İBNÜ’L-ESİR |
4. CİLT |
MÜSLİM'İN
TÜRKLERLE SAVAŞI
Müslim
nehri geçtikten sonra kendisine iltihak edenler odlu. Buhara'ya vardığında Halid
bin Abdullah'ın, kendisinin Irak'a tayin edildiğini ve yine de savaşlarını
tamamlamasını bildiren mektubunu aldı. Müslim Fergana'ya geçti, burada Türk
Hakanı'nın kendisine doğru geldiğini haber alarak hareket etti. Üç merhale
yürüdükten sonra hakan onlara doğru yürüdü. Müslümanlardan bir gruba rastladı.
Bunlardan bazıları katledildi. Müseyyeb bin Bişr Reyahi, Müseyyeb'in
süvarilerinden Bed ve sonra Gürek'inCı) kardeşi katledilenlerdendi. Halk
ayaklanarak bunları ordudan çıkardılar. Müslim yine askerlerine hareket emri
verdi, sekiz gün boyunca yürüdü. Hakan da askerleriyle bunların çevresinde
dolaşıyordu. Sekizinci günde konaklamak arzusuyla müşavere yaptılar ve
"Burada sabahlarsak suya ulaşırız, zaten su buradan uzak değiL."
diyerek konaklama kararı aldılar. Fazla yüksek bina kurmadılar, ağır gelen
eşyaları yaktılar. Böylece milyonlar değerinde şeyler yakıldı. Sabahleyin nehre
ulaştılar. Fergana ve Şaş ahalisi nehrin aşağılarında bulunuyorlardı. Müslim
bin Said emrindekilere, kılıçlarını kınlarından sıyırmalarını emretti. Her yer
kılıç oldu. Sonra nehri bırakıp geçtiler. Hakanın bir oğlu yine onları takibe
devam etti. Humeyd bin Abdullah Amr'a haber göndererek: "Arkamızda iki yüz
kadar Türk var, biraz beni bekleyin de onlarla savaşayım." dedi ve durarak
bu Türklere saldırdılar. Suğdların reisini, Türklerin kumandanını ve Suğd
ehlinden yedi kişiyi esir aldılar, öbürleri ise gittiler. Humeyd geri döndüğü
sırada sırtından yediği bir okla öldü.
Susuzluk
baş gösterdi. Abdurrahman Amiri devesiyle yirmi kırba su taşıyarak bunu yudum
yudum insanlara içirdi. Müslim bin Said su istedi, kendisine bir kapta su
getirdiler. Bu suyu Cabir veya Haris bin Kesir (Süleyman bin Kesir'in kardeşi)
alıp içti. Müslim: "Ona dokunmayın, o benim suyumu çok susadığı için almıştır."
dedi.
Hucende'ye
vardıklarında açlık ve susuzluktan bitap düşmüşlerdi. İnsanlar sağa sola
dağıldılar. İki süvari Abdurrahman bin Nuaym'ı aradılar. Abdurrahman'a Halid'in
kardeşi Esed bin Abdullah'tan, Horasan'a dair ahdini getirdiler. Abdurrahman bu
ahdi Müslim'e okuttu. Müslim: "Kabul ve itaat ediyoruz." dedi.
Abdurrahman
Amül Çölü'nde ilk defa çadır ittihaz eden kimsedir:
Hazrec
Tağlebi şöyle diyor:
Türkler
bizimle savaştılar; hatta bizi öyle kıstırdılar ki, ölüme kesin gözüyle bakıyorduk.
Havsere bin Yezid bin Hürr bin Huneyf Türklere dört bin kişiyle saldırıp geri
çekildi. Nasr bin Seyyar otuz kişilik süvari bölüğüyle saldırıp Türkleri yer
değiştirmek zorunda bıraktı. Sonra hep birlikte hücuma geçildi ve Türkler
hezimete uğradı. (Havsere, Rakabe bin Hürr'ün kardeşinin oğludur.)
Denildiğine
göre, Ömer bin Hübeyre Müslim'i tayin ettiği sırada O'na:
"Hacibini
güvendiğin salih kimselerden seç; çünkü senin meramını anlatacak olan odur. Bir
de ‘‘mazeret görevlileri’‘ (ummal-i özr) seç." der. Müslim:
"‘‘Ummal-i özr’‘ ne demektir?" diye sorar. Ömer: ‘‘Her bölgenin
ahalisi kendi görevlisini (amilini) seçsin.’‘ diye buyurursun. Eğer bunlar iyi
çıkarsa senin lehine, şayet kötü çıkarsa bundan mesul olan onlardır, sen mazur
olursun." diye cevap verir.
Müslim
bin Said'in mühürdarı Tevbe bin Ebi Said idi. Esed bin Abdullah Horasan Valisi
olunca bunu kendi mühürdarı yapmıştır.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
HİŞAM BİN
ABDÜLMELİK'İN HACCETMESİ