İBNÜ’L-ESİR |
5. CİLT |
ŞAM'DA MEYDANA GELEN
KARIŞIKLIK
Bu
yıl Şam'da Yemenliler ile Mudarlılar arasında büyük bir fitne koptu.
Mudarlıların
başında meşhur Arap bahadırlarından birisi olan Ebu'I-Heyzam vardı. Bu zatın
asıl ismi Amir b. Umara b. Hureym en-Na' im b. Amr b. Haris b. Harice b. Sinan
b. Ebi Harise b. Murra b. Nuşbe b. Gayz b. Murra b. Avf b. Sa'd b. Zubyan b.
Bağid b. Reys b. Gatafan el-Merri idi.
Bu
karışıklığın sebebi şu idi:
Harun
er-Reşid'in Sicistan'daki amili, Ebll'l-Heyzam'ın kardeşini öldürmüştü, bunun
üzerine Ebll'l-Heyzam Suriye'de başkaldırdı ve çevresine büyük bir kalabalık
topladı. Ebu'l-Heyzam ölen kardeşi için: ''Pek yakında senin adına keskin kılıç
ve süngülerle ağlayacağım, çünkü intikam peşinde koşanlar ancak bunlar ile
intikamlarını alırlar ... ''
mısralarıyla
başlayan bir mersiye yazmıştır. Bu mısraların başkası tarafından söylendiği
ifade ediliyorsa da, sahih olan O'na ait olmasıdır.
Sonra
Harun şöyle bir çareye başvurdu: Ebu'l-Heyzam'ın bir kardeşine mektup
göndererek vaatlerde bulundu. Ebll'l-Heyzam'ı yakalayan kardeşi ellerini
arkasına bağladı ve Harun'un huzuruna getirdi. Harun Ebll'l-Heyzam'a ikramda bulundu
ve serbest bıraktı.
Bir
rivayete göre, Suriye'de meydana gelen ilk karışıklık şöyle oldu:
Kaynoğulları'ndan bir adam un öğütmek üzere Belka'daki bir değirmene gidiyordu.
Kayn'lı yolunun üzerinde bulunan Lahm veya Cüzam Kabilesi'nden bir kimseye ait
olan kavun ve karpuz tarlasından kavun koparmıştı. Tarla sahibi
Kaynoğullarından olan adama sövdü, bunun üzerine karşılıklı olarak dövüştüler
ve sonra Kaynlı kişi çekip gitti. Tarla sahibi Kaynlıyı geri dönerken dövmek
için bir grup Yemenli topladı, Kaynlı değirmenden dönerken de Yemenli grup onu
dövmeye başladı. Diğer bir grup ise Kaynlıya yardım etti. Bu sırada bir Yemenli
öldürüldü. Yemenliler öldürülen kimsenin diyetini istediler ve bu defa bunun
için toplandılar.
Bu
karışıklığın çıktığı sırada Abdüssamed b. Ali Şam Valisi bulunuyordu. Halk
durumun gittikçe vahimleşmesinden endişeye kapılınca, kabile başkanları ile
ileri gelen kimseler, taraflar arasında sulh yapmak için toplandılar. Önce
Kaynoğullarına geldiler ve sulh konusunu konuştular, Kaynoğulları bunların
ileri sürdükleri şartları kabul ettiler. Daha sonra Yemenlilerin yanına
geldiler ve sulh konusunu görüştüler, fakat Yemenliler düşünme fırsatı
isteyerek sulha yaklaşmadılar. Bir müddet sonra Yemenliler Kaynoğullarının
üzerine bir gece baskım yaptılar ve altı yüz, diğer bir rivayete göre üç yüz
kişiyi öldürdüler. Kaynoğulları Kuda'a ve Selih kabilelerinden yardım
isıeediler, fakat onlar yardımda bulunmadılar. Bu defa Kays Kabilesi'nden
yardım istediler. Kayslılar ise yardım için söz verdiler ve onlarla birlikte
Belka bölgesinde bulunan Savafik'e kadar geldiler. Yemenliler ile aralarında
geçen savaşta pek çok zayiat verildi, hatta defalarca karşılaştılar, bu arada
sekiz yüz kadar Yemenli öldürüldü.
Abdüssamed
b. Ali, Şam Valiliği'nden azledildi, yerine İbrahim b. Salih b. Ali getirildi.
İki taraf arasındaki bu kötü durum iki yıl kadar daha devam etti. Hatta
taraflar Besniyye' de tekrar karşılaştılar, Yemenlilerden yaklaşık sekiz yüz
kişi öldürüldü. Uzun süren bu fitneden sonra her iki taraf sulhu kabul etti.
İbrahim
b. Salih, Harun er-Reşid'in yanına geldi. Aslında İbrahim Yemenlileri
tutuyordu. Harun'un huzurunda Kayslıları yendi, bunun üzerine Nasroğullarından
Abdülvahid b. Bişr en-Nasrl Kayslılar adına özür diledi.
Harun,
Kayslıların özrünü kabul etti, onlar da geri döndüler. İbrahim b. Salih
Harun'un yanına geldiği sırada oğlu İshak'ı kendi yerine Şam'da halef
bırakmıştı. İshak da babası İbrahim gibi Yemenlilerin tarafını tutuyordu. Hatta
yakaladığı bir grup Kayslıyı hapse attırdı ve onları dövdürdü. Bu yaptığı ile
de yetinmeyip sakallarını kestirdi, bu yüzden halk yerlerini terk etmeğe
başladı. Gassanlılar da Kays b. el-Absi'ye mensup olan bir adamın üzerine
atılarak öldürdüler. Bunun üzerine öldürülen bu adamın kardeşi, Havran'da
bulunan Zevakil'den bir grup insanla görüştü ve bunlardan yardım istedi.
Bunların yardımıyla giriştiği çatışmada da bir grup Yemenli'yi öldürdü.
Bundan
sonra Yemenliler Kuleyb b. Amr b. Cüneyd b. Abdurrahman'ın üzerine saldırdılar
ve o anda yanında misafir bulunan bir delikanlıyı öldürdüler. Bu gencin annesi
öldürülen oğlunun elbisesiyle birlikte Ebu'I-Heyzam'a geldi ve elbiseyi önüne
bıraktı. Bunun üzerine Ebu'I-Heyzam, bu gencin annesine şunları söyledi:
"Sen şimdilik geri dön, bize düşünme fırsatı ver, zira ben ezbere hareket
etmek istemiyorum. Emir gelince bu kan davasını O'na götürürüz; davamıza
bakarsa ne ala, aksi takdirde Müminlerin Emiri'ne götürürüz, o bakar."
Sonra
İshak Ebu'l-Heyzam'ın huzuruna getirilmesi için birisini gönderdi, fakat İshak
Ebu'l-Heyzam'ın yanına: girmesine izin vermedi. Burada Zevakil'den bir grup
insan Yemenli birisini öldürdü. Yemenliler de Süleym'den bir kimseyi öldürdüler
ve Muhariblilerin komşusu bulunan Telfiyasa halkının mallarını yağma ettiler.
Bunun üzerine Muharibliler Ebu'l-Heyzam'a geldiler ve beraberce İshak'ın yanına
gittiler, İshak onlara güzel şeyler vaat ettl, ortlar da bu vaat edilenlere
rıza gösterdiler ve geri döndüler. İshak hemen onların arkasından Yemenlilere
birisini gönderdi ve onları Ebu'l-Heyzam'ın üzerine kışkırttı. Yemenliler hemen
toplandılar ve Babulcabiye tarafından Ebu'I-Heyzam'ın üzerine yürüdüler.
Ebu'l-Heyzam az bir kuvvetle onları hezimete uğratn, Şam Şehri'ni istila ederek
bütün mahkUmları hapishaneden çıkardı.
Daha
sonra Yemenliler bir araya geldiler, Kelblilerden ve diğer kabile
mensuplarından yardım istediler. Onlar bu istek karşısında hemen Yemenillerin
imdadına koştular. Durumdan haberdar olan Ebu'I-Heyzam Mudarlılardan acele
yardım istedi. Ebu'l-Heyzam Tuma Kapısı civarında Yemenliler ile savaşırken
Mudarlıların yardımı geldi ve Yemenliler hezimete uğradılar.
Bundan
sonra Yemenliler Şam yakınlarında bulunan Kayslıların bir köyüne geldiler.
Ebu'l-Heyzam üzerlerine Zevakilliler'i gönderdi. Yapılan savaş neticesinde
Yemenliler yine hezimete uğradılar. Bu arada Zevakilliler karşılaştıkları bir
başka Yemenli grupla savaştılar. Yemenliler yine yenildiler. Bundan bir müddet
sonra, Ebu'l-Heyzam taraftarlarının acele Tuma Kapısı civarına gitmeleri için
imdat çağrısı geldi. Ebu'l-Heyzam'ın taraftarları burada Yemenliler ile
çarpıştılar, Yemenliler bu defa da hezimete uğradılar, böylece Yemenliler bir
günde dört kere yenildiler. Ebu'I-Heyzam'ın kuvvetleri bu çarpışmalardan sonra
yanına döndüler;
İshak
sonra Ebu'l-Heyzam'a bir elçi gönderdi ve çarpışmalara son vermesini istedi.
Ebu'l- Heyzam, İshak'ın isteğini kabul etti. Ayrıca İshak Yemenlilere de bir
elçi göndererek Ebu'l-Heyzam'ın saldırılarını durdurduğunu bildirdi ve:
"Şu anda gafil durumdadır, hemen yakalayın." dedi. Yemenliler bu defa
doğu kapısından gizlice Ebu'l-Heyzam'a karşı saldırıya geçtiler.
Tam
bu sırada birisi Ebu'l-Heyzam'a imdat çağrısında bulundu. Bunun üzerine
ailesinden kahraman süvariler ile birlikte Yemenlilere karşı koydu ve onları
bozguna uğrattı.
Ebu'I-Heyzam
bundan sonra kendisine gelen bir haber üzerine Turna Kapısı'nda toplanan
Yemenlilerin üzerine yürüdü ve onları tekrar bozguna uğrattı. Bu defa
Yemenliler Ürdün, Havlan, Kelb ve diğer kabilelerden kimselerle bir araya
geldiler. Durumu öğrenen Ebu'I-Heyzam kendisine haber getirmek üzere birisini
gönderdi, ancak haber almak için giden kimse bir bilgi elde edemedi. Yemenliler
ve bir araya toplanan diğer kabileler Ebu'I-Heyzam'ın emin olduğu bir başka
taraftan geldiler, çünkü o tarafta bulunan bir bina emniyetini sağlıyordu.
Öğle
vaktine doğru hiç bir şey göremeyen Ebu'I-Heyzam, askerlerini dağıttı, geride
bir gözcü bırakarak askerler ile birlikte şehre (Şam'a) girdi. İshak
Ebu'I-Heyzam'ın şehre girdiğini görünce emniyetini sağlayan binayı ylktırdı ve
Yemenlilerin oradan geçmelerini sağladı. Bu sırada geride bırakılan gözcü geldi
ve durumu küçük kapı civarında bulunan Ebu'I-Heyzam'a bildirdi. Yemenliler,
hemen şehre girdiler ve Ebü'l-Heyzam'ın üzerine saldırdılar, fakat Ebu'l-Heyzam
bulunduğu yerden ayrılmadı ve bir kısım askerlerine Yemenlileri arkalarından
sarmalarını emretti. Arkalarından kuşatılan Yemenliler, onları görünce:
"Gizlenin, gizlenin." diye bağrışmağa başladılar. Neticede Yemenliler
yine bozguna uğradılar ve Ebu'I-Heyzam onlardan bir hayli at ve silah aldı.
1
Safer 176 (28 Mayıs 792)'da, İshak askerlerini bir araya topladı ve Haccac
Kasrı'nın yanında hazırlandı. Ebu'l-Heyzam da taraftarlarına durumu bildirdi,
Kayn ve diğer kabileler O'na katıldılar. Yemenliler de İshak tarafına iltihak
ettiler. İki taraftan bir kısım askerlerin giriştiği çatışmada Yemenliler
yenildiler, bu arada bir kısmı öldürüldü. Ayrıca Ebu'I-Heyzam'ın askerleri
Dariyya'nın bir kısmını yağma ettiler ve orada bir çok; şeyleri yaktıktan sonra
geri döndüler. Ebu'I-Heyzam'ın taraftarları bir takım baskınlara giriştiler,
yağmalar yaptılar ve yangınlar çıkardılar. Her iki taraf defalarca çatışmaya
girdi, neticede Yemenliler yine hezimete uğradılar.
Bir
Yemenli olan Dahhak b. Remel es-Sekseki'nin kızı Ebu'I-Heyzam'a bir mektup
göndererek eman istedi. Ebu'I-Heyzam da O'na bir mektup gönderdi ve isteğini
kabul etti. Fakat Ebu'I-Heyzam Şam civarında bulunan Yemenlilere ait köyleri
yağmalamağa ve oraları yakmağa devam etti; bunun üzerine Yemenliler O'na İbn
el-Harice el-Harası ve İbn İzze el-Huşeni'yi gönderdiler. Bu arada Evza',
Evsab, Mukra, Kefersusiye halkı ile Hımyeriler ve diğerleri de eman dilemek
üzere geldiler, bunun üzerine Ebu'I-Heyzam onlara eman verdi. Bundan sonra hem
onlar ve hem de halk sulh ve sükUna kavuştular.
Bu
arada Ebu'l-Heyzam askerlerini dağıttı, yanında ise sadece bir grup Şamlıyı
bıraktı. O'nun bu durumundan faydalanmak isteyen İshak askerlerine bol miktarda
mal dağıttı ve Uzatir es-Sekseki komutasında bir askeri birliği üzerine
gönderdi, fakat savaş neticesinde Uzatir yenildi.
Ebu'l-Heyzam
ile İshak'ın askerleri arasında meydana gelen bu savaş öğleden akşama kadar
sürdü. Ebu'I-Heyzam'ın süvarileri İshak'ın askerleri üzerine saldırı hareketine
geçince onlar önce kaçtılar, sonra tekrar geri döndüler. Daha sonra ise bir
daha dönmemek üzere savaş yerini terk ettiler. Bu savaşta onlardan dört yüz
kişi yaralandı, fakat öldürülen olmadı. Savaş, 15 Safer 176 (12 Haziran 792)'da
meydana geldi.
Her
iki taraf arasında ertesi günü akşama kadar herhangi bir çatışma olmadı. Ancak
akşam vakti bir askeri kuvvetle Ebu'l-Heyzam'ın üzerine yürüyen İshak gece
boyunca şehirde (Şam) bulunan Ebu'I-Heyzam'la savaştı. Hatta Ebu'l-Heyzam
taraftarlarından yardım istemek mecburiyetinde kaldı. Ertesi günü çatışma
başladığı zaman askerlerin sayısı on iki bin idi. Bu arada Yemenliler de
Ebu'I-Heyzam'a karşı harekete geçmişlerdi. Bunun üzerine Ebu'I-Heyzam, sayıları
az olan taraftarlarına şehri terk ettikten sonra savaş için hazırlanmalarını
söyledi. Babu'l-cabiye'de çatışmaya girdi ve Yemenlileri oradan uzaklaştırdı.
Bundan
sonra bir grup Hımsh Ebu'I-Heyzam'a ait olan bir köye baskın yaptılar. Bunun
üzerine Ebu'I-Heyzam, taraftarlarından bir grup askeri onların üzerine gönderdi.
çatışma sonunda Hımshlar hezimete uğradı ve kendilerinden pek çok kimse de
öldürüldü. Ayrıca Ebu'I-Heyzam'ın askerleri Guta'da Yemenlilere ait olan bir
çok köyü ve Dareyya'yı yaktılar. Daha sonra Ebu'lHeyzam'ın askerleri orada
yetmiş küsur gün kaldılar; bu arada herhangi bir çatışma da meydana gelmedi.
Yemenliler
1 Rebiyülahir 176 (26 Temmuz 792)'da Harun er-Reşid tarafından gönderilen bir
ordunun başında bulunan es-Şindi'ye geldiler ve kendisini Ebu'I-Heyzam'ın
üzerine kışkırttılar. Ebu'I-Heyzam es-Sindi'ye haber gönderdi ve kendisine
itaat edeceğini bildirdi. Bunun üzerine es-Sindi Şam Şehri'ne gitti. Şam'a
geldiği zaman İshak Haccac'ın evinde bulunuyordu. Ertesi gün, üç bin kişilik
bir kuvvet gönderdi. Ebu'I-Heyzam ise bu kuvvetin karşısına bin kişilik bir
kuvvet çıkardı. es-Sindi'nin kumandam Ebu'lHeyzam'ın askerlerini görünce geri
döndü ve es-Sindi'ye şunları söyledi:
"Bunlara
istediklerini verin, çünkü ben bunlar için ölümün hayattan daha sevimli
olduğunu gördüm." Bunun üzerine Ebu'I-Heyzam sulh yaptı, böylece Şam halkı
ve diğer insanlar emniyete kavuştular.
EbU'I-Heyzam
Havran tarafına hareket etti. Şam'a gelen es-Sindi ise orada üç gün kaldı. Şam
Valisi olarak gelen Musa b. İsa da Şam'da yirmi gün kadar kaldı ve
Ebu'l-Heyzam'ın başım almayı bir fırsat saydı. Bu arada bir kısım kimseleri
O'nun başım kendisine getirmeleri için görevlendirdi. Bu kimseler evine hücum
ettiler, fakat Ebu'I-Heyzam, oğlu Hureym ve bir kölesi bunlara karşı koyup
çatışmaya girdiler. Ebu'I-Heyzam bu çatışmadan kurtuldu, kendisine hücum
edenler ise yenildiler.
Durumu
öğrenen Ebu'I-Heyzam'ın süvarileri O'nun etrafında toplandılar. Ebu'I-Heyzam
Busra tarafına yöneldi ve Tarafu'l-Leccat'ta bulunan Musa b. İsa'nın
askerleriyle çatışmaya girdi. Bu esnada Musa'nın askerlerinin bir kısmı
öldürüldü, neticede yine onlar hezimete uğradılar. Ebu'I-Heyzam sabahleyin
kendisine gelen beş süvari ile görüştükten sonra taraftarlarına maksat ve
isteklerini söyledi, bundan sonra da onları kendi başlarına bıraktı ve yoluna
devam etti. Bu hadise 20 Ramazan 177 (30 Aralık 793)'de oldu.
EbU'I-Heyzam'a
gelen bu kimseler kardeşinin yanından geliyorlardı ve O'na kardeşinin bu işe
son vermesini isteyen bir haberini getirmişlerdi. Ebu'l-Heyzam, kardeşinin bu
isteğine uydu ve taraftarlarını dağıttıktan sonra gelen bu kimselerle beraber
çekip gitti. İşte buraya kadar anlatılan karışıklıklar bu hadise ile son buldu.
Ebu'l-Heyzam da 182 (798)'de vefat etti. Bizim burada anlattığımız, bu
olayların bir özetidir.
ÇEŞİTLİ
OLAYLAR
Bu
yıl Abdülmelik b. Abdülvahid, Endülüs Emiri'nin ordusuyla Frenk ülkesinde
savaştı, hatta Ulye'ye ve bir kısım kalelere kadar geldi. Bu arada ganimet de
alan Abdülmelik sağ salim geri döndü.
Bu
sene Hişam, oğlu Hakem'i bir askeri kuvvetle Tuleytula' (Toledo)'ya gönderdi ve
burayı zaptederek yerleşen Hakem'i vali tayin etti. Babasının vefatından sonra
Endülüs Emiri olan Abdurrahman b. Hakem burada doğdu.
Bu
yıl Harun er-Reşid, Hakim b. Süleyman'ı Musul'a vali tayin etti. Yine bu yıl
bir Harici olan Fadl Nusaybin taraflarında başkaldırdı ve oraların ahalisinden
bir hayli mal aldıktan sonra Dara, Amid (Diyarbakır) ve Erzen üzerine yürüdü.
Fadl buraların halkından da mallar aldığı gibi Halat'ta da aynı hareketini
tekrarladı. Bundan sonra Nusaybin'e döndü ve oradan Musul'a geldi. Musul'da
bulunan askerler Fadl'a karşı koydularsa da Fadl onları Zab'da hezimete
uğrattı. Fakat bu arada Musul askerleri savaşmak üzere geri geldiler ve çatışma
esnasında Fadl ve askerlerini öldürdüler.
Bu
yıl Ferec b. Fedale ile Hadis ilminde zayıf olan ve kıraet alimi bulunan Salih
b. Bişr el-Mürri vefat ettiler.
Yine
bu sene Bağdat Kadısı olan Abdülmelik b. Muhammed b. Ebi Bekr b. Muhammed b.
Amr b. Hazm Ebu Tahir el-Ensari vefat etti.
Bir
nahiv alimi olan KUteli Nuaym b. Meysere, Ebü'l-Ahvas ve Yezid b. Ata
el-Leysi'nin azatlısı Ebü Avane (asıl adı Vaddah) bu yıl vefat ettiler. Ebu
Avane 92 (710) yılında dünyaya gelmişti.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
HİCRETİN YÜZ
YETMİŞ YEDİNCİ YILI OLAYLARI (M. 793-794)