İBNÜ’L-ESİR

4. CİLT

HİCRİ 117.YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

UBEYDULLAH BİN HABHAB'IN AFRİKA VE ENDÜLÜS VALİLİĞİ

 

Hişam bin Abdülmelik bu yıl içerisinde Ubeydullah bin Habhab'ı Afrika ve Endülüs'e vali tayin etmiş ve oraya gitmesini emretmiştir.

 

Ubeydullah Mısır Valisi idi. Mısır'a oğlunu vekil bırakarak Afrika'ya hareket etti. Endülüs'e Ukbe bin Haccac'ı amil tayin etti, Habib bin Ebi Ubeyde bin Ukbe bin Nafi'i ise savaşçı olarak Mağrib (Fas)'e gönderdi.

 

Habib Sus ve Sudan topraklarına kadar ilerledi. Karşısına çıkan herkese üstünlük sağladı. Pek çok ganimet ve kadın esir ele geçirdi. Mağribliler Habib'den müthiş bir korkuya kapıldılar. Kadın esirler arasında tek göğüslü iki berberi cariyeye tesadüf etti.

 

Habib bu gazvelerden salimen döndü. Surdaniye Adası'na 117 yılında denizden bir ordu gönderdi, bu donanına bazı fetihler yaptı ve ganimetierle geri döndü. Daha sonra 122 yılında Sicilya Adası'na (Sikilliye) bir ordu sevketti. Oğlu Abdurrahman bin Habib'i de bu ordu ile gönderdi. Sicilya'ya varınca oğlu Abdurrahman'ı süvarilerin başına geçirdi. Abdurrahman karşısına çıkan herkesi hezimete uğratarak misli görülmemiş zaferler kazandı. Abdurrahman Sicilya'nın büyük şehirlerinden Serkusa şehrine kadar ilerledi. Bunları hezimete uğratıp kuşatma altına aldı ve cizye vermeleri şartıyla sulh yaparak babasının yanına döndü. Habib Sicilya'nın tamamına hakim oluncaya kadar burada kalmağa karar verdi, fakat İbn Habhab'ın kendisini Afrika'ya çağıran mektubunu aldı.

 

Bunun sebebi şudur:

 

Ubeydullah bin Habhab Tanca'ya oğlu İsmail'i flmil olarak tayin etmiş, beraberinde de Ömer bin Abdullah el-Muradi'yi göndermişti. İsmail kötü bir politika izlemiş ve Berberi Müslümanlardan, bunların Müslümanlar için fey durumunda olduklarını zannederek, mallarının beşte birini almak istemiştir. Bu, kendisinden önce hiç kimsenin yapmadığı bir şeydi. Berberiler Habib bin Ubeyde'nin bir orduyla Sicilya'ya geldiğini öğrenince Habhab ile yaptıkları anlaşmayı bozmuşlar ve kafiriyle Müslümamyla bütün Berberiler bir araya gelmişlerdi. Fitne iyice büyümüştü. Tanca'da bulunan Berberiler Meysere Sakka Medguri'yi kendilerine önder yapmışlardı. (Meysere Sufri Harici idi). Bunlar Tanca üzerine yürümüşler, Ömer bin Abdullah bunlara engelolmak istemişse de Ömer'i öldürmüşler ve Tanca'yı istila etmişlerdi. Meysere'ye halife olarak bey'at etmişler, sayıları kalabalıklaşmış ve Tanca havalisinde bir hayli kuvvet kazanmışlardı.

 

Bu esnada Afrika'da bir grup türemiş ve Haricilerin görüşlerini açıklamağa başlamışlardı. İbn Habhab Sicilya'da bulunan Habib'i Meysere Sakka ile savaşması için çağırmıştı, çünkü Meysere tehlike arzetmeğe başlamıştı. Bunun üzerine Habib Afrika'ya dönmüş, İbn Habhab, Halid bin Habib'i bir ordu ile Meysere üzerine göndermişti. Habib gelince O'nu da Halid'in peşinden gönderdi.

 

Halid ve Meysere Tanca yakınlarında karşı karşıya geldiler. Benzeri duyulmamış bir savaş yaptılar. Meysere Tanca'ya çekildi. Berberiler bu hareketini beğenmeyerek hilafetine bey'at ettikleri halde O'nu öldürüp Halid bin Humeyd Zenati'ye bey'at ettiler.

 

Halid bin Humeyd Berberilerden müteşekkilordusuyla Halid bin Habib'in Araplardan ve Hişam'ın askerlerinden müteşekkilordusunun karşısına çıktı. Çok çetin geçen savaşta Araplar mukavemet gösterdiler. Ancak Halid bin Humeyd'in pusuda bekleyen askerleri de aniden hücuma geçince hezimete uğramaktan kurtulamadılar. Halid bin Habib Berberilere yenilmeyi gururuna yediremeyerek savaşa devam etti, fakat sonunda hepsi katledildi.

Arapların yiğitleri ve süvarileri katledildiği için bu savaşa ‘‘Gazve-tu'lEşraf’‘ denilmiştir.

Bu savaşla ülkenin durumu değişmiştir. Endülüs halkı bu olayı öğrenince ayaklanarak emirleri Ukbe bin Haccac'ı azledip Abdülmelik bin Katan'ı vali yapmışlardır.

Böylece İbn Habbab'ın işleri iyice karıştı. Bu haberler Hişam bin Abdülmelik'e ulaşınca: "Araplara reva görülen bu hareketin intikamını alacağım, oraya bir ordu göndereceğim ki, bir ucu oraya ulaşacak, bir ucu burada kalacak." diyerek İbn Habbab'a mektup gönderip yanına çağırdı. İbn Habbab 123 yılında Hişam'ın yanına döndü. Hişam, İbn Habbab'ın yerine Külsum bin lyaz el-Kuşeyri'yi tayin ederek büyük bir orduyla oraya gönderdi. KÜısum'un yolu üzerindeki ülkelere de haber göndererek ordusuna katılmalarını emretti.

Külsum Afrika'ya vardı. Öncü kuvvetlerin başında Bele bin Bişr bulunuyordu. Kayrevan'a gelince Belc Kayrevan ehline kötü muamele yaparak askerleri onların menzillerinde konaklattırmak istedi. Kayrevan halkı Tilimsan'da bulunan Habib bin Ebi Ubeyde'ye haber göndererek Bele ve KÜısum'u şikayet ettiler. Habib KÜısum'a tehditvari bir mektup yazarak: "Bele şöyle şöyle yapmış. Ülkeyi hemen terk et; yoksa atlarımızın yularlarını sana döndürürüz." dedi.

 

Külsum özür dileyerek yine öncü kuvvetlerin başında Bele bin Bişr olduğu halde Habib'e doğru hareket etti. Habib'i küçümseyerek O'na sövmüş ve aralarında cereyan eden tartışmadan sonra Berberilerle savaşmak üzere anlaşmışlardı.

Berberiler Tanca'dan onlara doğru ilerlediler. Habib: "Yayalar yayalarla, süvariler süvarilerle savaşsın." diye direktif verdiği halde bunu kabul etmediler. Külsum süvarilerini öne sürdü. Yaya olan Berberi askerleri bunları katledip hezimete uğrattılar. Bu olay KÜısum'un ordusunu biraz zayıf düşürdü. Yeniden savaşa tutuştular. Berberi süvarileri açıldılar, piyadeler yerlerinde sebat ettiler. Külsum bin lyaz, Habib bin Ebi Ubeyde ve ileri gelen Araplar katledildiler. Bunun üzerine Araplar hezimete uğrayarak dağıldılar. Şam ehli Bele bin Bişr ve Abdurrahman bin Habib bin Ebi Ubeyde ile Endülüs'e gittiler. Bir kısmı da Kayrevan'a döndü.

 

Bu savaşla Araplar iyice zayıf düşünce Kabus şehrinde Ukkaşe bin EyyOb Fezari isminde bir adam ortaya çıktı. Bu Sufri HaricileI'in görüşüne mensup idi. Kayrevan'dan bir ordu bu şahıs üzerine yürüdü, fakat yenilerek geri döndüler. Başka bir ordu gelip Ukkaşe'yi hezimete uğrattı. Ukkaşe'nin adamlarından çoğu öldürüldü, kendisi de Reml ülkelerine sığındı.

 

Külsum'un katledildiği haberi Hişam'a gelince Afrika'ya emir olarak Hanzala bin Safvan el-Kelbi'yi gönderdi. Hanzala 124 senesinin rebiyülahir ayında Afrika'ya vardı. Kayrevan'da biraz oyalanmıştı ki, Harici Ukkaşe başına topladığı Berberilerle büyük bir ordu teşkil edip Hanzala üzerine yürüdü. Hezimete uğrayıp dağılacakları sırada intikamını almak için Berberileri yeniden topluyordu. Yine bir sufri olan Abdulvahid bin Yezid el-Hevari de çok sayıda askeriyle Ukkaşe'ye yardım ediyordu. Kayrevan'a iki ayrı yönden saldırmak için ikiye ayrıldılar. Ukkaşe Kayrevan'a yaklaşınca Hanzala hemen karşısına çıktı ve O'nu hezimete uğrattı. Bu savaşta Berberilerden sayılamayacak kadar çok insan katledilmiştir.

 

Hanzala, Abdülvahid'in Kayrevan'ı ele geçirmesinden korkarak hemen Kayrevan'a dönınüş, sayıları kırk bini bulan bir ordu ile üzerlerine yürümüştür. Abdülvahid'e yaklaştıkları sırada atlarına yedirecek arpa bulamamışlar ve buğday yedirmişlerdi. Ertesi gün AbdÜıvahid'le karşılaştılar ve hezimete uğrayarak Kayrevan'a geri döndüler. Hayvanları da buğday yüzünden telef oldu.

 

Kayrevan'a döndüklerinde yirmi bin atın telef olduğunu gördüler. Abdülvahid Kayrevan'a üç mil uzaklıktaki ‘‘Esnam’‘ denilen yere gelip konakladı. yanında üç yüz bin savaşçı vardı. Hanzala Kayrevan'da bulunan herkesi toplayıp hepsine silah ve mal dağıttı. Abdülvahid Haricilerle birlikte yaklaşınca Hanzala Kayrevan'dan çıkıp üzerlerine yürüdü. Kayrevan'da alimler cihada teşvik ediyor ve HaricileI'in kadınları esir, çocukları köle edeceğini, erkekleri de katledeceklerini hatırlatıyorlardı. Halk kıhçlarının kınlarını kırarak Hariciler üzerine yürüdü. Kadınları bile onları savaşa teşvik ediyor, cesaret veriyordu. Sonra hep birden Haricilere hücum ettiler. Her iki taraf da son gücüne kadar direniyordu. Sonunda Allah (C.C.) Haricileri hezimete uğratıp Araplara zaferi müyesser kıldı. Berberilerin çoğu katledildi, diğerlerini de Celula'ya kadar öldüre öldüre takip ettiler. AbdÜıvahid'in başı Hanzala'ya getirilinceye kadar kimse O'nun katledildiğini bilmiyordu. Başını görünce hepsi Allah için secdeye kapandılar.

 

Denildiğine göre Mağrib (Fas)'de böylesine bir katliam olmamıştır.

Hanzala ölülerin sayılmasını emretmiş, insanlar saymaktan aciz kalmışlar, ancak kamışla sayabilmişlerdir. öıü sayısı yüz seksen bin idi.

 

Başka bir yerde, Ullişe taraftarlarıyla yakalanmış ve Hanzala'ya getirilmiştİ. Hanzala, Ukkaşe'yi de katletti, sonra Hişam bin AbdÜımelik'e yazarak fethi müjdeledi.

Leys bin Sa’ad şöyle diyordu:

 

Şimdi Bedr Gazvesi'nden sonra Arabın Esnam'da yaptığı gazveden daha şiddetlisi yoktur.

 

 

(h. 117.yıldaki) ÇEŞİTLİ OLAYLAR

 

Bu yıl içerisinde Muaviye bin Hişam Saife-i Yüsra ile Süleyman bin Hişam ise Saife-i Yümna ile savaşmış ve Anadolu içlerine kadar seriyyeler göndermiştir.

Bu yıl hacc emirliğini halid bin Abdülmelik yapmıştır.

Mekke, Medine ve Taif Amili Muhammed bin Hişam bin İsmail el-Mahzumi, Armenia ve Azarbeycan Valisi Mervan bin Muhammed idi.

Hasan bin Ali bin Ebi Talib'in kızı Fatıma, Hüseyin'in kızı Sükeyne bu yılda ölmüşlerdir.

Bu yılda ölen önemli şahsiyetler şunlardır:

 

Abdurrahman bin Hürmüz el-A're'c (İskenderiye'de), İbn Ebi Müleyke (İsmi Abdullah bin Ubeydullah bin Ebi Müleyke'dir), Ebu Red el-Utaridi, Ebu Şakir Mesleme bin Hişam bin Abdülmelik, Meymun bin Mihran el-Fakih (bir rivayete göre 118 yılında), Nafi (mevla İbn Ömer, bir rivayete göre 120 yılında), Ebu Bela Muhammed bin Amr bin Hazm (120, 126 ve 130'da öldüğü rivayetleri de vardır), Sa’ad bin Ebi Vakkas'ın kızı Aişe, Said bin Yesar, Katade bin Diame el-Basri (kördü, 60 yılında doğmuştur).

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

HİCRETİN YÜZ ON SEKİZİNCİ YILI OLAYLARI (M. 736)

ABBASİ PROPAGANDACILARI