İBNÜ’L-ESİR

5. CİLT

HİCRİ 176.YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

ŞAM'DA MEYDANA GELEN KARIŞIKLIK

 

Bu yıl Şam'da Yemenliler ile Mudarlılar arasında büyük bir fitne koptu.

Mudarlıların başında meşhur Arap bahadırlarından birisi olan Ebu'I-Heyzam vardı. Bu zatın asıl ismi Amir b. Umara b. Hureym en-Na' im b. Amr b. Haris b. Harice b. Sinan b. Ebi Harise b. Murra b. Nuşbe b. Gayz b. Murra b. Avf b. Sa'd b. Zubyan b. Bağid b. Reys b. Gatafan el-Merri idi.

 

Bu karışıklığın sebebi şu idi:

 

Harun er-Reşid'in Sicistan'daki amili, Ebll'l-Heyzam'ın kardeşini öldürmüştü, bunun üzerine Ebll'l-Heyzam Suriye'de başkaldırdı ve çevresine büyük bir kalabalık topladı. Ebu'l-Heyzam ölen kardeşi için: ''Pek yakında senin adına keskin kılıç ve süngülerle ağlayacağım, çünkü intikam peşinde koşanlar ancak bunlar ile intikamlarını alırlar ... ''

 

mısralarıyla başlayan bir mersiye yazmıştır. Bu mısraların başkası tarafından söylendiği ifade ediliyorsa da, sahih olan O'na ait olmasıdır.

 

Sonra Harun şöyle bir çareye başvurdu: Ebu'l-Heyzam'ın bir kardeşine mektup göndererek vaatlerde bulundu. Ebll'l-Heyzam'ı yakalayan kardeşi ellerini arkasına bağladı ve Harun'un huzuruna getirdi. Harun Ebll'l-Heyzam'a ikramda bulundu ve serbest bıraktı.

 

Bir rivayete göre, Suriye'de meydana gelen ilk karışıklık şöyle oldu: Kaynoğulları'ndan bir adam un öğütmek üzere Belka'daki bir değirmene gidiyordu. Kayn'lı yolunun üzerinde bulunan Lahm veya Cüzam Kabilesi'nden bir kimseye ait olan kavun ve karpuz tarlasından kavun koparmıştı. Tarla sahibi Kaynoğullarından olan adama sövdü, bunun üzerine karşılıklı olarak dövüştüler ve sonra Kaynlı kişi çekip gitti. Tarla sahibi Kaynlıyı geri dönerken dövmek için bir grup Yemenli topladı, Kaynlı değirmenden dönerken de Yemenli grup onu dövmeye başladı. Diğer bir grup ise Kaynlıya yardım etti. Bu sırada bir Yemenli öldürüldü. Yemenliler öldürülen kimsenin diyetini istediler ve bu defa bunun için toplandılar.

 

Bu karışıklığın çıktığı sırada Abdüssamed b. Ali Şam Valisi bulunuyordu. Halk durumun gittikçe vahimleşmesinden endişeye kapılınca, kabile başkanları ile ileri gelen kimseler, taraflar arasında sulh yapmak için toplandılar. Önce Kaynoğullarına geldiler ve sulh konusunu konuştular, Kaynoğulları bunların ileri sürdükleri şartları kabul ettiler. Daha sonra Yemenlilerin yanına geldiler ve sulh konusunu görüştüler, fakat Yemenliler düşünme fırsatı isteyerek sulha yaklaşmadılar. Bir müddet sonra Yemenliler Kaynoğullarının üzerine bir gece baskım yaptılar ve altı yüz, diğer bir rivayete göre üç yüz kişiyi öldürdüler. Kaynoğulları Kuda'a ve Selih kabilelerinden yardım isıeediler, fakat onlar yardımda bulunmadılar. Bu defa Kays Kabilesi'nden yardım istediler. Kayslılar ise yardım için söz verdiler ve onlarla birlikte Belka bölgesinde bulunan Savafik'e kadar geldiler. Yemenliler ile aralarında geçen savaşta pek çok zayiat verildi, hatta defalarca karşılaştılar, bu arada sekiz yüz kadar Yemenli öldürüldü.

 

Abdüssamed b. Ali, Şam Valiliği'nden azledildi, yerine İbrahim b. Salih b. Ali getirildi. İki taraf arasındaki bu kötü durum iki yıl kadar daha devam etti. Hatta taraflar Besniyye' de tekrar karşılaştılar, Yemenlilerden yaklaşık sekiz yüz kişi öldürüldü. Uzun süren bu fitneden sonra her iki taraf sulhu kabul etti.

 

İbrahim b. Salih, Harun er-Reşid'in yanına geldi. Aslında İbrahim Yemenlileri tutuyordu. Harun'un huzurunda Kayslıları yendi, bunun üzerine Nasroğullarından Abdülvahid b. Bişr en-Nasrl Kayslılar adına özür diledi.

 

Harun, Kayslıların özrünü kabul etti, onlar da geri döndüler. İbrahim b. Salih Harun'un yanına geldiği sırada oğlu İshak'ı kendi yerine Şam'da halef bırakmıştı. İshak da babası İbrahim gibi Yemenlilerin tarafını tutuyordu. Hatta yakaladığı bir grup Kayslıyı hapse attırdı ve onları dövdürdü. Bu yaptığı ile de yetinmeyip sakallarını kestirdi, bu yüzden halk yerlerini terk etmeğe başladı. Gassanlılar da Kays b. el-Absi'ye mensup olan bir adamın üzerine atılarak öldürdüler. Bunun üzerine öldürülen bu adamın kardeşi, Havran'da bulunan Zevakil'den bir grup insanla görüştü ve bunlardan yardım istedi. Bunların yardımıyla giriştiği çatışmada da bir grup Yemenli'yi öldürdü.

 

Bundan sonra Yemenliler Kuleyb b. Amr b. Cüneyd b. Abdurrahman'ın üzerine saldırdılar ve o anda yanında misafir bulunan bir delikanlıyı öldürdüler. Bu gencin annesi öldürülen oğlunun elbisesiyle birlikte Ebu'I-Heyzam'a geldi ve elbiseyi önüne bıraktı. Bunun üzerine Ebu'I-Heyzam, bu gencin annesine şunları söyledi: "Sen şimdilik geri dön, bize düşünme fırsatı ver, zira ben ezbere hareket etmek istemiyorum. Emir gelince bu kan davasını O'na götürürüz; davamıza bakarsa ne ala, aksi takdirde Müminlerin Emiri'ne götürürüz, o bakar."

 

Sonra İshak Ebu'l-Heyzam'ın huzuruna getirilmesi için birisini gönderdi, fakat İshak Ebu'l-Heyzam'ın yanına: girmesine izin vermedi. Burada Zevakil'den bir grup insan Yemenli birisini öldürdü. Yemenliler de Süleym'den bir kimseyi öldürdüler ve Muhariblilerin komşusu bulunan Telfiyasa halkının mallarını yağma ettiler. Bunun üzerine Muharibliler Ebu'l-Heyzam'a geldiler ve beraberce İshak'ın yanına gittiler, İshak onlara güzel şeyler vaat ettl, ortlar da bu vaat edilenlere rıza gösterdiler ve geri döndüler. İshak hemen onların arkasından Yemenlilere birisini gönderdi ve onları Ebu'l-Heyzam'ın üzerine kışkırttı. Yemenliler hemen toplandılar ve Babulcabiye tarafından Ebu'I-Heyzam'ın üzerine yürüdüler. Ebu'l-Heyzam az bir kuvvetle onları hezimete uğratn, Şam Şehri'ni istila ederek bütün mahkUmları hapishaneden çıkardı.

Daha sonra Yemenliler bir araya geldiler, Kelblilerden ve diğer kabile mensuplarından yardım istediler. Onlar bu istek karşısında hemen Yemenillerin imdadına koştular. Durumdan haberdar olan Ebu'I-Heyzam Mudarlılardan acele yardım istedi. Ebu'l-Heyzam Tuma Kapısı civarında Yemenliler ile savaşırken Mudarlıların yardımı geldi ve Yemenliler hezimete uğradılar.

 

Bundan sonra Yemenliler Şam yakınlarında bulunan Kayslıların bir köyüne geldiler. Ebu'l-Heyzam üzerlerine Zevakilliler'i gönderdi. Yapılan savaş neticesinde Yemenliler yine hezimete uğradılar. Bu arada Zevakilliler karşılaştıkları bir başka Yemenli grupla savaştılar. Yemenliler yine yenildiler. Bundan bir müddet sonra, Ebu'l-Heyzam taraftarlarının acele Tuma Kapısı civarına gitmeleri için imdat çağrısı geldi. Ebu'l-Heyzam'ın taraftarları burada Yemenliler ile çarpıştılar, Yemenliler bu defa da hezimete uğradılar, böylece Yemenliler bir günde dört kere yenildiler. Ebu'I-Heyzam'ın kuvvetleri bu çarpışmalardan sonra yanına döndüler;

 

İshak sonra Ebu'l-Heyzam'a bir elçi gönderdi ve çarpışmalara son vermesini istedi. Ebu'l- Heyzam, İshak'ın isteğini kabul etti. Ayrıca İshak Yemenlilere de bir elçi göndererek Ebu'l-Heyzam'ın saldırılarını durdurduğunu bildirdi ve: "Şu anda gafil durumdadır, hemen yakalayın." dedi. Yemenliler bu defa doğu kapısından gizlice Ebu'l-Heyzam'a karşı saldırıya geçtiler.

 

Tam bu sırada birisi Ebu'l-Heyzam'a imdat çağrısında bulundu. Bunun üzerine ailesinden kahraman süvariler ile birlikte Yemenlilere karşı koydu ve onları bozguna uğrattı.

 

Ebu'I-Heyzam bundan sonra kendisine gelen bir haber üzerine Turna Kapısı'nda toplanan Yemenlilerin üzerine yürüdü ve onları tekrar bozguna uğrattı. Bu defa Yemenliler Ürdün, Havlan, Kelb ve diğer kabilelerden kimselerle bir araya geldiler. Durumu öğrenen Ebu'I-Heyzam kendisine haber getirmek üzere birisini gönderdi, ancak haber almak için giden kimse bir bilgi elde edemedi. Yemenliler ve bir araya toplanan diğer kabileler Ebu'I-Heyzam'ın emin olduğu bir başka taraftan geldiler, çünkü o tarafta bulunan bir bina emniyetini sağlıyordu.

 

Öğle vaktine doğru hiç bir şey göremeyen Ebu'I-Heyzam, askerlerini dağıttı, geride bir gözcü bırakarak askerler ile birlikte şehre (Şam'a) girdi. İshak Ebu'I-Heyzam'ın şehre girdiğini görünce emniyetini sağlayan binayı ylktırdı ve Yemenlilerin oradan geçmelerini sağladı. Bu sırada geride bırakılan gözcü geldi ve durumu küçük kapı civarında bulunan Ebu'I-Heyzam'a bildirdi. Yemenliler, hemen şehre girdiler ve Ebü'l-Heyzam'ın üzerine saldırdılar, fakat Ebu'l-Heyzam bulunduğu yerden ayrılmadı ve bir kısım askerlerine Yemenlileri arkalarından sarmalarını emretti. Arkalarından kuşatılan Yemenliler, onları görünce: "Gizlenin, gizlenin." diye bağrışmağa başladılar. Neticede Yemenliler yine bozguna uğradılar ve Ebu'I-Heyzam onlardan bir hayli at ve silah aldı.

 

1 Safer 176 (28 Mayıs 792)'da, İshak askerlerini bir araya topladı ve Haccac Kasrı'nın yanında hazırlandı. Ebu'l-Heyzam da taraftarlarına durumu bildirdi, Kayn ve diğer kabileler O'na katıldılar. Yemenliler de İshak tarafına iltihak ettiler. İki taraftan bir kısım askerlerin giriştiği çatışmada Yemenliler yenildiler, bu arada bir kısmı öldürüldü. Ayrıca Ebu'I-Heyzam'ın askerleri Dariyya'nın bir kısmını yağma ettiler ve orada bir çok; şeyleri yaktıktan sonra geri döndüler. Ebu'I-Heyzam'ın taraftarları bir takım baskınlara giriştiler, yağmalar yaptılar ve yangınlar çıkardılar. Her iki taraf defalarca çatışmaya girdi, neticede Yemenliler yine hezimete uğradılar.

 

Bir Yemenli olan Dahhak b. Remel es-Sekseki'nin kızı Ebu'I-Heyzam'a bir mektup göndererek eman istedi. Ebu'I-Heyzam da O'na bir mektup gönderdi ve isteğini kabul etti. Fakat Ebu'I-Heyzam Şam civarında bulunan Yemenlilere ait köyleri yağmalamağa ve oraları yakmağa devam etti; bunun üzerine Yemenliler O'na İbn el-Harice el-Harası ve İbn İzze el-Huşeni'yi gönderdiler. Bu arada Evza', Evsab, Mukra, Kefersusiye halkı ile Hımyeriler ve diğerleri de eman dilemek üzere geldiler, bunun üzerine Ebu'I-Heyzam onlara eman verdi. Bundan sonra hem onlar ve hem de halk sulh ve sükUna kavuştular.

 

Bu arada Ebu'l-Heyzam askerlerini dağıttı, yanında ise sadece bir grup Şamlıyı bıraktı. O'nun bu durumundan faydalanmak isteyen İshak askerlerine bol miktarda mal dağıttı ve Uzatir es-Sekseki komutasında bir askeri birliği üzerine gönderdi, fakat savaş neticesinde Uzatir yenildi.

 

Ebu'l-Heyzam ile İshak'ın askerleri arasında meydana gelen bu savaş öğleden akşama kadar sürdü. Ebu'I-Heyzam'ın süvarileri İshak'ın askerleri üzerine saldırı hareketine geçince onlar önce kaçtılar, sonra tekrar geri döndüler. Daha sonra ise bir daha dönmemek üzere savaş yerini terk ettiler. Bu savaşta onlardan dört yüz kişi yaralandı, fakat öldürülen olmadı. Savaş, 15 Safer 176 (12 Haziran 792)'da meydana geldi.

 

Her iki taraf arasında ertesi günü akşama kadar herhangi bir çatışma olmadı. Ancak akşam vakti bir askeri kuvvetle Ebu'l-Heyzam'ın üzerine yürüyen İshak gece boyunca şehirde (Şam) bulunan Ebu'I-Heyzam'la savaştı. Hatta Ebu'l-Heyzam taraftarlarından yardım istemek mecburiyetinde kaldı. Ertesi günü çatışma başladığı zaman askerlerin sayısı on iki bin idi. Bu arada Yemenliler de Ebu'I-Heyzam'a karşı harekete geçmişlerdi. Bunun üzerine Ebu'I-Heyzam, sayıları az olan taraftarlarına şehri terk ettikten sonra savaş için hazırlanmalarını söyledi. Babu'l-cabiye'de çatışmaya girdi ve Yemenlileri oradan uzaklaştırdı.

 

Bundan sonra bir grup Hımsh Ebu'I-Heyzam'a ait olan bir köye baskın yaptılar. Bunun üzerine Ebu'I-Heyzam, taraftarlarından bir grup askeri onların üzerine gönderdi. çatışma sonunda Hımshlar hezimete uğradı ve kendilerinden pek çok kimse de öldürüldü. Ayrıca Ebu'I-Heyzam'ın askerleri Guta'da Yemenlilere ait olan bir çok köyü ve Dareyya'yı yaktılar. Daha sonra Ebu'lHeyzam'ın askerleri orada yetmiş küsur gün kaldılar; bu arada herhangi bir çatışma da meydana gelmedi.

 

Yemenliler 1 Rebiyülahir 176 (26 Temmuz 792)'da Harun er-Reşid tarafından gönderilen bir ordunun başında bulunan es-Şindi'ye geldiler ve kendisini Ebu'I-Heyzam'ın üzerine kışkırttılar. Ebu'I-Heyzam es-Sindi'ye haber gönderdi ve kendisine itaat edeceğini bildirdi. Bunun üzerine es-Sindi Şam Şehri'ne gitti. Şam'a geldiği zaman İshak Haccac'ın evinde bulunuyordu. Ertesi gün, üç bin kişilik bir kuvvet gönderdi. Ebu'I-Heyzam ise bu kuvvetin karşısına bin kişilik bir kuvvet çıkardı. es-Sindi'nin kumandam Ebu'lHeyzam'ın askerlerini görünce geri döndü ve es-Sindi'ye şunları söyledi:

 

"Bunlara istediklerini verin, çünkü ben bunlar için ölümün hayattan daha sevimli olduğunu gördüm." Bunun üzerine Ebu'I-Heyzam sulh yaptı, böylece Şam halkı ve diğer insanlar emniyete kavuştular.

 

EbU'I-Heyzam Havran tarafına hareket etti. Şam'a gelen es-Sindi ise orada üç gün kaldı. Şam Valisi olarak gelen Musa b. İsa da Şam'da yirmi gün kadar kaldı ve Ebu'l-Heyzam'ın başım almayı bir fırsat saydı. Bu arada bir kısım kimseleri O'nun başım kendisine getirmeleri için görevlendirdi. Bu kimseler evine hücum ettiler, fakat Ebu'I-Heyzam, oğlu Hureym ve bir kölesi bunlara karşı koyup çatışmaya girdiler. Ebu'I-Heyzam bu çatışmadan kurtuldu, kendisine hücum edenler ise yenildiler.

 

Durumu öğrenen Ebu'I-Heyzam'ın süvarileri O'nun etrafında toplandılar. Ebu'I-Heyzam Busra tarafına yöneldi ve Tarafu'l-Leccat'ta bulunan Musa b. İsa'nın askerleriyle çatışmaya girdi. Bu esnada Musa'nın askerlerinin bir kısmı öldürüldü, neticede yine onlar hezimete uğradılar. Ebu'I-Heyzam sabahleyin kendisine gelen beş süvari ile görüştükten sonra taraftarlarına maksat ve isteklerini söyledi, bundan sonra da onları kendi başlarına bıraktı ve yoluna devam etti. Bu hadise 20 Ramazan 177 (30 Aralık 793)'de oldu.

 

EbU'I-Heyzam'a gelen bu kimseler kardeşinin yanından geliyorlardı ve O'na kardeşinin bu işe son vermesini isteyen bir haberini getirmişlerdi. Ebu'l-Heyzam, kardeşinin bu isteğine uydu ve taraftarlarını dağıttıktan sonra gelen bu kimselerle beraber çekip gitti. İşte buraya kadar anlatılan karışıklıklar bu hadise ile son buldu. Ebu'l-Heyzam da 182 (798)'de vefat etti. Bizim burada anlattığımız, bu olayların bir özetidir.

 

 

 

ÇEŞİTLİ OLAYLAR

 

Bu yıl Abdülmelik b. Abdülvahid, Endülüs Emiri'nin ordusuyla Frenk ülkesinde savaştı, hatta Ulye'ye ve bir kısım kalelere kadar geldi. Bu arada ganimet de alan Abdülmelik sağ salim geri döndü.

 

Bu sene Hişam, oğlu Hakem'i bir askeri kuvvetle Tuleytula' (Toledo)'ya gönderdi ve burayı zaptederek yerleşen Hakem'i vali tayin etti. Babasının vefatından sonra Endülüs Emiri olan Abdurrahman b. Hakem burada doğdu.

 

Bu yıl Harun er-Reşid, Hakim b. Süleyman'ı Musul'a vali tayin etti. Yine bu yıl bir Harici olan Fadl Nusaybin taraflarında başkaldırdı ve oraların ahalisinden bir hayli mal aldıktan sonra Dara, Amid (Diyarbakır) ve Erzen üzerine yürüdü. Fadl buraların halkından da mallar aldığı gibi Halat'ta da aynı hareketini tekrarladı. Bundan sonra Nusaybin'e döndü ve oradan Musul'a geldi. Musul'da bulunan askerler Fadl'a karşı koydularsa da Fadl onları Zab'da hezimete uğrattı. Fakat bu arada Musul askerleri savaşmak üzere geri geldiler ve çatışma esnasında Fadl ve askerlerini öldürdüler.

 

Bu yıl Ferec b. Fedale ile Hadis ilminde zayıf olan ve kıraet alimi bulunan Salih b. Bişr el-Mürri vefat ettiler.

 

Yine bu sene Bağdat Kadısı olan Abdülmelik b. Muhammed b. Ebi Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm Ebu Tahir el-Ensari vefat etti.

 

Bir nahiv alimi olan KUteli Nuaym b. Meysere, Ebü'l-Ahvas ve Yezid b. Ata el-Leysi'nin azatlısı Ebü Avane (asıl adı Vaddah) bu yıl vefat ettiler. Ebu Avane 92 (710) yılında dünyaya gelmişti.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

HİCRETİN YÜZ YETMİŞ YEDİNCİ YILI OLAYLARI (M. 793-794)

 

ENDÜLÜS'TEKİ FRENK SAVAŞI