İBNÜ’L-ESİR |
4. CİLT |
İBN
EZ-ZÜBEYR'İN YAŞI VE SİRETİ
İbn
ez-Zübeyr öldürüldüğü zaman yetmiş iki yaşında idi. Halifelik süresi ise dokuz yıldır,
çünkü kendisine 64 yılında bey'at edilmiştir. Saçları çok ve uzun olup ortadan
ayırırdı.
Yahya
bin Vessab der ki: "İbn ez-Zübeyr secde ettiği zaman son derece sakin ve
hareketsiz olduğundan ve uzun süre secdede kaldığından dolayı kuşlar O'nu bir duvar
zanneder ve sırtına konardı. "
Başkaları
da şöyle demiştir: "Abdullah zamanını üçe ayırmıştı. Bir gece sabaha kadar
kıyamda durur, bir gece sabaha kadar rüküda durur ve bir gece de sabaha kadar
secdede kalırdı."
Denildiğine
göre, İbn ez-Zübeyr'in gayretli bir kişi olarak ilk bilinmesi şöyle olmuştur:
Çocukluğunda bir gün arkadaşları ile oynamakta iken adamın birisi geldi ve
bağırınca hepsi kaçtı. İbn ez-Zübeyr ise geri dönüp yürüdü ve arkadaşlarına
şöyle dedi: "Ey çocuklar! Siz beni başkanınız yapınız ve gelin hep
birlikte O'na hücum edelim." Onlar da dediğini yapmıştı. Yine çocukluğunda
arkadaşlarıyla oynamakta iken Ömer bin Hattab yanından geçerken diğer çocuklar
kaçtığı halde kendisi yerinde durmuş, kaçmamıştı. Hz. Ömer: -Onlar gibi sen niye
kaçma-dın?" diye sorunca, Abdullah şu cevabı vermişti:
-Herhangi
bir suç işlemedim ki senden korkayım. Yol da dar değildir ki sana yol
vereyim."
Katan
bin Abdullah der ki: "İbn ez-Zübeyr cumadan cumaya oruç tutar ve hafta
boyunca yalnız üç gün oruç açardı. Kırk yıl süreyle elbisesini sırtından
çıkarmadı."
Mücahid
der ki: "Başkalarının yapamadığı ne kadar ibadet varsa mutlaka İbn
ez-Zübeyr onu yapardı. Bir sel gelmiş ve Beytullah'ı örtecek kadar yükselmişti.
İbn ezZübeyr yüzerek tavaf etmeğe başladı. "
Hişam
bin Urve şöyle der: "Amcam İbn ez-Zübeyr'in küçükken söylediği ilk söz
kılıç olmuştur. Onu elinden hiç bırakmazdı. Babası Zübeyr de: ‘‘Allah'a yemin
ederim, senin bu kılıçla günlerin ve günlerin olacaktır.’‘ derdi."
İbn
Sirin şöyle der: "İbn ez-Zübeyr dedi ki: ‘‘Ka'ab'ın bize olacak diye
sözünü ettiği her şey mutlaka dediği gibi çıktı. Ancak Sakif'ten birisinin
çıkıp beni öldüreceği çıkmadı, çünkü şu anda onun başı önümde duruyor.’‘
(Bununla Muhtar'ı kastediyordu.)"
İbn
Sirin şöyle ekler: "Ancak İbn ez-Zübeyr Haccac'ın gözünden kaçtığının
farkında değildi. "
Abdülaziz
bin Ebi Cemile el-Ensari anlatıyor: "İbn Ömer, öldürüldükten sonra
asılmışken İbn ez-Zübeyr'in yanından geçerken şöyle dedi: ‘‘Ey Ebu Hubeyb!
Allah sana rahmet eylesin. Sen gerçekten çokça oruç tutar ve çokça namaz
kılardın. Eğer sen onların en kötüsü isen Kureyş gerçekten felah
bulmuştur.’‘"
Haccac
O'nu astıktan sonra Yahudilerin kabristanına bırakmış ve haber gönderip
annesini yanına çağırtmış, ancak annesi gelmemişti. Bunun üzerine O'na şu
haberi gönderdi: "Ya yanıma gelirsin veyahut da seni saçlarından
sürükleyip getirecek kimseler gönderirim." Ancak yine gitmedi. Bu sefer
Haccac O'nun yanına gitti. Yanına vardığında şöyle dedi: "Benim Abdullah'a
yaptıklarımı nasıl buldun?" Annesi şu cevabı verdi: "Görüşüm odur ki,
sen benim oğlumun dünyasını, oğlum da senin ahiretini ifsat etmiştir.
Resulullah (S.A.V.) bize şöyle buyurmuştu: ‘‘Sakifte bir yalancı ve bir de her
tarafı tahrip eden kişi vardır.’‘ Yalancıyı (Muhtar'ı kastediyor) gördük.
Tahrip ediciye gelince, o da sensin."
Bu
Sahih bir hadis olup Müslim ‘‘Sahih’‘inde rivayet etmiştir.
İbn
ez-Zübeyr bir gün Abdullah bin Ca'fer'e şöyle dedi: "Resulullah (S.A.V.)
ile seninle beraber karşılaştığımız günü hatırlıyor musun? Fatıma'nın iki
oğlunu almış idi." Abdullah bin Ca'fer O'na şöyle karşılık verdi:
"Evet, bizi taşıdı, fakat seni de bıraktı." İbn ez-Zübeyr böyle bir
cevabı alacağını bilmiş olsaydı sormazdı.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
MUHAMMED BİN
MERVAN'IN CEZİRE VE ARMENİA VALİLİĞİ