İBNÜ’L-ESİR

3. CİLT

HİCRİ 50. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

ŞAİR FEREZDAK'IN ZİYAD BİN EBİH'TEN KAÇIŞI

 

Ziyad Ferezdak'ı yakalamak ister. Nehşeloğulları'yla Fukaymoğulları Ziyad'a bu konuda yardım ederler. Bunun da sebebi şöyle anlatılır:

 

Ferezdak şöyle der: Ben Eşheb bin Rumeyle ve el-Bais'i hicvettim.

 

Gözden düştüler. Nehşeloğulları ile Fukaymoğulları Ziyad bin Ebih'i benim aleyhimde kışkırttılar ve ayrıca Yezid bin Mes'ud bin Halid bin Malik de benim aleyhimde Ziyad'ı kışkırtanlardan idiler... Ve şöyle devam eder: Ziyad'a anlattıklarında beni tanımadı, fakat: "O malı ve elbiseleri elinden alınan A'rabi genç" diye tarif edilince tanımıştı.

 

Ferezdak şöyle anlatır: Babam Halid beni bazı hayvanları götürüp satmak ve bedellerini getirmek üzere göndermişti. Ben de hayvanları alıp Basra'ya götürdüm. Onları sattıktan sonra bedellerini iyice bağlayıp sağlam bir yere elbisemin içine koymağa çalışıyordum. O anda beni bir adam gördü ve şöyle dedi: "Parayı öyle sağlam bir şekilde yerleştirmeğe çalışıyorsun ki, benim bildiğim bir adam vardı, o bile parayı senin saklamağa çalıştığın gibi sıkıca bağlayıp saklamağa çalışmazdı." Bunun üzerine ben bu adamın kim olduğunu sorunca şöyle dedi: "Ferezdak'ın babası Malik bin Sa'sa'a'dır." Bu sözü işitince ben de o anda hayvan ağılında bulunan adamları çağırdım ve paraları onlara doğru saçmağa başladım. Parayı kapışanlardan birisi bana: "Şu sırtındaki cübbeni de çıkar at." diye seslendi. Ben de sırtımdaki cübbeyi çıkarıp attım. Diğer birisi: "Sırtındaki gömleği çıkar at" dedi, onu da çıkarıp attım. Bir üçüncüsü: "Başındaki sarığı da bize ver" deyince onu da çıkarıp verdim. Bir diğeri: "Şu iç gömleğini de çıkar" deyince ona: "Hayır, onu çıkarıp da yollarda çırılçıplak yürüyecek kadar deli değilim." diye karşılık verdim. Bu haber Ziyad'a ulaşınca: "Bu, insanlara zarar verip onları başkalarını soymağa alıştıran ahmak bir adamdır," demiş ve o hayvan ağılına bir adam göndererek beni götürmelerini istemişti. Huceymoğulları'ndan bir atlı gelerek beni yedeğine aldı, oradan kaçırdı ve ben de bu şekilde kurtulmuş oldum. Bunun üzerine Ziyad o sıralarda divanda katiplik yapan iki amcamı, yani Sa'sa'a'nın iki oğlu olan Züheyl ve Zuhhaf'ı alıp günlerce hapsetmiş, sonra iltimas yapan bazı adamların şefaatleri üzerine onları serbest bırakmıştı. Ben de kaçıp babamın yanına geldim ve olup bitenleri anlattım.

 

Ziyad bunu bir kin olarak kalbinde saklamıştı. Bir ara Sa' doğulları Kabilesi'nden Ahnef bin Kays ve Cariye bin Kudame ile el-Cevn bin Katade elAbşemi ve el-Hutat bin Yezid, Ebu Menazil el-Mücaşi'i Muaviye bin Ebi Süfyan'ın yanına gitmişlerdi. Muaviye bu adamların her birine yüzer dinarlık bir mükafat dağıtmış, ancak Hutat bin Yezid'e yetmiş dinar vermişti. Yolda geri dönerlerken bunların her birisi kendisine verilen mükafattan söz eder. Kendisine yetmiş dinarın verildiğini gören Hutat Muaviye'ye geri dönmüş, Muaviye neden geri döndüğünü sorunca: "Beni, Temimoğulları arasında rezil ettin, gerçekten benim soyum sopum sahih değil midir? Ben yaşlı başlı bir kimse değil miyim? Ben kendi aşiretimde kendisine itaat edilen bir reis değil miyim?" demiş, Muaviye: "Evet, öyledir." diye cevap verince de: "Peki, o halde neden onlara çok verdin de bana az verdin? Aleyhinde olanlara daha fazla da yanında yer alanlara niye böyle az?" diye sormuştu. (Hutat Cemel Vak'ası'nda Hz. Aişe'nin yanında yer almıştı. Halbuki Ahnef bin Kays ile Cariye bin Kudame Hz. Ali'nin taraftarları arasında idiler. Ahnef ve el-Cevn Cemel Vakası'nda savaştan ayrıldıkları halde yine Hz. Ali'nin taraftarları arasında idiler.) Bunun üzerine Muaviye Hutat'a şöyle demiştir: "Ben bu adamların dinlerini satın aldım, seni ise dininle baş başa bıraktım ve Hz. Osman hakkındaki görüşünden dolayı sana bu şekilde davrandım." Hutat Hz. Osman'ın taraftarlarından ve O'nun kanını talep edenlerden idi. Hutat ise Muaviye'ye şöyle karşılık vermişti:

 

"Peki, benim de dinimi onlardan satın aldığın gibi satın aL." Bu sözleri üzerine Muaviye, O'nun da mükafatını yüz dinara tamamlamaları için emir vermiş, ancak öldükten sonra bu maaşını kesmişti.

 

Ferezdak Muaviye'nin böyle davranması üzerine onu hicveden bir şİİr yazmıştı. Ferezdak'ın babasının adı Malik, dedesininki ise Sa'sa'a idi. Sa'sa'a'nın babasının adı Naciye, dedesinin adı ise İkal idi. O'nun babası Muhammed, Muhammed'in babası Süfyan, O'nun babası Micaşi', O'nun babası Darim, O'nun babası Malik bin Hanzala, O'nun babası Malik bin Zeyd ve O'nun da babası Menat bin Temim idiler.

 

Muaviye Ferezdak'ın kendisini hicvettiğini işitince Hutat'ın bu otuz dinarlık hakkını iade etmişti, ancak Ziyad bu hicvinden dolayı Ferezdak'a kızmış ve aramağa başlamıştı. Nehşel ve Fukaym kabilelerinin O'na yakınlık gösterdiğini gören Ziyad ise daha çok kızmış ve Ferezdak da oradan kaçıp geceleyin İsa bin Husayla es-Sülemi'ye gelip sığınmış ve: "Bu adam beni arıyor. Beni yakalamak üzere adamlar göndermiştir. Ben de saklanmak için senin yanına geldim." demişti. İsa bin Husayla da: "Hoş geldin, sefalar getirdin." diyerek karşılamış ve O'nun yanında üç gece kalmıştı. Ferezdak sonra O'na:

 

"Eğer imkanın varsa beni Şam'a gönder." demiş, İsa bin Husayla da Ferezdak'ı Şam'a göndermişti. Ziyad O'nun Şam'a gittiğini işitince yakalamak üzere hemen arkasından adamlar göndermiş, fakat gidenler yetişememişlerdi. erRavha denilen yere varan Ferezdak Bekr bin Vail Kabilesi'ne sığınmış ve onları kasidelerle methetmişti.

 

Ziyad Basra'da oturduğu zaman Ferezdak Küfe'ye giderdi. Ziyad Küfe'ye geldiğinde ise Ferezdak Basra'ya gider otururdu. Bunu öğrenen Ziyad Küfe'deki görevlisi Abdurrahman bin Ubeyd'e bir mektup yazarak Ferezdak'ı yakalamasını ister. Bunu haber alan Ferezdak Hicaz'a doğru yola çıkıp gider ve Said bin el-As'a sığınarak himayesine girer. Ferezdak Said'e bir şiir yazıp methetmişti. O, Ziyad ölünceye kadar bazen Medine'de, bazen Mekke'de ikamet ederdi.

 

Hutat bin Yezid Müslüman olunca Resulullah (S.A.V.) Muaviye ile ikisini kardeş ilan etmiş ve Hutat Şam'da vefat edince Muaviye bu kardeşlikten dolayı O'na varis olmuştu. Bunun üzerine de Ferezdak Muaviye için meşhur şiirini söylemişti. Gerçekten Muaviye bu kardeşlikten dolayı böyle bir mirasın söz konusu olamayacağını çok iyi biliyordu.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

EL-HAKEM BİN AMR EL-ĞIFARİ'NİN VEFATI