İBNÜ’L-ESİR

5. CİLT

HİCRİ 145.YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

İSA b. MUSA'NIN MUHAMMED b. ABDULLAH'A GİDEREK O'NU ÖLDÜRMESİ

 

Mansür, kardeşinin oğlu İsa b. Musa b. Ali b. Abdullah b. Abbas'ı getirterek Medine'ye gitmesini ve Muhammed'i öldürmesini emretti, İsa: "Ey Müminlerin emiri! Bu hususta amcalarınla müşavere et." dedi, daha sonra da:

 

"İbn Herseme'nin şu sözü nerede?" diyerek aşağıdaki şiiri okudu:

"Bir işe el attığında sonuna kadar giden, sırrını kavmine açmayan, yapacağı şeyi kimseye duyurmayan bir kişiyi ziyarete gideceğiz; öyle biri ki yaparım dediği şeyi yapar. "

Mansur bunun üzerine: "Ey adam! Git, and olsun ki, benim ve senin dışındakiler murat edilmiyor. Bu yola çıkacak olan ya sen olacaksın ya da ben." dedi. Bunun üzerine İsa b. Musa bir ordu ile yola çıktı. Mansur da:

 

"Onların ikisinden hangisi arkadaşını öldürürse benim için fark etmez." dedi. Mansur İsa ile birlikte Muhammed b. Ebü'l-Abbas es-Seffah, Kesir b. Husayn el-Abdi, İbn Kahtabe, Hezarmerd ve başkalarını da göndermişti. Mansur, İsa kendisi ile vedalaştığında iki tarafını işaret ederek: "Ben seni şu iki şey için gönderiyorum. Eğer onlardan birisini ele geçirirsen kılıcını kımna koy ve kendisine eman ver, şayet onlardan birisini ele geçiremezsen yakalanamayan kişinin karşılığında kefil al; çünkü onlar saklanan kişinin görüşlerini bilirler. Ebü Talib ailesinden birisi ile karşılaşırsan onun adını bana yaz. Eline geçiremediklerinin de mallarına el koy." dedi.

 

Ca'fer es-Sadık İsa'ya gözükmedi, İsa bu sebepten O'nun mallarına el koydu. Mansur Medine'ye geldiğinde Ca'fer malının akıbetini sordu, Mansur da: "Mehdiniz malınıza el koydu." dedi.

 

İsa Feyd'e geldiğinde halktan bazılarına ipek bez parçasında mektup yazdı. Mektup yazdıkları kişiler arasında Abdülaziz b. Muttalib el-Mahzumi, Ubeydullah b. Muhammed b. Safvan el-Cümahi de vardı. Ayrıca Abdullah b. Muhammed •b. Ömer b. Ali b. Ebi Talib'e kendisine itaat edenlerle birlikte Medine'den çıkmasını emretti. Bunun üzerine Abdullah b. Muhammed, Ömer b. Muhammed b. Ömer, Ebu Akil Muhammed b. Abdullah b. Muhammed b. Akil ve Ebu Musa Medine'den çıktılar.

 

İsa'nın Medine'ye yaklaştığı haberi Muhammed'e ulaşınca, Medine'yi terk etmek veya orada kalmak hususunda taraftarları ile istişare etti. Taraf tarlarından bir kısmı Medine'den çıkmanın iyi olacağı hususunda görüş beyan ettiler, bir kısmı ise Resulullah'ın: ''Ben kendimi rüyada sağlam bir zırh içinde gördüm ve bunu Medine olarak tevil ettim.'' şeklindeki sözünü delil getirerek Medine'de kalınması şeklinde görüş ileri sürdüler. Bunun üzerine Muhammed Medine'de kalma görüşünü benimseyerek burada kaldı. Daha sonra Resulullah'ın hendek kazma hakkındaki görüşünü istişare etti. Süleym Kabilesi'nin reisi Cabir b. Enes: "Ey Müminlerin emiri! Biz senin dayıların ve komşularınız. Silahlarımız ve atlarımız var. Hendek kazma, Resulullah (-sav-) Allah (C.C.) kendisine bildirdiği için hendek kazmıştır. Eğer hendek kazarsan, piyadeler için savaş iyi olmaz, süvariler de dar yolda bizleri düşman üzerine götüremezler. Önlerine hendek kazanlar, kendileri ile düşman arasına engel koymuş olurlar." dedi. Beni Şüca'dan birisi ise: "Resulullah hendek kazmıştır, sen de O'na uy." şeklinde konuştu ve: "Sen kendi görüşünü tercih ederek Resulullah'ın izini bırakıyorsun." dedi. Cabir O'na: "Ey İbn Şüca'! Sana ve arkadaşlarına düşmanla karşılaşmaktan daha ağır gelen bir şey yok, bizim için ise onlarla savaşmaktan daha sevimli bir şeyolamaz." diye karşılık verdi. Bunun üzerine Muhammed: "Biz hendek kazma hususunda Resulullah'ın izini takip edeceğiz, O'nun yaptığını terk etmeyiz." dedi. Muhammed'in emri üzerine hendek kazıldı ve Resulullah'ın Ahzab Harbi'nde yaptığı gibi hendeğe ilk kazmayı vuran kendisi oldu.

 

İsa yoluna devam etti ve A'vas denilen yerde konakladı. Muhammed halkı toplayarak onlardan söz aldı ve arkasından da etraftarını çevirdi. Bunlar oradan çıkamadılar. Muhammed b. Abdullah bir konuşma yaparak: "Allah'ın ve sizin düşmanlarınız A'vas denilen yere geldiler. İnsanların en haklı olanları kıyam eden Ensar ve Muhacir'in oğullarıdır. Dikkat edin, sizi topladım ve sizden söz aldım. Düşmanınız çoktur. Yardım Allah'tandır. Kudret O'nun elindedir. Sizi serbest bırakıyorum; kalmak isteyen kalır, ayrılmak isteyenlerse benden ayrılır." dedi.

 

Birçok kişi çıkıp gitti, bir kısmı da çocukları ve aileleriyle birlikte vadilere ve dağlara dağıldılar, yanında az bir insan kaldı. Ebu'I-Kalemmes'e gücünün yettiklerini getirmesini emretti, ancak Ebu'I-Kalemmes buna muvaffak olamayınca onları terk etti.

 

 

Mansur İbnü'l-Asamm'ı İsa'yla birlikte bazı konak yerlerine gönderdi.

 

Bunlar Medine'ye bir mil mesafede konakladılar. İbnü'l-Asamm: "Atlıların piyadelerle birlikte yapacağı bir şey yok, sizin burada olduğunuzu anlarlarsa askerlerinizin içine girmelerinden korkuyorum." dedi. Bunun üzerine Süleyman b. Abdülmelik'in Cürf'deki sulama yerine kadar geri çekildiler. Burası Medine'ye dört mil uzaklıktaydı. İbnü'l-Asamm: "Bir yaya iki veya üç milden fazla yürüyemez, atlılar gelip ona yetişiverir." dedi. İsa beş yüz kişiyi Medine'ye altı mil uzaklıktaki Batha' b. Ezher'e gönderdi, kendileri burada kaldılar. İbnü'l-Asamm: "Muhammed'in mağlup olarak Mekke'ye gelmesinden ve beş yüz kişilik kuvvetin O'nu geri çevirmesinden korkuyorum." dedi. Bunun üzerine Muhammed öldürülünceye kadar burada kaldılar.

 

İsa Muhammed'e Mansur'un kendisine ve ailesine eman verdiğini bir haberciyle bildirdi. Muhammed şu cevabı verdi: "Ey adam! Senin Resulullah'a yakınlığın var. Seni Kitabullah'a, Nebi'nin sünnetine ve O'na itaate davet ediyorum, Allah'ın cezası ve azabından sakındınyorum. Vallahi, ben Allah'a kavuşuncaya kadar bu işten vazgeçmeyeceğim. Allah yoluna davet eden biri tarafından öldürülüp de öldürülenlerin en kötüsü olmaktan veya O'nu öldürerek büyük günaha girmekten seni sakındınrım." Mektup kendisine ulaşınca İsa: ''Bizimle O'nun arasında savaşmaktan başka bir çıkar yol yok." şeklinde konuştu. Muhammed elçiye: "Beni neye göre öldürüyorsunuz? Ben öldürülmekren kaçan birisiyim." dedi. Elçi de: "Kavim seni eman istemeye çağınyor. Eğer bunu kabul etmezsen babalarının en hayırlısı Ali'nin bey'atlerini bozma ve hükümranlığında hile yaptıkları için Talha ve Zübeyr ile savaştıkları gibi onlar da seninle savaşırlar." diye cevap verdi. O'nun bu sözünü duyunca: ''Beni bundan çok hiç bir şey sevindirmedi." dedi.

 

İsa Ramazan ayının on ikisinde cumartesi günü Cürf'e geldi. Cumartesi, pazar, pazartesi burada kaldı. Bir dağın tepesinde durarak Medine ve içindekilere bakıp şöyle seslendi: "Eman istemeğe gelin. Her kim bizim bayrağımız altında toplanırsa, evine veya mescide girerse, silahını terk ederse yahut da Medine'yi bırakıp giderse eman içindedir. Bizi arkadaşımızla (Muhammed ile) baş başa bırakınız. Ya biz kazamrız veya O." dedi. Medineliler bu sözler üzerine O'na hakaret ettiler. İsa o gün gitti, ertesi gün geri geldi ve komutanlarını Medine'nin her tarafına dağıttı. Ebu Cerrah Mescidi tarafımysa boş bıraktı, kendisi de Buthan üzerindeydi. Bu bölgeyi mağlup olanlar çıkıp gitsinler diye boş bırakmıştı. Muhammed taraftarları arasında ortaya çıktı, bayrağı Osman b. Muhammed b. Halid b. Zübeyr'deydi. Parolası yeke yek çarpışmaktı. Muhammed tarafından Ebu'l-Kalemmes ortaya yürüdü, karşısına Esed'in kardeşi çıktı. Bunlar birbirine hücum edip çarpıştılar. Sonunda Ebu'l-Kalemmes diğerini öldürdü. Karşısına bir başkası çıktı. O'na vururken: "Bunu tut, ben İbnü'I-Faruk'um." dedi. İsa'nın taraftarlarından birisi: "Faruk'tan bin kere daha hayırlısını öldürdün." dedi.

 

Muhammed b. Abdullah o gün çok büyük savaş yaptı. Bizzat kendisi yetmiş kişi öldürdü. İsa, Humeyd b. Kahtabe'ye emretti, yüz piyadeyle emekleyerek hendeğin önündeki duvara kadar geldiler. Bu duvarın üzerinde Muhammed'in taraftarları vardı. Humeyd duvara tırmandı ve hendeğe kadar vardı. Hendekler üzerine kapılar koyarak yanındaki yüz kişiyle bu kapılardan geçtiler. Hendeğin gerisinde sabahtan ikindi vaktine kadar çok şiddetli savaş oldu. İsa taraftarlarına emretti, atları karşı tarafa geçirdiler ve burada çok şiddetli bir savaş oldu. Muhammed öğleden önce geri çekildi ve yıkanıp kokular süründükten sonra tekrar döndü. Abdullah b. Ca'fer, Muhammed'e: "Annem, babam sana feda olsun! Gördüğün gibi gücün yok; keşke Mekke'de Hasan b. Muaviye'ye gitsen, taraftarlarının çoğu O'nunla birliktedir." dedi. Muhammed: "Buradan çıkarsam Medinelilerin tamamı öldürülür. And olsun ki, ölünceye veya öldürülünceye kadar buradan başka bir yere gitmeyeceğim, sen istediğin yere gidebilirsin." diye karşılık verdi.

 

Muhammed, Hasan b. Muaviye ile birlikte biraz yürüdükten sonra geri döndü. Etrafında bulunanların büyük bir kısmı ayrıldı, yanında kalanlar sekiz yüz kişi civarındaydı. Bunlardan birine: "Bugün Bedir ehli kadarız." dedi. Öğle ve ikindi namazım kıldırdı. Kendisiyle birlikte olan İsa b. Hudayr da Basra veya başka yere gitmesini istedi, ancak O: "And olsun ki, siz beni iki defa olsun denemediniz, fakat sen de istediğin yere git." dedi. İbn Hudayr da:

 

"Seni bırakıp nereye gideceğiz?" diye karşılık verdi. Muhammed daha sonra giderek kendisine bey'at edenlerin kayıtlı bulunduğu defteri yaktı. İbn Hudayr, Riyah b. Osman'ı, O'nun kardeşi Abbas b. Osman'ı ve İbn Müslim b. Ukbe el-Mürri'yi öldürdü. Bundan sonra hapishanede bulunan Muhammed b. Kasri'yi öldürmek için gitti, ancak O'nun düşüncesini anlayan Muhammed el-Kasri kapıları kapattı. İbn Hudayr O'nu öldürmeğe muvaffak olamayınca Muhammed'in yanına döndü ve öldürülünceye kadar yanında çarpıştı.

 

Humeyd b. Kahtabe ile Muhammed öne çıktılar. Muhammed Sel' Dağı'ndaki su yolunu görünce atının ökçe sinirini kesti. Beni Şüca' el-Hamisiyyun da hayvanlarının ökçe sinirlerini kestiler. Orada bulunan herkes kılıcının kınını kırdı. Muhammed onlara: "Bana bey'at ettiniz, ben bunun için öldürülünceye kadar buradan ayrılmayacağım, kim geri dönmek isterse ona izin veriyorum." dedi.

 

Çatışma şiddetlendi, Muhammed taraftarları İsa taraftarlarını iki veya üç defa püskürttüler. Yezid b. Muaviye b. Abbas b. Ca'fer: "Yazık, keşke O'nun adamları olsaydı." dedi. İsa taraftarlarından bir grup Sel' Dağı'na çıktı ve buradan Medine'ye indiler. Hasan b. Abdullah b. Ubeydullah b. Abbas'ın kızı Esma siyah bir örtü getirilmesini emretti. Bu örtü Resulullah'ın minaresine asıldı. Bunun üzerine Muhammed taraftarları: "Medine'ye girildi." dediler ve buradan kaçtılar. Yezid: "Her kavmi koruyan bir dağ vardır, biz ise sadece Sel' dağı vasıtasıyla Medine'ye geldik." dedi.

 

Beni Ebi Amr el-Gıfariyyun, İsa taraftarları için Beni Gıfar içinden bir yol açtı. Buradan girdiler ve Muhammed taraftarlarını arkalarından kuşattılar. Muhammed Humeyd b. Kahtabe'ye: "Benimle yeke yek çarpışmaya çık, ben Muhammed b. Abdullah'ım." dedi. Humeyd de: "Seni tanıdım. Sen şerefli ve kerimsin, aynı zamanda kerem sahibinin oğlusun. Vallahi, önümde şu topluluktan bir kimse oldukça seninle yeke yek vuruşmam. Onlardan kurtulunca seninle çarpışacağım." dedi.

 

Humeyd, İbn Hudayr'ı eman istemeğe çağırdı, aksi takdirde kendisini öldüreceğini ifade etti. İbn Hudayr ise O'nun eman çağrısına kulak asmaksızın piyade olarak hücum ediyordu. İsa taraftarlarından birisi İbn Hudayr'ın uyluğuna vurarak sakatladı. İbn Hudayr arkadaşlarının yanına dönerek sakatlanan :,'eri bir elbise parçası ile sardıktan sonra tekrar çarpışmak için harp meydanına geldi. Bu defa bir başkası gözüne vurdu ve kılıçla saldırdı. Nihayet yere düştü, karşı taraf O'nu öldürmekte yarışa girdiler ve sonunda öldürerek başını kestiler. Başı aldığı yaralardan dolayı yarılmış patlıcan gibi olmuştu. İbn Hudayr öldürülünce Muhammed ileri atıldı ve cesedin düştüğü yerde çarpışarak önüne geleni doğradı. çarpışması Hz. Hamza'nın çarpışmasına çok benziyordu. Biri sağ kulağının memesine vuruncaya kadar çarpıştı. Daha sonra dizi üzerine çöküp kendini müdafaaya başladı. Bu esnada şöyle diyordu: "Peygamberinizin mazlum oğlu yaralandı. Sizlere yazıklar olsun! İbn Kahtabe göğsüne vurarak yere yıktı, daha sonra yanına gelerek başını kesip İsa'ya getirdi. Muhammed çok kan zayi ettiği için tanınamaz hale gelmişti.

 

Bir rivayete göre, İsa İbn Kahtabe'yi itham etti. İbn Kahtabe o anda süvarilerin içindeydi. İsa O'na: "Senin bu hususta ileri gittiğini görüyorum." dedi. İbn Kahtabe de O'na: "Beni itham mı ediyorsun? Vallahi, ya Muhammed'i kılıçla öldürürüm veya O'nun tarafından öldürülürüm." dedi. İbn Kahtabe öldürülmüş bir vaziyetteyken Muhammed'in yanına vardı ve yeminini yerine getirmek için kılıcıyla O'na vurdu.

 

Bir rivayete göre, Muhammed'e savaş sırasında ok atıldı. Duvarın dibinde durdu, halk yanından uzaklaştı. Öleceği zaman kılıcına yaslanarak kırdı. Bu kılıç Hz. Ali'nin kılıcı Zülfikar'dı. Bir rivayete göreyse bu kılıcı bir tüccara dört yüz dinar mukabilinde verdi. O'na: "Kılıcı al, Ebu Talib ailesinden birisine gösterme, aksi takdirde sana bedelini vererek alırlar." dedi. Bu kılıç Ca'fer b. Süleyman Medine'ye vali oluncaya kadar O'nda kaldı. Kılıcın yeri Süleyman'a haber verilince onu bu tüccardan dört yüz dinara aldı, Mehdi alıncaya kadar da kendisinde kaldı. Daha sonra Hadi'ye geçti. Hadi köpeğe vurmak suretiyle bu kılıcın gücünü denedi, ancak kılıç bu denemede kırıldı. Bir rivayete göre Reşid zamanına kadar kaldı. Bu kılıç taklit edilerek on sekiz adet Zülfikar ortaya çıktı.

 

Muhammed'in başı İsa'ya getirilince taraftarlarına: "O'nun hakkında ne dersiniz?" diye sordu. Bir kısmı küfretti, bir kısmıysa: "Yalan söylediniz, biz O'nunla bunun için savaşmadık. Ne var ki, O Müminlerin emirine muhalefet etti. Her ne kadar çok oruç tutup namaz kılsa dahi Müslümanları bölüp parçaladı. " dediler. İsa Muhammed'in başım Muhammed b. Ebi'l-Kiram b. Abdullah b. Ali b. Abdullah b. Ca'fer b. Ebi Talib ile müjdeyi de Kasım b. Hasan b. Zeyd b. Hasan b. Ali b. Ebi Talib ile gönderdi. Mansur'un emri üzerine Muhammed'in başı Küfe'de dolaştırıldı, daha sonra da uzak yerlere gönderildi. Mansur, Beni Şüca'ın başlarını görünce: "Diğerleri de böyle olsun!" dedi ve şunları ekledi: "Ben Muhammed'i istedim, ancak onlar Muhammed'in etrafında toplandılar ve hem O'nu başka yere naklettiler, hem de kendileri gittiler. Daha sonra da O'nunla birlikte olup öldürülünceye kadar savaştılar." dedi.

 

Muhammed ve taraftarlarının öldürülmesi ramazan ayının on dördünde salı günü ikindiden sonra olmuştur. İsa'nın mağlup olduğu Mansur'a ulaşınca:

 

"Hayır, bizim taraftarlarımız ve çocuklarımızın minberde onlarla oynamaları ve kadınların meşvereti nerede?" dedi ve: "Ben artık bundan sonra bu işlerde yokum." diye ekledi. Daha sonra Muhammed'in kaçtığı haberi ulaşınca da:

 

"Hayır, biz ehl-i beytteniz, kaçmayız." dedi. Bundan sonra kendisine birçok kişinin başları getirildi.

 

Muhamed'in başı Mansur'a geldiği sırada Hasan b. Zeyd b. Hasan b. Ali yanındaydı. Hasan Muhammed'in başını görünce bu durum ağırına gitti, ancak Mansur'dan korktuğundan sabır gösterdi. Mansur'un nakibine: "Bu baş O'nun mu?" diye sordu. O da cevaben: "Bu onların ciğerpareleri olan Muhammed'in başıdır." dedi. Hasan b. Zeyd bunun üzerine: "Ben itaatine girmek istedim, ancak O bunu kabul etmediği gibi benden de bunu istemedi. Böyle değilse karım Üramü Musa boş olsun. Bu yeminlerin en büyüğüdür. O'nun öldürülmesini Mansur istedi. Bizim içinse Muhammed Mansur'dan daha kıymetlidir. " dedi. Bunun üzerine bazı gençler yüzüne tükürdüler. Mansur'un emri üzerine de burnu kesilerek cezalandırıldı.

 

Muhammed'in ölüm haberi kardeşi İbrahim'e bayram günü Basra'da ulaştı. Namazı kıldırdıktan sonra cemaate haberi verdi ve üzüntüsünü izhar etti. Minberden şu şiiri okudu:

 

''Ey süvarilerin en hayırlısı! Senin gibisini inciten mutlaka incinir.

Eğer ben onlardan ötürü bir endişe duysaydım veya kalp bir korkuya kapılsaydı

Allah biliyor ki ne O 'nu öldürebilirlerdi, ne de hep birlikte ölmedikçe O'nu teslim ederdim.''

 

Muhammed öldürülünce İsa sancaklar gönderdi, bunlar Medine'nin muhtelif yerlerine dikildi. Bir münadi: "Her kim bu sancağın altına girecek olursa eman içindedir." dedi. İsa Muhammed'in taraftarlarını yakalayarak Seniyyetü'l-Veda' ile Ömer b. Abdülaziz'in evi arasında iki sıra halinde astı ve Hasebe b. Hudayr'ı bunların muhafazası için görevlendirdi. Daha sonra Muhammed'i bir topluluk gizledi. Geriye üç kişi kaldı, İsa'nın emri üzerine bunlar Yahudi mezarlığına atıldılar. Daha sonra da Abdullah'ın kızı, Muhammed'in kız kardeşi, Fatıma'nın kızı Zeyneb, İsa'ya haber göndererek: ''Muhammed'i nasılsa öldürdünüz, işini bitirdiniz. Bize defni için izin verseniz olmaz mı?" dedi. İsa, Zeyneb'e Muhammed'in defni için izin verdi ve Baki' Mezarlığı'na defnedildi.

 

Mansur deniz vasıtasıyla Medine'ye zahire getirilmesine mani oldu Mehdi daha sonra bu iş için tekrar izin verdi.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

MUHAMMED b. ABDULLAH b. HASAN'IN YANINDAKİ MEŞHURLARDAN BAZILARI