İBNÜ’L-ESİR

4. CİLT

HİCRİ 132.YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

MERVAN'IN ZAB'DA YENİLMESİ

 

Kahtabe'nin Ebu Avn Abdülmelik bin Yezid el-Ezdi'yi Şehrezur'a gönderdiğini daha önce zikretmiştik. Yola çıkan Ebu Avn Osman bin Süfyan'ı öldürmüş, Musul dolaylarına varmıştı. 120 yılında Mervan bin Muhammed Harran'dan O'nun üzerine yürümüş, Zab'a varınca bir hendek kazdırmıştı. Ebu Seleme de her birisinin kumandasına üç biner kişi vermek suretiyle Uyeyne bin Musa, Minhal bin Fettan ve İshak bin Talha'yı göndermişti.

 

Ebu'I-Abbas ortaya çıkınca Seleme bin Muhammed'i iki bin kişiyle, Abdullah et-Tai'yi bin beş yüz kişiyle, Abdülhamid bin Rib'i et-Tai'yi iki bin kişiyle, Veddas bin Nadle'yi, de beş yüz kişiyle Ebu Avn'a gönderdi, sonra etrafındakilere şöyle sordu: "Ailemden Mervan üzerine kim gitmek ister?" Abdullah bin Ali gitmek istediğini söyleyince O'nu da Ebu Avn'ın üzerine gönderdi. Ebu Avn bunu duyunca her şeyini terk ederek kaçtı.

132 yılı cemaziyülahirinin ikinci gecesi Abdullah bin Ali Zab Nehri'nin sığ olan geçit yerini öğrenerek Uyeyne bin Musa'yı elli bin kişiyle nehrin karşı tarafına geçirdi. Mervan'ın karargahına kadar ilerlediler, akşama kadar savaşıp Abdullah bin Ali'nin yanına döndüler.

 

Sabahleyin Mervan Nehrin üzerine köprüler kurdurdu ve karşıya geçti.

 

Vezirleri bunun doğru olmadığını söyledilerse de dinlemedi. Oğlu Abdullah'ı bir birlikle gönderdi, bunlar Abdullah bin Ali'nin ordusunun aşağı tarafında konakladılar. Abdullah bin Ali, Muharık'ı dört bin kişiyle Abdullah bin Mervan'ın üzerine gönderdi, Mervan'ın oğlu da bu ordunun üzerine Velid bin Muaviye bin Mervan bin Hakem'i yolladı. İki grup karşılaştılar. Adamları yenilmesine rağmen Muharık kaçmayıp savaşmakta direndi. Daha sonra yanındakilerle birlikte esir edilip, öldürülenlerin kelleleriyle birlikte Mervan'a gönderildiler. Mervan esirlerden birinin yanına getirilmesini emredince Muharık'ı getirdiler. Muharık zayıfbir adamdı, Mervan: "Sen Muharık mısın?" diye sorduğunda: "Hayır askerlerin kölelerinden biriyim." diye cevap verdi. Muharık'ı tanıyor musun?" diye sordu. "Evet." diye karşılık vermesi üzerine bu defa: "O halde bak bakalım, bunların arasında O'nun kellesi var mı?" dedi. İçlerinden birini işaret ederek: "İşte, şu!" diye gösterdi. Bunun üzerine Mervan O'nu serbest bıraktı. Mervan'ın yanındaki adamlardan biri Muharık'a baktı ve O'nu tanımadığı için: "Allah Ebu Müslim'e lanet etsin, bunları bizimle savaşmak için gönderiyor." dedi.

Başka bir rivayete göre, Muharık kellelere bakınca: "O'nun başını göremiyorum, kaçmış olmalı." dedi, Mervan bunun üzerine O'nu serbest .• bıraktı.

 

Abdullah bin Ali'ye Muharık'ın yenilgi haberi ulaşınca yenilenlerin ordunun yanına dönüp askerlerin morallerini bozmalanna engelolmak için adam çıkardı ve yollarını kestirdi. Ebu Avn Abdullah'a, Muhank'ın yenilgi haberi duyulup askerlerin morali bozulmadan derhal Mervan'a saldırmasını tavsiye etmişti. Orduya silahlarını kuşanıp harbe hazırlanmaları emredildi. Atlandılar ve karargaha Muhammed bin Sul'u bırakıp Mervan'ın üzerine yürüdüler. Sağ kanat kumandanlığına Ebü Avn, sol kanat kumandanlığına Velid bin Muaviye'yi geçirdi. Askerlerinin sayısı yirmi bindi. Farklı rivayetlerde on iki bin veya daha değişik rakamlar da verilmektedir.

 

İki ordu karşılaşınca Mervan, Abdülaziz bin Ömer bin Abdülaziz'e: "Eğer zeval vaktine kadar bizimle savaşmazlarsa biz onları Mesih (İsa)'in yanına göndeririz. Eğer bizimle savaşırlar ve savaş zeval vaktine kadar sürerse biz Allah'a aidiz ve O'na döneceğiz." dedi.

Mervan, Abdullah'a haber gönderip sulh teklif, etti. Abdullah: "İbn Ruzeyk yalan söylüyor, atlar oraları çiğnemeden güneş batmayacak inşaallah." dedi. Mervan Şamlılara: "Bekleyin, savaşı biz başlatmayalım." dedi ve güneşi gözlemeğe başladı. Velid bin Muaviye bin Mervan bin Hakem beklemeyip saldırdı. O'na çok kızdı ve küfretti. İbn Muaviye Ebu Avn ile savaştı. Ebu Avn Abdullah bin Ali'nin yanına çekildi. Musa bin Ka'ab'a askerlerini bineklerinden indirmesini söyledi. Askerlere bineklerinden inmeleri için emir verildi, indiler. Dizleri üzerine oturup mızraklarını ileriye doğrultarak savaşmağa başladılar. Şamlılar gerileme belirtileri gösterdi. Abdullah bin Ali bir taraftan yürüyerek ilerliyor, bir taraftan da: "Yarabbi! Ne zamana kadar senin uğrunda savaşacağız?" diyordu. "Ey Horasanlılar! Ey İbrahim'in isyancıları! Ey Muhammed! Ey Mansur!" diye seslendiler. Savaş kızıştı. Mervan, Kudaa'ya:

 

"İniniz." diye emir verdi. Bu arada Benu Süleym'e de inme emri verildi. Sekasik, Benu Amir, Sekün ve Gatafan kabilelerine de saldırmaları emredildi. Bu arada güvenlik şefine de bineğinden inmesini emretti, ancak o kendisini silahlara hedef yapamayacağını söyledi. "Seni cezalandıracağım." deyince: "Vallahi, bunu yapabilmeni isterdim." diye cevap verdi.

Mervan'ın o gün aldığı her tedbir tersine tepiyor ve bir aksaklık meydana geliyordu.

yanındaki malları ortaya çıkarttı ve askerlere: "Sabredip savaşa devam ederseniz bu mallar sizindir." diye ilan ettirdi. Askerler malları kapışma sevdasına düştüler. Malları alıp kaçmaları tehlikesi olduğu söylenince oğlu Abdullah'a haber gönderip adamlarıyla birlikte ordunun arka tarafına geçerek mal yağmalamakla meşgulolan, askerlere engelolmasını emretti. Abdullah bu emri yerine getirmek için adamlarıyla beraber geri dönünce yenilgiden dolayı döndüğü zannedildi ve Mervan'ın ordusu paniğe kapılıp dağıldı. Köprüler yıkıldı. O gün boğulanların sayısı harpte ölenlerin sayısından fazlaydı.

 

Bu savaşta boğulanlar arasında İbrahim bin Velid bin Abdülmelik bin el-Mahlu'da vardı. Abdullah: ‘‘Denizi yarıp sizi kurtarmış, Firavun'un adamlarını da gözleriniz önünde sulara gömmüştük.’‘ (Bakara, 50) ayetini okudu. Said bin Hişam bin Abdülmelik de bu savaşta öldürülenler arasındaydı. Abdullah'ın O'nu Şam'da öldürdüğü de söylenir.

Abdullah bin Ali ordunun yanında yedi gün kaldı. Said bin As soyundan biri Mervan'ı şu şiiriyle hicvetti:

 

‘‘Kaçış Mervan'dan ayrılmamakta ısrar etti. Dedim, ki O'na: "Zalim, mazlum olarak döndü. " O 'nu ilgilendiren kaçmaktır.

Kaçıp saltanatı terk etmek nerede? Artık yavaş ve vakarlı yürüme senden uzaklaşmıştır; din, soy sap yoktur.

O hilmin silip süpürücüsü ve cezanın Firavun 'udur. O 'nda fazilet arama; köpekten daha aşağı köpektir.’‘

Abdullah bin Ali zafer haberini o gÜn mektupla Seffah'a bildirdi. Mervan'ın karargahında bulduğu pek çok silah ve mala el koydu. Orada bulduğu her kadın Mervan' ın cariyesiydi.

Seffah mektubu alınca iki rekat namaz kıldı ve bu savaşa katılanlara beş yÜzer dinar verilmesini, erzak bedellerinin de seksene çıkarılmasını emretti.

Mervan'ın Zab'da yenilmesi cemaziyülahirin on birinci günüydü. Bu savaşta öldürülenler arasında Yahya bin Hişam bin Abdülmelik de vardı. Yahya Endülüs Valisi Abdurrahman'ın kardeşiydi.

 

Savaş esnasında Abdullah bin Ali tek başına şerefli ve azametli bir tavırla savaşan bir genç gördü. O'na: "Ey genç! Mervan bin Muhammed de olsan sana eman veriyorum." dedi. Genç: "Mervan değilsem de O'ndan aşağı değilim." diye cevap verdi. Abdullah bunun Üzerine: "Her kim olursan ol, sana eman veriyorum." dedi, sonra şu şiiri okudu:

‘‘Hayatı zelil etti, ölümden hoşlanmadı; hepsini hazmı zor yemekler olarak görüyorum. Bu ikisi dışında bir şey olmazsa o zaman ölüme gidiş güzel bir gidiştir.’‘

 

Sonra öldÜrülünceye kadar savaşa devam etti. Anladılar ki o Mesleme bin Abdülmelik'miş.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

İMAM İBRAHİM BİN MUHAMMED BİN ALİ'NİN ÖLDÜRÜLMESİ