|
İBNÜ’L-ESİR |
4. CİLT |
HİCRET'İN
ALTMIŞ DOKUZUNCU YILI OLAYLARI (M. 688-689)
AMR BİN SAİD
EL-ESDAK'IN ÖLDÜRÜLMESİ
Bu
yıl içerisinde Amr bin Said, Abdülmelik bin Mervan'a muhalefet edip Dimaşk şehrini
eline geçirmiş, daha sonra da Abdülmelik O'nu öldünnüştü. Bu olayın 70 yılında
olduğu da söylenmiştir.
Bunun
sebebi şuydu: Abdülmelik bin Mervan Kınnesrin'den döndükten sonra Allah'ın
dilediği kadar bir süre Dimaşk'ta kalmış, daha sonra Karkisiya'ya gitmek üzere
yola çıkmıştı. O sırada Karkisiya'da Züfer bin Haris elKülai bulunuyordu.
Karkisiya'ya gittiği sırada Amr bin Said de Abdülmelik ile birlikteydi. Habib
yakınlarına varınca Amr beraberinde Kelbli Humeyd bin Hureys ile yine Kelbli
Züheyr bin Ebred olduğu halde geceleyin oradan geri dönüp Dimaşk'a vardı. O
sırada Dimaşk'ta Sakifli ve Um el-Hakem'in oğlu Abdurrahman bulunuyordu.
Abdülmelik O'nu Dimaşk'a kendisinin yerine vekil bırakmıştı. Abdurrahman Amr
bin Said'in geri döndüğü haberini alınca Dimaşk'ı bırakıp kaçtı. Amr şehri ve
oradaki hazineleri ele geçirdi, Abdurrahman'ın evini yıktı. Halk onun etrafında
toplanınca bir konuşma yapıp çeşitli vaatlerde bulundu.
Sabah
olunca Abdülmelik Amr'ın nerede olduğunu araştırdı. Durumu öğrenince Dimaşk'a
geri döndü ve O'nunla bir kaç gün çarpıştı. Amr atlıların başına Humeyd bin
Hureys'i getirdiği zaman Abdülmelik O'nun karşısına Kelbli Süfyan bin Ebred'i,
Amr atlıların başına Zübeyr bin Ebred'i getirdiği zaman da Abdülmelik O'nun
karşısına Hassan bin Malik bin Bahdel'i çıkardı.
Daha
sonra Abdülmelik ile Amr birbirleriyle barış yapıp bu konuda kendi aralarında
bir belge yazdılar ve Abdülmelik Amr'a eman verdi. Amr atlılarıyla çıkıp
Abdülmelik'in yanına gitti. Amr'ın atı Abdülmelik'in çadırının iplerini
çiğneyip koparınca çöktü. Daha sonra Amr AbdÜımelik'in yanına vardı.
Abdülmelik
perşembe günü Şam'a girdi. Abdülmelik Şam'a girişinden dört gün sonra Amr'a:
"Yanıma gel." diye haber gönderdi. Abdülmelik Amr'ı öldürme hususunda
Himyerli Küreyb bin Ebrehe'ye danışmış, O da şöyle cevap vermişti: "Bu
işle benim hiç bir ilgim yoktur. Zaten Himyerliler hep bu tür işlere girdikleri
için yok olup gittiler."
Elçi
kendisini AbdÜımelik'in huzuruna çağırmak üzere Amr'ın yanına girdiğinde
Abdullah bin Yezid bin Muaviye Amr'ın yanında bulunuyordu. Abdullah Amr'a
şunları söyledi: "Ey Ümeyye'nin babası! Ben seni göZÜmden, kulağımdan daha
çok seviyorum. Görüşüm odur ki O'nun yanına gitme." Amr:
"Niye?"
diye sorunca Abdullah şu cevabı verdi: "Çünkü Ka'ab el-Ahbar'ın hanımının
oğlu olan Tubey' bana: "İsmailoğulları'ndan ileri gelen birisi geri
dönecek, Dimaşk'ın kapılarını kapatacak, daha sonra Dimaşk'tan dışarı
çıkarılacak, fazla bir süre geçmeden öldürülecektir." demişti." Bunun
üzerine Amr şöyle dedi: "Allah'a yemin ederim, ben uykuda bile olacak
olsam İbn ez-Zerka benim üzerime gelemez ve bana karşı hiç bir cesaret
gösteremez. Bana gelince, ben de dün Osman'ı rüyamda gördüm, bana kendi
gömleğini giydirdi."
Abdullah
bin Yezid Amr'ın damadı oluyordu. Daha sonra Amr elçiye şunları söyledi:
"Akşam üzeri gelirim."
Akşam
olunca Amr üzerine bir zırh giydi, zırhının üzerine bir cübbe aldı, kılıcını
kuşandı. Kelbli Humeyd bin Hureys de yanındaydı. Abdülmelik'in yanına gitmek
üzere kalktığında halıya ayağı takıldı ve tökezledi. Humeyd O'na: "Allah
aşkına sözümü dinle de O'nun yanına gitme." dedi. Amr'ın Kelbli hanımı da
aynı şeyi söylediyse de Amr onların dediklerine kulak asmayıp yanına yüz köle
alarak gitti.
Diğer
taraftan Abdülmelik ise Mervanoğulları'nı yanında toplamıştı.
Amr
kapıya gelince girmesi için izin verdi, O da girdi. Her bir kapının yanında Amr
ile birlikte gelmiş olanlardan bir kaç kişi alıkonuyordu. AbdÜımelik'in
huzuruna gireceği zaman yanında sadece çocuk yaşta bir kölesi kalmıştı. Amr
Abdülmelik'in yanına girdiğinde Mervanoğulları'mn, Hassan bin Bahdel'in,
Huza'alı Kabisa bin Züeyb'in toplanmış olduklarını görünce bir kötülük
düşünüldüğünün farkına vardı. Bunun üzerine Amr yanındaki çocuğa dönüp: "Kardeşim
Yahya'ya git ve yanıma gelmesini söyle." dedi. Ancak çocuk anlamadı ve:
"Efendim?" deyince Amr: "Allah'ın yangınında ve ateşinde sen
yanımdan kaybol!" diye çıkıştı. Abdülmelik, Hassan ve Kabisa'ya gitmeleri
için izin vermişti, onlar da kalkıp giderken evin kapısında Amr ile
karşılaşmışlardı. Amr tekrar yanındaki çocuğa: "Haydi, Yahya'ya git ve
yanıma gelmesini söyle." deyince çocuk yine: "Efendim?" dedi.
Amr da bunun üzerine tekrar: "Yanımdan kaybol!" diye çıkıştı.
Hassan
ile Kabisa dışarı çıkınca kapılar kapanarak Amr içeri girdi.
Abdülmelik
O'nu güzel bir şekilde karşıladı ve: "Buraya gel, buraya gel ey Ebu
Ümeyye!" diyerek tahtın üzerine, kendisinin yanına oturttu. Uzun bir süre
O'nunla konuştuktan sonra şöyle dedi: "Hey çocuk, şunun kılıcını alıver!"
Amr: "Ne oluyoruz ey Müminlerin emiri?" deyince Abdülmelik:
"Benimle yan yana ve kılıcını kuşanmış olarak oturmayı nasıl
düşünebilirsin?" diyerek yanındaki kılıcı aldırdı. Arkasından yine
konuşmağa daldılar. Daha sonra Abdülmelik O'na şöyle dedi: "Ey Ebu Ümeyye!
Sen bana itaatsizlik etmeğe başladığında kendi kendime şöyle yemin ettim:
"Şayet gözüm sana doya doya bakacak olursa ve seni elime geçirirsem
prangaya vurduracağım." Bunun üzerine orada bulunan Mervanoğulları şöyle
sordu: "Sonra O'nu serbest mi bırakacaksın ey Müminlerin emiri?"
Abdülmelik: "Tabii, ben bununla Ebu Ümeyye'ye ne yaparım ki?" dedi.
Bu sefer Mervanoğulları Amr'a: "MüminIerin emirinin yeminini yerine
getirt." deyince Amr şöyle karşılık verdi: " Allah senin yeminini
yerine getirmiş olsun ey müminlerin emiri!"
Bunun
üzerine Abdülmelik döşeğinin altında bulunan prangaları çıkardı ve: "Hey
köle, kalk ve bu prangayı O'na vur!" dedi. Köle kalkıp Amr'ı prangaya
vurduktan sonra Amr şunları söyledi: "Ey Müminlerin emiri! Sana Allah'ı
hatırlatıyor ve beni bu şekilde herkesin önüne çıkartmanı istiyorum."
Abdülmelik O'na şöyle cevap verdi: "Ey Ebu Ümeyye, ölüme yaklaşmışken de
mi bana tuzak kurmayı düşünüyorsun? Allah'a yemin ederim, seni bu şekilde
prangaya vurulmuş olarak herkesin önüne çıkartacak değiliz." Daha sonra
Abdülmelik O'nu öyle bir itti ki, Amr'ın ağzı tahta çarptı ve ön dişleri
kırıldı. Bunun üzerine Amr şöyle dedi: "Ey Müminlerin emiri! Allah'ı
hatırlamanı istiyorum. Bir kemiğim kırılmış bulunuyor, bundan daha kötü bir şey
yapmağa kalkma." Abdülmelik şu cevabı verdi: "Allah'a yemin ederim,
sana bundan fazla bir şey yapmadığım takdirde bunu yanıma bırakacağına ve
Kureyş'in durumunu düzelteceğine inansaydım seni serbest bırakırdım; fakat her
hangi bir beldede ikimizin durumunda iki kişi bir araya gelmiş se kesinlikle
biri diğerini çıkartmıştır." Amr AbdÜımelik'in kendisini öldürmekte
kararlı olduğunu görünce: "Şimdi de sözünde durmamak mı ey İbn
ez-Zerka?" dedi.
Denildiğine
göre, Amr ön dişleri kırılınca elini ağzına götürmeğe çalıştı.
Bunun
üzerine Abdülmelik kendisine şunları söyledi: "Ey Amr! Ön dişlerinin
bundan sonra nefsinin asla memnun kalamayacağı bir duruma gelmiş olduklarını
görüyorum."
Bu
sırada müezzin ikindi ezanını okudu. Abdülmelik namaz kıldırmak üzere dışarı
çıkınca kardeşi Abdülaziz'e Amr'ı öldürmesini emretti. Abdülaziz ayağa kalkıp
kılıçla Amr'ı öldürmek isteyince Amr O'na şöyle dedi: "Sana Allah'ı
hatırlatıyor ve aramızdaki akrabalık dolayısıyla beni öldürme işini üzerine
almamanı istiyorum. Beni akrabalık itibariyle senden daha uzak birisi
öldürsün." Bunun üzerine Abdülaziz kılıcı bıraktı ve yerine oturdu.
Abdülmelik alelacele bir namaz kıldırdı, herkes içeri girdi ve kapılar
kapatıldı. Abdülmelik çıkarken herkes beraberinde Amr'ın olmadığını görmüştü.
Bu Yahya bin Said'e bildirilince Yahya Amr'a ait bin azatlı köle ve pek çok
arkadaşı ile birlikte geldi. Bunlar AbdÜımelik'in kapısında: "Ey Ebu
Ümeyye, bize sesini duyur!" diye bağırmağa başladılar. Yahya Humeyd bin
Hureys ve Züheyr bin Ebred ile birlikte sarayın kapısını kırarak içeri girdi,
önlerine gelene kılıçlarıyla vurmaya başladılar. AbdÜımelik'in oğlu Velid de
başına bir darbe yedi. Divan'da görevli bulunan İbrahim bin Arabi O'nu taşıyıp
evrak odasına götürdü.
Abdülmelik
namaz kılıp gelince Amr'ın hala yaşamakta olduğunu gördü ve Abdülaziz'e:
"Bunu niçin öldürmedin?" diye sordu. Abdülaziz şu karşılığı verdi:
"Bana Allah'ı ve aramızdaki akrabalığı hatırlattı, ben de
öldüremedim." Bunun üzerine Abdülmelik şunları söyledi: "Hay Allah
topuklarına işeyen annenin cezasını versin, sen ondan başkasına
çekmemişsin." Daha sonra Abdülmelik eline kısa bir mızrak aldı ve Amr'a
saplamak istedi, ancak mızrak işlemedi. İkinci defa tekrarladığı halde yine
mızrak girmedi. Bu sefer Abdülmelik eliyle Amr'ın pazusuna vurdu. O zaman
zırhın farkına vardı ve: "Bir de zırh mı giyinmişsin? Sen hazırlıklı
gelmişsin." dedi. Daha sonra Abdülmelik eline bu işler için hazırlanmış
özel kılıcı aldı ve Amr'ın yatırılmasını emı'etti. Abdülmelik O'nun göğsü
üzerine oturup şu beyti okuyarak kafasını kesti:
‘‘Ey
Amr! Vazgeçmezsen eğer bana hakaretten ve beni küçük düşürmekten. Cesedinin:
"Bana su verin" diyeceği yerde seni öldürürüm.’‘
Abdülmelik
titreyerek Amr'ın üzerinden silkindi. O'nu Amr'ın göğsünün üzerinden taşıyıp
tahtına bıraktılar. Şöyle dedi: "Ben bu iş gibisini hiç görmedim. O'nu
dünyada hüküm sahibi olduğum ve ahiret endişesi taşımadığım halde
öldürdüm."
Mervanoğulları
ve yanlarında bulunan azatlıları, Yahya ve beraberindekiler içeri girip
kendilerini çıkartmağa başlayınca çarpışmağa koyuldular. Diğer taraftan Sakifli
Abdurrahman bin Um el-Hakem gelip Yahya'ya Amr'ın kafasını verdi, O da halkın
arasına attı. Abdülaziz bin Mervan da kalkıp para keselerini getirdi ve bunu
halkın önüne atmağa başladı. Bu gelenler başı ve parayı görünce paraları
aldılar ve dağıldılar. Arkasından Abdülmelik emir verip bu paraları toplattı ve
dağıtılan bütün paralar Bey tülmal'e geri döndü.
Denildiğine
göre, Abdülmelik namaza çıkınca Amr'ın öldürülmesi için kölesi İbnu'z-Zairiyye'ye
emir vermiş, O da öldürerek başını halkın önüne atmıştı. Yahya'nın başına da
bir taş parçası atılmıştı. Abdülmelik tahtını mescide çıkarttırarak üstüne
oturmuştu. Oğlu Velid'i arayıp bulamayınca şöyle dedi: "Allah'a yemin
ederim, eğer O'nu öldürmüş iseler kesinlikle intikamını alacağım." Bu
sırada İbrahim bin Arabi el-Kinani gelip şöyle dedi: "Velid benim
yanımdadır, zararsız bir şekilde yaralı bulunuyor."
Daha
sonra Yahya bin Said AbdÜımelik'in yanına getirilince O'nun da öldürÜlmesini
emretti. Bunun üzerine Abdülaziz bin Mervan ayağa kalkıp şöyle dedi: "Ey
müminlerin emiri, canım sana feda! Sen bir gün içerisinde bütün
Ümeyyeoğulları'nı mı öldÜreceksin?" Bunun üzerine Abdülmelik emir vererek
Yahya'nın hapsedilmesini istedi. Abdülmelik Anbese bin Said'in de öldürülmesini
istemiş, Abdülaziz aynı şekilde O'nun da bağışlanmasını dilemişti. Abdülmelik
Kelbli Amir bin Esved'i de öldürmek istediyse de Abdülaziz engel oldu. Daha
sonra Amr bin Said'in çocuklarının hapsedilmesi için emir verdi. Arkasından
amcaları Yahya ile birlikte onları da hapisten çıkarttı, onlar da Mus'ab bin
ez-Zübeyr' in yanına gittiler.
Abdülmelik
daha sonra Amr'ın Kelbli hanımına: "Bana Amr'a yazmış olduğum sulh
mektubunu gönder." diye haber gönderdi. Amr'ın hanımı gelen elçiye şöyle
dedi: "Git, O'na bu barış mektubunun kendisiyle birlikte kefenlerinin
arasında olduğunu, Rabbinin huzurunda O'na karşı delilolarak kullanacağını
söyle." Abdülmelik ile Amr nesep itibariyle Ümeyye'de birleşiyorlardı.
AbdÜlmelik Mervan'ın oğlu, Mervan Hakem'in, Hakem Ebu'ı-As'ın, O da Ümeyye'nin
oğludur. Amr'ın babası Said, O'nun babası ise Ümeyye'dir. Diğer taraftan Amr'ın
annesi olan Um el-Benin Hakem'in kızı olup Abdülmelik'in halasıdır.
Abdülmelik
Mus'ab'ı öldürünce ve herkes O'nun etrafında toplanınca Amr'ın çocukları gelip
Abdülmelik'in huzuruna girdiler. Amr'ın bu çocukları dört tane olup isimleri:
Ümeyye, Said, İsmail ve Muhammed'dir. Abdülmelik onları görünce şöyle dedi:
"Sizler öyle bir ailesiniz ki, hala kendinizi bütün kavminizden daha üstün
görüyorsunuz, halbuki Allah size hiç de böyle bir üstünlük vermemiştir. Benimle
babanız arasındaki durum ise yeni bir şey değildir. Aksine bu bizden de, sizden
de öncekilerin nefislerinde Cahiliyye döneminden beri yer etmiş bir şeydir.
"
Onların
yaşça en büyükleri olan Ümeyye'nin cevap vermesi beklendi, ancak konuşamayıp
sustu. Bunun üzerine ortancaları olan Said bin Amr ayağa kalkıp şöyle dedi:
"Ey müminlerin emiri! Sen bize Cahiliyye döneminde olmuş bir şeyden söz
etme, çünkü YÜce Allah İslam'ı göndermiş, Cahiliyye'yi yıkmış, cennetini vaat
etmiş, cehenneminden de sakındırmış bulunuyor. Seninle Amr arasında olanlara
gelince: Amr senin amcanın oğluydu. Neler yaptığını sen daha iyi bilirsin. Amr
şimdi Allah'ın huzuruna varmıştır. Zaten hesaba çekici olarak Allah yeter .
Yemin ederim ki eğer sen bizleri aranızda olup bitenlerden ötürü sorumlu
tutacak olursan kesinlikle yerin altı üstünden bizim için daha
hayırlıdır."
Bu
sözler üzerine Abdülmelik onlara karşı yumuşayıp: "Babanız beni
birbirimizi öldürmemiz gibi bir durumla karşı karşıya bıraktı. Ben de kendim
ölmektense O'nu öldürmeyi tercih ettim. Sizlere gelince, ben size ne diye
yakınlık duymayayım ve ne diye akrabalığımızın hakkını vermeyeyim?" dedi.
Onlara mükafatlar, hediyeler verdi; hukuklarına riayet etti ve kendisine
yakınlaştırdı.
Denildiğine
göre, Halid bin Yezid günün birinde AbdÜımelik'e: "Ben Amr'ı nasıl tuzağa
düşürüp öldürdüğüne hala şaşıyorum." demiş, bunun üzerine Abdülmelik şu
iki beyitle cevap vermiş:
‘‘Korkusu
gitsin diye yakınlaştırdım O'nu bana, Sonra da üzerine kararlı ve sağlam
atılayım diye. Dinim için gazaba gelerek ve dinimi korumak için yaptım, Hiç
kötülük işleyenle iyinin yolunu tutan bir olur mu?’‘
Denildiğine
göre, Amr'ın karşı gelmesi ile öldürülmesi Abdülmelik'in Irak'a Mus'ab ile
çarpışmak üzere gittiği sırada olmuştu. Amr O'na şöyle demişti: "Sen
Irak'a çıkıyorsun ama baban kendisinden sonra bu işi bana vermişti ve ben
O'nunla birlikte bu şartla çarpışmıştım. O halde sen bu işi bana ver."
Ancak Abdülmelik Amr'ın bu teklifini kabul etmemiş, Dımaşk'a geri dönmüş ve
daha önce sözünü ettiğimiz şekilde O'nu öldürmüştü.
Bir
başka rivayete göre de Abdülmelik, Amr'ı kendisinin yerine Dımaşk'ta vekil
bırakmış, fakat Amr AbdÜımelik'e muhalefet ederek oraya sığınmış ve kendisini
korumaya almıştı. Doğrusunu Allah daha iyi bilir.
Abdullah
bin ez-Zübeyr Amr'ın öldürüldüğünü işitince: "İbnu'z-Zerka şeytanın
tokadını yemiş olan kişiyi öldürdü." dedikten sonra şu ayeti okudu: ‘‘İşte
bizler işledikleri (günahlar) yüzünden zalimleri bu şekilde birbirine musallat
ederiz.’‘ (En'am suresi, 129).
Aynı
haber İbnu'l-Hanefiyye'ye ulaşınca O da şöyle dedi: ‘‘Her kim sözünden cayarsa,
kendi aleyhine caymış olur.’‘ (Feth suresi, 10). Daha sonra şunları ekledi:
"Kıyamet günü, yapılmış olan gadr ölçüsünde O'na bir sancak dikilecektir.
"
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA