İBNÜ’L-ESİR

3. CİLT

HİCRİ 35. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

HZ. OSMAN'IN YAŞAYIŞI VE HAYATINDAN BAZI ÖRNEKLER

 

Hasan el-Basri şöyle anlatır: "Bir gün mescide girdim, Hz. Osman'ın, abası üzerine kenarda uzanmış olduğunu gördüm. O anda iki su satıcısı aralarındaki anlaşmazlığı çözmesi için gelmiş, O da aralarında hüküm vermişti."

 

Şa'bi şöyle anlatır: Hz. Ömer Kureyş kendisinden iyice usanıncaya kadar vefat etmemişti. O Kureyşlileri Medine'ye tıkayıp bırakmıştı. Çünkü şöyle diyordu: "Benim bu ümmet için en çok korktuğum husus onların dünyanın muhtelif yerlerine dağılmalarıdır." Kureyş' ten herhangi bir kimse gaza için Hz. Ömer'den izin isteyecek olsa Hz. Ömer O'na şöyle derdi: "Sen Resulullah (S.A.V.) ile birlikte gazaya çıkmış kişisin ve o gazalar bugün çıkacağın gazalardan çok daha hayırlıydılar. Sen en iyisi gel de şu dünyayı görme ve dünya da seni görmeyiversin." O bu işi Kureyş'in yalnız muhacirlerine uygulardı. Muhacirlerin dışında kalan Mekkelilere böyle bir kısıtlama getirmemişti. Hz. Osman hilafete geçtiğinde insanlar dünyanın dört bir bucağına yayılmak üzere Medine'den çıkıp gitmişler ve İslam diyarlarının bir çok yerine dağılmışlardı. Bu durum onlara Hz. Ömer'in uygulamasından daha sevimli geliyordu."

 

Hz. Osman, anlatıldığına göre, hilafeti boyunca her yıl bizzat kendisi hac emirliği yapar, Resulullah (S.A.V.)'ın hanımlarıyla birlikte haccederdi. Hz. Ömer de hilafeti boyunca aynı uygulamayı yapmıştı. Hz. Osman İslam devletinin bütün illerindeki Müslümanlara mektuplar yazarak hac mevsiminde gelip valilerden gördüklerini ve varsa şikayetleri kendisine anlatmalarını istemişti. O, bu mektuplarında Müslümanlardan dine uygun işler yapmalarını ve uygunsuz şeylerden kaçınmalarını istemiş ve kendisinin zulme uğradığı müddetçe sürekli olarak zayıfın yanında güçlüye karşı olduğunu bildirmişti. Medine'de ilk defa meydana gelen karışıklık hilafetinin sekizinci yılında Medine'yi istila eden kuş-ların gelmesi idi. Bu kuşlara çamurdan yapılmış yuvarlak misket şeklindeki güllelerle taşlar atılırdı. Bunları defetmek üzere Hz. Osman Leys Kabilesi'nden birisini göndermiş, bu kuşlar Medine'den tamamen çıkarıldığı gibi onlara atılmak üzere hazırlanan yaylar ve bu misketler de imha edilmişti.

 

Adamın birisi Sa'id bin el-Müseyyeb'e Muhammed bin Huzeyfe'nin Hz. Osman'a karşı gelmesinin sebeplerini sormuş, Sa'id bin el-Müseyyeb de şöyle demişti: "Muhammed bin Ebi Huzeyfe Hz. Osman'ın evinde büyümüş bir yetim olup evde bulunan diğer yetimleri yöneten ve onları idare eden birisi idi. Bir gün Hz. Osman'dan kendisini bir yere vali tayin etmesini ister. Hz. Osman O'na: "Ey oğulcağızım! Eğer sen bu işe uygun bir kimse olsaydın seni vali tayin ederdim" der, O da: "O halde bana müsaade et de çıkıp gideyim, yeryüzünde rızkımı arayayım." diye karşılık verir. Bunun üzerine: "İstediğin yere gidebilirsin." der ve yetecek kadar para verip yol azığını hazırlatır ve bineğini donatır. Muhammed bin Ebi Huzeyfe Mısır'a vardığında kendisine bir görev vermediğinden dolayı Hz. Osman'a kızmış ve aleyhinde olan kimselerin yanında yer almıştı." Aynı adam Sa'id bin Müseyyeb'e: "Peki Ammar bin Yasir neden Hz. Osman'a karşı gelmiştir?" diye sorunca Sa'id: "Ammar bin Yasir ile Abbas bin Utbe bin Ebi Leheb arasında bir tartışma meydana gelmiş, bunun üzerine Hz. Osman onların her ikisini tedip etmek üzere kırbaçlatmış, bu da Ammar'ın evlatlarıyla Abbas'ın evlatları arasında bir düşmanlığın peyda olmasına sebep olduğu gibi, Hz, Osman ile Ammar'ın da tartışmaya girişmelerine yol açmıştı." diye cevap vermişti.

 

Salim bin Abdullah'a Muhammed bin Ebi Bekir'in neden Hz. Osman'a karşı geldiği sorulunca şöyle demişti: "Kızgınlık ve dünya tamahı..." Muhammed'in İslam'da kendine has bir mevkii vardı. O'nu bazı kimseler kışkırtınca dünya tamahına düştü ve haklı iken haksız durumda kaldı. Bundan dolayı Hz. Osman yakasına yapıştı. Bu ikisi bir araya gelince "Muhammed" olmaktan çıkıp "Müzemmem" oldu.

 

Anlatıldığına göre, adamın biri Abbas bin Abdülmuttalib ile alayetmek istemiş. Hz. Osman da O'na ceza uygulamış ve onun bu davranışı gayet güzel karşılanmıştı. O şöyle demişti: "Resulullah (S.A.V.) kendi amcasını üstün tutup yüceltir de ben nasılO'nunla alayedilmesine müsaade edebilirim? Böyle davranıp da buna razı olan bir kimse Resulullah (s.a.v.)'a muhalefet etmiş demektir. "

 

Yine anlatıldığına göre, Ka'ab bin Zilhabeke el-Hindi ateş ile oynamayı bir adet haline getirmişti. Bu durum Hz. Osman'ın kulağına gelince Hz. Osman Velid'e mektup yazarak Ka'ab İbn Zilhabeke'yi acıtacak kadar dövmesini emretmiş, Velid de O'nu cemaatin ortasında döverek Hz. Osman'dan gelen mektubu okumuştu. Bu mektuptakileri duyan Ka'ab bir hayli kızmış, Hz. Osman'a karşı isyan edenlerle birlik olmuştu. O sırada Ka'ab Dünbavend'e sürgün edilmişti.

 

Yine anlatıldığına göre, Velid bin Ukbe zamanında Dabi'i bin Hars el-Bercemi Ensardan Karhan diye adlandırılan bir köpeği ariyet olarak almış. Bu köpek avda son derece başarılı olup ceylan yakalamış. Dabi'i bin Hars bu köpeği geri vermeyince Ensariler O'ndan zorla geri almışlar, O da onların aleyhine şiirler okumuştu. Onlara böyle şiirle hakaret edince Ensariler de durumu Hz. Osman'a şikayet etmişlerdi. Hz. Osman Dabi'i bin Hars'e ceza uygulamış ve ölünceye kadar hapse atmıştı. Bundan dolayı da Dabi'i'nin oğlu Umeyr Abdullah bin Sebe'nin fırkasına katılmış ve Hz. Osman'ın aleyhinde çalışanlardan olmuştu. Kümeyi bin Ziyad ve Umeyr bin Dabi'i Hz. Osman'ı öldürmek üzere Medine'ye gelen isyancılar arasında yer almışlardı. Ancak bu ikisinden Umeyr Hz. Osman'dan çekinmiş, fakat Kümeyi O'na karşı cesaret bularak isyan edenlerden olmuştu. Hz. Osman Kümeyi'e bir tokat vurmuş kıçı üzerine oturtmuştu. Ayağa kalkıp "Ey müminlerin emiri, canımı acıttın" deyince Hz. Osman: "Sen bana saldıran kişi değil miydin?" diye sormuş, onun: "Hayır, vallahi ben saldırmadım demesi üzerine Hz. Osman: "O halde benden öcünü al" diye karşılık vermişti. Kümeyi: "Hayır, asla olamaz" demiş ve Hz. Osman O'nu affetmişti. Bu iki adam ta Haccac zamanına kadar yaşamış ve ileride, inşaallah zikredeceğimiz gibi, Haccac her ikisini öldürmüştü.

 

Hz. Osman'ın Talha bin Ubeydullah'tan elli bin dirhem alacağı vardı. Bir gün: "İşte senin malın burada, onu alabilirsin" deyince Hz. Osman O'na:

 

"Hayır o senin iyiliğinden dolayı sana verilmiş bir yardımdır" diye karşılık vermişti.

 

Başka bir rivayette anlatıldığına göre ise, Hz. Osman muhasara edi-lince Hz. Ali, Talha bin Ubeydullah'a şöyle demişti: "Hay Allah senin müstahakını versin! Sen O'nu muhasara edenleri neden geri çevirmedin?" Talha bu soruya:

 

"Hayır, vallahi Ümeyyeoğulları kendi keselerinden bana hakkımı verinceye kadar yapmayacağım" diye karşılık vermişti.

 

Hz. Osman'a Hz. Peygamber (S.A.V.)'in iki kızıyla evlenmiş olduğundan ''Zi'nnureyn'' lakabı verilmişti.

 

el-Asma'i şöyle anlatır: "Abdullah bin Amir, Katn bin Abdiavfı Kirman'a emir olarak tayin eder. Katn'ın kumandasındaki Müslüman askerler bir vadiden geçmek üzere iken vadi taşmış ve selonların geçişini engellemişti. Katn bin Abdiavf geçmekten korkmuş ve şöyle demişti: ''Bu vadiyi geçebilene bin dirhem vereceğim.'' Müslümanlar birden vadiye atılmış ve karşı tarafa geçmişlerdi. Geçenler dört bin kişi idi. O da onlara dört milyon dirhemi dağıtmıştı. Abdullah bin Amir bu uygulamayı hoş karşılamamış ve durumu Hz. Osman'a mektupla bildirmişti. Hz. Osman: ''Bu dört milyon dirhemi kendisine ver, çünkü o Allah yolunda Müslümanlara yardım olarak verilmiş bir meblağdır.'' diye cevap vermişti. Bundan dolayı bu paraya ''Vadiyi geçme mükafatı'' adı verilmişti."

 

Hassan bin Zeyd şöyle anlatır: Bir gün Hz. Ali'nin Müslümanlara hitapta bulunurken sesinin en yüksek dozuyla şöyle dediğini işittim: "Ey insanlar! Beni ve Osman'ı kötüleyip duruyormuşsunuz. Vallahi Cenab-ı Allah benim ve O'nun hakkında ve bizim gibiler hakkında şu sözünü söylemiştir: ''Onların göğüslerindeki kini çıkarıp attık. Hepsi kardeşler olarak köşklerde karşı karşıya oturur sohbet ederler.''" (el-Hicr suresi, 47)

 

Bedir ashabından olan Ebu Hümeyd es-Saidi muhasara günlerinde Hz. Osman'ın yanında yer alanlardan birisi idi. Hz. Osman şehit edilince: "Allah'ım! Biz O'nun öldürülmesini kesinlikle istemedik. Vallahi sana kavuşuncaya kadar şöyle şöyle yapmayacağım ve asla gülmeyeceğim." demişti.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

HZ. OSMAN'IN NESEBİ, ÖZELLİKLERİ VE KÜNYESİ