|
İBNÜ’L-ESİR |
3. CİLT |
Hz.
ALİ'NİN KÜFE'YE DÖNÜŞÜ
Hz.
Ali Haricilerden kurtulduktan sonra Allah'a hamd-ü sena etmiş ve yanındaki
arkadaşlarına şöyle seslenmişti: "Allah sizin sayenizde büyük bir kötülüğü
yok etmiş ve zaferimizi yüceltmiş bulunuyor. Onun için bulunduğunuz şu yerden
süratle düşmanlarınızın üzerine yürüyünüz." Ancak onlar Hz. Ali'nin bu
çağrısına: "Ey müminlerin emiri! Oklarımız tamamen tükendi, kılıçlarımız
köreldi, mızraklarımızın uçları kırılıp paramparça oldu. Bundan dolayı bizi al,
şehrimize götür, orada hazırlıklara girişelim. Umulur ki müminlerin emirinin bu
hazırlıklarımızda katkısı olur ve bu da düşmanımıza karşı daha güçlü hale
kavuşmamıza sebep olur." diyerek karşılık vermişlerdi. Bu sözleri
söyleyenin Eş'as bin Kays olduğu ifade edilir. Bunun üzerine Hz. Ali
enNuhayle'ye gelip konaklamış ve Müslümanların da burada karargah kurmalarını
emretmişti. Ayrıca Hz. Ali Müslümanlara burada cihat hazırlıklarına
girişmelerini, kendilerini ruhen savaşa hazırlayıp çoluk çocuklarının
ziyaretlerine az gitmelerini ve düşmanları üzerine yürümeye iyice hazırlıklı
olmalarını söylemişti. Askerler en-Nuhayle'de bir müddet ikame ettikten sonra
yavaş yavaş karargahlarını terk etmeğe başlamış ve Müslümanların ileri
gelenlerinin dışında karargahta kimse kalmamıştı. Böylece karargah bomboş bir
şekilde terkedilmiş bulunuyordu. Hz. Ali bu durumu görünce Kufe'ye varmış ve
sefere çıkma konusundaki görüşü ağır bastığı için onlara şöyle seslenmişti:
"Ey insanlar! Düşmanınız üzerine yürümek için hazırlıklarınızı yapınız.
İçinizde yapacağı cihatla Allah'a yakın olmak isteyen kimler vardır? Bu cihadı
Allah'a yaklaşmak için vesile kılacak kimler varsa ortaya çıksın. Düşmanlarınız
haktan sapmış, Allah'ın kitabından yüz çevirmiş ve taşkınlıkları içinde
bocalayıp durmuşlardır. Bunun için siz de onlara karşı koymak üzere gücünüz
oranında hazırlıklar yapıp savaş atları hazırlayın ve Allah'a tevekkül edin.
Allah kendisine güvenileceklerin en büyüğüdür ve O vekil olarak yeter. O
yardımcı olarak da yeter." Ancak Hz. Ali'nin bu sözlerine rağmen hiç kimse
yerinden kıpırdamamış ve böyle bir hazırlığa da girişmemişlerdi. Onları
günlerce bu şekilde terk edip kendi hallerine bırakmıştı. Savaş için hazırlık
yapacaklarından artık ümidini kesince ileri gelenlerini ve reisIerini toplayıp
görüşlerini almış ve neden böyle geciktiklerini sormuştu. Bazılarının
mazeretleri vardı, bazılarının ise asla bir mazeretleri yoktu. Aralarından çok
az kimse savaşa gitmeğe niyetli idi. Bunun üzerine Hz. Ali onlara hitaben şöyle
demişti: "Ey Allah'ın kulları! Size ne oldu da Allah'ın yoluna çıkmağa
davet ettiğimde ''Yere çakılıp kaldınız? Dünya hayatını ahirete mi tercih
ettiniz'' (et-Tevbe suresi, 38), yoksa zilleti ve korkaklığı izzete mi tercih
ettiniz? Sizleri cihada davet ettikçe ölüm sekeratına tutulmuşçasına
kendinizden geçmiş, kalpleriniz tamamen ölmüş, idrakiniz kaybolmuş gözleriniz
görmez olmuş gibi bir duruma düştünüz. Vallahi, söze gelince dağda hızlı koşan aslanları
andırırsınız, savaşa davet edildiğinizde de aynen yan çizen tilkiler gibisiniz.
Bundan sonra asla size güvenmeyeceğim. Bir hedefe ulaşmak için sizlerle yola
çıkılmaz. Sizler savaşı körükleyenlerin en kötülerisiniz. Sizlere tuzak
hazırlanıyor, ama sizler böyle bir yola teşebbüs bile etmiyorsunuz. Zayıf
düşürüldüğünüz halde birbirinize savaş için yardımcı olmuyor ve teşvik
etmiyorsunuz. Sizler derin bir uykuda iken düşmanınızın gözüne uyku bile
girmiyor." Sonra devamla şöyle demişti: ••... Benim sizin üzerinizde
hakkım vardır ve sizlerin de benim üzerimde hakkınız vardır. Sizin benim
üzerimdeki hakkınız yakınlığım sürdüğü müddetçe sizlere öğütte bulunmam,
ihtiyaçlarınızı gidermem, cahil kalmamanız için bazı şeyleri öğretmem ve
yanlışlığa düşmemeniz için de size gerekli eğitimi vermemdir. Benim sizin
üzerinizdeki hakkıma gelince ... Bu, bana yapmış olduğunuz bey'at'e vefa
göstermeniz, huzurumda veya gıyabımda bana iyi davranıp sadık kalmanız, itaate
davet ettiğimde ve emir verdiğimde de bu davetim ve emrime icabet etmeniz,
ayrıca Yüce Allah hakkınızda hayır dilerse mutlaka benim kötü gördüğümü sizin
de terk etmeniz, benim sevdiklerimi de tercih etmenizdir. İşte böylece arzu
ettiklerinize kavuşur ve umduklarınızı da elde etmiş olursunuz."
BİR SONRAKİ SAYFA
İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA