PAYLAŞTIRILMADAN ÖNCE
FİTİR ZEKATlNIN / SADAKASININ KAYBOLMASI
Bize, er-Rebi' haber verip
dedi ki: Bize Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) haber verdi: Fıtır zekatım /
sadakasını zamanında ondan önce ya da ondan sonra paylaştırmak üzere çıkartsa
ve onu kaybetse, bununla birlikte fıtır zekatını / sadakasını verebilecek
durumda ise, onu paylaştırmak yahut valiye onu ödemek üzere çıkartmakla
yükümlüdür. Ödemesi gereken her bir hak böyledir. Ondan kurtulmak ancak onu eda
etmekle -kendisi bu hakkı eda etmekle yükümlü kimselerden olduğu sürece- onu
ödemeden onun sorumluluğundan kurtulamaz.
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona olsun) dedi ki: Fıtır zekatı / sadakası, mal zekeltının kendisine
paylaştırıldığı kimselere paylaştırılır. Bu hususta başka türlüsü kabul
edilmez. Bu işi bir adam üstlenecek olursa, onu altı paya böler, çünkü
amillerin (toplamakla görevli memurların) payı ile kalpleri İslama
ısındırılacak olanların (el-mellefetu kullibuhum) payı düşmüş paylardır.
Dedi ki: Amillerin
payının düşmeSi, bu kimsenin bu işi bizzat (kendiliğinden) üstlenmiş oluşundan
dolayıdır. Bundan ötürü onun bu iş karşılığında bir ücret alma hakkı yoktur. O,
bunu fakirlere, miskinlere / yoksullara, kölelikten kurtulmak isteyenlere, -ki
bunlar mükatep kimselerdir- borca batmışlara, Allah yolunda cihada, yoloğluna
paylaştırır. Bunlardan hangi sınıfı bulamazsa, o zaman ondan o kimsenin hakkını
tazminat altına alması da görevidir.
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona olsun) dedi ki: Kişi, malının zekatını, zekat alabilecek kimselerden
oldukları takdirde zev'l-erham denilen akrabalarına verebilir. Bana göre,
aralarından ona en yakın olan kimseye o zekatı vermesi, durum ne olursa olsun
nafakasını sağlamakla yükümlü olmadığı kimselerden ise, daha çok sevdiğim bir
husustur. Şayet tetavvu / nafile olarak ona infakta bulunuyorsa, ona zekatından
da verir, çünkü onun nafakasını tetavvu olarak vermektedir, onun için bir
yükümlülük olarak değiL.
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona olsun) dedi ki: Ben fıtır zekatını / sadakasını bizzat paylaştırmayı
zekatın yanında toplandığı bir kimsenin yanına bırakmaya tercih ederim.
[870] Bize er-Rebi'
haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verdi: Bize Abdullah b. el-Muemmel haber
verip dedi ki: Ben, İbn Ebu Muleyke'ye bir adam: Ata bana fıtır zekatını /
sadakasını mescide bırakmamı emretti, demesi üzerine, İbn Ebu Muleyke'nin şöyle
dediğini işittim: O adam sana kendi kanaati olmayan bir fetva vermiştir. Sen
onu paylaştır, çünkü İbn Hişam onu kendi koruyucularına ve dilediği kimselere
verir.
[871] Bize er-Rebi'
haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Enes b. Iyaz, Üsame
b. Zeyd el-Leysi'den haber verdiğine göre o, Salim b. Abdullana zekata dair
soru sormuş, ona: Kendin onu ver, deyince; ben ona dedim ki: Peki İbn Ömer: Onu
sultana ver, demiyor muydu? deyince o, evet diyordu, fakat ben senin onu
sultana ödemeni (uygun)görmüyorum dedi.
[872] Bize er-Rebi'
haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Malik'in Nafi'den
haber verdiğine göre; Abdullah b. Ömer, kendisinin yanında toplanan fıtır
zekatınıl sadakasını bayramdan iki ya da üç gün önce gönderirdi.
FİTİR ZEKATININ / SADAKASININ
PAYLAŞTIRILMASINDAN ÖNCE KAYBOLMASINA DAİR İKİNCİ BAŞLIK
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona olsun) dedi ki: Fıtır zekatını / sadakasını vaktinde yahut daha önce ya da
daha sonra paylaştırmak maksadıyla çıkartıp da onu kaybeden bir kimse, eğer
varlıklı birisi ise onu paylaştırmak üzere ya da valiye ödemek üzere yeniden
çıkartmalıdır. Ona yerine getirmesi vacip olan her hak da böyledir. Onu eda
etmedikçe, ondan kurtulmuş olamaz. Fıtır zekatı Isadakası, malın zekatının
kendilerine paylaştırıldığı kimselere payedilir. Bu hususta bundan başkası
geçerli değildir. Eğer onu paylaştırmayı bir kişi üstlenip de onu paylaştıracak
olursa, fıtır sadakasını altı paya böler, çünkü amiller (tahsildarlar) ile
kalpleri ısındırılacak olanların payı düşmüş durumda olduğundan onu fakirlere,
yoksullara, kölelikten kurtulacaklara, -ki bunlar mükateplerdir- borca batmış
olanlara, Allah yolunda ve yolculara paylaştırır. Bunlardan bulunmadığı için
herhangi bir sınıfa bir şey vermeyecek olursa, o sınıfın ondaki hakkının
tazminatını ödemek ona aittir. Kişi, fıtır zekatınıl sadakasını çıkarttığı
takdirde, eğer onu almaya hak kazanan kimselerden ise, akrabalarına verme
hakkına sahiptir. Kendisine en yakın olanları, eğer nafakalarını sağlamakla
yükümlü olduğu kimselerden değil iseler, onlara vermeyi en çok hak edenleridir.
Bir kimsenin fıtır
zekatınıl sadakasını paylaştırması güzeldir. Yanında toplandığı kimseye verip
bırakması da yüce Allah'ın izniyle onun için yeterlidir.
İbn Ömer ve Ata b. Ebu
Rebah, fıtır sadakasını, sadakanın yanında toplandığı kimseye öderlerdi.
Er-Rebi' dedi ki:
Şafii'ye fıtır zekatına Isadakasına dair soru sorulmuş, o da şu cevabı
vermiştir: Onu kendi ellerinle hak sahiplerine vermeni, onu toplandığı yere
bırakmandan daha çok severim, çünkü sen bizzat onu verirsen, ondan eminsin, ama
onu toplandığı yere bırakacak olursan, onun hak ettiği yere bırakıldığından
emin olmazsın.
Sonraki için tıkla:
TEMEL GIDASI
DEĞİŞİK OLAN KİMSE