İBNÜ’L-ESİR |
3. CİLT |
ABDULLAH
BİN HAZİM'İN HORASAN VALİLİĞİ'NE TAYİNİ
Anlatıldığına
göre bu yıl içinde Abdullah bin Amir, Kays bin Heysem elKaysı el-Sülemi'yi Horasan'dan
azledip yerine Abdullah bin Hazim'i tayin etmişti. Bunun sebebi de şöyle
anlatılır: Kays Horasan'ın haracını ve gerekli hediyeleri göndermek konusunda
gecikmiş idi. Abdullah bin Hazim de Abdullah bin Amir'e şöyle demişti:
"Beni Horasan'a vali tayin edersen senin bütün işlerini rahatlıkla
hallederim." Bunun üzerine de Abdullah bin Amir O'na Horasan valiliğini
vermek üzere bir ahidname yazmıştı. Bu haberi işiten Kays bin Heysem İbn
Hazim'den korkarak Horasan'ı terk edip merkeze doğru gelmiş, ancak Abdullah bin
Amir O'nun böyle sınırları terk edip gelmesine son derece kızmış,
cezalandırarak hapsetmiş ve Horasan üzerine de Yeşkirli bir adamı tayin
etmişti. Başka bir rivayete göre ise Eslem bin Zür'a el-Külabi'yi ve arkasından
da Abdullah bin Hazim'i Horasan'a göndermişti.
Kays'ın
azledilmesi hususunda başka bir rivayet de kaydedilir. Şöyle ki:
"Abdullah
bin Hazim, Abdullah bin Amir'e şöyle demişti: "Sen Horasan'a Kays gibi
zayıf bir adamı tayin etmiş bulunuyorsun. Kays Horasan'da bir savaş yapmak zorunda
kalırsa korkarım yanındakilerle birlikte hezimete uğrar. Horasan elden çıkar ve
sen de dayılarını rezil etmiş olursun. (Dayıların derken Kays Aylanoğulları'nı
kastediyordu.) Bunun üzerine İbn Amir: "Peki, bu konuda sen ne
düşünüyorsun?" diye sorunca, Abdullah bin Hazim de: "Bana bir
ahidname yaz ve bu ahidnamede şayet Kays Horasan' da düşmanın önünden kaçacak
olursa beni onun yerine tayin edeceğini ifade et." demiş, İbn Amir de O'na
bu şekilde bir ahidname yazmıştı.
Toharistan
tarafından bir ordunun çıkıp geldiği haberinin alınması üzerine Kays, Abdullah
bin Hazim ile istişarede bulunmuş, İbn Hazim de O'na buradan çıkıp gitmesini ve
etraftaki illerden askerler toplayıncaya kadar gelmemesini söylemişti. Kays
Taberistan'dan bir iki merhalelik bir mesafe ayrıldıktan sonra Abdullah bin
Hazim kendisine verilen ahitnameyi çıkarıp Müslümanlara göstermiş ve oranın
yönetimini eline geçirerek düşmanı hezimete uğratmıştı. Bu haber Küfe, Basra ve
Şam'a ulaştığında Kays'ın kabilesi ve akrabaları İbn Hazim'e son derece
kızmışlar: "O hem Kays'ı, hem de İbn Amir'i tuzağa düşürdü." demişler
ve Muaviye'ye şikayette bulunmuşlar. Muaviye O'nu yanına çağırmış, İbn Hazim de
yaptıklarından dolayı özür dilemişti. Muaviye ise O'na: "Kalk ve yarın
Müslümanlardan özür dile." demiş, İbn Hazim de kendi yakın adamlarını
toplayarak onlara şöyle seslenmişti: "Müslümanlara hutbe okuyup bu
yaptıklarımdan dolayı özür dilemem istendi. Fakat okuyacağım hutbede haklı
olarak söyleyeceğim sözler yoktur. Bundan dolayı sizler minberin etrafında
toplanın ve söylediklerimi sürekli olarak tasdik edin. " Ertesi gün İbn
Hazim minbere çıkıp Allah'a hamd ve sena ettikten sonra şöyle demişti:
"Hutbeyi mutlaka yerine getirilmesi gereken ve kaçınılması imkanı olmayan
bir görevolarak ancak bir devlet başkanı ve bir de ahmak ve işkembeden atan
birisi okur. Ben ise bu iki vasfa da sahip değilim. Beni tanıyanlar çok iyi
bilir ki ben fırsatları sürekli iyi kollayabilen ve tehlikeler anında hemen
bunlara karşı koyabilen, ordular sevkedip savaşabilen bir kimseyim. Beni bu
hususta tanıyanlar Allah rızası için tasdik etsinler." Bunun üzerine
minberin etrafında toplanmış olan adamları O'nu tasdik ederler. "Ey
müminlerin emiri! Allah rızası için senin de bu konuda bildiklerini söylemeni
istiyorum." der, Muaviye de O'na: "Doğru söyledin." diye
karşılık verir.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA