İBNÜ’L-ESİR

5. CİLT

HİCRİ 221.YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

HİCRETİN İKİ YÜZ YİRMİ BİRİNCİ YILI OLAYLARI (M. 838)

 

BU YIL BABEK İLE YAPILAN SAVAŞ

 

Bu yıl Babek Büyük Boğa ile savaşa tutuştu ve O'nu hezimete uğrattı.

 

Aynı zamanda Afşin de Babek ile bir savaş yaptı, fakat bu defa hezimete uğrayan Babek oldu.

 

Bu savaşların sebebi şu idi:

 

Büyük Boğa askerlerine ait olan mallar ile birlikte Afşin'in yanına geldi.

 

Afşin bu malları askerleri arasında dağıttı ve ilkbahardan sonra askeri hazırlığa başladı. Bundan sonra Afşin, bir askeri kuvvetle birlikte Boğa'yı Heştadser çevresinde dolaşmak ve Muhammed b. Humeyd Hendeği'ne gelip konaklamak, bu arada adı geçen hendeği iyice kazmak ve tahkim etmek maksadıyla harekete geçirdi. Nihayet Boğa adı geçen hendeğe doğru hareket etti; bu arada Babek'in üzerine yürümek maksadıyla Afşin Berzend'den, Ebu Sa'id ise Huşş'dan harekete geçtiler ve her üçü de Dervez' de buluştular. Afşin burada bir hendek kazdı ve üzerine bir sur inşa etti. Dervez ile Bezz arasında altı millik bir mesafe bulunuyordu.

 

Boğa, bundan sonra Afşin'den emir almaksızın hazırlığa girişti ve yanına asker için gerekli olan erzakı aldıktan sonra Heştadser çevresinde dolaşarak Bezz'e girdi ve burada kalmağa başladı. Bundan hemen sonra yemcisi ile birlikte bin kişi gönderdi. Bu arada Babek'in askerlerinden birisi bunların üzerine saldırarak yemciyi yakaladı ve kendisine karşı koymağa yeltenenlerin hepsini öldürdü, gücü yettiği kimseleri de yakalayıp esir aldı ve bazılarını da yakaladı. Bu esnada ele geçirdiği kimselerden ikisini başlarına gelen felaketi bildirmek üzere Afşin'e gönderdi.

 

Bu sırada Boğa kendisini yenilmiş gibi göstererek Muhammed b. Humeyd Hendeği'ne geri çekildi ve bir mektupla bu durumu bildirerek Afşin'den yardım istedi. Bunun üzerine Afşin kardeşi Fadl b. Kavus'ı, Ahmed b. Halil b. Hişam'ı, İbn Cevşen'i, Hasan b. Şehrin sahibü'ş-şurta görevinde bulunan Cenah el-A'ver'i ve Fadl b. Şehrin yakın akrabalarından olan iki kardeşten birini gönderdi. Afşin'in gönderdiği bu kimseler hep birlikte Boğa'nın yanına geldiler. Afşin Boğa'ya ayrıca bir mektup göndererek iki yönlü savaşmak için kendisinin tayin ettiği bir günde Babek ile savaşa girmesini emretti. Afşin tayin ettiği günde Dervez'den ayrılarak Babek'in üzerine yürüdü, Boğa da Muhammed b. Humeyd hendeğinden çıkarak Heştadser'e geldi. Ne var ki şiddetli soğuk ve rüzgar dolayısıyla askerler sabır gösteremediler. Bunun üzerine Boğa eski karargahına döndü. Daha sonra bir istek üzerine burada bir karargah kurdu. Ancak şiddetli yağmurların ve soğuk esen fırtınalı rüzgarların artması üzerine Boğa tekrar eski karargahına dönmek mecburiyetinde kaldı. Afşin ise Boğa geri döndükten hemen sonra, ertesi gün Babek'in askerleri ile savaşa tutuştu ve Babek'in askerlerini bozguna uğrattı. Ayrıca Babek'in karargamm, çadınm, bu arada yanında bulunan bir kadını ele geçirdi ve kışlasına indi.

 

Bundan sonra Boğa hazırlık yaparak ertesi gün Heştadser'e çıktı, bu sırada Babek'in yanına dönmekte olan bir kısım askerler ile karşılaştı ve onlardan bir hayli mal ve çeşitli eşya ele geçirdi. Bu hadiseden sonra Boğa Bezz üzerine yürümek gayesiyle Heştadser'den aşağı indi ve öncü birlik kumandam olan Davud Siyaha bir elçi göndererek şunları söyledi: "Akşam oldu, piyadeler yorgun duruma düştüler; ayrıca bildiğimiz yerlerin ortasına gelmiş bulunuyoruz. Şu anda bu geceyi geçirmek üzere karargah kurabileceğimiz muhkem bir dağ bulmaya çalış." Davud askerleriyle birlikte Afşin'in askerlerini görebilecekleri bir dağa tırmandı ve sabaha kadar burada gecelemeğe karar verdi ve: "Sabahleyin erkenden Allah'ın izniyle bu katirin üzerine ineriz," dedi.

 

Fakat gece pek çok kar yağdı ve arkasından şiddetli bir soğuk çıktı.

 

Sabah olunca hiç biri soğuğun şiddetinden ne inip su alabildi ve ne de hayvanlarını sulayabildi. Üstelik kar gittikçe şiddetlendi ve bulundukları yeri sis kapladı. Üçüncü gün askerler Boğa'ya: "Yanımızda bulunan erzak tükendi, soğuktan da çok mutazarrır oluyoruz; ya geri dönelim ya da bu katirin üzerine yürüyelim." dediler.

 

İşte Babek bu karlı ve sisli günde Afşin ile bir kısım askerlerinin üzerine bir gece baskım yaptı. Bunun üzerine Afşin karargahına döndü, Boğa ise davul çaldırarak Bezz üzerine yürümek maksadıyla aşağı tarafa indi. Fakat Boğa Afşin'in başına geleni bilmiyordu ve O'nu karargahında sanıyordu. Boğa vadinin içine inip de havanın açıklığım ve bulunduğu dağın tepesinin dışındaki her yerin havasının güzelliğini görünce askerlerini savaş nizamına sokarak Bezz'e doğru ilerledi, Bezz Şehri'nin yakımndaki dağa iyice yaklaştı. Boğa ile Bezz Şehri'nin evleri arasında yarım millik bir mesafe kalmıştı.

 

Boğa'nın öncü birliğini teşkil eden grubun içerisinde Muhammed b. Bu'ays'in bir gulamı da bulunuyordu ve bunun Bezz Şehri'nde akrabaları vardı. Babek'in gözcüleri onlarla karşılaştığında aralarından biri bu gulamı tanıdı ve bunun üzerine de amcası gulama yanında akrabalarının olup olmadığını sordu. Gulam amcasına ailesi hakkında bilgi verdi, bunun ürerine amcası: "Geri dön ve önem verdiğin kimselere buradan uzaklaşmalarını söyle; zira biz Afşin'i hezimete uğrattık ve O, hendeğine geri döndü. Şu anda sizinle savaşmak için iki koldan hazırlanıyoruz. Acele geri dön, belki kendini kurtanrsın." dedi.

 

Bunun üzerine bu gulam geri dönüp durumu Muhammed b. Bu'ays'e haber verdi, Muhammed b. Bu'ays de Boğa'ya bildirdi. Bu durum karşısında Boğa yakın arkadaşlarıyla müşaverede bulundu; onların bir kısmı: "Bu hiledir ve boş bir sözdür." dediler, diğer bir kısmı ise: "İşte şurası dağın tepesidir ve Afşin'in karargahına bakmaktadır." dedi. Bunun üzerine Boğa bir grup neferle dağın tepesine çıktı, Afşin'in asker ve karargahını göremeyince O'nun hakikaten geri döndüğünü anladı. Bu defa Boğa ve taraftarları yeniden bir istişare yaptılar ve istişare neticesinde gece bastırmadan askerlerle birlikte geri dönmeyi kararlaştırdılar. Bunun üzerine geri döndüler ve dönerken ciddi bir gayret sarfettiler. Hatta Boğa geri dönerken bir çok dar geçitten geçerek Bezz'e girdiği yolu değil de, bir dar geçitten başka geçidi bulunmayan ve Heştadser çevresini dolaşan bir yolu takip etti. Bu sırada piyadeler silahlarını yola bıraktılar ve korkmağa başladılar. Boğa bir grup kumandanla birlikte geri kuvvette bulunuyordu, Babek'in gözcüleri ise onları takip ediyorlardı. Bu gözcülerin sayısı on civarında süvariden ibaretti. Boğa tekrar yakın arkadaşlarıyla istişare etti ve şöyle dedi: "Bu adamların bizi yolumuzdan alıkoyacaklarına ve bizden çabuk davranıp geçeceğimiz yol üzerindeki dar geçidi keseceklerine inanmıyorum." Bunun üzerine Afşin'in kardeşi Fadl da şunları söyledi: "Bunlar gece askerleridirler. Buradan süratle uzaklaşmamız ve dar geçidi geçinceye kadar herhangi bir yerde konaklamamız gerekir." Bir başkası da şunları söyledi:

 

"Askerlerin takati kesildi, silahlarını bıraktı, mal ve silah katırların sırtında kaldı; hatta şu anda onların başında hiçbir kimse bulunmamaktadır. Ayrıca ben bu katırların yakalanmasından ve askerlerin elinde bulunan esirin geri alınmasından endişe duyuyorum. "

 

Bu sırada İbn Cuveydan Boğa'nın askerlerinin elinde esir bulunuyordu ve Babek'in taraftarları O'nu fidye karşılığında kurtarmak istiyorlardı. Boğa korunmaya elverişli muhkem bir dağın tepesinde karargahını kurdu ve askerler yorgun argın burada konaklamağa başladılar, bu arada askerlerin erzakı tükendi. Boğa ve askerleri dağın çıkış tarafında kendilerini koruyarak gecelemeğe çalıştılar, fakat Babek diğer taraftan üzerlerine geldi ve Boğa ile askerlerini kıskıvrak kuşattı. Boğa bu kuşatmadan sonra yaya olarak yürürken bir binek gördü ve ona binerek uzaklaştı. Bu sırada Fadl b. Kavus yaralandı, Cenah es-Sükeri ile İbn Cevşefi öldürüldü. Fadl b. Sehl'in yakın akrabalarından iki kardeşten biri olan kişi de yakalandı. Boğa ile askerlerine gelince, onlar kurtuldular, Hürremiler onları takip etmediler, mal ve silahlarını aldılar, bir de ellerinde esir olarak tuttukları İbn Cuveydan'ı kurtardılar. Bundan sonra askerler bitkin bir vaziyette hendeklerine ulaştılar ve kışlalarına geldiler. Boğa burada on beş gün daha kaldı. Bu sırada Afşin Boğa'ya bir mektup yazdı ve Meraga'ya dönmesini emretti. Ayrıca kendisine göndermiş olduğu yardımcı birliği geri göndermesini istedi. Bunun üzerine Boğa daha önce Meraga'ya hareket etti, Afşin ise ilkbahar gelinceye kadar askerlerini kışlaklarına dağıttı.

 

Bu yıl Babek'in en büyük kumandanlarından Tarhan öldürüldü. Tarhan'ın öldürülüş sebebi şu idi:

 

Tarhan, kışı Meraga civarındaki köyünde geçirmek için Babek'ten izin istedi, Afşin ise devamlı surette kendisini gözlüyordu. Durumdan haberdar olan Afşin, İshak b. İbrahim'in azatlısı olan ve Merağa'da bulunan bir Türk'e haber saldı ve gizlice Tarhan'ın köyüne gitmesini, O'nu öldürmesini veya esir etmesini emretti. Türk asıllı bu kişi Afşin'in dediğini tuttu ve gizlice Tarhanan köyüne giderek O'nu öldürdü, sonra başım gövdesinden ayırarak Afşin'e gönderdi.

 

 

 

ÇEŞİTLİ OLAYLAR

 

Bu yıl Sul Ertekin ve ülkesinin ahalisi zincire vurulmuş olarak geldiler ve zincirleri çözüldükten sonra iki yüze yakın kimse bineklerle geri gönderildiler.

 

Yine bu yıl Afşin Reca' el-Hıdari'ye öfkelendi ve O'nu zincire vurarak gönderdi.

Bu yıl hac işlerini Mekke Valisi Muhammed b. Davud b. İsa b. Musa b. Muhammed b. Ali b. Abdullah idare etti.

 

İlmiyle amil ve zahid bir kişi olan Kayrevan Kadısı Ahmed b. Muhriz, Buhari'nin es-Sahih'indeki şeyhlerinden Ahmed b. Ebi İlyas el-Askalani, İmam Ebu Hanife'nin talebesi olan İmam Muhammed Ebu'I-Hasan eş-Şeybani'nin talebelerinden Basra Kadısı Ebu Musa İsa b. Eban b. Sadaka, İmam Malik'in talebelerinden Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb el-Harist, fazıl bir kimse olan Abdülkebir b. el-Mu'afa ve Esd Kabilesi'nden Abbas b. Süleym b. Cemil el-Mavsili bu yıl vefat ettiler.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

HİCRETİN İKİ YÜZ YİRMİ İKİNCİ YILI OLAYLARI (M. 836-837)

 

BABEK İLE YAPILAN DİĞER BİR SAVAŞ