ŞAFİİ el-UMM

ZEKAT

 

TİCARET MALLARININ ZEKATI

 

[833] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki, bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne haber verip dedi ki: Bize Yahya b. Said, Abdullah b. Ebu Seleme'den tahdis etti. O, Ebu Amr b. Himas'dan rivayet ettiğine göre, babası şöyle demiştir: Omuzlarımda taşıdığım tabaklanmış deriler bulunduğu halde Ömer b. el-Hattab (r.a.)'ın yanından geçtim. Ömer: Ey Himas! Zekatını ödemeyecek misin? buyurdu. Ben: Müminlerin emiri, benim bu sırtımın üzerinde bulunanlar ile tabaklamakta olduğum bazı deriler dışında bir şeyim yok dedim. O: O bir maldır. Haydi, (bunları yere) koy dedi. Ben de onları önüne koydum. Onları hesap etti. Onlara zekatın düştüğü görüldü. O da onlardan zekat aldı.

 

[834] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Süfyan haber verip dedi ki: Bize Adan, Ebu Zinad'dan tahdis etti. O, Ebu Amr b. Himas'dan o, babasından aynısını rivayet etti.

 

[835] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki:

Bize güvenilir raviler, Ubeydullah b. Ömer'den haber verdi. O, Nafi'den o, İbn Ömer'den şöyle dediğini rivayet etti: Malda zekat yoktur. Onunla ticaret yapılmak istenmesi müstesna.

 

[836] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Malik, Yahya b. Said'den haber verdi. Onun, Ruzeyk b. Hakim'den rivayet ettiğine göre, Ömer b. Abdülaziz kendisine şu mektubu yazdı: 'Yolu sana uğrayan Müslümanların malına bak. Onların zahir ticaret mallarının her kırk dinarından bir dinar al. Eksik olursa o takdirde 20 dinara ulaşıncaya kadar bu hesapla al. Şayet (bundan) üçtebir (1/3) dinar kadar eksik dahi olursa, ona ilişme, ondan hiçbir şeyalma'.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Sene devredinceye kadar hesap yapar ve o vakit ondan(maldan) alır. Fakat kendisinden almış olduğu üzerinden senenin devrettiğini bilmedikleri sürece onlardan bir şeyalmaz.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Biz onun 'eğer üçtebir (1/3) dinar eksik olursa ona ilişme' sözüne muvafakat ediyoruz, ama 20 dinardan bir habeb dahi eksik olursa, ondan bir şey almayacağımız hususunda ona muhalefet ederiz. Çünkü 'sadaka ancak 20 dinardan alınır' diye sınırlandırılmış ise, o halde biz ne kadar olursa olsun 20 dinardan bir şeyeksik olursa, ondan bir şey alınmayacağını öğrenmiş oluyoruz.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: İşte biz, bütün bunları kabul ediyoruz ve kendisinden ilim bellediklerimizin ve bana ülkenin çeşitli bölgelerinde ilim ehlinden olup, kendisinden bana ilim zikrolunanların çoğunluğunun görüşü budur.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Ticaret için satın alınmayan mallarda, bizzat kendilerinden ötürü zekat düşmez. Bir kimsenin evleri ya da hamamları gelir ya da başka bir maksatla bulunsa yahut az ya da çok elbiseleri, az ya da çok köleleri olursa, bunlara zekat düşmez. Aynı şekilde sahibinin elinde üzerinden bir sene devretmedikçe gelirlerine de zekat düşmez. Mükateb kölenin ve başkasının kitabet bedelinde de ancak sene devrettikten sonra zekat vardır. Ne olursa olsun her bir mal böyledir, ona ihtiyacı olsun yahut olmasın. Ancak davar, ekin, altın ve gümüş müstesnadır. Bunun gelir getirenin gelirini elde etsin yahut saklasın ve onların hiçbirisiyle ticaret yapmak istemesin. Bunların hiçbirisinde ona kıymetleri sebebiyle olsun gelirlerinde olsun, zekat yoktur. Satacak olsa bedelinde de yoktur, ancak bunları satıp yahut altın ya da gümüş olarak onun gelirini elde etmesi hali müstesna. İşte onun bedelinden elinde bu şekilde nakit olarak üzerinden bir sene geçecek olursa, zekat düşer. Aynı şekilde eğer geliri, zekatı verilen merada otlayan deve, inek, koyun yahut altın ya da gümüş olursa durumu böyledir. Bunların bir kısmını buğday ya da zekat düşen ekin karşılığında kiraya verecek olursa, bu hususta ona zekat düşmez. Üzerinden bir sene ister geçsin ister geçmesin, çünkü o bunu ekmemiş ki bundan dolayı onda kendisine zekat düşsün. Zira aziz ve celil Allah'ın emri, hasat gününde hakkının verilmesinden ibarettir. İşte bu zekatın ancak ekin için emredilmiş olduğuna delalet etmektedir.

 

Er-Rebi' dedi ki: EbuYakup dedi ki: Ekinin zekatı onu satana düşer, çünkü ekinin satışını caiz kabul edenlerin görüşüne göre, ekini ancak olgunlaşmasından sonra satması caizdir.

 

Ebu Muhammed er-Rebi' dedi ki: Onun satışını caiz kabul edenlerin görüşüne göre böyledir.

 

Şafii'nin (Allah'ın rahmeti ona olsun) cevabı şöyledir: O, ekin başağında iken satılmasının caiz olduğu görüşünde değildi. Bu hususta Nebi (s.a.v.)'tan bir haberin sabit olması hali müstesnadır. O takdirde ona tabi olunur. (Böyle sabit bir durum da yoktur.)

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Bildiğim kadarıyla bir kimse, arazisinin öşrünü eda ettikten sonra, mahsulünü yıllarca saklasa, o mahsulden ötürü ona ayrıca zekat düşmez.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Bu gibi ticari mallardan herhangi bir şeye miras, hibe, vasiyet yahut da satın alma dışında mülk edinme yollarından herhangi bir yolla malik olsa yahut da satmak amacıyla bunu bekleten birisi olup bunun üzerinden birçok sene devretse dahi, bu maldan ötürü zekat ödeme yükümlülüğü yoktur. Çünkü o (mal), ticaret yapmak maksadıyla satın alınmış değildir.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Sözünü ettiğim ticaret mallarından ya da aynı sebeple kendisine zekat düşmeyen daha başka mallardan, altın yahut gümüş ya da mal karşılığı satın alırsa yahut da sahih satın alma şekillerinden herhangi birisi ile satın alırsa ve o malı sahih bir mülk olarak edindiği günü tespit ederse, onu mülk edindiği günden itibaren üzerinden bir sene geçtiği halde o mal da elinde ticaret maksadı ile ticari bir malolarak duruyorsa, o takdirde yaşadığı beldenin çoğunlukla kullandığı nakit ile -ister dinar ister dirhem olsunkıymetini tespit eder, sonra da kıymetini tespit ettiği o türden zekatını verir.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Aynı şekilde o malın bir kısmını ticaret amacıyla satın aldığı bir mal karşılığında satacak olsa, bu ikinci malı ilk malı ticaret maksadıyla mülk edindiği gün itibariyle onun sene-i devriyesinde kıymetini tespit eder, sonra onun değerinden zekatını verir. İster satın aldığı o malda aldanmış olsun -ister genelolarak aldanmış olsun- fark etmez. Hatır gönül yoluyla yahut da bunu bilmeden aldatılmış olması hali müstesna, çünkü o mal aynı ile maldır. Ondan zekatın düştüğü kısımları hakkında bir farklılık söz konusu olmaz.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Ticari bir malı, zekat düşen bir nakit ile ya da kıymetinde zekat düşen bir ticari mal ile satın alacak olursa, ticari malı satın aldığı gün itibariyle malın elde kaldığı süreyi hesap eder. İster (kendi) mal(ı) olsun isterse de ticaret maksadı ile o malı satın aldığı malolsun. Eğer elinde altı ay kalsa, sonra onunla ticaret amacıyla bir mal satın alsa ve bu da elinde altı ay kalsa, o takdirde biri diğerinin yerine geçen o iki mal üzerinden de sene devretmiş olur ve her ikisine de zekat düşer. Bu durumda elinde bulunan malın kıymeti tespit edilir ve onun zekatını ondan verir.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Şayet elinde satın almamış olduğu yahut da ticari olmayan bir maksatla satın almış olduğu bir mal bulunur, sonra o mal ile ticaret amacı ile bir mal satın alırsa, ikinci malı kendisi ile satın almış olduğu o malın elinde kaldığı süreyi hesap etmez, ikinci malı satın aldığı günü hesap eder. Onu satın aldığı günden itibaren sene devrettiği takdirde zekatını verir. Çünkü birinci maL, hiçbir şekilde zekatı düşen mallardan değildir.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Eğer ticaret maksadıyla; dinar yahut dirhemlerle ya da zekat düşen davarlardan herhangi bir şey karşılığında bir mal satın alsa ve bu ticaret malını kendisi ile satın aldığı şeyin gününü tespit etmiş ise, o ticaret malı üzerinden onun bedelini ödediği gün itibariyle, üzerinden bir sene geçinceye kadar ona kıymet biçilmez. Sene devrettikten sonra onun zekatını öder.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Eğer bu mal, elinde altı ay kaldıktan sonra onu dirhemler yahut dinarlar karşılığında satsa, bu mal da elinde altı ay kalsa, onun zekatını öder ve bu malonun elinde bir sene kalmış dinar ya da dirhemler gibi olur. Çünkü malda ancak ticaret niyetiyle alınması halinde zekat vacip olur. Bu durumda onun hükmü, tıpkı elinde üzerinden bir sene geçmiş altın ve gümüş hükmünde olur.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Elinde altı ay süreyle 200 dirhem bulunsa, sonra bunlarla mal alsa, ticaret maksadıyla bir mala dönüştürse yahut da bir ticaret için mal karşılığında sattığı200 dirheme malik olduğu günden itibaren bir sene geçinceye kadar mülkiyetinde kalsa ... Böyle durumlarda 200 dirhemi mülkiyetine geçirdiğinden itibaren yahut da 200 dirhemin zekatını verdiği günden itibaren üzerinden bir yıl geçse, o takdirde o malın kıymetini dirhem olarak belirler sonra zekatını verir. Eğer dirhem karşılığında o malı satın almışsa, dinarlar ile ona kıymet biçmez, isterse o beldenin kullandığı nakit çoğunlukla dinar olsa bile. Onu ancak ticaret maksadıyla bir mal karşılığında satın almışsa, çoğunlukla kullanılan nakit ile ona değer biçer.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Eğer o malı dirhem ile satın aldıktan sonra, bu malı kendisi ile satın aldığı dirhemleri mülkiyetine geçirdiği günden yahut zekatını verdiği günden itibaren üzerinden bir sene geçmeden dinarlar ile satacak olursa, bu da zekatın verilmesi gereken bir miktarda ise, o malı satın aldığı dirhemlere sahip olduğu günden itibaren zekat vermesi gerekir. Çünkü zekat malda ayni olarak verilmesi caizdir. O halde mal her ne ile satılırsa satılsın, ona zekat düşer. O, malı sattığı dinarların değerini dirhem olarak tespit eder, sonra dirhemlerin zekatını alır. Nitekim mal karşılığında satılması halinde kıymeti tespit edilir ve ondan zekat alınır. Böylelikle de bir malolarak kalır, ona kıymet biçilir ve ondan zekat alınır. Dinar karşılığında satıldığı takdirde de dinarların zekatı dirhem değeri takdir edilerek verilir.

 

Er-Rebi' dedi ki: Bu hususta bir başka görüş daha vardır: Satıcı, eğer malı dirhemle satın alıp dinarla satacak olursa, bu satış caizdir, fakat ona dirhem ile değer biçmez. Onun zekat! ise dinarların aynında zekat düşer. Dirhem olarak zekatlarını vermez, çünkü dirhemler dinarlara bölüşmüş olduğundan onlarda zekat yoktur.

 

Şafii'nin (Allah'ın rahmeti ona olsun) görüşünün esası da şudur: Eğer üzerinden bir gün eksiği ile bir yıl devretmiş dirhemler ile dinar satın alacak olsa, ona dinarlarda o dinarlar için tam bir yıl başlayıp devretmediği sürede zekat düşmez. Nitekim inekleri yahut koyunları, deve karşılığında satsa ve kendisinin verdiği malın üzerinden bir gün eksiği ile bir yıl devretmiş olsa, eğer satın aldıkları merada yayılan iseler, satın aldığı tarihten itibaren yeni bir yıl başlatır.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Bir kimse ticaret niyeti olmaksızın bir mal satın alsa, üzerinden bir sene geçsin ya da geçmesin sonra onunla ticaret yapmayı niyet etse, o malı satıncaya ve onun bedeli üzerinden bir yıl devredinceye kadar hiçbir durumda ona zekat düşmez. Çünkü onu satın aldığı zaman onunla ticaret yapmak istemiyordu. Böylelikle tıpkı zekat düşmeyen -satın almaksızın - mülk edinmiş gibi olur.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Ticaret yapmak maksadı ile bir mal satın alsa ve onu yanında alıkoysa, satın aldığı günden itibaren üzerinden bir sene geçmemişse, o maldan dolayı ona zekat düşmez. Ama zekatını verse daha çok hoşuma gider. Buna açıklık getiren husus ise, onunla ticaret yapmak isteği ile satın aldığı ve ticaret yapmak istediğine dair niyeti değişmediği sürece zekat vermekle yükümlü olduğudur, fakat onun ticaret isteğine dair niyeti değişecek olursa, bildiğim e göre o maldan dolayı ona zekat düşmez. Bu ise yemlemek istediği yayılan davarlardan farklıdır. Çünkü o davarı yemlemek istemediği sürece yayılandan başka bir vasıf kazanmaz, fakat bir malı edinmek ve ticaret için kullanmak niyeti aynı şeydir ve bunlar arasında fark ancak o malın malikinin niyeti ile ortaya çıkar.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Eğer ancak 200 dirhem yahut 20 miskal (dinar)a malik ise bu meblağ ile de ticaret amacıyla bir mal satın alsa, o malı üzerinden bir yıl geçtikten sonra yahut onun yanında ya da ondan önce zekatın vacip olduğu şey karşılığında satacak olursa, o malın zekatını malı, mülk edindiği günden itibaren verir. Dirhemleri mülk edindiği günden değil, çünkü o dirhemlerin üzerinden durumlarında bir değişiklik olmaksızın bir yıl geçse onlarda zekat olmaz.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Karşılıklarında mal satın almış olduğu mülkiyetindeki dinarlar yahut dirhemler onun elinde birkaç ay kalmış ise, elinde kaldıkları süreyi hesap etmez, çünkü onun elinde bulunuyor iken ona zekat düşmezdi. Fakat ticaret malının senesini onu mülk edindiği günden itibaren hesap eder. Malın zekatını mülk edindiği günden hesap etmemizin sebebi ise, ticaret yapmak niyetiyle onu satın almasından ötürü zekat ın bizzat onda mülk edindiği günden itibaren senenin devretmesinden ötürüdür ve bu mal zekat düşen mallardan olduğu içindir. Çünkü daha önce açıkladığım gibi; zekat bizzat onda söz konusudur ve ben bu hususta sene başında da sene ortasında da kıymetine itibar etmem, çünkü ona zekatın düşmesi, zekat verme gününün geldiği günde kıymetinin zekatının verilmesi gereken bir türden olmasıdır. Bu mal, bu durumda altın ve gümüş e muhalifiir. Nitekim bir kimsenin 20 dinara bir mal satın aldığını farz edelim. Üzerinden bir sene geçtiği gün değeri 20(miskal)den az olursa ona zekat düşmez. Çünkü bu zekatın malda ve satılması halinde değerinde, dönüştÜğünde ve satın aldığı malda olmadığı hususunda gayet açıktır.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Bizatihi zekatın kendilerinde vacip olduğu ayni malların dışında olup ticaret için satın aldıkları şeyler arasında köle ve başka mallar olmaları arasında bir fark yoktur. Mesela ticaret amacıyla köle satın alsa ve bu köleler onun yanında iken Ramazan bayramı gelse, Müslüman iseler onların fitrelerini verir. Ticari zekatlarını ise senelerinin devretmesi halinde öder. Eğer müşrik iseler, onların ticaret olarak zekatlarını verir, onlar sebebiyle fıtır sadakası ödeme yükümlülüğü yoktur.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Müslüman köle dışında ticaret amacıyla satın aldığı hiçbir köleye fıtır sadakası düşmez. Fıtır sadakası da ticaret malı olarak zekatın dışındadır. Nitekim fıtır sadakası da nisap miktarı mala sahip olmayan hürler sayısınca da verilir çünkü fıtır, iman adına kimseler için vaz geçilmez bir temizliktir.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Dinar yahut ticaret malı karşılığında dirhem yahut da dirhem karşılığında dinar ya da ticaretini yapmak maksadıyla mal satın alsa, bu türden satın aldıklarına mülkiyetine geçirdiği gün itibariyle üzerinden ancak bir sene devrettikten sonra zekat düşer. Tıpkı bir kimsenin on bir ay süreyle 100 dinara sahip olduktan sonra onlar ile 100 dinar yahut 1.000 dirhem satsa, ne öbür dinarlara ne de dirhemlere zekat düşer. Onları mülk edindiği günden itibaren üzerinden bir sene geçince zekatları verilir. Çünkü bunlarda zekat bizzat kendileri sebebiyledir.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Aynı şekilde merada otlayan deve, inek yahut koyun dinar yahut dirhem mukabili yahut koyun deve ya da inek mukabili satın alsa, bu satın aldıklarında onu misliyle yahut ondan başka zekat düşen şey mukabilinde satın aldığı ve mülk edindiği günden itibaren elinde bulundukları halde üzerlerinden bir sene geçmediği sürece onlara zekat düşmez. Satın aldığı şeyin elinde kalanında da istediği kadar kalsın zekat yoktur, çünkü onda zekat bizzat kendisi sebebiyledir, ticaret niyeti ve ondan başka bir sebeple değildir.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Merada otlayan davarı, ticaret amacıyla satın alsa, ondan merada otlayan zekat türünden zekat verir, ticaret zekatı değiL. Merada yayılan davarlara miras, hibe yahut başka bir yolla malik olsa, üzerinden geçen sene itibariyle yayılan davar zekatını verir. Bu yönüyle ticaretlerden farklıdır.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Ticaret amacıyla hurma ağaçları ve bir arazi satın alsa, zekatını hurma ve ekin zekatı olarak verir. Hurına ağacı, üzüm bağı dışında ağaçlar bulunan yahut buğday dışında ekin bulunan bir arazi satın alsa, -Ebu Yakub ve er-Rebi'nin dediğine göre bizatihi kendisinde zekat düşenlerden başka şeyler (satın almışsa)- ve bunu ticaret amacıyla almışsa bunların zekatını ticaret zekatı olarak verir. Çünkü bunlar bizatihi zekat kendilerinde verilen mallardan değildir. Bunlar ancak ticaret malının zekatı gibi zekatlandırılır.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: 'Süs eşyasına da merada otlayan dışında davarlarda da zekat düşmez' diyenlere göre, bu ikisinden birisini ticaret amacıyla satın alsa, bunlara zekat düşer. Tıpkı ticaret maksadıyla satın alınan ticaret mallarına düştüğü gibi.

 

Sonraki için tıkla:

 

KİRAD (KAR-EMEK ORTAKLIĞI) MUDAREBE MALININ ZEKATI