İBNÜ’L-ESİR

3. CİLT

HİCRİ 65. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

İBN HAZİM İLE TEMİMOĞULLARI SAVAŞI

ve Çeşitli Olaylar

 

Bu yıl içerisinde Horasan'da İbn Hazim es-Sülemi ile Temimoğulları arasında savaş oldu. Bunun sebebi şuydu: Horasan'da bulunan Temimoğulları orada bulunan Rabialara karşı İbn Hazim'e yardımcı olmuşlardı. Bundan önce bu olaydan söz edilmişti. Horasan'da olaylar sükunet bulunca İbn Hazim Temimoğulları'na ilgisiz kalmış, kendi oğlu Muhammed'i Herat Valiliği'ne Bukeyr bin Vessac'ı ise güvenlik kuvvetlerinin başına getirmiş, daha sonra onun yanına Utaridli Şemmas bin Disar'ı vermişti. Oğlu Muhammed'in annesi Temimli idi. İbn Hazim Temimoğulları'na bu şekilde ilgisiz kalınca bunlar oğlu Muhammed'in yanına gittiler. İbn Hazm ise oğlu Muhammed'e Bukeyr ve Şemmas'a mektup yazarak Temimoğulları'nın Herat'a girmesini yasaklamalarını istemişti. Şemmas Temimoğulları'nın yanında yer alırken Bukeyr İbn Hazim'in emrine uyarak onları alıkoymak istedi. Buna rağmen Temimliler Herat bölgesinde kaldılar. Bukeyr Şemmas'a şöyle haber gönderdi: "Ben sana otuz bin veriyorum, sen de Temimoğulları 'ndan her birisine gitmeleri şartıyla bin dirhem ver." Ancak Temimoğulları bunu kabul etmediler ve Muhammed'i tuzağa düşürmek amacıyla beklemeğe koyuldular. Muhammed avlanmak için çıktığında yakalayıp bağladılar. O gece hep içki içtiler, küçük abdestlerini bozmak istediklerinde hep onun üzerine yaptılar. Şemmas onlara şunları söyledi: "Madem bu noktaya kadar geldiniz, sizden kamçılayarak öldürdüğü iki arkadaşınıza karşı onu öldürünüz." Muhammed daha önce Temimlilerden iki kişiyi ölünceye kadar kamçılatmıştı. Temimliler öldürmek isteyince Dablı Ceyhan bin Meşça'a onları bunu yapmaktan alıkoymak istemiş ve kendisini Muhammed'in üstüne atmıştı. Ancak Temimliler bunu kabul etmeyerek Muhammed'i öldürdüler. Daha sonra İbn Hazim bu davranışından ötürü Ceyhan'a teşekkür etmiş ''Fertena günü'' öldürdüğü kimselerle birlikte O'nu öldürmemişti. Muhammed'i öldürmeyi üzerine alan iki kişiden birisinin adı Acele, diğerinin adı ise Kesib idi. İbn Hazim bu konuda şunları söyledi: "Kesib'in kavmine kazandırdığı şey ne kadar kötüdür. Acele de şerrin, kavmine daha bir aceleyle gelmesine sebep olmuştur."

 

Temimliler Merv'e yöneldi ve başlarına Haris bin Hilal el-Kurayi'yi getirdiler. Büyük çoğunluğu İbn Hazim ile savaşmak konusunda fikir birligine vardılar. Haris bin Hilal beraberindekilerle birlikte iki yıl süreyle Abdullah bin Hazim'e karşı savaştı. Savaş bu derece uzayınca Haris ortaya çıkıp İbn Hazim'e seslendi ve şunları söyledi: "Aramızda savaş yeteri kadar uzadı. Niye hem benim kavmimi, hem de kendininkini öldürüp duruyorsun? Haydi, çık önüme, kim diğerini öldürürse arz onun olsun." İbn Hazim O'na: "Adalete uygun ve insaflıca konuştun." diye karşılık verdi ve Haris'in karşısına çıktı, birbirleriyle vuruştular ve birbirlerinin üzerine erkek develer gibi hücum ettiler, fakat biri diğerinin hakkından gelemiyordu. Daha sonra İbn Hazim'in gafletinden yararlanan Haris başına bir darbe indirdi ve Hazim'in başında bulunan kürk başlığı yüzüne düştü. Bu arada Haris'in de atının dizginleri koptu ve kılıcı elinden düştü. İbn Hazim atının boynuna kapanarak arkadaşlarının yanına geri döndü. Ertesi gün erkenden savaşmağa devam ettiler. Bu kapışmanın üzerinden böylece bir kaç gün geçtikten sonra her iki taraf da vuruşmaktan usandığı için üç gruba ayrılıp dağıldılar, onlardan bir grup Bahlr bin Verka ile birlikte NeysabUr'a, bir başka grup bir başka tarafa, Haris'in grubu ise Merv er-Rüz'a doğru gitti. İbn Hazim Haris'i ''Melhame'' diye bilinen bir kasabaya kadar takip etti. Haris ile birlikte on iki kişi vardı. Diğer arkadaşları kendisini terk edip dağılmıştı. İbn Hazim, Haris'e yetiştiğinde Haris ve arkadaşları harabe bir yerde bulunuyorlardı. İbn Hazim yaklaşınca Haris arkadaşlarıyla birlikte onun karşısına çıktı. İbn Hazim'in bir kölesi hamle yapıp Haris'e bir darbe indirdiyse de ona bir şey yapamadı. Haris adamlarından birine: "Elimdeki kılıçla O'nun silahına karşı durmam, bana ağaç cinsinden bir şey ver"

 

dedi, o da kendisine hünnap ağacından bir sopa verdi. Haris, İbn Hazim'in kölesinin üzerine hamle yaparak O'na bir darbe indirdi, köle ağır bir yara alarak yere düştü. Daha sonra Haris, İbn Hazim'e şöyle dedi: "Sana ülkeyi bıraktığım halde hala benden ne istiyorsun?" İbn Hazim, "Bir daha dönesin" deyince Haris'in: "Hayır, dönmeyeceğim." diye cevap vermesi üzerine O'nunla "Horasan'dan çıkması ve bir daha kendisiyle savaşmaması" şartlarıyla barış yaptı. İbn Hazim O'na kırk bin dirhem verdi, Haris de İbn Hazim'e sarayın kapısını açtı. İbn Hazim saraya girdi, Haris'e borcunu üzerine aldığını söyledi ve uzun uzun konuştular.

 

İbn Hazim'in başındaki yaranın üzerinden bir pamuk parçası uçunca Haris onu aldı ve yerine koydu. İbn Hazim kendisine: "Bugünkü şu dokunman dünkü dokunmandan daha yumuşak." deyince Haris kendisine şunları söyledi:

 

"Allah'a ve sana karşı özür beyan ediyorum; fakat Allah'a yemin ederim, şayet üzengim kesilmemiş olsaydı kılıç senin kafanı biçmiş olurdu."

 

Bu konuda Haris bu beyitleri söylemiştir:

 

''Kolumun kemiklerini yerinden aldı Rudeyni'nin seher vakti yaptığı hamle. İki yıl süreyle gözümü yumduğum her yerde, Taş üzerindeki elim yastığım oldu. Elbisem demirdi gözüm uyurken, Kılıcın ettiği yer de hatırımdaydı.''

 

 

 

ÇEŞİTLİ OLAYLAR

 

Carif taunu Basra'da Ubeydullah bin Ma'mer'in valiliği zamanında bu yıl olmuş ve pek çok kişi ölmüştü. Ubeydullah'ın annesi de bu taundan ölmüştü. Kendisi emir olduğu halde, annesini taşıyacak kimse bulunmamış ve sonunda ücretle taşıtmışlardı.

 

Bu sene hac emirliğini Abdullah bin ez-Zübeyr yaptı. Medine Valisi Mus'ab, Küfe Valisi ise İbn Muti' idi. Basra Valisi Mahzumlu Haris bin Rabia idi. Horasan'da ise Abdullah bin Hazim vardı.

 

Sehmli Abdullah bin Amr b. As bu sene vefat etti. Ömrünün son zamanlarında gözleri görmez olmuştu. Vefat yeri Mısır'dır. O'nun 68 yılında vefat ettiği de söylenmiştir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

HİCRETİN ALTMIŞ ALTINCI YILI OLAYLARI (M. 685-686)

KUFE'DE MUHTAR'IN AYAKLANMASI