İBNÜ’L-ESİR |
4. CİLT |
ASIM'IN
HORASAN'DAN AZLİ VE ESED'İN VALİLİĞİ
Bu
yıl içerisinde Hişam bin Abdülmelik, Asım bin Abdullah'ı Horasan Valiliği'nden azledip
yerine Halid bin Abdullah Kasri'yi tayin etmiş, Halid de kardeşi Esed bin
Abdullah'ı göndermiştir.
Asım'ın
azlediliş sebebi şudur:
Asım,
Hişam'a: "Öncü, ehline yalan söylemez ("er-Raidu la yakzibu
ehlehu"). Horasan'ı Irak'a bağlamadıkça ıslahı mümkün değildir.
Emirü'l-Müminin uzak olduğu ve yardım geciktiği için orası daha yakından
istimdat edilebilecektir." diye bir mektup yazmıştı. Hişam Horasan'ı Halid
bin Abdullah Kasri'nin idaresine verdi ve kardeşini orayı ıslah için
göndermesini söyledi.
Halid
oraya kardeşi Esed'i gönderdi. Asım Esed'in gelmekte olduğunc. ve öncü kuvvet
olarak da Muhammed bin Malik Hemdani'yi gönderdiğini öğrenince hemen Haris bin
Süreye ile anlaştı. Beraberce Haris'in Horasan'u: istediği bölgesine
yerleşebileceğine dair bir mektup ve bir de Hişam'a Allah'u: kitabından ve
Resulü'nün sünnetinden soran, razı olmadığı takdirde aleyhine toplanacaklarını
bildiren bir mektup yazdılar. Bu mektubu bazı ileri gelenler mühürlediler.
Yahya bin Hudayn bin Münzir: "Bu Müminlerin emirini azletmek anlamına
gelir." diyerek mektubu imzalamadı. Böylece mektup hükmünü yitirdi.
Asım
Merv'in yukarı tarafında bir köyde idi. Hilris bin Süreye Asım'ın üzerine
yürüdü. Savaşı kaybeden taraf Haris bin Süreye oldu. Adamlarından pek çoğu esir
edildi. Merv-i Ruz'un başı Abdullah bin Amr Milzem de esirler arasındaydı. Asım
esirleri katlettirdi. Haris'in atı bir okla yaralanmıştı. Haris bu oku
çıkarmış, yaranın tesirinden atın etkilenmesini azaltmak için habire vuruyordu.
Şam ehlinden biri Haris'e hamle yaptı. Haris bu hamleye cevap verirken: "
Karnındaki İslam hürmetine senden bir şey istiyorum; atından in." dedi.
Adam atından indi ve Haris bindi. Abdülkays soyundan biri olay hakkında şöyle
demiştir:
‘‘Kureyş
artık hayatın lezzetinden ayrılamaz oldu; Horasan'ın silinip giden yollarına
karşı bizimle korunuyor.
Keşke
Kureyş bir gece denizin yeşil dalgalarında yüzerken sabahlasa. ‘‘
Şam
halkı Hilris'in yazdığı mektubu onaylamadığından dolayı Yahya bin
Hudayn'a
büyüklük payesi verdiler. Sonra olup biteni ve Haris'in Muhammed bin Müslim ile
beraber hezimete uğradığını bildiren bir mektup yazdılar. Bu mektup Esed bin
Abdullah'a Rey'de (bir rivayete göre Beyhak'ta) bulunduğu sırada gelmiştir.
Esed (bu zaferi kendine mal ederek) Haris'i hezimete uğrattığını ve Yahya'nın
zİkri geçen tavrını bildiren mektubu kardeşi Hillid'e gönderdi, Hillid de
mükafat olarak Yahya'ya on bir dirhem ve yüz elbise verilmesini emretti.
Asım'ın
valiliği bir seneden az sürmüştür. Esed O'nu hapsetmiş, sorguya çekmiş ve yüz
bin dirhem istemiştir. Ayrıca Umilre bin Hureym ve Cüneyd'in diğer ilmillerini
(görevlilerini) de serbest bırakmıştır.
Esed
geldiği zaman Asım Merv ve NeysabUr'a hilkimdi. Hilris Merv-i Ruz'da, Hillid bin
Abdullah el-Heceri ise Amül'de bulunuyordu, Hilris ile de uyum içerisindeydi.
Esed Merv-i Ruz'da Hilris'in üzerine yürürse Hillid'in Amül tarafından
gelmesinden, Hillid'in üzerine yürüdüğü takdirde ise Merv-i Ruz tarafından
Hilris'in gelmesinden korkarak Abdurrahman bin Nuaym'ı Küfe ve Şam ehliyle
Merv-i Ruz'da Hilris'in üzerine gönderip kendisi Amül'e gitmeğe karar verdi.
Kendisini Ziyild el-Kureşi (Hayyiln Nabati'nin azatlısı) komutasında Amül
süvarileri karşıladı. Esed karşısında tutunamayınca gerisin geriye şehre
çekildiler. Esed şehri muhasara edip mancımklar diktirdi. Şehirdekilerin
başında Hilris'in adamlarından Heceri bulunuyordu. Sonunda kuş atmaya
dayanamayıp eman istediler. Esed bunlara elçi göndererek ne istediklerini
sordu. Bunlar: "Allah'ın kitabı, Res'Cılü'nün sünneti ve önceki
yaptıklarımızdan dolayı bizi sorguya çekip cezalandırmamanız." dediler.
Esed onların bu dediklerini kabul etti. Oraya Yahya bin Nuaym bin Hübeyre
eş-Şeybani'yi amil tayin ederek Belh'e yöneldi. Belh halkının Süleyman bin
Abdullah bin Hazim'e bey'at ettiklerini öğrendi. GemileI'le Tirmiz'e geçti,
Haris'in Tirmiz'i muhasara ettiğini gördü. Tirmiz'de ise o sırada Sinan
el-A'rabi vardı. Esed, nehrin kenarına konakladı. Nehri geçemediğinden onlara
yardım edemedi. Tirmiz ehli şehirden çıkarak Haris'in ordusuyla kıyasıya
savaştılar. Haris onları tuzağa düşürmek için hezimete uğramış gibi göründü.
Önceden yaptırdığı siperlere doğru çekildi. Tirmiz ehli kaçtıklarını zannederek
üzerlerine yürüdüler. Bu sırada Nasr bin Seyyar, Esed ile oturmuş, bu durumu
seyrediyordu. Haris'in Tirmizlileri tuzağa düşüreceğini hemen anlayarak
Tirmizlilerin Haris'İn peşine düşmelerinin kötü olacağını söyledi. Esed, Nasr
bin Seyyar'ın Hads'e acıyıp O'nun iyiliği için böyle konuştuğunu zannederek tam
Nasr'ı kınayacaktı ki, birden Haris'in ordusu siperlerinden çıkarak hücuma
geçti ve Tirmizlileri hezimete uğrattı.
Daha
sonra Esed Belh'e hareket etti. Tirmiz halkı da tekrar Haris'e saldırarak
hezimete uğrattılar, basiret sahibi pek çok kişiyi katlettiler. İkrime, Ebu
Fatıma öldürülenler arasındaydı.
Esed
Zemm yolu üzerinden Semerkand'a doğru hareket etti. Zemm'e gelince oradaki
kalelerden birinde bulunan ve Haris'in arkadaşı olan Heysem eş-Şeybani'ye elçi
göndererek: "Sizler kavminizin kötü tavrını ayıplayıp yasakladınız. Bu,
kadın esirler, onların helal oluşu ve müşriklerin Semerkand gibi bir yere galip
gelmeleri derecesinde değildir. Ben Semerkand'ı istiyorum. Sana bizden her
hangi bir kötülük erişmeyeceğine, sana ve yanındakilere adil muamele edileceğine,
ikram edileceğine ve eman verileceğine Allah adına yemin ederim. Eğer sen bu
davetimi kabul etmezsen, sadece bir ok dahi atsan, artık sana teminat (eman)
vermem. Hatta bin eman bile versem, bunun hiç birİni yerine getirmem."
dedi. Heysem bu anlaşmayı kabul etti. Esed buradan Semerkand'a doğru yola çıktı
ve Semerkand'ın sularının kaynağı olan Verağser'e kadar çıktı. Suyu vadiye
doldurarak akış yönünü Semerkand'a gitmeyecek şekilde ayarladı.
(Esed
ve Haris'in arkadaşlarının anlatılan hadiselerinin 118 yılında cereyan ettiği
de rivayet edilmiştir,)
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
ABBASİ
PROPAGANDACILARININ DURUMU