:

- Biz bunların istilam edeceği görüşündeyiz. Deriz ki:

- Elbette Allah en iyi bilendir. Fakat bu iki rüknün istilam edilmeyişindeki delil, Beytin geri kalanın istilam edilmeyişinin kendisidir. Bu sebeple dedik ki: Rasulullah(s.a.v.)'ın istilam ettiği görülen yerleri istilam ederiz, istilam ettiğini görülmeyen yerleri istilam etmeyiz.

 

Bu iki rüknün hükmünün illeti ise, bizim görüşümüze göre şudur: Beyt, İbrahim'in temellerine göre tamamlanamadı. Bundan ötürü bu iki rükün Beytin onları kuşatamaması halinde Beytin diğer bölümleri gibi oldular. Bu sebeple bir kimse Beytin sair yerlerine elini sürdüğü gibi bu iki rükne elini sürerse bu da güzel bir iş olur.

 

[1147] Bize Said b. Salim haber verip dedi ki: Bana Musa b. Ubeyde er-Rebezi, Muhammed b. Kab b. Kurazi'den haber verdiğine göre, İbn Abbas Rükn-i Yemani ile Hacer-i Esved rüknüne elini sürerdi. İbn ez-Zübeyr ise, rükünlerin hepsine elini sürer ve şöyle derdi: Allah'ın evinin herhangi bir bölümünün terk edilmemesi gerekir. Yine İbn Abbas: ''Andolsun, sİzın İçİn Rasulullah da uyulmaya değer örnekler vardır?' (Ahzab, 2 ı) derdi.

Şafii (Yüce Allah'ın rahmeti ona) dedi ki: İbn Abbas (ranhuma) Rasulullah(s.a.v.)'tan onun Şam cihetine bakan iki rükün dışında kalan Rükn-i Yemani ile Hacer( -i Esved) rüknünü istilam ettiğini haber vermiştir. Bizim görüşümüz de budur. İbn ez-Zübeyr'in : ''Allah'ın evinden hiçbir şeyin terk edilmemiş olması gerekir:' sözüne gelince, hiç kimse de yüce Allah'ın Beytini terk etmek için bir rÜknün istilamını bırakmaz. Fakat istilam yapan Rasulullah (s.a.v.)'ın istilam ettiğini eder. Rasulullah (s.a.v.)'ın istilam etmediğini de istilam etmez. Nitekim o da Beytin (Yemani rükün ve Hacer rüknü) dışındaki rükünlerini istilam etmemiştir. Dolayısıyla herhangi bir kimse, Allah'ın evinden herhangi bir tarafı terk etmek için istilamı terk etmiş değildir.

 

[1148] Bize Said b. Salim, İbn Müslim'den haber verdi. O, İbrahim b. Meysere'den, İbn Tavus'u söz konusu ederek dedi ki: O, iki rÜknü istilam etmeden bırakmazdı. Dedi ki: Fakat ondan daha faziletlisi olan babası her ikisini istilam etmezdi.

 

Sonraki için tıkla:

 

TAVAF'A DAİR - AZ KONUŞMAK - DİNLENMEK