İBNÜ’L-ESİR |
3. CİLT |
HİCRİ
ELLİ ÜÇÜNCÜ YIL OLAYLARI (M. 673)
Bu
yıl içinde Abdurrahman bin Ümmü'l Hakem es-Sekafı Bizans topraklarında kış seferine
çıkmıştı. Ayrıca bu yıl içinde eunade bin Ebi Ümeyye elEzdi komutanlığında
Akdeniz adalarından Rodos Adası fethedilmiş ve Müslümanlar burayı iskan ederek
Bizanslılar için büyük bir tehlike haline gelmişlerdi. Bizanslı Rumlar Rodos'ta
yerleşen Müslümanlardan bir hayli çekiniyorlardı, çünkü Müslümanlar bu bölgede
seyreden Bizans denizcilerine saldırıp gemilerine el koyuyorlardı. Muaviye
sürekli olarak Rodos 'ta yerleşen bu Müslümanlara büyük yardımlarda bulunuyor
ve çevredeki düşmanlar onlardan bir hayli korkuyordu. Ancak Muaviye vefat
edince oğlu Yezid buradaki Müslümanları tamamen ihmal etmişti.
Başka
bir rivayette ise Rodos'un H. 60. (M. 679-680) yılda fethedildiği kaydedilir.
ZİYAD
BİN EBİH'İN VEFATI
Ziyad
bin Ebih bu yılın Ramazan ayında Küfe'de vefat etmişti. Ziyad ölümünden evvel
Muaviye'ye şöyle bir mektup yazmıştı: "Ben Irak'ı sol elimle tamamen
hakimiyetim altına almış bulunuyorum. Sağ elim ise şu anda boş duruyor. İzin
ver de bu elimle de Hicaz bölgesi ile uğraşayım." Ziyad'ın bu mektubu
üzerine Muaviye O'nu Hicaz'a vali tayin etmiş, ancak Hicaz ahalisi bu haberi
işitince Abdullah bin Ömer bin el-Hattab'ın yanına varıp durumu anlatmış ve
üzüntülerini bildirmişlerdi. Abdullah bin Ömer de: "O'na beddua
ediniz." diyerek kıbleye yönelmiş ve Ziyad'a beddua etmişti. Abdullah bin
Ömer bu bedduasında şöyle demişti: "Allah'ım bizi Ziyad'ın şerrinden
koru!" Gerçekten Ziyad'ın sağ elinin bir parmağında bir çıban çıkmış ve
onun tesiri ile ölmüştü. Ziyad ölüm döşeğine yattığında Kadı Şureyh'i çağırarak
istişare etmiş ve şöyle demişti: "Şu parmağımda çıkan çıbanı görüyorsun.
Bana bu parmağın kesilmesi söylendi, sen ne dersin?" Kadı Şureyh:
"Ecelinin yaklaşmış olmasından korkuyorum. Eğer gerçekten ecelin gelmişse,
parmağın kesilmiş olarak Allah'ın huzuruna çıkmış olursun. Diğer taraftan
Cenab-ı Allah'a bir an evvel kavuşmayı istemiyormuşsun gibi bu parmağını da
kesmiş olacaksın ve kesik parmakla Allah'ın huzuruna çıkmış olacaksın. Ayrıca
ecel şu anda gelmemiş de daha birçok yıllar yaşayacaksan böyle parmağın kesik
olarak yaşaman da güzel değildir." şeklinde konuşmuş, Ziyad şöyle karşılık
vermişti:
"Hay
Allah hayrını versin! Şu anda ben öldürücü bir hastalık ile kucak kucağa
yatıyorum." Sonra Şureyh yanından çıktığında kendisiyle karşılaşan Müslümanlar
durumu sormuşlar, o da görüşmesinin sebebini anlatınca bu defa:
"Niye
parmağını kesmesi konusunda ona öğütte bulunmadın?" diye sormuşlar,
Şureyh: "Kendisine danışılan kişi emin kişidir." diye karşılık
vermişti.
Ziyad
parmağının kesilmesini istemiş, fakat ateşe ve dağlayıcı şişlere bakınca ürkmüş
ve vazgeçmişti. Başka bir rivayette ise Şureyh'in kendisine yaptığı bir öğütten
sonra parmağını kesmekten vazgeçmişti. Ölümü yaklaştığında oğlu:
"Babacığım! Sana altmış tane elbise hazırladım, seni onlarla
defnedeceğim." demiş, Ziyad ise oğluna şöyle cevap vermişti: "Ey
oğulcağızım! Babana onun bütün elbiselerinden ve kefenlerinden çok daha hayırlı
bir elbise yaklaşmış bulunuyor, o elbise de ölümdür." Sonra Ziyad ölmüş ve
Kufe yakınlarında es-Süveyye denilen yerde defnedilmişti.
O'nun
vefat haberi Abdullah bin Ömer'e ulaşınca şöyle demişti: "Haydi güle güle
Sümeyye'nin oğlu! Ne ahirette kazancın oldu, ne de bu dünya sana kaldı. "
Ziyad
Hicretin birinci yılında dünyaya gelmişti. Kırmızıya çalan bir teni olup sağ
gözünde hafif bir şaşılık vardı. Sakalı beyazdı, üzerinde bazen yamalı görünen
bir gömleği olurdu.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
RABİ' BİN ZİYAD
EL-HARİSİ'NİN VEFATI