HAC KARŞILIĞINDA ÜCRET
ALMAK
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona olsun) dedi ki: Bir kimse güçsüzlüğünden ötürü bineğe binemiyor, kendisi ve
ondan sonra da mirasçıları -baliğ bakımdan muktedir oldukları takdirde-, kendi
adına haccedecek bir kişiyi ücretle tutma hakkı vardır. Haccetmek üzere icare
(ücret akdi) -diğer bütün işler karşılığında bu akdin caiz olduğu gibi-
caizdir. Hatta yüce Allanın izniyle hayırlı işler için icare, hayır ve iyilik
olmayan işlere göre daha hayırlıdır. Ücret olarak çok dahi olsa, kendisine ne
verilirse -tıpkı başka işler karşılığında alabildiği gibi- alır, aralarında bir
fark yoktur.
Bir kimse birisini,
-yerine haccetmek üzere- ücretle tutsa, ona onun adına kıran haccı yapsa, kıran
haccı için kesilmesi gereken kurban ücretle tutulana düşer ve kendiliğinden de
adına hac yaptığı kimseye bir hayır katmış olur, çünkü bu kişi haccetmekle
birlikte buna bir de umre ilave etmiş olur.
Bir kimse, diğeri yerine
ya da başkası adına, haccetmek üzere ücretle tutsa, bu icare (ücret akdi)
caizdir. Onun adına haccetmesi ise, kendi adına ihrama girmesini şart koştuğu
yerden itibaren yapılır.
Kişiye -onun adına- şu
yerden itibaren ihrama gireceksin, demediği sürece onun adına şu şehirden
itibaren haccedeceksin demek suretiyle icare caiz olmaz, çünkü her bir yerden
ihrama girmek caiz değildir. Eğer böyle bir açıklamayı yapmayacak olursa, icare
akdi meçhulolur, ama ona ihrama gireceği bir yer tayin etse, o tayin edilen
yerden önce ihrama girip sonra ölse, yaptığı yolculuktan ötürü icare akdinden
dolayı bir şey hak etmez. Onun ücreti kendisi için tayin ettiği yerden itibaren
ihrama girdiği zamandan başlayıp haccı tamamlayıncaya kadar sürer. Eğer
mikat'tan önce ihrama girecek olursa, ücreti ancak tayin edilen o mikat'tan
hesap edilir. Tayin edilen mikat'tan ihramsız olarak geçer ve ihrama girmeden
önce ölürse, bir ücret hak etmez, çünkü o hac işine başlamamış olur. Eğer
mikat'tan önce ihrama girdikten sonra ölse, ücreti mikat'tan önce ihrama
girdiği günden itibaren hesap edilir, şayet oradan ihrama girmemişse, onun
ücreti hesap edilmez çünkü gereken ameli terk etmiş olur.
Hacca çıkıp ihrama
girmese, telbiye getirme se ve haccın işlerini yerine getirse ya da hiç
getirmese eğer: Ben hac için ihrama girmedim yahut umre yaptım haccetmedim ya
da ben hac yapmak üzere ücretle tutulduğum halde umre yaptım, diyecek olursa,
bir şeyi hak etmez.
Aynı şekilde haccedip
haccını ifsat etse, durum böyledir. Çünkü o böyle yaparak kare akdinin gereğini
yerine getirmemiş, kendisinin hakkını iptal etmiş olur.
Kişi kendisi adına belli
bir yerden ihrama girmek şartıyla ücretle birini tutsa, o da oradan itibaren
ihrama girdikten sonra yolda ölse, yaptığı yolculuk kadarıyla ücreti hak eder.
Ya da mikat'tan önce ihrama girmek üzere ücretle tutsa, o da denileni yapsa, bu
suretle karşılığında ücret aldığı işin bir kısmını yapmış demektir. Onu ücretle
turtuğu takdirde o, mikat'tan ihrama girmekle yükümlüdür. Mikat'tan önce ihrama
girmesi bir tetavvu olur.
Eğer kendi adına
Yemen'den haccetmek üzere birisini ücretle tutsa, o da kendi adına um re
yaptıktan sonra ücret karşılığı kendisine tayin edilen mikata çıksa ve
kendisini ücretle tutan adına hac için ihrama girse, kendi adına umre yapmak
üzere ihrama girmesinin onun için geçerli olması ancak ücretle tutanın kendisi
için ihrama girmek üzere tayin ettiği yere çıkması ve o yerden o kişi adına hac
için ihrama girip telbiye getirmesi halinde geçerli olur. Şayet böyle yapmayıp
ihrama girmek için telbiye getirmekle yükümlü olduğu o mikat'tan sonra ihrama
girecek olup sonra o mikata varıp hac için oradan onun adına telbiye getirip
ihrama girse, onun için yeterli olur. Aksi takdirde bir kurban keser ve bu
kurbanı ücretle tutanın malından değil kendi malından keser ve kendisine tayin
edilen yer / mikat ile ihrama girdiği yer miktarınca ücrerten ona geri verir,
çünkü o, eksik yaptığı amelinin karşılığında olan bir şeydir. Kurban da ücretle
tutana hesap edilmez, çünkü onun yaptığı iş sebebiyle kurban gerekmiştir.
Bununla beraber ona ister mikat'tan sonra, ister mikat'tan önce, isterse de
mikat'tan itibaren telbiye getirmesini şart koşmuş olsun her durumda hac onun
için geçerli olur.
Hac sırasında ücretle tutulmuş
kimse, ücretle tutanın ona emretmediği fakat fidye gerektiren türden yaptığı
her bir işten ötürü fidye, ücretle tutanın malından değil ücretle haccedenin
yükümlülüğüdür.
Kendi adına umre
yaptıktan sonra, ücretle tutanın mikatından ücretle tutan adına hac niyetiyle
ihrama girse, sonra da haccı bitirmeden ölse, hacdan yaptığı kadarı ile ücreti
hak eder. Haccı tamamlamadan ücreti hak etmeyeceği de söylenmiştir. Böyle diyen
bir kimse, başkası adına hacceden bir kimse, haccı tamamlamadığı sürece ücretten
hiçbir miktarı hak etmez diyenin görüşüdür. Bu görüş uygun bir şekilde
açıklanabilecek bir görüştür, fakat kıyas birinci görüşü desteklemektedir,
çünkü her birinin icareden bir payı vardır.
Kendi adına haccetmek
üzere ücretle tutuğu kişi, haccı ifsat ederse, karşılığında aldığı ücretin
tamamını geri vermek zorundadır, ayrıca ertesi sene kendi adına haccın kazasını
yapmalıdır. Çünkü kişi, fasit bir hac yaparak başkası adına haccetmiş olmaz.
Kendi adına yaptığı haccı fas it olduğuna göre bu sefer kendi adına onun
kazasını yapmakla yükümlü olur. Böylelikle başkası adına haccını yapmışsa, bunu
kendi adına yapmış olur. Şayet fasit haccı kazaya karşılık ücret alırsa, onu da
geri verir, çünkü bu başkası adına yapılamaz. Eğer hac sırasında haccı ifsat
etmeyen ve yalnızca fidye gerektiren bir şey yapmış ise, yaptığı o iş sebebiyle
fidyeyi kendisi karşılar, ücreti de hak eder.
Hac yapmak üzere ücretle
tuttuğu kişi, bir düşman sebebiyle muhsar olsa / haccetmesi engellense ve
bundan dolayı haccı kaçırsa, sonra da tavaf etse, say etse, tıraş olsa o,
mikattan itibaren ihrama girmesi ile yolculuğu sırasında alıkonulduğu yere
varıncaya kadarlık bir ücreti hak eder. Çünkü kendisinin haccedemeyecek bir
hale varıncaya kadar ücret hak ettiği hac için yaptığı yolculuğunda ulaşabildiği
kadarı budur. O, ücreti ancak haccetmek üzere almış ve daha sonra haccın
amelinden olmayan bir am el ile ihramdan çıkacak bir hale gelmiştir.
Bir kimse, bir başkasını
kendisi adına haccetmek üzere ücretle tutsa, o da kendi adına umre yaptıktan
sonra kendisini ücretle tutan adına haccetmek isterse, o vakit adına haccedilen
için tespit edilmiş olan mik&t yerine çıkar ve onun adına oradan telbiye
getirip ihrama girer. Bundan başkası onun için yeterli olmaz. Böyle yapmayacak
olursa, bir kurban keser.
Bir kimse, bir diğerini
bir başkası adına haccetmek üzere ücretle tutsa, o kişi kendi adına umre
yaptıktan sonra kendisi adına hac yapılan kimsenin ihrama girmesi için şart
koştuğu -eğer onun için tayin ettiği mikat muayyen bir mikat ise- mikata çıkar
ve oradan onun adına hac için ihrama girerse bu hac kendi adına haccedilen için
geçerli olur. Şayet onun mikatını terk edip Mekke'den ihrama girerse, bu hac da
onun için yeterli olur, fakat kendisinin mikatını terk etmiş olması sebebiyle
(ücretlinin) kendi malından bir kurban kesmesi gerekir. Ayrıca mikat ile Mekke
arasında ihramsız geçtiği kadarı ile ona tayin edilen ücretten rücu edilir /
kesilir.
Yerine temettü haccı
yapmak üzere birisini ücretle tutsa, o da ifrad haccı yapsa, onun adına hac
geçerli olur. Rücu yoluyla umrenin payı kadarını ücretten düşer, çünkü onu iki
iş yapmak üzere kiraladığı halde o birisini yapmıştır. Eğer ifrad haccı yapmak
üzere onu kiralamış olsa, o da onun adına kıran haccı yapacak olursa, ona
fazladan bir umre yapmış olur ve kıran haccı kurbanını kesmek yükümlülüğü
ücretle tutulana düşer. Çünkü böyle bir kimse belli bir işi yapmak üzere
tutulan o da o işi yapmakla birlikte fazlasını da yapan kişi durumundadır. Bu
sebeple fazladan umre karşılığında bir şey hak etmez, çünkü o umreyi tetavvu
yapmış olur. Kendi adına kıran haccı yapsın diye kişiyi ücretle tutsa, o da
ifrad haccı yapsa, hac onun için geçerli olur. Eğer bu umre vacip umre ise,
onun yerine um re yapmak üzere başkasını gönderir, tayin edilen ücretten
umrenin payı kadarını ondan geri alır, çünkü o kişiyi iki iş yapmak üzere
ücretle tuttuğu halde o bu ikisinden birisini yapmış olur.
Adına hac yapmak üzere
kişiyi ücretle tutsa, o da kendi adına bir umre, ücretle tutan adına hac yapmak
üzere ihrama girse, ücretin tamamını geri verir. Çünkü her ikisi için yapılan
yolculuk ve amel aynıdır. Ayrıca umrenin ihramından çıkıp hacca kadar ihramsız
kalmaz, umresiz hac işlerini de yapmaz, çünkü onun birisi kendi adına diğeri
başkası adına iki ameli bir arada niyet etmek hakkı yoktur. Her ikisinin de
ücretle tutan adına yapılmaları da caiz değildir. Çünkü o, birisini kendi adına
niyet ettiğinden ötürü ikisi birlikte kendi adına olmuş olur. Kendi adına işi
yapması eğer kendisinin işi ile başkasının işi birbirinden ayırt edilemiyorsa, başkası
adına iş yapmaktan önce gelir.
Bir kimse, bir diğerini,
bir ölü adına haccetmek üzere ücretle tutsa, o da ölü için hac niyetiyle ihrama
girse, sonra bunu kendi adına niyet etse, haccı, adına hac yapmayı niyet ettiği
kişinin olur. Ücret hususundaki görüş de şu iki görüşten birisi olur.
Birincisine göre,
ücretteki hakkını terk ettiğinden ötürü ücretini iptal etmiş olur.
Diğerine göre, o ücreti
hak eder, çünkü haccı başkası adına yapmıştır.
İki kişi, bir adamı, her
biri kendi babası için haccetmek üzere ücretle tutsa, o da birlikte ikisi adına
hac niyetiyle ihrama girse, ücret akdini iptal etmiş olur. Haccı da kendi adına
yapmış olur, o ikisinden herhangi birisi için yapmış olmaz. Eğer hem kendi
adına hem diğer ikisi adına yahut da (kendisi ile birlikte) onlardan birisi
adına hacca niyet edecek olursa, bu haccı, kendi adına yapmış olur ve icare
akdi de batıl olur.
Kişiye İslam'ın farz
haccı vacip olmuş iken ölse ve hiç haccetmemiş olsa, sonra da İslam'ın farz
haccını yapmış birisi kendiliğinden onun adına hac yapmak isteyip adına
haccetse bu haccı o kişi adına geçerli olur. Diğer taraftan, başkasının onun
yerine haccetmesi için yaptığı bir vasiyeti sebebiyle malından herhangi bir
şeyayırmak da gerekmez, bu kişiye de onun adına haccetti diye bir şey vermek
gerekmez, çünkü o kişi ona kendiliğinden bir bağış olmak üzere hac yapmıştır.
Diğer taraftan
Rasulullah (s.a.v.), Hasamlı kadına babası adına, bir adama da annesi adına,
bir diğer adama da -babasının yapmış olduğu bir adak sebebiylebabası adına
haccetmesini emretmiş olduğuna göre, bu gayet açık bir şekilde kadının erkek
adına ihrama girmesinin caiz olduğuna delildir. Şayet bu hususta, bu delil
bulunmamış olsaydı, o vakit erkeğin erkek adına ihrama girmesi söz konusu
olurdu, erkeğin de kadın adına ihrama girmesi söz konusudur. Çünkü erkeğin
ihramı kadının ihramından daha kamildir. Bu durumda da kadının ihramı erkeğin
ihramı gibi olur. O halde bir kadın yahut bir erkek adına bir erkek haccetse
yahut bir kadın, bir kadın veya bir erkek adına hac yaparsa, eğer hacceden kişi
kendi adına farz haccı yapmış ise, adına haccedilen için bu yeterli olur.
Sonraki için tıkla:
HACCETMEDEN ÖLENİN
MASRAFLARI NEREDEN KARŞILANIR?