İBNÜ’L-ESİR |
4. CİLT |
UBEYDULLAH
BİN HABHAB'IN AFRİKA VE ENDÜLÜS VALİLİĞİ
Hişam
bin Abdülmelik bu yıl içerisinde Ubeydullah bin Habhab'ı Afrika ve Endülüs'e
vali tayin etmiş ve oraya gitmesini emretmiştir.
Ubeydullah
Mısır Valisi idi. Mısır'a oğlunu vekil bırakarak Afrika'ya hareket etti.
Endülüs'e Ukbe bin Haccac'ı amil tayin etti, Habib bin Ebi Ubeyde bin Ukbe bin
Nafi'i ise savaşçı olarak Mağrib (Fas)'e gönderdi.
Habib
Sus ve Sudan topraklarına kadar ilerledi. Karşısına çıkan herkese üstünlük
sağladı. Pek çok ganimet ve kadın esir ele geçirdi. Mağribliler Habib'den
müthiş bir korkuya kapıldılar. Kadın esirler arasında tek göğüslü iki berberi
cariyeye tesadüf etti.
Habib
bu gazvelerden salimen döndü. Surdaniye Adası'na 117 yılında denizden bir ordu
gönderdi, bu donanına bazı fetihler yaptı ve ganimetierle geri döndü. Daha
sonra 122 yılında Sicilya Adası'na (Sikilliye) bir ordu sevketti. Oğlu
Abdurrahman bin Habib'i de bu ordu ile gönderdi. Sicilya'ya varınca oğlu
Abdurrahman'ı süvarilerin başına geçirdi. Abdurrahman karşısına çıkan herkesi
hezimete uğratarak misli görülmemiş zaferler kazandı. Abdurrahman Sicilya'nın
büyük şehirlerinden Serkusa şehrine kadar ilerledi. Bunları hezimete uğratıp
kuşatma altına aldı ve cizye vermeleri şartıyla sulh yaparak babasının yanına
döndü. Habib Sicilya'nın tamamına hakim oluncaya kadar burada kalmağa karar
verdi, fakat İbn Habhab'ın kendisini Afrika'ya çağıran mektubunu aldı.
Bunun
sebebi şudur:
Ubeydullah
bin Habhab Tanca'ya oğlu İsmail'i flmil olarak tayin etmiş, beraberinde de Ömer
bin Abdullah el-Muradi'yi göndermişti. İsmail kötü bir politika izlemiş ve
Berberi Müslümanlardan, bunların Müslümanlar için fey durumunda olduklarını
zannederek, mallarının beşte birini almak istemiştir. Bu, kendisinden önce hiç
kimsenin yapmadığı bir şeydi. Berberiler Habib bin Ubeyde'nin bir orduyla
Sicilya'ya geldiğini öğrenince Habhab ile yaptıkları anlaşmayı bozmuşlar ve
kafiriyle Müslümamyla bütün Berberiler bir araya gelmişlerdi. Fitne iyice
büyümüştü. Tanca'da bulunan Berberiler Meysere Sakka Medguri'yi kendilerine
önder yapmışlardı. (Meysere Sufri Harici idi). Bunlar Tanca üzerine yürümüşler,
Ömer bin Abdullah bunlara engelolmak istemişse de Ömer'i öldürmüşler ve
Tanca'yı istila etmişlerdi. Meysere'ye halife olarak bey'at etmişler, sayıları
kalabalıklaşmış ve Tanca havalisinde bir hayli kuvvet kazanmışlardı.
Bu
esnada Afrika'da bir grup türemiş ve Haricilerin görüşlerini açıklamağa
başlamışlardı. İbn Habhab Sicilya'da bulunan Habib'i Meysere Sakka ile
savaşması için çağırmıştı, çünkü Meysere tehlike arzetmeğe başlamıştı. Bunun
üzerine Habib Afrika'ya dönmüş, İbn Habhab, Halid bin Habib'i bir ordu ile
Meysere üzerine göndermişti. Habib gelince O'nu da Halid'in peşinden gönderdi.
Halid
ve Meysere Tanca yakınlarında karşı karşıya geldiler. Benzeri duyulmamış bir
savaş yaptılar. Meysere Tanca'ya çekildi. Berberiler bu hareketini beğenmeyerek
hilafetine bey'at ettikleri halde O'nu öldürüp Halid bin Humeyd Zenati'ye
bey'at ettiler.
Halid
bin Humeyd Berberilerden müteşekkilordusuyla Halid bin Habib'in Araplardan ve
Hişam'ın askerlerinden müteşekkilordusunun karşısına çıktı. Çok çetin geçen
savaşta Araplar mukavemet gösterdiler. Ancak Halid bin Humeyd'in pusuda
bekleyen askerleri de aniden hücuma geçince hezimete uğramaktan kurtulamadılar.
Halid bin Habib Berberilere yenilmeyi gururuna yediremeyerek savaşa devam etti,
fakat sonunda hepsi katledildi.
Arapların
yiğitleri ve süvarileri katledildiği için bu savaşa ‘‘Gazve-tu'lEşraf’‘ denilmiştir.
Bu
savaşla ülkenin durumu değişmiştir. Endülüs halkı bu olayı öğrenince
ayaklanarak emirleri Ukbe bin Haccac'ı azledip Abdülmelik bin Katan'ı vali
yapmışlardır.
Böylece
İbn Habbab'ın işleri iyice karıştı. Bu haberler Hişam bin Abdülmelik'e ulaşınca:
"Araplara reva görülen bu hareketin intikamını alacağım, oraya bir ordu
göndereceğim ki, bir ucu oraya ulaşacak, bir ucu burada kalacak." diyerek
İbn Habbab'a mektup gönderip yanına çağırdı. İbn Habbab 123 yılında Hişam'ın
yanına döndü. Hişam, İbn Habbab'ın yerine Külsum bin lyaz el-Kuşeyri'yi tayin
ederek büyük bir orduyla oraya gönderdi. KÜısum'un yolu üzerindeki ülkelere de
haber göndererek ordusuna katılmalarını emretti.
Külsum
Afrika'ya vardı. Öncü kuvvetlerin başında Bele bin Bişr bulunuyordu. Kayrevan'a
gelince Belc Kayrevan ehline kötü muamele yaparak askerleri onların
menzillerinde konaklattırmak istedi. Kayrevan halkı Tilimsan'da bulunan Habib
bin Ebi Ubeyde'ye haber göndererek Bele ve KÜısum'u şikayet ettiler. Habib
KÜısum'a tehditvari bir mektup yazarak: "Bele şöyle şöyle yapmış. Ülkeyi
hemen terk et; yoksa atlarımızın yularlarını sana döndürürüz." dedi.
Külsum
özür dileyerek yine öncü kuvvetlerin başında Bele bin Bişr olduğu halde Habib'e
doğru hareket etti. Habib'i küçümseyerek O'na sövmüş ve aralarında cereyan eden
tartışmadan sonra Berberilerle savaşmak üzere anlaşmışlardı.
Berberiler
Tanca'dan onlara doğru ilerlediler. Habib: "Yayalar yayalarla, süvariler
süvarilerle savaşsın." diye direktif verdiği halde bunu kabul etmediler.
Külsum süvarilerini öne sürdü. Yaya olan Berberi askerleri bunları katledip
hezimete uğrattılar. Bu olay KÜısum'un ordusunu biraz zayıf düşürdü. Yeniden
savaşa tutuştular. Berberi süvarileri açıldılar, piyadeler yerlerinde sebat
ettiler. Külsum bin lyaz, Habib bin Ebi Ubeyde ve ileri gelen Araplar
katledildiler. Bunun üzerine Araplar hezimete uğrayarak dağıldılar. Şam ehli
Bele bin Bişr ve Abdurrahman bin Habib bin Ebi Ubeyde ile Endülüs'e gittiler.
Bir kısmı da Kayrevan'a döndü.
Bu
savaşla Araplar iyice zayıf düşünce Kabus şehrinde Ukkaşe bin EyyOb Fezari
isminde bir adam ortaya çıktı. Bu Sufri HaricileI'in görüşüne mensup idi.
Kayrevan'dan bir ordu bu şahıs üzerine yürüdü, fakat yenilerek geri döndüler.
Başka bir ordu gelip Ukkaşe'yi hezimete uğrattı. Ukkaşe'nin adamlarından çoğu
öldürüldü, kendisi de Reml ülkelerine sığındı.
Külsum'un
katledildiği haberi Hişam'a gelince Afrika'ya emir olarak Hanzala bin Safvan
el-Kelbi'yi gönderdi. Hanzala 124 senesinin rebiyülahir ayında Afrika'ya vardı.
Kayrevan'da biraz oyalanmıştı ki, Harici Ukkaşe başına topladığı Berberilerle
büyük bir ordu teşkil edip Hanzala üzerine yürüdü. Hezimete uğrayıp
dağılacakları sırada intikamını almak için Berberileri yeniden topluyordu. Yine
bir sufri olan Abdulvahid bin Yezid el-Hevari de çok sayıda askeriyle Ukkaşe'ye
yardım ediyordu. Kayrevan'a iki ayrı yönden saldırmak için ikiye ayrıldılar.
Ukkaşe Kayrevan'a yaklaşınca Hanzala hemen karşısına çıktı ve O'nu hezimete
uğrattı. Bu savaşta Berberilerden sayılamayacak kadar çok insan katledilmiştir.
Hanzala,
Abdülvahid'in Kayrevan'ı ele geçirmesinden korkarak hemen Kayrevan'a dönınüş,
sayıları kırk bini bulan bir ordu ile üzerlerine yürümüştür. Abdülvahid'e
yaklaştıkları sırada atlarına yedirecek arpa bulamamışlar ve buğday
yedirmişlerdi. Ertesi gün AbdÜıvahid'le karşılaştılar ve hezimete uğrayarak
Kayrevan'a geri döndüler. Hayvanları da buğday yüzünden telef oldu.
Kayrevan'a
döndüklerinde yirmi bin atın telef olduğunu gördüler. Abdülvahid Kayrevan'a üç
mil uzaklıktaki ‘‘Esnam’‘ denilen yere gelip konakladı. yanında üç yüz bin
savaşçı vardı. Hanzala Kayrevan'da bulunan herkesi toplayıp hepsine silah ve
mal dağıttı. Abdülvahid Haricilerle birlikte yaklaşınca Hanzala Kayrevan'dan
çıkıp üzerlerine yürüdü. Kayrevan'da alimler cihada teşvik ediyor ve
HaricileI'in kadınları esir, çocukları köle edeceğini, erkekleri de
katledeceklerini hatırlatıyorlardı. Halk kıhçlarının kınlarını kırarak
Hariciler üzerine yürüdü. Kadınları bile onları savaşa teşvik ediyor, cesaret
veriyordu. Sonra hep birden Haricilere hücum ettiler. Her iki taraf da son
gücüne kadar direniyordu. Sonunda Allah (C.C.) Haricileri hezimete uğratıp
Araplara zaferi müyesser kıldı. Berberilerin çoğu katledildi, diğerlerini de
Celula'ya kadar öldüre öldüre takip ettiler. AbdÜıvahid'in başı Hanzala'ya
getirilinceye kadar kimse O'nun katledildiğini bilmiyordu. Başını görünce hepsi
Allah için secdeye kapandılar.
Denildiğine
göre Mağrib (Fas)'de böylesine bir katliam olmamıştır.
Hanzala
ölülerin sayılmasını emretmiş, insanlar saymaktan aciz kalmışlar, ancak kamışla
sayabilmişlerdir. öıü sayısı yüz seksen bin idi.
Başka
bir yerde, Ullişe taraftarlarıyla yakalanmış ve Hanzala'ya getirilmiştİ.
Hanzala, Ukkaşe'yi de katletti, sonra Hişam bin AbdÜımelik'e yazarak fethi
müjdeledi.
Leys
bin Sa’ad şöyle diyordu:
Şimdi
Bedr Gazvesi'nden sonra Arabın Esnam'da yaptığı gazveden daha şiddetlisi
yoktur.
(h.
117.yıldaki) ÇEŞİTLİ OLAYLAR
Bu
yıl içerisinde Muaviye bin Hişam Saife-i Yüsra ile Süleyman bin Hişam ise
Saife-i Yümna ile savaşmış ve Anadolu içlerine kadar seriyyeler göndermiştir.
Bu
yıl hacc emirliğini halid bin Abdülmelik yapmıştır.
Mekke,
Medine ve Taif Amili Muhammed bin Hişam bin İsmail el-Mahzumi, Armenia ve
Azarbeycan Valisi Mervan bin Muhammed idi.
Hasan
bin Ali bin Ebi Talib'in kızı Fatıma, Hüseyin'in kızı Sükeyne bu yılda
ölmüşlerdir.
Bu
yılda ölen önemli şahsiyetler şunlardır:
Abdurrahman
bin Hürmüz el-A're'c (İskenderiye'de), İbn Ebi Müleyke (İsmi Abdullah bin
Ubeydullah bin Ebi Müleyke'dir), Ebu Red el-Utaridi, Ebu Şakir Mesleme bin
Hişam bin Abdülmelik, Meymun bin Mihran el-Fakih (bir rivayete göre 118
yılında), Nafi (mevla İbn Ömer, bir rivayete göre 120 yılında), Ebu Bela
Muhammed bin Amr bin Hazm (120, 126 ve 130'da öldüğü rivayetleri de vardır),
Sa’ad bin Ebi Vakkas'ın kızı Aişe, Said bin Yesar, Katade bin Diame el-Basri
(kördü, 60 yılında doğmuştur).
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
HİCRETİN YÜZ ON
SEKİZİNCİ YILI OLAYLARI (M. 736)