İBNÜ’L-ESİR |
3. CİLT |
ŞAİR
FEREZDAK'IN ZİYAD BİN EBİH'TEN KAÇIŞI
Ziyad
Ferezdak'ı yakalamak ister. Nehşeloğulları'yla Fukaymoğulları Ziyad'a bu konuda
yardım ederler. Bunun da sebebi şöyle anlatılır:
Ferezdak
şöyle der: Ben Eşheb bin Rumeyle ve el-Bais'i hicvettim.
Gözden
düştüler. Nehşeloğulları ile Fukaymoğulları Ziyad bin Ebih'i benim aleyhimde
kışkırttılar ve ayrıca Yezid bin Mes'ud bin Halid bin Malik de benim aleyhimde
Ziyad'ı kışkırtanlardan idiler... Ve şöyle devam eder: Ziyad'a anlattıklarında
beni tanımadı, fakat: "O malı ve elbiseleri elinden alınan A'rabi
genç" diye tarif edilince tanımıştı.
Ferezdak
şöyle anlatır: Babam Halid beni bazı hayvanları götürüp satmak ve bedellerini
getirmek üzere göndermişti. Ben de hayvanları alıp Basra'ya götürdüm. Onları
sattıktan sonra bedellerini iyice bağlayıp sağlam bir yere elbisemin içine
koymağa çalışıyordum. O anda beni bir adam gördü ve şöyle dedi: "Parayı
öyle sağlam bir şekilde yerleştirmeğe çalışıyorsun ki, benim bildiğim bir adam
vardı, o bile parayı senin saklamağa çalıştığın gibi sıkıca bağlayıp saklamağa
çalışmazdı." Bunun üzerine ben bu adamın kim olduğunu sorunca şöyle dedi:
"Ferezdak'ın babası Malik bin Sa'sa'a'dır." Bu sözü işitince ben de o
anda hayvan ağılında bulunan adamları çağırdım ve paraları onlara doğru saçmağa
başladım. Parayı kapışanlardan birisi bana: "Şu sırtındaki cübbeni de
çıkar at." diye seslendi. Ben de sırtımdaki cübbeyi çıkarıp attım. Diğer
birisi: "Sırtındaki gömleği çıkar at" dedi, onu da çıkarıp attım. Bir
üçüncüsü: "Başındaki sarığı da bize ver" deyince onu da çıkarıp
verdim. Bir diğeri: "Şu iç gömleğini de çıkar" deyince ona:
"Hayır, onu çıkarıp da yollarda çırılçıplak yürüyecek kadar deli değilim."
diye karşılık verdim. Bu haber Ziyad'a ulaşınca: "Bu, insanlara zarar
verip onları başkalarını soymağa alıştıran ahmak bir adamdır," demiş ve o
hayvan ağılına bir adam göndererek beni götürmelerini istemişti.
Huceymoğulları'ndan bir atlı gelerek beni yedeğine aldı, oradan kaçırdı ve ben
de bu şekilde kurtulmuş oldum. Bunun üzerine Ziyad o sıralarda divanda katiplik
yapan iki amcamı, yani Sa'sa'a'nın iki oğlu olan Züheyl ve Zuhhaf'ı alıp
günlerce hapsetmiş, sonra iltimas yapan bazı adamların şefaatleri üzerine
onları serbest bırakmıştı. Ben de kaçıp babamın yanına geldim ve olup bitenleri
anlattım.
Ziyad
bunu bir kin olarak kalbinde saklamıştı. Bir ara Sa' doğulları Kabilesi'nden
Ahnef bin Kays ve Cariye bin Kudame ile el-Cevn bin Katade elAbşemi ve el-Hutat
bin Yezid, Ebu Menazil el-Mücaşi'i Muaviye bin Ebi Süfyan'ın yanına
gitmişlerdi. Muaviye bu adamların her birine yüzer dinarlık bir mükafat
dağıtmış, ancak Hutat bin Yezid'e yetmiş dinar vermişti. Yolda geri dönerlerken
bunların her birisi kendisine verilen mükafattan söz eder. Kendisine yetmiş
dinarın verildiğini gören Hutat Muaviye'ye geri dönmüş, Muaviye neden geri
döndüğünü sorunca: "Beni, Temimoğulları arasında rezil ettin, gerçekten
benim soyum sopum sahih değil midir? Ben yaşlı başlı bir kimse değil miyim? Ben
kendi aşiretimde kendisine itaat edilen bir reis değil miyim?" demiş,
Muaviye: "Evet, öyledir." diye cevap verince de: "Peki, o halde
neden onlara çok verdin de bana az verdin? Aleyhinde olanlara daha fazla da
yanında yer alanlara niye böyle az?" diye sormuştu. (Hutat Cemel
Vak'ası'nda Hz. Aişe'nin yanında yer almıştı. Halbuki Ahnef bin Kays ile Cariye
bin Kudame Hz. Ali'nin taraftarları arasında idiler. Ahnef ve el-Cevn Cemel
Vakası'nda savaştan ayrıldıkları halde yine Hz. Ali'nin taraftarları arasında
idiler.) Bunun üzerine Muaviye Hutat'a şöyle demiştir: "Ben bu adamların
dinlerini satın aldım, seni ise dininle baş başa bıraktım ve Hz. Osman
hakkındaki görüşünden dolayı sana bu şekilde davrandım." Hutat Hz.
Osman'ın taraftarlarından ve O'nun kanını talep edenlerden idi. Hutat ise
Muaviye'ye şöyle karşılık vermişti:
"Peki,
benim de dinimi onlardan satın aldığın gibi satın aL." Bu sözleri üzerine
Muaviye, O'nun da mükafatını yüz dinara tamamlamaları için emir vermiş, ancak
öldükten sonra bu maaşını kesmişti.
Ferezdak
Muaviye'nin böyle davranması üzerine onu hicveden bir şİİr yazmıştı.
Ferezdak'ın babasının adı Malik, dedesininki ise Sa'sa'a idi. Sa'sa'a'nın
babasının adı Naciye, dedesinin adı ise İkal idi. O'nun babası Muhammed,
Muhammed'in babası Süfyan, O'nun babası Micaşi', O'nun babası Darim, O'nun
babası Malik bin Hanzala, O'nun babası Malik bin Zeyd ve O'nun da babası Menat
bin Temim idiler.
Muaviye
Ferezdak'ın kendisini hicvettiğini işitince Hutat'ın bu otuz dinarlık hakkını
iade etmişti, ancak Ziyad bu hicvinden dolayı Ferezdak'a kızmış ve aramağa
başlamıştı. Nehşel ve Fukaym kabilelerinin O'na yakınlık gösterdiğini gören
Ziyad ise daha çok kızmış ve Ferezdak da oradan kaçıp geceleyin İsa bin Husayla
es-Sülemi'ye gelip sığınmış ve: "Bu adam beni arıyor. Beni yakalamak üzere
adamlar göndermiştir. Ben de saklanmak için senin yanına geldim." demişti.
İsa bin Husayla da: "Hoş geldin, sefalar getirdin." diyerek
karşılamış ve O'nun yanında üç gece kalmıştı. Ferezdak sonra O'na:
"Eğer
imkanın varsa beni Şam'a gönder." demiş, İsa bin Husayla da Ferezdak'ı
Şam'a göndermişti. Ziyad O'nun Şam'a gittiğini işitince yakalamak üzere hemen
arkasından adamlar göndermiş, fakat gidenler yetişememişlerdi. erRavha denilen
yere varan Ferezdak Bekr bin Vail Kabilesi'ne sığınmış ve onları kasidelerle
methetmişti.
Ziyad
Basra'da oturduğu zaman Ferezdak Küfe'ye giderdi. Ziyad Küfe'ye geldiğinde ise
Ferezdak Basra'ya gider otururdu. Bunu öğrenen Ziyad Küfe'deki görevlisi
Abdurrahman bin Ubeyd'e bir mektup yazarak Ferezdak'ı yakalamasını ister. Bunu
haber alan Ferezdak Hicaz'a doğru yola çıkıp gider ve Said bin el-As'a
sığınarak himayesine girer. Ferezdak Said'e bir şiir yazıp methetmişti. O,
Ziyad ölünceye kadar bazen Medine'de, bazen Mekke'de ikamet ederdi.
Hutat
bin Yezid Müslüman olunca Resulullah (S.A.V.) Muaviye ile ikisini kardeş ilan
etmiş ve Hutat Şam'da vefat edince Muaviye bu kardeşlikten dolayı O'na varis
olmuştu. Bunun üzerine de Ferezdak Muaviye için meşhur şiirini söylemişti.
Gerçekten Muaviye bu kardeşlikten dolayı böyle bir mirasın söz konusu
olamayacağını çok iyi biliyordu.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
EL-HAKEM BİN AMR
EL-ĞIFARİ'NİN VEFATI