İBNÜ’L-ESİR |
5. CİLT |
ABDULLAH
b. TAHİR'İN MISIR'A HAREKET ETMESİ
Bu
yıl Abdullah b. Tahir Mısır'a hareket etti ve burasını fethetti, bu arada
Ubeydullah b. es-Serı himayesine girdi.
Abdullah
b. Tahir'in Mısır'a gitmesinin sebebi şu idi:
Ubeydullah
Mısır'ı eline geçirmiş ve halifenin itaatinden çıkmıştı, ayrıca Endülüs'ten
gelen bir grup kimse de İskenderiye'yi ellerine geçirmişti. Bu sırada Abdullah
b. Tahir Narr b. Şebes ile savaştığından onlarla uğraşmağa zaman bulamamıştı.
Abdullah, Nasr ile yaptığı savaşı bitirdikten sonra Mısır'a hareket etti.
Mısır'a bir konak kala kumandanlarından birisini karargah yapmağa uygun bir yer
bakması için Mısır'a gönderdi. Bu sırada Ubeydullah b. es-Seri Mısır'da
hendekler kazmıştı. Abdullah'ın gönderdiği kumandanın kendisine yaklaşmakta
olduğunu öğrenen Ubeydullah, taraftarlarıyla birlikte ona karşı çıktılar ve
taraflar şiddetli bir çatışmaya giriştiler. Ancak gelen bu kumandanın yanında
bulunan askerler az olmaları sebebiyle dağıldılar. Bunun üzerine kumandan
Abdullah b. Tahir'e durumunu bildirmek üzere bir posta gönderdi. Böylece durumu
öğrenen Abdullah katırlar sırtında asker gönderdi. Bu askerler atları
yanlarında götürmek suretiyle hızlıca yol alarak Ubeydullah ile savaşını
sürdüren kumandana katıldılar. Abdullah tarafından gönderilen bu askerlerin
kumandana katıldıklarını gören Ubeydullah onların karşısında tutunamadı ve
bozguna uğradı. Bu arada Ubeydullah'ın askerlerinden pek çoğu kendi kazdıkları
hendeklere düştüler. Birbirlerinin üzerlerine düşerek ölenlerin sayısı kılıçla
öldürülenlerin sayısından daha çok olmuştu.
Bundan
sonra Ubeydullah b. es-Serı Mısır'a girdi ve şehrin kapılarını askerleri ile
kendi üzerine kapattı, Abdullah b. Tahir ise O'nu muhasara altına aldı. Bundan
sonra Ubeydullah bir daha Abdullah'a karşı koymadı. Bu arada bir gece her
birinde biner dinar bulunan bin tane erkek ve kız hizmetçi gönderdi, ancak
Abdullah bu hediyelerini kabul etmeyip O'na şu mealde, bir mektup yazdı: "Eğer
gönderdiğin hediyeleri gündüz kabul etmiş olsaydım, gece de kabul
ederdim." Ayrıca Abdullah şu mealdeki ayeti de sözlerine ekledi: '' •••
Belki siz hediyenizle böbürlenirsiniz. Onlara dön, andolsun ki, önüne
geçemeyecekleri ordularla onlara gelir, onları, hor ve hakir oldukları halde
oradan çıkarırrm.'' (Nemi, 36-37).
Bu
durum karşısında Ubeydullah, Abdullah'tan eman dilemek mecburiyetinde kaldı.
Bir
rivayete göre bu hadise 211 (826) yılında meydana gelmiştir. Ahmed b. Hafs b.
Ebi'ş-Şemmas anlatıyor:
"Abdullah
b. Tahir ile beraber Mısır'a giderken Remle ile Şam arasında devesine binmiş
yaşlı bir Bedeviye rastladık. Bedevi selam verdi, biz de selamını aldık. Bu
sırada İshak b. İbrahim er-Rafıki ve İshak b. Ebi Rıb'i, Emir Abdullah b. Tahir
ve ben beraber gidiyorduk. Bizim bineklerimiz yürüyüş bakımından Abdullah'ın
bineğinden daha üstün ve elbiselerimiz de O'nunkinden daha iyi idi. Bedevi
yüzlerimize bakmağa başladı. Bunun üzerine ben: ''Ey ihtiyar! Israrla bize
bakıyorsun, yoksa bizde yadırgadığın bir şey mi gördün?'' dedim. Bedevi:
''Hayır, vallahi sizde böyle bir şey görmedim ve hem sizi hayatımda ilk defa
görüyorum. Ne var ki ben insanlar hakkında iyi teşhiste bulunan bir kimseyim.''
diye karşılık verdi. Bu defa ben İshak b. Ebi Rıb'i'yi göstererek: ''Bunun
hakkında ne dersin?'' diye sordum. Bedevi O'nun hakkında şu mealdeki mısralan
söyledi:
''O
'nun katiplik sanatında dahi birisi olduğunu tahmin ediyorum, O'nun üzerinde bu
görünmektedir. Irak'ın verdiği terbiye çok güzel ve parlaktır, O'nun bazı hareketlerinden
haraç taksitlerini planlamada bilgi ve basiret sahibi olduğu anlaşılmaktadır.''
Bundan
sonra Bedevi, İshak b. İbrahim er-Rafiki'ye baktı ve hakkında şu ınısralan
söyledi:
''Gönlündekinin
aksine dışa karşı abidliğini ortaya koymakta, Ve kişiler vasıtasıyla çok
miktarda hediye almaktan hoşlanmaktadır. O'nun korkak ve cimri olduğunu
sanıyorum. Ve bunlar O 'nun vezir olduğunu göstermektedir.'' Sonra bana baktı
ve şu mealdeki ınısraları söyledi:
''Bu
emirin nedimi ve O'nunla ülfette bulunan bir munisidir; Emir O 'na yaklaşmakla
neşe ve sevinç kazanır.
Ayrıca
O 'nun şiir ve ilim rivayetinde bulunduğunu sanıyorum; Aynı zamanda O bazen
emirin nedimi, bazen de gece sohbetlerinde hemdemidir.''
Daha
sonra Emir'e (Abdullah b. Tahir'e) baktı ve şu ınısralan söyledi:
''Avuçlarından
bahşiş umulan emir. Kainatta O 'nun bir benzeri yoktur.
O
'nun üzerinde heybet ve cemal, sıfatlarından bir kaftan.
Ve
ihtiyaçların elde edilmesine vesile olan sevindirici bir yüz bulunmaktadır.
O'nun
kudreti sayesinde İslam yüceldi. İyilikler yaşadı, kötülükler ise öldü.
Allah'ın kulu, Tahir 'in oğlu Abdullah, Bizim hem eminmiz, hem de bize iyilik
eden babamızdır.''
Yaşlı
Bedevinin bu sözleri Abdullah'a çok tesir etti ve hayrette bıraktı.
Bunun
üzerine bu yaşlı Bedeviye beş yüz dinar verilmesini emretti, ayrıca ondan
kendisine arkadaşlık etmesini istedi."
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
ABDULLAH b.
TAHİR'İN İSKENDERİYE'Yİ FETHETMESİ