ŞAFİİ el-UMM

TAHARE

 

MENİNİN HÜKMÜ

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Allah (c.c), Adem'i su ve çamurdan yarattı. Ve ikisini temiz kıldı. Ademoğlunun yaratılışını da atılmış/saçılmış/dökü1müş suyla başlatmıştır. Adem'in yaratılışının başlangıcı iki temizle (su ve çamurla) yapılmıştı. Bu durum Adem'in dışında kalanların yaratılışlarının (genelolarak insanların yaratılışları) mutlaka temiz olanla olacağının delili olmuştur. Necis olan şeyle, insanın yaratılışı olmaz. Resulullah (s.a.v)'in sünneti de buna delalet etmiştir.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bize Amr b. Ebi Seleme, Evzai'den; o, Yahya b. Said'den, o da Kasım b. Muhammed'den, Hz. Aişe'nin şöyle dediğini nakletti: Resulullah (s.a.v)'in elbisesi üzerinde olan meniyi ovarak/çitileyerek çıkarıyordum. Tahric: Marife, Namaz 2/242- 243; Müslim, Taharet 1/238-239 no: 105/288

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Meni, necis değildir.

Şöyle denilse: O zaman meni niçin ovuluyorlçitileniyor ya da siliniyor?

Denilir ki: Ovulup/çitilenip ya da silinmesi, aynen elbisenin üzerinde olan sümüğü, tükürüğü, çam~ru ve yemeği ovduğumuz ya da sildiğimiz gibidir. Bunu da necasetten dolayı değil de temizlik kastıyla yapmaktayız. Elbisenin üzerindeki meni oyulmadan ya da silinmeden namaz kılınması halinde bir beis olmaz. Meni, suyu ya da başka bir şeyi necis yapmaz.

 

Rebi' b. Süleyman şöyle dedi: İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Cinselorgandan çıkan şey, idrar ıslaklığı, mezi, vedi yahut bilinen ve bilinmeyen her şey necistir. Sadece meni bunun dışındadır. Meni; kalın olan ve ondan çocuk olandır. Kokusu da yeni tomurcuklanmış hurma çiçeğine benzeyendir. Ve onun dışında cinselorgandan kokusu güzel çıkan başka bir şey yoktur.

 

Meninin dışında kalan ve cinselorgandan çıkan şeylerin, elbiseye, bedene ve bunların dışında herhangi bir şeye -az veya çok olduğuna bakılmaksızın- bulaşmaları neticesinde necis ederler. Kişi bunlardan birinin temasından emin olunca, mutlaka temas ettiği yeri yıkaması lazım gelir. Eğer elbisedeki temas ettikleri yer tesbit edilemezse, elbisenin tamamı yıkanır. Ama elbisedeki temas ettikleri yer tesbit edilip temas miktarı tesbit edilemezse, temas yeri ve biraz fazlası yıkanır. Kişinin elbisesinde necasetin varlığından haberdar olup olmaması arasında namazını iadesi açısından fark yoktur. Ama necasetten haberi olmasına rağmen söz konusu elbiseyle namaz kılarsa günah işlemiş olur. Necasetten haberi yoksa günahı olmaz. Lakin heriki durumda haberdar olduktan Sonra namazını iade eder. "İade eder" dememdeki kastım şudur: Elbisesinde necaset varken kılmış olduğu tüm namazıarı iade eder. çünkü bu halde namazını kılan kişinin namazı geçerli olmadığından dolayı namaz mükellefiyeti üzerinden sakıt olmaz. Sadece kişinin, kıldığı ve üzerindeki mükellefiyeti sakıt olan namazını iade etmesi gerekmez.

Namaz mükellefiyeti, kişinin kıldığı fasit namazIa sakıt olmaz. Fasit namaz kılan kişinin hükmü, namaz kılmamış kişinin hükmü gibidir. Kılmış olduğu fasit namazıarın tamamını iade etmesi gerekir.

 

Meni ile ilgili şöyle dedim: Akıl ve Resulullah (s.a.v)'den gelen haberle necis olmadığı yönündedir.

 

Birisi şöyle diyebilir: Gelen haber nedir?

 

Derim ki: Bize Süfyan b. Uyeyne, Mansur'dan; o, İbrahim'den, o da Hemmam b. Haris'ten, Hz. Aişe'nin şöyle dediğini nakletti: Resulullah (s.a.v)'in elbisesi üzerinde olan meniyi ovduktanlçitiledikten sonra, (o) onunla namaz kılardı. Tahric: Marife, Namaz 2/242 - 243; Müslim, Taharet 1/238-239 no: 105/288

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bize Yahya b. Hassan, Hammad b. Seleme'den; o, Hammad b. Ebi Süleyman'dan; o, İbrahim'den, o daAIkame yahut el - Esved'den, (Rebi' hangisi olduğu hususunda şüpheye düştü) Hz. Aişe'nin şöyle dediğini nakletti: Resulullah (s.a.v)'in elbisesi üzerinde olan meniyi ovalardımlçitilerdim, sonra o, o elbiseyle namaz kılardı. Tahric: Ebu Davud, Taharet 1/260 no: 372

 

Rebi' şöyle dedi: Yahya b. Hassan bu hadisi bize haber vermiştir. İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bize, Süfyan b. Uyeyne, Amr b. Dinar ve İbn Cüreyc'den, ikisiAta'dan, o da İbnAbbas'ın, elbiseye isabet eden meni ile ilgili şöyle dediğini haber vermiştir: "Onu üzerinden uzaklaştır." Birisi şöyle dedi: "Onu üzerinden bir çubuk veya çalı ile uzaklaştır. çünkü onun hükmü tükürük ve sümük gibidir." Tahric: Musannef Abdurrezzak, Taharet 1/367-368; Musannef Ebi Şeybe, Taharet 1/85; Sünen el-Kübra, Namaz 2/418

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bize güvenilir raviler, Cerir b. Abdü1hamid'den; o da Mansur'dan, Mücahid'in şöyle dediğini haber verdi: Bana Mus'ab b. Sad b. Ebi Vakkas, o da babasından şöyle nakletti: "Elbisesine meni isabet ettiğinde, merii ıslaksa onu silerdi. Meni kuruysa onu ovalardı/çitilerdi ve sonra namazını kılardı." Tahric: Musannef Ebi Şeybe, Taharet 1/84

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Birisi şöyle diyebilir: Meninin necis olmadığının akıl açısından izahı nasıldır?

 

Muhakkak ki Allah (c.c), Adem'in yaratılışını su ve çamurla başlatmıştır. İkisini de temiz kılmıştır. çamur da suyun bulunamadığı yerde (Teyemmüm için)temizleyicidir. Bu durum, yaratılışın necis bir maddeden değil de temiz bir maddeden olduğunu gösterir. Allah (c.c), Ademoğlunu, atılmış bir sudan yaratmıştır. Allah (c.c)'ın, yaratmaya necis bir maddeyle başlaması yüce ve azametli oluşuyla bağdaşmaz. Ayrıca bu akli delillerimizi Resulullah (s.a.v)'in sünneti kuvvetlendirmektedir. Bunları daha önce Hz. Aişe'nin, İbn Abbas'ın, Sad b. Ebi Vakkas'ın verdikleri haberlerle zikretmiştim. Zikrettiğim bir şey daha vardı: Meninin, cinselorgandan çıkan şeylerden, -yapısı ve kokusu itibariyle- farklı oluşu necis olmadığını desteklemektedir.

 

Birisi şöyle diyebilir: Resulullah (s.a.v)'in bazı sahabesi şöyle demiştir: Gördüğünü yıka ve görmediğinin üzerine de suyu serp. Hepimiz onun necis olmadığını bildiğimiz halde yıkamaktayız. Ayrıca onun dışında kiri, teri ve necis olmayan daha birçok şeyi yıkarız. Resulullah (s.a.v)'in bazı ashabının necis olduğunu söylediklerini kabul etsek bile bu, Resulullah (s.a.v)' den zikredilen deliller, akli izahlar ve isimlerini saydığımız sahabilerin naklettikleri yanında delil kabul edilmez.

 

Birisi şöyle diyebilir: Meninin cinselorgandan çıkmasıyla gusül almamız emredilmiştir. Deriz ki: Gusülle emredilmiş olmamız çıkanın necis oluşundan dolayı olmayıp yüce yaratıcıya karşı kulluk gereğidir.

 

Birisi şöyle diyebilir: Bunun delili nedir?

 

Deriz ki: Kişinin helali olan eşinin fercine zekerini geçirdiği halde kendisinden meni gelmeden geri çekse, ona gusül vacip olmuyor mu? Halbuki fercde necaset yoktur. Ama kişi zekerini domuz kanına, içkiye ve insan pisliğine geçirse, bunların tamamı necis olmasına rağmen gusü1 üzerine vacip olur mu? (Yani olmaz.)

 

Bu sorumuza eğer, [erkeklik organının adı geçen şeylere sokarsa, "gusül gerekir mi?" diye sorulsa ve cevabenJ "hayır gerekmez" derse, ona şöyle deriz: Eğer gusül bir necasettenlpislikten dolayı gerekiyor olsaydı, o zaman necis olmayan ve temiz olan yere geçirilmesinden (cinsel ilişkide bulunmasından) guslün kat kat daha fazla bu durumda (haram ve pis olan yere tenasü1 uzvunun girmesinde guslün) gerekmesi lazımdı. Eğer çıkan şeyin pis oluşundan dolayı kişinin yıkanması gerektiği söyleniyorsa, bunun böyle olması gerekirdi. Kişinin ön ve arkasından çıkan necaset ondan daha pistir. Ona rağmen çıktıkları yeri suyla yıkanmadan taşla silinmesi halinde kafi gelmektedir. Def-i hacetten sonra abdest alacak kişinin, bacak arasını suyla yıkaması gerekmezken, abdestinin geçerli olması için mutlaka ellerini, yüzünü, ayaklarını ve başını suyla yıkaması gerekir. Eğer suyun çok kullanımı vücuttan çıkan maddenin pisliğiyle orantılı olsaydı, o zaman def-i hacet yerini daha fazla suyla yıkamak gerekirdi. Kendisinden necaset çıkmayan yüzümüzü yıkayacağımıza def-i hac et yerini yıkamamız daha evla olurdu. Halbuki abdest almakla emredilmiş olmamız kulluk gereğidir. Allah (c.c)'ın, kullarını abdestle imtihan ederek kimin emre itaat edip kimin etmeyeceğini görmesi içindir. Bu hüküm vücuttan çıkan pis yahut temiz şey lere göre terettüp etmemektedir.

Birisi şöyle diyebilir: Amr b. Meymune, babasından şöyle rivayet etmiştir: Süleyman b. Yesar, Hz. Aişe'den şöyle nakletti: Resulullah (s.a.v) elbisesi üzerindeki meniyi yıkıyordu. Tahric: Buhari, Abdest 1/93 no: 229; Müslim, Taharet 1/239

 

Deriz ki: Bu söylenenin sabit bir rivayet olduğunu görmemiz halinde bile, yine söylediğimizinlşu rivayetin zıddı bir şey değildir: Ben (Hz. Aişe) Resulullah (s.a. v)' in elbisesi üzerindeki meniyi ovalardım/çitilerdim, sonra Resulullah (s.a.v) o elbise ile namaz kılardı.

Bu durum aynen şuna benzer: Bir günlük mest müddeti dolmadan ayaklarını yıkamanın, me sh olmayacağını göstermediği gibidir. Mesh müddeti devam ederken mestin üzerine mesh caiz ve geçerli olduğu gibi mesh yapmayıp ayaklarını yıkasa, gene caiz ve geçerlidir.

İşte elbiseye bulaşan meni için de durum aynı olup kişi isterse elbisesine bulaşan meniyi ovalayıp/çitileyip namazını kılar; dilerse yıkayıp namazını kılar. Her iki durum birbirinin zıddı durumlar olmayıp ikisinde de kişinin namazı sahihtir. Buna rağmen yukarıda Hz. Aişe'ye nisbet edilen rivayet sabit bir rivayet değildir. Bu rivayette Amr b. Meymune'nin yanılgısı vardır. Halbuki Süleyman b. Yesar şöyle demiştir: Onu yıkamak benim için müstehabdır. Hz. Aişe'den bunun hilafına rivayet edilmiştir. Ve Süleyman'ın Hz. Aişe'den bir harf dahi rivayet ettiği duyulmamıştır. Rivayet ettiği var sayılırsa da rivayeti mürsel kabul edilir.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Kişi giymiş olduğu elbisesine necasetin temas ettiğini namaz kıldıktan sonra fark etse, bu durumda ona vacip olan şey, eğer zamanını tesbit edebiliyorsa, temas zamanından itibaren geriye dönük namazıarını iade eder. Ama temas zamanını net olarak tesbit edemiyorsa, temas ettiği zamanı kendisinin kanaat getireceği şekilde belirler, elbisesine necaset isabet ettikten sonra kaç vakit namaz kıldığına kanaat getirirse onları iade eder. İsterse fazlasını da iade edebilir. Kanaat getiremezse hiçbir namazı iade etmesi gerekmez. Muhayyerlik ve fetva, açıkladığım gibidir. Elbise ve bedene bulaşan necaset arasında fark olmadan ikisi aynı olup temas ettikleri yeri necis ederler. Mest ve ayakkabı da elbise gibidir. Bunları giydiği yerde onlara yaş bir necaset bulaştığı halde namazını kılarsa, kılmış olduğu namazı iade etmesi gerekir. Ama bunlara, yaşlık olmayan kuru bir necaset bulaşırsa, necaset onlardan gidinceye kadar onları yere sürter. Ve sonra onlarla namazını kılabilir.

 

Seferde olan kişinin elbisesine necaset bulaşırsa ve yanında da az suyu varsa, necaseti yıkar ve teyemmüm alarak namazını kılar. Necaseti yıkayacak kadar da su bulamazsa, teyemmüm eder ve namazını kılar. Suyu bulduğunda da necaseti yıkadıktan sonra necasetle kılmış olduğu namazı iade eder.

 

Birisi şöyle diyebilir: Kişiyi toprak, cünüplükten ve hadesten temizlerken niçin abdest azalarına veya abdest dışı kalan azalara bulaşan az bir necaseti temizlemiyor?

 

Deriz ki: Müslüman, necis olduğundan dolayı cünüplükten gusü1 ve hadesten dolayı abdest almamaktadır. Müslüman, ibadet kastıyla bunları yapmaktadır. Toprak, yıkanması gereken necaset için bedel (yerine) değil de ibadet olan amellerde bedelolarak kullanılmaktadır. Necaset, manası olmayan bir izale şeklinden ziyade suyla izale edilmekle manası ancak hasıl olandır.

Kişi, elbisesine bulaşan necaseti yıkayacak su bulamazsa, namazını elbisesiz kılar ve daha Sonra kılmış olduğu bu namazı iade etmesi gerekmez. Necis bir elbiseyle hiçbir surette namaz kılamaz. Ama temiz bir elbise bulmaktan yoksun olduğu durumda elbisesiz namaz kılması mümkündür.

 

Dedi ki: Kişinin yanındaki suya necaset isabet ederse, onunla abdest almaması gerekir. çünkü söz konusu suyla abdest alması necasetini arttırır. Kişinin yanında iki suyu varsa ve birisi necis diğeri temizse, ama hangisinin temiz, hangisinin necis olduğunu netleştiremiyorsa, bu durumda temiz olduğuna hükmettiği suyla abdest alırken diğer suyu içer. Ötekinden abdest almaz. Ama zaruret hasıl olursa, o sudan içer. Zaruretten dolayı içtiği sudan, zaruret hasıl olsa da abdest alamaz. çünkü onunla abdest almaması halinde üzerine sorumluluk terettüp etmez. Bundan dolayı da teyemmüm eder. Ama su içmemesi halinde ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalacağından dolayı zaruret hasıl olursa, onu içer.

 

Kişi, necis suyla abdest alırsa veya abdesti varken necis suyla mesh ederse, -seferde yahut mukim olmasına bakılmaksızın- almış olduğu bu abdestle namaz kılamaz. Eğer almış olduğu bu abdestle namaz kılmışsa, necis suyla aldığı abdest dolayısıyla veya abdestliyken necis suyun temas ettiği vücudunu yahut elbisesini yıkadıktan sonra kılmış olduğu namazları iade etmesi gerekir.

 

Sonraki için tıkla:

 

MENİ MESELESİNDE REBİ BİN SÜLEYMAN'IN MUHAMMED BİN ABDULLAH BİN ABDULHAKEM'E REDDİYESİ