ŞAFİİ el-UMM

...PAYLAŞTIRMA

 

BİR BAB

 

Şafii (Allanın rahmeti ona olsun) dedi ki: Şanı mübarek ve yüce Allah: "Sadakalar; ancak fakirlere, yoksullara, onu toplamakla görevlendirilenlere, kalpleri alıştırılmak istenenlere, kölelere, borçluiara, Allah yolunda harcamaya ve yolculara Allilitan bir farz olarak mahsustur ... ?' (Tevbe, 60) buyruğu ile yüce Allah, sadakaların farz oluşunu Kitabında muhkem olarak emir buyurmuş ve sonra da bunu "Allah'tan bir farz olarak. .. " buyurarak daha da pekiştirmiştir.

 

Herhangi bir kimsenin zekatı, aziz ve celil Allanın paylaştırdığından başka bir şekilde paylaştırma yetkisi yoktur. Bu ise, adı geçen sınıflar var olması halinde böyledir, çünkü kişi ancak bulabildiği kimselere verebilir. Yüce Allanın:

 

Baba ve anne ile yakın akrabaların bıraktıklarından erkekler için bir pay,

yine baba ve anne ile yakın akrabaların bıraktıklarından kadınlar için farz kılınmış bir pay vardır .. ?' (Nisa, 7) buyruğu; ''Hanımlarınızın geriye bıraktıklarının yarısı sizindir.?' (Nisa, 12) ve: "Bıraktığınızın dörttebiri (1/4) onlarındır ... " (Nisa, 12) buyrukları gibidir. Aziz ve celil Allantan gelen hükümlerden de anlaşıldığı üzere O, bunu kişinin öldüğü günde mevcut olan kimseler için farz / hisse olarak tayin etmiştir. Yine akıl yolu ile anlaşıldığı üzere bu paylar, zekatın alınıp paylaştırıldığı gün, var olan kimseler için söz konusudur.

 

Dedi ki: Zekat, bir topluluktan alınacak olursa, onların yurtlarında onlarla birlikte bulunan bu pay sahiplerinden olanlar arasına paylaştırılır. Aralarında ancak zekatı hak edecek herhangi bir kimse kalmadığı zaman, komşularından herhangi bir kimseye verilebilir.

 

[874] Bize Mutarrif, Ma'merden haberverdi. O, İbn Tavus'tan o, babasından o, Muaz b. Cebel'den rivayet ettiğine göre, şu hükmü vermiştir: Bir kimse aşiretinin bulunduğu yurttan intikal edecek olursa, onun öşrü ve sadakası aşiretinin bulunduğu yerdekilere verilir. 

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: İşte bu benim öşrün ve sadakanın malın komşularına ait olduğu şeklindeki açıkladığım hususun kendisidir. O, bunu mala sahip olan bir kimsenin malın bulunduğu yerden uzak olması halinde, malın sahibinin komşularına vermemiştir.

 

[875] Bize Veld' b. el-Cerrah yahut ondan başka sika birisi ya da her ikisi Zekeriya b. İshak'dan haber verdi. O, Yahya b. Abdullah b. Sayfi'den o, Ebu Mabed'den, onun da İbn Abbas (r.a.)'tan haber verdiğine göre, Rasulullah (s.a.v.) Muaz b. Cebel'i Yemen'e gönderdiğinde şöyle dedi: "Senin dediğini kabul ederlerse, onlara zenginlerinden alınıp fakirlerine verilmek üzere, sadakanın onlara farz kılındığını bildir ..."

 

Dedi ki: İşte bu da öşür ve sadakanın malın komşularına verilmesi ve onun mal sahibi malın bulunduğu yerden uzak olması halinde onun komşularına. verilmeyeceği ile alakalı söylediklerimin kapsamındadır.

 

[876] Bize güvenilir birisi olan Yahya b. Hassan, Leys b. Sad'dan haber verdi. O, Said b. Ebu Said'den o, Şüreyk b. Abdullah b. Ebu Nemir'den o, Enes b. Malik'den rivayet ettiğine göre, bir adam dedi ki: Ey Allah'ın Rasulü! Sana Allah adına ant veriyorum, sadakayı zenginlerimizden alıp onu fakiderimize vermeyi gerçekten sana Allah mı emretti? O: "Yemin olsun ki evet" buyurdu.

 

Dedi ki: Biz zekatı bir başka yere, orada zekat malından herhangi bir şeyi hakeden bir kimse kaldığı sürece, nakletmeyiz.

 

Sonraki için tıkla:

 

ZEKAT ALMAYI HAK EDENLER