İBNÜ’L-ESİR |
5. CİLT |
HİCRETİN
YÜZ KIRK BİRİNCİ YILI OLAYLARI (M. 758-759)
er-RAVENDİYYE'NİN
İSYANI
Bu
yılda er-Ravendiyye Mansur'a karşı isyan etmiştir. er-Ravendiyye, Ebu Müslim tarafını
tutan Horasanlı bir kavimdir. Bunlar tenasüh inancım benimsemişlerdi. Bu yüzden
de Hz. Adem'in ruhunun Osman b. Nehik'de olduğunu iddia ediyorlardı. Bunların
inancına göre tanrıları, kendilerini yedirip içiren Mansur'dur, Heysem b.
Muaviye ise Cebrail'dir.
er-Ravendiyye
ortaya çıkınca Mansur'un sarayına gelerek: "İşte rabbimizin sarayı!"
dediler. Mansur bunların elebaşlarını yakalayarak iki yüz kadarım hapsetti.
Taraftarları buna çok kızdılar ve bir tabut alarak yola çıktılar. Tabutta hiç
bir kimse yoktu. Bunlar önce Mansur'un yanına vardılar, daha sonra da
hapishanenin kapısına gidip ellerindeki boş tabutu halkın üzerine attılar ve
hemen hapishaneye girerek taraftarlarını buradan çıkardılar. Arkasından da
Mansur'a gitmek için yola çıktılar. Bunların sayısı o anda altı yüz idi. Halk
bağırıp çağırdı. Şehrin kapısı kapatılarak buraya hiç bir kimse sokulmadı.
Mansur saraydan yürüyerek çıktı, o anda sarayda hiç bir binek hayvam yoktu.
Mansur bu tarihten sonra devamlı olarak sarayında bir binek hayvam bulundurmuştur.
Mansur
saraydan çıkınca kendisine bir hayvan getirildi, bu hayvana binerek
isyancıların üzerine doğru gitmek istedi. İsyancılar da O'na doğru yürüdüler ve
neredeyse Mansur'u öldüreceklerdi. Ma'n b. Zaide eş-Şeybani, Mansur'un yanına
bu esnada çıkıp geldi. Ma'n daha önce zikrettiğimiz gibi İbn Hübeyre ile
birlikte olup Mansur'la savaş halinde olduğu için O'ndan gizleniyordu. Mansur
da bu yüzden Ma'n'ı şiddetli bir şekilde arıyordu ve yakalamak için çok para
harcamıştı. Ma'n söz konusu isyanda Mansur'un yanında kılık değiştirerek yer
aldı ve çok şiddetli muharebelerde bulundu. Ma'n bu isyanda bütün cesaretini
ortaya koydu. Mansur yuları hizmetçisi Rabia'nın elinde olan bir devenin
üzerinde iken Ma'n geldi ve hizmetçiye: "Sen çekil, ben bu esnada yuları
tutmağa daha layığım." dedi. Mansur da hizmetçisine: "Adam doğru
söyledi, yuları O'na ver." dedi. Ma'n, galip gelinceye kadar bu şekilde
savaşa devam etti. er-Ravendiyye'ye üstünlük sağlaması üzerine Mansur O'na:
"Sen kimsin?" dedi. Ma'n cevaben: "Ben, senin aradığın Ma'n b.
Zaide'yim." dedi. Bunun üzerine Mansur, Ma'n'a: "Allah seni, malım ve
aileni korusun, senin gibisi dost edinilir." dedi.
Ebü
Nasr Malik b. Heysem gelerek kapının önüne durdu ve: "Ben bugün
kapıcıyım." dedi. Pazar halkı çağrıldı, bunlar isyancı grup üzerine hücum
ederek onlarla savaştılar. Şehir kapısı halka açıldı. Halk buradan içeri girdi.
Hazim b. Huzeyme gelerek onlara hücum etti ve duvara doğru zorladı. Daha sonra
onlar üzerine hücum ederek iki defa bozguna uğrattılar. Hazim, Heysem b.
Şu'be'ye: "Bize hücum ettiklerinde onlardan önce duvara var, geri dönünce
de onları öldür." dedi. isyancılar Hazim'e hücum ettiler, ancak o bunları
geri püskürttü. Heysem de arkadan geldi, isyancıların hepsi öldürüldü.
isyan
esnasında Osman b. Nehik gelerek isyancılarla konuştu. Bunlar Osman geri dönüp
giderken arkasından ok attılar. Osman iki omuzunun arasından yaralandı. Osman
bu yüzden günlerce hasta yattı, sonunda da öldü. Osman'ın cenaze namazım Mansur
kıldırdı. Mansur, Osman b. Nehik'den sonra muhafızlarının başına isa b. Nehik'i
getirdi, isa b. Nehik ölünceye kadar bu görevde kaldı. Daha sonra da bu göreve
Ebu'l-Abbas et-Tusi getirildi. Bunların hepsi Haşimllerin şehri Küfe'de vuku
buldu.
Mansur
öğle namazım kıldırdıktan sonra akşam yemeği hazırlanmasını emretti ve Ma'n'ın
da bulunmasını isteyip O'na iltifatta bulunarak kadrini yüceltti. Mansur,
amcası isa b. Abdullah b. Abbas'a: "Ey Ebu Abbas! Sen cesur ve kuvvetli
kişi nasılolur, duydun mu?" diye sordu. Amcasının: "Evet
duydum." diye cevap vermesi üzerine Mansur: "Eğer Ma'n'ı o gün
görseydin O'nun bu gibi kişilerden biri olduğunu anlardın." dedi. Bunun
üzerine Ma'n: "'Ey Müminlerin emiri! Ben senin yanına gelirken korkak
idim, senin onları küçümseyerek üzerlerine atıldığını görünce, hiç bir savaşta
görmediğim şeyi görmüş oldum. Bu durum bana güç verdi ve bundan sonra
gördüklerini yapum." dedi.
Bir
rivayete göre Ma'n, ibn Hübeyre ile birlikte olup Mansur'a karşı yukarıda
zikrettiğimiz gibi savaştıktan sonra gizlenmişti. Ma'n bu gizlenme işini
Mansur'un hizmetçisi Ebü'l-Hasib'in yanında gerçekleştirmişti. Ma'n,
Ebü'l-Hasib'den kendisi için Mansur'dan eman dilemesini istemişti. erRavendiyye
isyan edince, Ma'n gelerek Mansur'un kapısına durdu. Mansur, Ebü'l-Hasib'e
kapıda kimin bulunduğunu sordu. Ebu'l-Hasib: "Ma'n b. Zaide" dedi.
Bunun üzerine Mansur: "O, Araplardan cesur, harbi bilen, nesebi güzel bir
adamdır, kendisini içeri aL." dedi. Ma'n içeri girince, Mansur O'na:
"Demek sen Ma'n'sın, isyan konusunda fıkrin nedir." dedi. Ma'n:
"Halka
mal dağıtılmasını emret." dedi. Mansur: "Mal nerede, halk nerede, bu
kaba adamlara kim üstün gelebilir, sen bu adamlara hiç bir şey yapamazsın ey
Ma'n, doğru olanı benim dışarı çıkarak halkın içinde durmamdır. Onlar beni
görünce birbirleri ile savaşırlar ve sonunda bana geri dönerler. Şayet ben
halkın içine çıkmayıp da burada kalacak olursam beni hafıfe alıp yardımı
keserler. " dedi. Bunun üzerine Ma'n, Mansur'un elini tutarak: "Böyle
olmaz, sen o vakit öldürülürsün, Allah seni korusun." dedi. Ebu'I-Hasib de
Mansur'a benzer şeyler söyledi. Bunun üzerine Mansur, hayvanına bindi ve dışarı
çıktı. Ma'n hayvanın yularını tutuyordu, Ebu'I-Hasib de develerin yanında idi.
Ma'n MansUr üzerine gelen kişileri öldürdü. Bu sayı dörde yükseldi. Daha sonra
Mansur üzerine bir çok kişi toplu halde hücum etti. Ma'n bunların hepsini de
öldürdü. Bundan sonra Ma'n ortadan kayboldu. Mansur, Ebu'l-Hasib'den Ma'n'ın
nerede olduğunu sordu. Ebu'I-Hasib bilmediğini söyledi. Mansur:
"Benim
kendisini affetmeyeceğimi mi zannediyor? O'na eman ver ve yanıma gelmesini
sağla." dedi. Bunun üzerine Ebu'l-Hasib, Ma'n'ı Mansur'un yanına aldı.
Mansur Ma'n'a on bin dirhem verilmesini emretti ve daha sonra da Yemen'e vali
tayin etti.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
ABDÜLCEBBAR'IN
HORASAN'DAN UZAKLAŞTIRILMASI ve MEHDİ'NİN BURAYA GELMESİ
BU YILIN OLAYLARI
ABDÜLCEBBAR'IN
HORASAN'DAN UZAKLAŞTIRILMASI ve MEHDİ'NİN BURAYA GELMESİ