İBNÜ’L-ESİR |
3. CİLT |
HARİCİLERDEN
URVE BİN UDEYYE VE DİĞERLERİNİN ÖLDÜRÜLMELERİ
Übeydullah
bin Ziyad bu yıl Haricileri sürekli takip altında tutmuş ve onlardan bir çoğunu
öldürmüştü, öldürülenler arasında Ebu Bilal Mirdas bin Udeyye'nin kardeşi Urve
bin Udeyye de vardı. Bunların anneleri Udeyye ve babaları da Temim
Kabilesi'nden Hudeyr adında birisi idi. Onun öldürülmesinin sebebi şöyle
anlatılır: Bir gün Übeydullah bin Ziyad yanında bulunan bazı arkadaşlarıyla at
yarıştırmağa çıkmıştı. Bir yerde durup arkadan gelecek atlıları beklerken
etrafında bazı kimseler birikmişti Urve bin Udeyye de orada bulunanlardan
birisiydi. Ubeydullah bin Ziyad'a nasihat ederek şu ayeti okumuştu: ''Siz her
yol üzerine (gelip geçenlerle eğlenmek için) yüksek binalar yapıp boş şeylerle
uğraşır mısınız? Belki ebedi kalacağınızı umarak yeraltında şu mahzenleri
edinir misiniz? (bir kavmi) yakaladığınlZ zaman zorbalar gibi yakalar mısınız?
Artık Allah'dan korkun ve bana itaat edin.'' (eş-Şuara suresi, 128-131)
Urve'nin bu davranışı üzerine Ubeydullah bin Ziyad bu sözleri tek başına
söylemeğe cesaret edemeyeceğini, bunun arkasında bir cemaatin olduğunu
düşünerek hemen oradan kalkıp atına binmiş ve yarışları terk etmişti. Orada
oturanlar Urve'ye: "Bu adam seni öldürecek, hemen saklan!"
demişlerdi. Gerçekten Ubeydullah bin Ziyad da O'nu aramış, Urve kaçıp Kufe'ye
gitmişti. Ancak Küfe'de yakalanarak İbn Ziyad'a getirilmiş, İbn Ziyad ellerini
ve ayaklarını kestirerek bir kızı ile birlikte O'nu öldürmüştü.
Urve'nin
kardeşi Ebu Bilal Mirdas'a gelince; o Hariciler arasında büyük değeri olan
alim, ibadetine düşkün, gayet iyi bir şahsiyet idi. Sıffin Savaşı'nda Hz.
Ali'nin yanında bulunmuş, ancak Hakem olayını reddederek Nehrevan'da
Haricilerin arasında yer almıştı. Haricilerin hepsi O'na son derece itibar
ederlerdi. Ebu Bilal bir gün Basra Valisi İbn Amir'in sırtında bir cübbe görmüş
ve O'na karşı gelerek: "Bu fasık kimselerin giyeceği bir elbisedir!"
demişti. Bunu işiten Ebu Bekre de O'na: "Bu sözü valiye söyleme, gerçekten
emir sahibine buğzeden kişiye Allah da buğzeder." diye karşılık vermişti.
Ebu Bilal sorgusuz sualsiz kimseyi öldürmeyi kabul etmiyor, kadınların isyan
etmelerini haram sayıyor ve şöyle diyordu: "Biz ancak bizimle savaşanlarla
savaşır ve korumadığımız kimselerden haraç toplamayız."
YerbU
oğullarından Beşca' adında bir kadın vardı. Sürekli olarak ahaliyi Ubeydullah
bin Ziyad'ın aleyhinde kışkırtıyor, O'nun zorbalığını ve kötü yaşayışını
anlatıp duruyordu. el-Beşca' müçtehit kadınlardandı, ancak Ubeydullah bin Ziyad
O'nun öldürülmesinden söz etmiş idi. Ebu Bilal O'na: "Senin takıyye
yapmanda bir mahzur, yoktur. Bu zorba adam senden söz etmiş, onun için
gizlenmende fayda var" demiş, kadın ise şöyle karşılık vermişti:
"Benim yüzümden başka bir kimsenin yakalanıp zor duruma düşmesinden
korkuyorum." Nihayet Ubeydullah bin Ziyad O'nu yakalamış, ellerini ve
ayaklarını kesmiş ve bu haliyle terk etmişti. Ebu Bilal Mirdas bir gün bu
kadına yolda bu haliyle rastlamış ve hayretler içerisine düşüp sakalını tutarak
şöyle demişti: "İnsanları bu halde görmek ölümden daha mı güzeldir ey
Mirdas ? el-Beşca'nın başına gelecek ölümden daha farklı bir ölümle ölecek
değilim!" Ebu Bilal Mirdas yolda giderken katranla sıvanmış bir deve
görmüş, birden bu devenin içinde bulunduğu ıstırabın etkisinden bayılmış,
ayıldığında da şu ayeti okumuştu: ''Gömlekleri katranlandı. Yüzlerini de ateş
kaplamaktadır.'' (İbrahim suresi, 50).
O
sıralarda Ubeydullah bin Ziyad Haricileri bir hayli takibata uğratmış ve
onlardan çok kimseyi toplayarak hapishaneleri doldurmuştu. Bu arada Ebu Bilal
Mirdas da kardeşi Urve'nin öldürülmesinden evvel yakalanıp hapse atılmıştı.
Zindan bekçisi Ebu Bilal'in son derece ibadetine bağlı olduğunu görünce her
gece çoluk çocuğunun yanına gitmesine izin vermişti. Ebu Bilal da akşam olunca
çocuklarının yanına gider, sabahleyin zindana geri dönerdi. Mirdas'ın
arkadaşlarından birisi Ubeydullah bin Ziyad'ın yakın adamlarından olup geceleri
onunla sohbet etmekte idi. Bir gün Ubeydullah bin Ziyad Haricileri öldürmek
istediğinden söz etmiş, bunun üzerine de Ebu Bilal Mirdas'ın bu arkadaşı hemen
evine gidip O'na Ziyad'ın niyetini, Haricileri öldürmek istediğini haber
vermişti. O gece zindan bekçisi bir hayli telaşa kapılmış ve Mirdas'a zindana
gelmemesi için nasıl haber verileceğini düşünmeye başlamıştı. Sabah Ebu Bilal
Mirdas çıkıp gelmiş, zindan bekçisi O'na sormuştu: "Valinin sizleri
öldüreceği haberi sana ulaşmadı mı?" O da: "Evet, ulaştı" diye cevap
vermiş, zindancı:
"Fakat
buna rağmen geldin!" deyince Mirdas şöyle karşılık vermişti: "Evet
geldim, çünkü bana yapmış olduğun iyiliklerden dolayı cezaya uğratılıp da
başına bir felaketin gelmesini asla istemedim." Ertesi gün Ubeydullah,
Haricileri tümüyle öldürme kararı vermiş, Ebu Bilal Mirdas'ın öldürülmesine
sıra gelince zindan kapıcısı Ubeydullah'ın sütkardeşi olması hasebiyle ortaya
atılmış ve aralarında olup bitenleri Ubeydullah'a anlatarak O'na şefaat
etmişti. Bunun üzerine Mirdas affedilip serbest bırakıldı.
Ebu
Bilal Mirdas, daha sonra Ubeydullah bin Ziyad'ın korkusuyla kırk arkadaşıyla
birlikte çıkıp Ahvaz'a gitmişti. Yolda rastladığı Beytül-mal mallarından
kendisine ve arkadaşlarına yetecek bir miktar alıp gerisini iade etmişti.
Ubeydullah bin Ziyad Mirdas ve arkadaşlarının kaçtıkları haberini alınca Eşlem
bin Zür'a el-Kilabi komutasında bir grup askeri H. 60. yılda üzerlerine
göndererek onları bertaraf etmek istemişti. Başka bir rivayette ise bu
Haricilerin üzerine giden komutan Ebu'l Husayn et-Temimi olup yanında iki bin
kadar asker vardı. Ebu Bilal'in yanına vardıklarında Allah rızası için
kendisiyle savaşmamalarını rica etmiş, fakat O'nu asla dinlememişler ve komutan
Eşlem bin Zür'a onları cemaate katılmaya davet etmişti. Onlar: "Bizleri o
fas ık İbn Ziyad'ın yanına tekrar geri götürmek mi istiyorsunuz?" demişler
ve bu arada Eşlem'in adamlarından birisi attığı bir okla Ebu Bilal'in
adamlarından birini öldürmüştü. Bunun üzerine Ebu Bilal adamlarına: "Önce
onlar size saldırdılar." demiş, onun bu sözü üzerine Hariciler son derece
şiddetli bir şekilde Eşlem ve adamları üzerine saldırmış, onları büyük bir
hezimete uğratmışlardı. Eşlem ve arkadaşları yenik düşmüş bir şekilde Basra'ya
geri dönmüşler, Ubeydullah bin Ziyad Eşlem'i kınayarak: "Yanında iki bin
kişilik bir asker varken kırk kişi seni mağlup etti değil mi? Demek ki sende
hiç hayır yokmuş." demiş, Eşlem de şöyle cevap vermişti: "Ben onların
elinden sağ salim kurtuldum ya ... Beni kınaman onların elinde ölüp de hayırla
yad etmenden yine daha iyidir." Bu olaydan sonra Basralı küçük çocuklar
Eşlem bin Zür'a'yı gördüklerinde şöyle bağırırlardı: "Bak, bak! Ebu Bilal
arkandan geliyor." Eşlem bu durumu Übeydullah bin Ziyad'a bildirmiş, O da
çocukların böyle demelerini yasaklamıştı. Bu olay üzerine bir Harici şu beyitleri
söylemişti:
Sizin
zannınıza göre iki bin mü 'min kişi Kırk kötü adamı öldürecekti. Hayır, yalan
söylediniz! Durum sizin zannınız gibi değildir. Hariciler mümin kimselerdir.
Asıl önemlisi küçük bir grubun bildiğiniz gibi Büyük bir gruba karşı zafer kazanmasıdır.
BU
YILIN DİĞER OLAYLARI
Bu
yılda hac emirliği görevini Velid bin Utbe ifa etmişti. Ashab-ı Kiram'dan olup
Sıffin Savaşı'nda Muaviye'nin yanında yer almış olan Ukbe bin Amir el-Cüheni bu
yılda vefat etmişti. Yine bu yılda Hz. Aişe (R.A.) vefat etmişti. Aynı şekilde
Ashab-ı Kiram'dan olan Semure bin Cündeb, Malik bin Ubade el-Gafıki de bu yıl
içinde vefat etmişlerdir. Yine bu yılda vefat edenlerden birisi Basra Kadısı
Umeyye bin Yesribi idi. O'nun ölümü üzerine Basra Kadılığı'na Hişam bin Hubeyre
getirilmişti.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
HİCRİ ELLİ
DOKUZUNCU YIL OLAYLARI (M. 678-679)
ABDURRAHMAN BİN ZİYAD'IN HORASAN VALİLİĞİNE TAYİNİ