İBNÜ’L-ESİR

5. CİLT

HİCRİ 226.YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

AFŞİN'İN VEFATI

 

Afşin bu yıl vefat etti. Bir ara el-Mu'tasım'a bir mektup göndererek güvenebileceği birini yanına göndermesini istedi, bunun üzerine el-Mu'tasım O'na Hamdlin b. İsmail'i gönderdi. Hakkında söylenenlerden ötürü özür dileyen Afşin, Hamdlin b. İsmail'e şunları söyledi: "Benim adıma Müminlerin Emiri'ne deyiniz ki: ''Benim ve O'nun misali büyüyüp semizleşinceye kadar bir buzağı büyüten adamın durumuna benzer. Semizleşen hayvanın etinden yemek isteyen bu adamın yakın arkadaşları ona bu hayvanı boğazlamasını söylerler, fakat bu adam arkadaşlarının sözüne kulak asmaz. Bu defa arkadaşları kendi aralarında anlaşarak: 'Bu aslanı neye büyütüyor ve besliyorsun? O büyüyünce kendi cinsine çeker.' derler. Adam ise onlara: 'Bunun bir buzağı olduğunu.' söyler. Fakat onlar bunun bir aslan olduğunu söylemekte devam ederler ve: 'İstersen dilediğin kimselere sor' derler. Aynı zamanda tanıdıkları kimselerin yanlarına giderek: 'Bu adam size buzağıdan söz açtığı zaman onun aslan olduğunu kendisine söyleyin.' diye de öğütlerler. Neticede adam buzağıyİkime sorduysa, ondan: 'Bu aslandır.' cevabını alır. Bunun üzerine emir vererek buzağıyı kestirir. İşte ben o buzağıyım, nasılolur da bir aslan olurum? Benim hakkımda Allah'tan kork!''"

 

Hamdün b. İsmail anlatıyor:

 

"Afşin'in yanından ayrıldığım sırada önünde bir meyve tabağı duruyordu ve bu meyveyi el-Mu'tasım'ın oğlu el-Vas ık ile göndermişti. Tabaktaki meyvelere el sürmeden ve çok geçmeden ölmek üzere olduğu ve sonra da öldüğü haberi geldi. Bunun üzerine Afşin İtah'ın sarayına götürüldü ve orada öldü. Daha sonra Afşin'i halkın görmesi için çıkarıp Babu'l-amme'ye astılar ve sonra indirip ateşle yaktılar. Afşin Şaban 226 (Mayıs 841)'da öldü."

 

Yine Hamdün b. İsmail anlatıyor:

 

"Afşin'e sünnetli olup olmadığım sordum, şöyle dedi: ''Ahmet b. Ebi Du'ad halkın ve kumandanların toplu olarak bulundukları bir yerde bana sünnetli olup olmadığımı sordu. Maksadı 'Evet sünnetliyim.' dediğim takdirde: 'Haydi, soyun bakalım, görelim.' diyerek beni rezil ve rüsvay etmekti. Halkın önünde soyunmaktansa ölmek benim için daha iyi idi; fakat ey Hamdün, eğer sen istersen önünde soyunabilirim.'' Hamdün O'na: ''Soyunmana gerek yok, ben senin doğru olduğuna inamyorum.'' dedi. Hamdün sonra Afşin'in yanından ayrılıp el-Mu'tasım'a onun sözlerini tebliğ etti, bunun üzerine el-Mu'tasım yiyecek ve içeceklerinin kesilmesini, ancak çok az miktarda yiyecek ve içecek verilmesini emretti. Afşin işte bundan sonra öldü."

 

Hamdün b. İsmail'in anlattığına göre, Afşin'in mallarına el konulduğu zaman sarayının bir odasında üzerinde birçok süs ve cevher bulunan odundan yapılmış bir insan heykeli bulundu. Bu heykelin kulaklarında üzerleri altın kaplı iki taş takılıydı. Bir gece Süleyman b. Vehb ile beraber bulunanlardan birisi geceleyin onu kıymetli bir cevher sanarak almıştı. Sabah olup da üzerindeki altın çıkarılınca onun ''hıbrün'' denilen sedefe benzer bir şeyolduğu ortaya çıktı. Bu arada Afşin'in sarayında putlar ve diğer şeyler, kaçmak için hazırladığı tahtadan yapılmış sallar, Mecusi kitaplarından kendisine ait bir kitap ve mensup olduğu dinden bahseden çeşitli kitaplar bulundu.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

AĞLEB b. İBRAHİM'İN VEFATI, YERİNE İFRİKİYYE VALİLİĞİ'NE OĞLU Ebu'L-ABBAS MUHAMMED b. AĞLEB b. İBRAHİM'İN GEÇMESİ ve O'NUN YAPTIĞI BAZI ŞEYLER