HACCI VASİYET ETMEK
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona olsun) dedi ki: Haccetmemiş bir kimse, bir mirasçısının adına hac yapmasını
vasiyet etse ve herhangi bir meblağ söylememiş ise, mirasçı onun adına hac
yapacak bir kimseyi mümkün olan en asgari ücretle haccettirir. Şayet kişi, bunu
kabul etmezse, ona daha fazlası verilmez, onun yerine bir başkası-hac hususunda
kendisine güvenilir kimseler arasından bulunabilecek asgari meblağ
karşılığında- haccedecek bir kimse haccettirilir.
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona olsun) dedi ki: Bundan dolayı mirasçıya yapılmış bir vasiyet reddedilmez,
çünkü bu ancak bir icaredir, fakat: Şu meblağ karşılığında ona hac yaptırınız
demiş olsa, onun adına bulunabilecek asgari ücret ile hac yapabilecek kimsenin
ücretinden fazla olan her bir miktar batıl olur. Eğer bunu kabul edecek olursa,
onun adına başkasına haccettirilmez.
Dedi ki: Mirasçı olmayan
birisine ı 00 dinar ile kendi adına hac yapmasını vasiyet etse, eğer o da hac
yaparsa, buna hakkı vardır. Ecr-i misilden fazla olan miktar da bir vasiyet
olur. Kabul etmezse, onun yerine hac etmek üzere bulunacak kişinin alacağı
ücretten ancak daha aşağısı karşılığında haccedebilir.
Filan kişinin uygun
göreceği kimseyi 100 dinar ücret ile benim adıma haccettiriniz, dese, filan
kişi de onun bir mirasçısının, onun yerine haccetmesini uygun görse, mirasçı
onun adına ancak hac yapmak üzere bulunacak asgari ücret ile hac yapabilir.
Kabul etmeyecek olursa, o filan kişiye: Mirasçıdan başka kimi bulursan ve bunu
kabul ederse biz de onu geçerli kabul ederiz, denilir. Eğer bunu yapmayacak
olursa, onun yerine hac yapabilecek kimseye verilecek ücretin en asgarisi ile
bir kimse onun adına haccettirilir.
Dedi ki, birisi dese ki:
- Benim adıma hac
yapacak birinci kişiye ı 00 dinar var. Onun yerine de mirasçı olmayan birisi
hac yapsa o ı 00 dinar onun hakkıdır. Eğer onun adına mirasçı birisi
haccederse, o da adına yapacağı hac karşılığında en az ücret isteyenin ücreti
verilir. Bundan artan da (mirasa) geri verilir. Çünkü bu, mirasçıya yapılmış
bir vasiyettir. Bir adam bir başkasını istediği ücret karşılığında kendisi
adına hac ya da umre yapmak üzere ücretle tutsa bu, onun adına o kişi hac ya da
umre yapacak olursa, ücretle tutan kimsenin malından verilir. Eğer kendi adına
hac yapmak üzere ücretle tutup o kişi haccı ifsat ederse, bu yaptığı sebebiyle
o adam adına haccı kaza etmez. Bunun yerine ücretin tamamını ona geri iade
eder. Aynı şekilde hesabı şaşırıp haccı kaçırsa da böyledir, umrenin fasit
olması halinde de böyledir.
Dedi ki: Bir adam bir
başkasını kendi adına umre yapmak üzere ücretle tutsa, o da bir av avlasa yahut
koku sürüuse yahut da hac ya da umrede fidye gerektiren bir iş yapsa, bu
fidyeyi kendi malından öder, ücreti de hak eder. Bu hususta şuna bakarım. Eğer
kişi kendi adına hac yapması halinde bu onun için bir sakınca doğurmuyorsa,
bununla birlikte bu esnada yaptığı bir işten ötürü kefarette bulunması
gerekiyorsa, başkası adına yaptığı haccı geçerli kabul ederim ve haccettiği
kimsenin malından ücreti tam olarak almayı hak eder, derim. Buna karşılık
yaptığı fidyeyi gerektiren her bir işin fidyesini de kendi malından öder.
Dedi ki: Ölünün velisini
durumu da, ölmüş adına haccedecek birisini ücretle tutsa, hiçbir hususta
farklılık göstermezler.
Dedi ki: Bir adam kendi
adına haccetmek üzere birisini ücretle tutsa, o da onun adına kıran haccı
yapsa, onun yaptığı bu fazlalık kendisi için bir hayırdır ve onu eksiltmemiş olur,
fakat kıran haccı sebebiyle kesmesi gereken kurbanın bedelini malından ödemekle
yükümlüdür.
Dedi ki: Kişiyi kendi
adına hac yapmak üzere, ücretle tutsa ve o da umre yapsa yahut umre yapmak üzere
tutmakla birlikte haccetse, aldığı ücreti geri verir, çünkü hac ce den kişiye
eğer umre yapması emredilmiş ise, bu durumda o, kendisine verilen emrin
dışındaki bir işi kendi adına yapmış olur. Hac umreden, umre de hacdan
farklıdır.
Dedi ki: Kendi adına hac
yapmak üzere kişiyi ücretle tuttuğu halde o, umre yapsa, sonra onun tayin
ettiği mikattan geri dönse bu umre onun için geçerli olur.
Dedi ki: Kendi adına
umre yapıp sonradan başkası adına hac yapmak isterse, onun başkası adına
yapacağı hac, ancak kendisi adına hac yapacağı kişiye ait olan mikata çıkar ve
ona ait mikattan onun adına hac yapması halinde başkası adına yapacağı bu hac
eksiksiz olur. Bunu yapmayıp mikattan sonra haccedecek olursa, bir kurban keser
ve yaptığı bu hac onun adına geçerli olur.
Dedi ki: Bir adam bir
başkası adına haccetmek üzere çıksa, sonra da adına hac yapılacak kimsenin
yolundan başka bir yol izlese ve gittiği o yolda adamın mikatı dışındaki bir
mikata uğrasa ve oradan ihrama girip haccına devam etse yüce Allanın izniyle
onun adına İslamın farz kıldığı hac olarak geçerli olur.
Dedi ki: Başkası adına
hac yapan bir kimsenin ihrama girdiği esnada, onun adına haccetmeyi niyet
etmesi, yeterlidir. Bunu sözlü olarak ifade etmese dahi bu -tıpkı kendisi için
geçerli olduğu gibi - geçerli olur.
Başkası adına tetavvu
bağış olarak hac yapan bir kimse, bütün hususlarda ücretle tutulmuş kimse
gibidir. Bütün işlerde yeterli olan her bir şeyonun hakkında da öyledir.
Haccının fasit olmasına sebep teşkil eden her bir husustan ötürü, onun da haccı
fasit olur. Şu kadar var ki; tetavvu olarak bu işi yapan kimse, bir ücret geri
vermez, çünkü böyle bir şeyalmamıştır.
Dedi ki: Bir adam,
kendisi yahut ölmüş birisi adına, haccetmek üzere birisini ücretle tutsa, o da
haccetse, ama kendi adına haccetmemiş ise, kendisi adına haccetmiş olur, onu
ücretle tutan kişinin ya da ölmüş kişinin adına caiz olmayıp aldığı ücreti geri
verir.
Dedi ki: Ölü haccetmemiş
ise, vasisinin mirasçılarından birisini onun adına haccetmek üzere ücretle
tutmasında bir sakınca yoktur. Ölünün bunu vasiyet etmiş olup olmaması fark
etmez, çünkü kare akdi, onun yaptığı bir vasiyet değildir. Ücretle tutulan
kişinin mirasçı olup olmaması arasında da bir fark yoktur.
Ölmüş adına vacip olan
hac ve umre, eda edilir. Bunları ister vasiyet etmiş olsun, ister etmemiş
olsun. Tıpkı vasiyet etmemiş olsa dahi ödemesi gereken borçların onun adına
ödendiği gibi.
Dedi ki: Malının
üçtebirini hacılara vasiyet edecek olursa o üçtebirin fakir hacılara
verilmesini tercih ederim. Aralarından varlıklı birisine bunun verilmesinin
haram olduğuna dair bir şey de bilmiyorum.
Dedi ki: Kendisi adına
tetavvu olarak haccedilmesini vasiyet etse, bu hususta iki görüş vardır.
Birisine göre bu caizdir, diğerine göre caiz değildir. Tıpkı kendisi adına namaz
kılacak bir kimsenin ücretle tutulmasını vasiyet etmesinin caiz olmayışı
gibidir. Bunun caiz olmadığını söyleyenler de onun vasiyetini reddedip miras
olarak kabul eder.
Dedi ki: Bir adam bir
diğerine filan kişi adına masrafını (ücretini) almak üzere haccet dese,
masraflarını ona ister ödesin ister ödemesin, bu, caiz değildir, çünkü bu,
miktarı belli olmayan bir ücrettir. Bununla birlikte, hac yapacak olursa, onun
adına geçerli olur. Ecr-i misli hak eder. Onu ücretle tutan kişinin mirasçı
olup olmaması, ölmüş kimsenin bunu vasiyet edip etmiş olmaması da fark etmez.
Şu kadar var ki, eğer o, bu işi bir mirasçısı için vasiyet etmişse, ona ücret
olarak emsalinin alacağı ücretten fazlası verilmez. Çünkü böyle bir durumda,
hatır gözetmek, bir vasiyet demektir, mirasçıya vasiyet de caiz değildir.
Sonraki için tıkla:
BÜLUĞA ERMİŞ
ERKEK İÇİN HAC EDASI OLARAK SAYILAN HALLER