İBNÜ’L-ESİR |
5. CİLT |
HARUN er-REşİD'İN ÖLÜMÜ
Harun,
3 Cemaziyülahir 193 (25 Mart 809)'de vefat etti. Yolculuk esnasında Cürcan'da
hastalığının artması üzerine Tüs Şehri'ne gelmiş ve orada vefat etmiştir.
Cebrail
b. Bahtiyeşu anlatıyor:
"Rakka'da
Harun'la beraber bulunduğum sırada O'nun geceki hallerini öğrenmek için sabah
kuşluk vaktinde erkenden ve herkesten önce yanına girerdim. Benimle konuşur,
bana açılır ve halk hakkında haberler sorardı. Bir gün huzuruna girdiğimde
selam verdim; yan tarafım kaldıramayacak bir halde bulunuyordu ve kendisini
düşünceli, kederli ve suratı asık bir vaziyette buldum, Bu halde iken O'nu uzun
müddet bekledim, vakit çok uzayınca ileri atıldım, durumunu ve bunun sebebini
sordum, Bunun üzerine şöyle dedi: ''Düşünceli ve kederli görünmem, bu gece
gördüğüm gönlümü dolduran ve beni korkutan bir rüyadan ileri gelmektedir.''
Bunun üzerine: ''Ey Müminlerin Emıri! Bu sıkıntıyı benden gider'' dedim,
ellerini ve ayaklarını öptüm, sonra da şunları söyledim: ''Rüya daha önceki
hatıralardan veya bozuk buharlardan ve kara safranın renk değiştirmesinden
ileri gelir. Bunlar vasıtasıyla meydana gelen rüyalar, doğru olmayan karışık
düşlerdir.'' Bu sözlerim üzerine Harun rüyasını bana şöyle anlattı: ''Rüyamda
şu tahtımın üzerinde kendimi oturur gördüm. Altımdan avucunun içinde kırmızı
toprak bulunan bir kol uzandı. Bu kolu tanıyordum, fakat sahibinin ismini bir
türlü hatırlayamıyordum. Ayrıca sesini duyup da kendisini göremediğim bir şahıs
bana: 'Defnedileceğin toprak işte bu topraktır' diyordu. Bu arada o şahsa: 'Bu
toprak hangi yerin toprağıdır?' diye sordum, O da: ''Tus Şehri'nin toprağıdır.'
dedi. Bundan sonra uzanan kol kayboldu ve konuşma kesildi.'' Kendisine şöyle
dedim: ''Yatağına girdiğin zaman Horasan meselesini, oradan sana gelecek
haberleri ve Horasan'dan bir kısım kimselerin itaatten çıktıklarını düşündüğünü
sanıyorum. İşte bu düşünceler senin rüya görmene sebep olmuştur.'' Bu
sözlerime: ''Evet, öyle oldu.'' diyerek karşılık verdi. İçini dökmesini ve
biraz eğlenmesini tavsiye ettim, O da söylediklerimi yaptı. Böylece bu rüya
meselesini unuttuk. Aradan hayli zaman geçti, Rafi' ile savaşmak üzere
Horasan'a hareket ettiği zaman yarı yolda hastalandı ve hastalığı gittikçe
arttı; fakat buna rağmen Tus şehrine geldi. Bu ara Tus'ta bulunan bir bahçenin
içindeki köşkte hasta vaziyette iken daha önce gördüğü bu rüyayı hatırladı ve
yerinden fırlayarak düşe kalka hareket etmeğe başladı. Hemen çevresinde
toplandık ve ne olduğunu sorduk. Bana: ''Rakka'da iken Tus şehriyle ilgili
rüyayı hatırlıyor musun?'' diye sordu, sonra başım kaldırıp Mesrur'a: ''Şu
bahçenin toprağından bana biraz toprak getir.'' dedi. Bunun üzerine Mesrur açık
bir kol ile avucunun içinde Harun'a toprak getirdi. Harun Mesrur'u bu vaziyette
görünce: ''Allah'a yemin ederim ki, rüyamda gördüğüm kol ve avuç işte bunlardı
ve bu kırmızı toprak hiç bir şeyini kaybetmemiş.'' dedi, Hemen yüksek sesle
ağlamağa başladı ve bundan üç gün sonra da öldü. "
Ebu
Ca'fer anlatıyor:
"Harun
er-Reşid Bağdat'tan Horasan'a hareket edip Safer 193 (Kasım 808)'de Cürcan'a
geldiği zaman hastalığı iyice artmıştı. Oğlu Me'mün'u ve O'nunla birlikte
Abdullah b. Malik, Yahya b. Muaz, Esed b. Yezid, Abbas b. Ca'fer b. Muhammed b.
Eş'as, es-Sindi el-Hareşi ve Nuaym b. Hazim gibi kumandanları Merv'e gönderdi,
kendisi ise Tüs'a hareket etti. Fakat sancısı iyice arttı, hatta hareket
edemeyecek hale geldi. Durumu ağırlaşınca halk ileri geri konuşmağa başladı.
Bunu duyan Harun kendisini halka göstermek için bir binek getirmelerini
emretti. Bir at getirildi, fakat binemedi. Bu defa semer vurulan küçük bir at
getirildi, buna da binemedi. En sonunda bir merkep getirildi, buna da
binemeyince: ''Beni yerime götürün, halk doğru söylüyor.'' dedi.
Harun
Tüs'ta iken Rafi' b. el-Leys'in kardeşi Beşir esir olarak huzuruna getirildi.
Şöyle dedi: ''Allah'a yemin ederim ki, eğer ecelimden bana sadece bir kelime
söylememe fırsat verilseydi bile: 'O'nu öldürün' derdim.'' Sonra bir kasap
çağırdı ve Beşir'in organlarını parça parça ayırmasını emretti, o da bu emri
yerine getirdi; ancak organlarını ayırdıktan sonra baygınlık geçirdi, sonra da
halk Beşir'in çevresinden dağıldı.
Harun
kendisinden ümidini kesince kabir kazılmasını emretti ve içinde bulunduğu evin
bir köşesine kabir kazıldı. Ayrıca kabrin yanına bir grup insan getirtti ve
onlara burada hatim indirtti. Bu esnada kabrin kenarında ve taht-ı revan
içerisinde bulunan Harun şöyle diyordu: ''Eyademoğlu! Nihayet geleceğin yer
işte burasıdır. Kişi bu haliyle Resülullah (-sav-)'ın yüzüne nasıl bakabilir?''
"
Heysem
b. Adi anlatıyor:
"Harun
ölüm döşeğinde baygınlık geçirdi; gözlerini açtığı zaman başucunda Fadl b.
Rebi'i gördü ve O'na hitaben: ''Aramızdaki vuslata yakında ağlayacağım ... ''
mealindeki mısraları söyledi."
Sehl
b. Sa'id anlatıyor:
"Harun
ölmek üzere iken yanında bulunuyordum. Kalın bir çarşaf istedi, uyluklarının
üzerine oturarak ayaklarını ve sırtım örttü. Bu arada gücü yettiğince hastalığa
karşı göğüs germeğe çalışıyordu. Ayağa kalkıp gitmeğe niyetlendiğim sırada
bana: ''Otur.'' dedi. Uzun müddet oturdum; ne O benimle konuştu, ne de ben
O'nunla. İkinci defa gitmek için ayağa kalktığımda: ''Ey Sehl! Nereye
gidiyorsun?'' dedi. Ben: ''Müminlerin Emiri'nin katlanmağa ve göğüslemeğe
çalıştığı bu hastalığa kalbim tahammül etmiyor; biraz yan tarafınıza yatsanız
rahat etmeniz için daha iyi olur.'' dedim. Bunun üzerine sağlam bir kimsenin
gülüşü gibi güldü ve bana hitaben: ''Ey Sehl! Böyle durumlarda şairin: 'Ben
öyle üstün bir kavimdenim ki, zamanın getirdiği musibetlerin şiddeti onların
sabır ve gücünü artırır.' sözünü hatırlamalısın.'' dedi.
Bundan
sonra vefat etti ve oğlu Salih cenaze namazını kıldırdı. Ayrıca Fadl b. Rebi'
İsmail b. Sabilı, Mesrur, Hüseyn ve Reşid gibi kimseler de vefatında hazır
bulundular. "
Harun
er-Reşid'in halifeliği yirmi üç yıl, iki ay, on sekiz gün sürmüştür.
Bir
rivayete göre yirmi üç yıl, bir ay, on altı gün halifelik etmiştir.
Kırk
yedi yıl, beş ay, beş gün yaşamıştır. Beyaz simalı, güzel ve kıvırcık saçlı bir
kişiydi. Yaşının icabı saçlarının beyazı ile siyahı denk hale gelmişti.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
HARUN er-REŞİD
DÖNEMİNDEKİ ŞEHİRLERİN VALİLERİ