İMAMIN KORKU NAMAZINDA
KARŞILAŞTlĞI HALLER
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Yüce Allah korku namazını iki şekilde kılmaya izin
vermiştir.
Birincisi: En
hafifkorkunun söz konusu olduğu durumdur. Bu duruma şu ayette işaret
edilmiştir: "(Ey Muhammed!) Cephede sen de onların (mü'minlerin) arasında
bulunup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir kısmı seninle beraber
namaza dursun. Silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında
(bir rekat kıldıklarında) arkanıza (düşman karşısına) geçsinIer. Sonra o namaz
kılmamış olan diğer kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı
bulunsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. İnkar edenler arzu ederler ki,
ilahlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar.
Yağmurdan zahmet çekerseniz ya da hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanlZda
size bir beis yoktur. Bununla birlikte ihtiyatlı olun (tedbirinizi alın).
Şüphesiz Allah, inkarcılara alçaitıcı bir azap hazırlamıştır." (Nisa, 102)
İkincisi: Daha şiddetli
bir korkunun söz konusu olduğu durumdur.
Buna da şu ayette işaret
edilmiştir: "Eğer (bir tehlikeden) korkarsanız, namazı yaya olarak veya
binek üzerinde kılın. Güvenliğe kavuşunca da, Allah'ı, daha önce bilmediğiniz
ve O'nun size öğrettiği şekilde anın (namazı normal vakitlerdeki gibi
kılın)." (Bakara, 239)
Yüce Allah, bu iki
ayetle iki korku halini birbirinden ayırdığı için sünnet de bu iki haldeki
korku namazının birbirinden farklı olduğuna delalet etmiştir. Dolayısıyla bu
iki haldeki korku namazIarını farklı kılmaktan başkası caiz olmaz. Yine de
doğrusunu Allah bilir. Çünkü yüce Allah, korku hallerinin farklı olmasından
dolayı iki namazı birbirinden farklı kılmıştır.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: İmam ayette işaret edilen hafif korku halinde korku namazını
kıldırırsa, normal namazlarda yapılmaması gereken namaz dışı hiçbir şeyi korku
namazında da yapmamak durumundadır. Korku namazının dışındaki normal namazlan
bozan namaz dışı bir şeyi yapmalan halinde korku namazı da fasit olur.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: İmam ilk gruba bir rekat kıldırdıktan sonra kıyamda bekler
ve arkasındaki cemaat de kendi başlarına namazlanm tamamlamaya çalışırken
düşman saldırırsa veya savaş çıkarsa, onlar da bedenlerini kıbleden döndürmek
suretiyle düşmana saldırırlarsa namazlarını yanda bırakmış olurlar. Bu yüzden
namazı yeniden kılmaları gerekir. Aynı şekilde savaş olmaksızın bir şeyden ürkerek
kıbleden dönerlerse, ama namazdan çıkmayıp bilakis namazda olduklarını
düşünerek dua ve zikirlerini sürdürürlerse, sonra da tekrar kıbleye dönerek
namaza devam ederlerse, namazlarını yeniden kılmaları gerekir.
İmam Şafiı (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Eğer düşmana kıble tarafından bir adım veya daha fazla
saldırıda bulunurlarsa, bu davranışları namazı yarıda bırakmak anlamına gelir.
Çünkü savaş niyeti ve adım atmak gibi namaz dışı bir fiil söz konusudur.
İmam Şafiı (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Aynı şekilde düşman onlara saldırırsa ve onlar da silah ya
da kalkan gibi şeylerle savunınaya hazırlanırlarsa bu da namazı yarıda kesmek
anlamına gelir. Çünkü düşmana karşı koymak niyetiyle birlikte düşmanı savma
fiili de gerçekleşmiştir.
Eğer düşman saldırısına
uğrar ve korkarlarsa, bununla birlikte namaza devam edip namazı tamamlamadan
savaşmamaya niyet ederlerse veya gizlenirlerse yahut hafif bir hazırlık
yaparlarsa namazı yanda bırakmış sayılmazlar. Çünkü hazırlanına ile birlikte
savaşmaya niyet etmemişlerdir, çünkü yaptıkları hazırlık da namazda caiz olan
türden hafif bir şeydir. Sadece savaş olursa savaşmaya niyet etmiş sayılırlar,
başlamış bir savaşa değiL. Yani savaştan korkup yerlerinde ona niyet etmek ve
niyetle birlikte bir fii! gerçekleştirmek söz konusu değildir.
İmam Şafil (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bir düşman gelirse ve cemaatten biri de namazda olduğunu
bilerek düşmanla konuşursa namazını yarıda kesmiş olur. Eğer namazda olduğunu
unutarak konuşursa namazını devam ettirmesi ve sonunda sehiv secdesine gitmesi
gerekir.
İmam Şafil (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bir olay veya başka bir şey vukubulduğu esnada namazı
bırakmaya veya olduklan yerde savaşmaya niyet ederlerse, namazı yarı da
bırakmış sayılırlar. Ama namaz kılma niyeti üzere iseler, sonra düşmanın taciz
edici sızmalarının sürmesi durumunda onunla savaşacaklarına niyet ederlerse ve
düşmanın da bu türden sızma girişimleri gerçekleşmezse bu şekilde niyet etmiş
olmaları namazı yarıda kesmek anlamına gelmez.
İmam Şafii' (Allah
rahmet etsin) şöyle dedi: Cemaatin tamamı değil de içlerinde herhangi bir kimse
için namazın kesilmesi anlamına geldiğini söylediğim bu hususlardan bir şey söz
konusu olursa, onun namazı yarıda kesilmiş olur, diğerlerinin değiL. Bu durumda
olan imam ise onun namazı bozulur, bir de arkasında namaz kılıp da meydana
gelen olayı bilen kimsenin namazı bozulur. İmamın arkasında namaz kıldığı halde
olandan haberi olmayanın namazı bozulmaz.
İmam Şafii' (Allah
rahmet etsin) şöyle dedi: Bu şekilde namazı fasit olan imamın dışındaki birini,
onun yerine imam olarak öne geçirirlerse -inşaallah- namazları geçerli olur.
Ama ben -bu durumda- namazı kendi başlarına ferdi' olarak kılmalarını yeğlerim.
Yine korku namazı esnasında imamın gerçekleştirdiği namazı bozan namaz dışı tüm
davranışlarla ilgili olarak da böyle yapmalarını tercih ederim.
İmam Şafii' (Allah
rahmet etsin) şöyle dedi: Bundan daha şiddetli bir korku esnasında yürüyerek
veya binek sırtında kılınan korku namazının yeri burası değiL. Bazı hususlarda
bu tür korku namazından farklılıklar arz etmektedir.
Sonraki için tıkla: