İBNÜ’L-ESİR |
5. CİLT |
İSA b.
MUSA'NIN MUHAMMED b. ABDULLAH'A GİDEREK O'NU ÖLDÜRMESİ
Mansür,
kardeşinin oğlu İsa b. Musa b. Ali b. Abdullah b. Abbas'ı getirterek Medine'ye gitmesini
ve Muhammed'i öldürmesini emretti, İsa: "Ey Müminlerin emiri! Bu hususta
amcalarınla müşavere et." dedi, daha sonra da:
"İbn
Herseme'nin şu sözü nerede?" diyerek aşağıdaki şiiri okudu:
"Bir
işe el attığında sonuna kadar giden, sırrını kavmine açmayan, yapacağı şeyi
kimseye duyurmayan bir kişiyi ziyarete gideceğiz; öyle biri ki yaparım dediği
şeyi yapar. "
Mansur
bunun üzerine: "Ey adam! Git, and olsun ki, benim ve senin dışındakiler
murat edilmiyor. Bu yola çıkacak olan ya sen olacaksın ya da ben." dedi.
Bunun üzerine İsa b. Musa bir ordu ile yola çıktı. Mansur da:
"Onların
ikisinden hangisi arkadaşını öldürürse benim için fark etmez." dedi.
Mansur İsa ile birlikte Muhammed b. Ebü'l-Abbas es-Seffah, Kesir b. Husayn
el-Abdi, İbn Kahtabe, Hezarmerd ve başkalarını da göndermişti. Mansur, İsa
kendisi ile vedalaştığında iki tarafını işaret ederek: "Ben seni şu iki
şey için gönderiyorum. Eğer onlardan birisini ele geçirirsen kılıcını kımna koy
ve kendisine eman ver, şayet onlardan birisini ele geçiremezsen yakalanamayan
kişinin karşılığında kefil al; çünkü onlar saklanan kişinin görüşlerini
bilirler. Ebü Talib ailesinden birisi ile karşılaşırsan onun adını bana yaz.
Eline geçiremediklerinin de mallarına el koy." dedi.
Ca'fer
es-Sadık İsa'ya gözükmedi, İsa bu sebepten O'nun mallarına el koydu. Mansur
Medine'ye geldiğinde Ca'fer malının akıbetini sordu, Mansur da: "Mehdiniz
malınıza el koydu." dedi.
İsa
Feyd'e geldiğinde halktan bazılarına ipek bez parçasında mektup yazdı. Mektup
yazdıkları kişiler arasında Abdülaziz b. Muttalib el-Mahzumi, Ubeydullah b.
Muhammed b. Safvan el-Cümahi de vardı. Ayrıca Abdullah b. Muhammed •b. Ömer b.
Ali b. Ebi Talib'e kendisine itaat edenlerle birlikte Medine'den çıkmasını
emretti. Bunun üzerine Abdullah b. Muhammed, Ömer b. Muhammed b. Ömer, Ebu Akil
Muhammed b. Abdullah b. Muhammed b. Akil ve Ebu Musa Medine'den çıktılar.
İsa'nın
Medine'ye yaklaştığı haberi Muhammed'e ulaşınca, Medine'yi terk etmek veya
orada kalmak hususunda taraftarları ile istişare etti. Taraf tarlarından bir
kısmı Medine'den çıkmanın iyi olacağı hususunda görüş beyan ettiler, bir kısmı
ise Resulullah'ın: ''Ben kendimi rüyada sağlam bir zırh içinde gördüm ve bunu
Medine olarak tevil ettim.'' şeklindeki sözünü delil getirerek Medine'de
kalınması şeklinde görüş ileri sürdüler. Bunun üzerine Muhammed Medine'de kalma
görüşünü benimseyerek burada kaldı. Daha sonra Resulullah'ın hendek kazma
hakkındaki görüşünü istişare etti. Süleym Kabilesi'nin reisi Cabir b. Enes:
"Ey Müminlerin emiri! Biz senin dayıların ve komşularınız. Silahlarımız ve
atlarımız var. Hendek kazma, Resulullah (-sav-) Allah (C.C.) kendisine
bildirdiği için hendek kazmıştır. Eğer hendek kazarsan, piyadeler için savaş
iyi olmaz, süvariler de dar yolda bizleri düşman üzerine götüremezler. Önlerine
hendek kazanlar, kendileri ile düşman arasına engel koymuş olurlar." dedi.
Beni Şüca'dan birisi ise: "Resulullah hendek kazmıştır, sen de O'na
uy." şeklinde konuştu ve: "Sen kendi görüşünü tercih ederek
Resulullah'ın izini bırakıyorsun." dedi. Cabir O'na: "Ey İbn Şüca'!
Sana ve arkadaşlarına düşmanla karşılaşmaktan daha ağır gelen bir şey yok,
bizim için ise onlarla savaşmaktan daha sevimli bir şeyolamaz." diye
karşılık verdi. Bunun üzerine Muhammed: "Biz hendek kazma hususunda Resulullah'ın
izini takip edeceğiz, O'nun yaptığını terk etmeyiz." dedi. Muhammed'in
emri üzerine hendek kazıldı ve Resulullah'ın Ahzab Harbi'nde yaptığı gibi
hendeğe ilk kazmayı vuran kendisi oldu.
İsa
yoluna devam etti ve A'vas denilen yerde konakladı. Muhammed halkı toplayarak
onlardan söz aldı ve arkasından da etraftarını çevirdi. Bunlar oradan
çıkamadılar. Muhammed b. Abdullah bir konuşma yaparak: "Allah'ın ve sizin
düşmanlarınız A'vas denilen yere geldiler. İnsanların en haklı olanları kıyam
eden Ensar ve Muhacir'in oğullarıdır. Dikkat edin, sizi topladım ve sizden söz
aldım. Düşmanınız çoktur. Yardım Allah'tandır. Kudret O'nun elindedir. Sizi
serbest bırakıyorum; kalmak isteyen kalır, ayrılmak isteyenlerse benden
ayrılır." dedi.
Birçok
kişi çıkıp gitti, bir kısmı da çocukları ve aileleriyle birlikte vadilere ve
dağlara dağıldılar, yanında az bir insan kaldı. Ebu'I-Kalemmes'e gücünün
yettiklerini getirmesini emretti, ancak Ebu'I-Kalemmes buna muvaffak olamayınca
onları terk etti.
Mansur
İbnü'l-Asamm'ı İsa'yla birlikte bazı konak yerlerine gönderdi.
Bunlar
Medine'ye bir mil mesafede konakladılar. İbnü'l-Asamm: "Atlıların
piyadelerle birlikte yapacağı bir şey yok, sizin burada olduğunuzu anlarlarsa
askerlerinizin içine girmelerinden korkuyorum." dedi. Bunun üzerine
Süleyman b. Abdülmelik'in Cürf'deki sulama yerine kadar geri çekildiler. Burası
Medine'ye dört mil uzaklıktaydı. İbnü'l-Asamm: "Bir yaya iki veya üç
milden fazla yürüyemez, atlılar gelip ona yetişiverir." dedi. İsa beş yüz
kişiyi Medine'ye altı mil uzaklıktaki Batha' b. Ezher'e gönderdi, kendileri
burada kaldılar. İbnü'l-Asamm: "Muhammed'in mağlup olarak Mekke'ye
gelmesinden ve beş yüz kişilik kuvvetin O'nu geri çevirmesinden
korkuyorum." dedi. Bunun üzerine Muhammed öldürülünceye kadar burada
kaldılar.
İsa
Muhammed'e Mansur'un kendisine ve ailesine eman verdiğini bir haberciyle
bildirdi. Muhammed şu cevabı verdi: "Ey adam! Senin Resulullah'a
yakınlığın var. Seni Kitabullah'a, Nebi'nin sünnetine ve O'na itaate davet
ediyorum, Allah'ın cezası ve azabından sakındınyorum. Vallahi, ben Allah'a
kavuşuncaya kadar bu işten vazgeçmeyeceğim. Allah yoluna davet eden biri
tarafından öldürülüp de öldürülenlerin en kötüsü olmaktan veya O'nu öldürerek
büyük günaha girmekten seni sakındınrım." Mektup kendisine ulaşınca İsa:
''Bizimle O'nun arasında savaşmaktan başka bir çıkar yol yok." şeklinde
konuştu. Muhammed elçiye: "Beni neye göre öldürüyorsunuz? Ben
öldürülmekren kaçan birisiyim." dedi. Elçi de: "Kavim seni eman
istemeye çağınyor. Eğer bunu kabul etmezsen babalarının en hayırlısı Ali'nin
bey'atlerini bozma ve hükümranlığında hile yaptıkları için Talha ve Zübeyr ile
savaştıkları gibi onlar da seninle savaşırlar." diye cevap verdi. O'nun bu
sözünü duyunca: ''Beni bundan çok hiç bir şey sevindirmedi." dedi.
İsa
Ramazan ayının on ikisinde cumartesi günü Cürf'e geldi. Cumartesi, pazar,
pazartesi burada kaldı. Bir dağın tepesinde durarak Medine ve içindekilere
bakıp şöyle seslendi: "Eman istemeğe gelin. Her kim bizim bayrağımız
altında toplanırsa, evine veya mescide girerse, silahını terk ederse yahut da
Medine'yi bırakıp giderse eman içindedir. Bizi arkadaşımızla (Muhammed ile) baş
başa bırakınız. Ya biz kazamrız veya O." dedi. Medineliler bu sözler
üzerine O'na hakaret ettiler. İsa o gün gitti, ertesi gün geri geldi ve
komutanlarını Medine'nin her tarafına dağıttı. Ebu Cerrah Mescidi tarafımysa
boş bıraktı, kendisi de Buthan üzerindeydi. Bu bölgeyi mağlup olanlar çıkıp
gitsinler diye boş bırakmıştı. Muhammed taraftarları arasında ortaya çıktı,
bayrağı Osman b. Muhammed b. Halid b. Zübeyr'deydi. Parolası yeke yek
çarpışmaktı. Muhammed tarafından Ebu'l-Kalemmes ortaya yürüdü, karşısına
Esed'in kardeşi çıktı. Bunlar birbirine hücum edip çarpıştılar. Sonunda
Ebu'l-Kalemmes diğerini öldürdü. Karşısına bir başkası çıktı. O'na vururken:
"Bunu tut, ben İbnü'I-Faruk'um." dedi. İsa'nın taraftarlarından
birisi: "Faruk'tan bin kere daha hayırlısını öldürdün." dedi.
Muhammed
b. Abdullah o gün çok büyük savaş yaptı. Bizzat kendisi yetmiş kişi öldürdü.
İsa, Humeyd b. Kahtabe'ye emretti, yüz piyadeyle emekleyerek hendeğin önündeki
duvara kadar geldiler. Bu duvarın üzerinde Muhammed'in taraftarları vardı.
Humeyd duvara tırmandı ve hendeğe kadar vardı. Hendekler üzerine kapılar
koyarak yanındaki yüz kişiyle bu kapılardan geçtiler. Hendeğin gerisinde
sabahtan ikindi vaktine kadar çok şiddetli savaş oldu. İsa taraftarlarına
emretti, atları karşı tarafa geçirdiler ve burada çok şiddetli bir savaş oldu.
Muhammed öğleden önce geri çekildi ve yıkanıp kokular süründükten sonra tekrar
döndü. Abdullah b. Ca'fer, Muhammed'e: "Annem, babam sana feda olsun!
Gördüğün gibi gücün yok; keşke Mekke'de Hasan b. Muaviye'ye gitsen,
taraftarlarının çoğu O'nunla birliktedir." dedi. Muhammed: "Buradan
çıkarsam Medinelilerin tamamı öldürülür. And olsun ki, ölünceye veya
öldürülünceye kadar buradan başka bir yere gitmeyeceğim, sen istediğin yere
gidebilirsin." diye karşılık verdi.
Muhammed,
Hasan b. Muaviye ile birlikte biraz yürüdükten sonra geri döndü. Etrafında
bulunanların büyük bir kısmı ayrıldı, yanında kalanlar sekiz yüz kişi
civarındaydı. Bunlardan birine: "Bugün Bedir ehli kadarız." dedi.
Öğle ve ikindi namazım kıldırdı. Kendisiyle birlikte olan İsa b. Hudayr da
Basra veya başka yere gitmesini istedi, ancak O: "And olsun ki, siz beni
iki defa olsun denemediniz, fakat sen de istediğin yere git." dedi. İbn
Hudayr da:
"Seni
bırakıp nereye gideceğiz?" diye karşılık verdi. Muhammed daha sonra
giderek kendisine bey'at edenlerin kayıtlı bulunduğu defteri yaktı. İbn Hudayr,
Riyah b. Osman'ı, O'nun kardeşi Abbas b. Osman'ı ve İbn Müslim b. Ukbe
el-Mürri'yi öldürdü. Bundan sonra hapishanede bulunan Muhammed b. Kasri'yi
öldürmek için gitti, ancak O'nun düşüncesini anlayan Muhammed el-Kasri kapıları
kapattı. İbn Hudayr O'nu öldürmeğe muvaffak olamayınca Muhammed'in yanına döndü
ve öldürülünceye kadar yanında çarpıştı.
Humeyd
b. Kahtabe ile Muhammed öne çıktılar. Muhammed Sel' Dağı'ndaki su yolunu
görünce atının ökçe sinirini kesti. Beni Şüca' el-Hamisiyyun da hayvanlarının
ökçe sinirlerini kestiler. Orada bulunan herkes kılıcının kınını kırdı.
Muhammed onlara: "Bana bey'at ettiniz, ben bunun için öldürülünceye kadar
buradan ayrılmayacağım, kim geri dönmek isterse ona izin veriyorum." dedi.
Çatışma
şiddetlendi, Muhammed taraftarları İsa taraftarlarını iki veya üç defa
püskürttüler. Yezid b. Muaviye b. Abbas b. Ca'fer: "Yazık, keşke O'nun
adamları olsaydı." dedi. İsa taraftarlarından bir grup Sel' Dağı'na çıktı
ve buradan Medine'ye indiler. Hasan b. Abdullah b. Ubeydullah b. Abbas'ın kızı
Esma siyah bir örtü getirilmesini emretti. Bu örtü Resulullah'ın minaresine
asıldı. Bunun üzerine Muhammed taraftarları: "Medine'ye girildi."
dediler ve buradan kaçtılar. Yezid: "Her kavmi koruyan bir dağ vardır, biz
ise sadece Sel' dağı vasıtasıyla Medine'ye geldik." dedi.
Beni
Ebi Amr el-Gıfariyyun, İsa taraftarları için Beni Gıfar içinden bir yol açtı.
Buradan girdiler ve Muhammed taraftarlarını arkalarından kuşattılar. Muhammed
Humeyd b. Kahtabe'ye: "Benimle yeke yek çarpışmaya çık, ben Muhammed b.
Abdullah'ım." dedi. Humeyd de: "Seni tanıdım. Sen şerefli ve
kerimsin, aynı zamanda kerem sahibinin oğlusun. Vallahi, önümde şu topluluktan
bir kimse oldukça seninle yeke yek vuruşmam. Onlardan kurtulunca seninle
çarpışacağım." dedi.
Humeyd,
İbn Hudayr'ı eman istemeğe çağırdı, aksi takdirde kendisini öldüreceğini ifade
etti. İbn Hudayr ise O'nun eman çağrısına kulak asmaksızın piyade olarak hücum
ediyordu. İsa taraftarlarından birisi İbn Hudayr'ın uyluğuna vurarak sakatladı.
İbn Hudayr arkadaşlarının yanına dönerek sakatlanan :,'eri bir elbise parçası
ile sardıktan sonra tekrar çarpışmak için harp meydanına geldi. Bu defa bir
başkası gözüne vurdu ve kılıçla saldırdı. Nihayet yere düştü, karşı taraf O'nu
öldürmekte yarışa girdiler ve sonunda öldürerek başını kestiler. Başı aldığı
yaralardan dolayı yarılmış patlıcan gibi olmuştu. İbn Hudayr öldürülünce
Muhammed ileri atıldı ve cesedin düştüğü yerde çarpışarak önüne geleni doğradı.
çarpışması Hz. Hamza'nın çarpışmasına çok benziyordu. Biri sağ kulağının
memesine vuruncaya kadar çarpıştı. Daha sonra dizi üzerine çöküp kendini
müdafaaya başladı. Bu esnada şöyle diyordu: "Peygamberinizin mazlum oğlu
yaralandı. Sizlere yazıklar olsun! İbn Kahtabe göğsüne vurarak yere yıktı, daha
sonra yanına gelerek başını kesip İsa'ya getirdi. Muhammed çok kan zayi ettiği
için tanınamaz hale gelmişti.
Bir
rivayete göre, İsa İbn Kahtabe'yi itham etti. İbn Kahtabe o anda süvarilerin
içindeydi. İsa O'na: "Senin bu hususta ileri gittiğini görüyorum."
dedi. İbn Kahtabe de O'na: "Beni itham mı ediyorsun? Vallahi, ya
Muhammed'i kılıçla öldürürüm veya O'nun tarafından öldürülürüm." dedi. İbn
Kahtabe öldürülmüş bir vaziyetteyken Muhammed'in yanına vardı ve yeminini
yerine getirmek için kılıcıyla O'na vurdu.
Bir
rivayete göre, Muhammed'e savaş sırasında ok atıldı. Duvarın dibinde durdu,
halk yanından uzaklaştı. Öleceği zaman kılıcına yaslanarak kırdı. Bu kılıç Hz.
Ali'nin kılıcı Zülfikar'dı. Bir rivayete göreyse bu kılıcı bir tüccara dört yüz
dinar mukabilinde verdi. O'na: "Kılıcı al, Ebu Talib ailesinden birisine
gösterme, aksi takdirde sana bedelini vererek alırlar." dedi. Bu kılıç
Ca'fer b. Süleyman Medine'ye vali oluncaya kadar O'nda kaldı. Kılıcın yeri
Süleyman'a haber verilince onu bu tüccardan dört yüz dinara aldı, Mehdi
alıncaya kadar da kendisinde kaldı. Daha sonra Hadi'ye geçti. Hadi köpeğe
vurmak suretiyle bu kılıcın gücünü denedi, ancak kılıç bu denemede kırıldı. Bir
rivayete göre Reşid zamanına kadar kaldı. Bu kılıç taklit edilerek on sekiz
adet Zülfikar ortaya çıktı.
Muhammed'in
başı İsa'ya getirilince taraftarlarına: "O'nun hakkında ne dersiniz?"
diye sordu. Bir kısmı küfretti, bir kısmıysa: "Yalan söylediniz, biz
O'nunla bunun için savaşmadık. Ne var ki, O Müminlerin emirine muhalefet etti.
Her ne kadar çok oruç tutup namaz kılsa dahi Müslümanları bölüp parçaladı.
" dediler. İsa Muhammed'in başım Muhammed b. Ebi'l-Kiram b. Abdullah b.
Ali b. Abdullah b. Ca'fer b. Ebi Talib ile müjdeyi de Kasım b. Hasan b. Zeyd b.
Hasan b. Ali b. Ebi Talib ile gönderdi. Mansur'un emri üzerine Muhammed'in başı
Küfe'de dolaştırıldı, daha sonra da uzak yerlere gönderildi. Mansur, Beni
Şüca'ın başlarını görünce: "Diğerleri de böyle olsun!" dedi ve
şunları ekledi: "Ben Muhammed'i istedim, ancak onlar Muhammed'in etrafında
toplandılar ve hem O'nu başka yere naklettiler, hem de kendileri gittiler. Daha
sonra da O'nunla birlikte olup öldürülünceye kadar savaştılar." dedi.
Muhammed
ve taraftarlarının öldürülmesi ramazan ayının on dördünde salı günü ikindiden
sonra olmuştur. İsa'nın mağlup olduğu Mansur'a ulaşınca:
"Hayır,
bizim taraftarlarımız ve çocuklarımızın minberde onlarla oynamaları ve
kadınların meşvereti nerede?" dedi ve: "Ben artık bundan sonra bu
işlerde yokum." diye ekledi. Daha sonra Muhammed'in kaçtığı haberi
ulaşınca da:
"Hayır,
biz ehl-i beytteniz, kaçmayız." dedi. Bundan sonra kendisine birçok
kişinin başları getirildi.
Muhamed'in
başı Mansur'a geldiği sırada Hasan b. Zeyd b. Hasan b. Ali yanındaydı. Hasan
Muhammed'in başını görünce bu durum ağırına gitti, ancak Mansur'dan
korktuğundan sabır gösterdi. Mansur'un nakibine: "Bu baş O'nun mu?"
diye sordu. O da cevaben: "Bu onların ciğerpareleri olan Muhammed'in
başıdır." dedi. Hasan b. Zeyd bunun üzerine: "Ben itaatine girmek
istedim, ancak O bunu kabul etmediği gibi benden de bunu istemedi. Böyle
değilse karım Üramü Musa boş olsun. Bu yeminlerin en büyüğüdür. O'nun
öldürülmesini Mansur istedi. Bizim içinse Muhammed Mansur'dan daha kıymetlidir.
" dedi. Bunun üzerine bazı gençler yüzüne tükürdüler. Mansur'un emri
üzerine de burnu kesilerek cezalandırıldı.
Muhammed'in
ölüm haberi kardeşi İbrahim'e bayram günü Basra'da ulaştı. Namazı kıldırdıktan
sonra cemaate haberi verdi ve üzüntüsünü izhar etti. Minberden şu şiiri okudu:
''Ey
süvarilerin en hayırlısı! Senin gibisini inciten mutlaka incinir.
Eğer
ben onlardan ötürü bir endişe duysaydım veya kalp bir korkuya kapılsaydı
Allah
biliyor ki ne O 'nu öldürebilirlerdi, ne de hep birlikte ölmedikçe O'nu teslim
ederdim.''
Muhammed
öldürülünce İsa sancaklar gönderdi, bunlar Medine'nin muhtelif yerlerine
dikildi. Bir münadi: "Her kim bu sancağın altına girecek olursa eman
içindedir." dedi. İsa Muhammed'in taraftarlarını yakalayarak
Seniyyetü'l-Veda' ile Ömer b. Abdülaziz'in evi arasında iki sıra halinde astı
ve Hasebe b. Hudayr'ı bunların muhafazası için görevlendirdi. Daha sonra
Muhammed'i bir topluluk gizledi. Geriye üç kişi kaldı, İsa'nın emri üzerine
bunlar Yahudi mezarlığına atıldılar. Daha sonra da Abdullah'ın kızı,
Muhammed'in kız kardeşi, Fatıma'nın kızı Zeyneb, İsa'ya haber göndererek: ''Muhammed'i
nasılsa öldürdünüz, işini bitirdiniz. Bize defni için izin verseniz olmaz
mı?" dedi. İsa, Zeyneb'e Muhammed'in defni için izin verdi ve Baki'
Mezarlığı'na defnedildi.
Mansur
deniz vasıtasıyla Medine'ye zahire getirilmesine mani oldu Mehdi daha sonra bu
iş için tekrar izin verdi.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
MUHAMMED b.
ABDULLAH b. HASAN'IN YANINDAKİ MEŞHURLARDAN BAZILARI