İBNÜ’L-ESİR |
3. CİLT |
HZ.
OSMAN'IN YAŞAYIŞI VE HAYATINDAN BAZI ÖRNEKLER
Hasan
el-Basri şöyle anlatır: "Bir gün mescide girdim, Hz. Osman'ın, abası üzerine
kenarda uzanmış olduğunu gördüm. O anda iki su satıcısı aralarındaki
anlaşmazlığı çözmesi için gelmiş, O da aralarında hüküm vermişti."
Şa'bi
şöyle anlatır: Hz. Ömer Kureyş kendisinden iyice usanıncaya kadar vefat
etmemişti. O Kureyşlileri Medine'ye tıkayıp bırakmıştı. Çünkü şöyle diyordu:
"Benim bu ümmet için en çok korktuğum husus onların dünyanın muhtelif
yerlerine dağılmalarıdır." Kureyş' ten herhangi bir kimse gaza için Hz.
Ömer'den izin isteyecek olsa Hz. Ömer O'na şöyle derdi: "Sen Resulullah
(S.A.V.) ile birlikte gazaya çıkmış kişisin ve o gazalar bugün çıkacağın
gazalardan çok daha hayırlıydılar. Sen en iyisi gel de şu dünyayı görme ve
dünya da seni görmeyiversin." O bu işi Kureyş'in yalnız muhacirlerine
uygulardı. Muhacirlerin dışında kalan Mekkelilere böyle bir kısıtlama
getirmemişti. Hz. Osman hilafete geçtiğinde insanlar dünyanın dört bir bucağına
yayılmak üzere Medine'den çıkıp gitmişler ve İslam diyarlarının bir çok yerine
dağılmışlardı. Bu durum onlara Hz. Ömer'in uygulamasından daha sevimli
geliyordu."
Hz.
Osman, anlatıldığına göre, hilafeti boyunca her yıl bizzat kendisi hac emirliği
yapar, Resulullah (S.A.V.)'ın hanımlarıyla birlikte haccederdi. Hz. Ömer de
hilafeti boyunca aynı uygulamayı yapmıştı. Hz. Osman İslam devletinin bütün
illerindeki Müslümanlara mektuplar yazarak hac mevsiminde gelip valilerden
gördüklerini ve varsa şikayetleri kendisine anlatmalarını istemişti. O, bu
mektuplarında Müslümanlardan dine uygun işler yapmalarını ve uygunsuz şeylerden
kaçınmalarını istemiş ve kendisinin zulme uğradığı müddetçe sürekli olarak
zayıfın yanında güçlüye karşı olduğunu bildirmişti. Medine'de ilk defa meydana
gelen karışıklık hilafetinin sekizinci yılında Medine'yi istila eden kuş-ların
gelmesi idi. Bu kuşlara çamurdan yapılmış yuvarlak misket şeklindeki güllelerle
taşlar atılırdı. Bunları defetmek üzere Hz. Osman Leys Kabilesi'nden birisini
göndermiş, bu kuşlar Medine'den tamamen çıkarıldığı gibi onlara atılmak üzere
hazırlanan yaylar ve bu misketler de imha edilmişti.
Adamın
birisi Sa'id bin el-Müseyyeb'e Muhammed bin Huzeyfe'nin Hz. Osman'a karşı
gelmesinin sebeplerini sormuş, Sa'id bin el-Müseyyeb de şöyle demişti:
"Muhammed bin Ebi Huzeyfe Hz. Osman'ın evinde büyümüş bir yetim olup evde
bulunan diğer yetimleri yöneten ve onları idare eden birisi idi. Bir gün Hz.
Osman'dan kendisini bir yere vali tayin etmesini ister. Hz. Osman O'na:
"Ey oğulcağızım! Eğer sen bu işe uygun bir kimse olsaydın seni vali tayin
ederdim" der, O da: "O halde bana müsaade et de çıkıp gideyim,
yeryüzünde rızkımı arayayım." diye karşılık verir. Bunun üzerine:
"İstediğin yere gidebilirsin." der ve yetecek kadar para verip yol
azığını hazırlatır ve bineğini donatır. Muhammed bin Ebi Huzeyfe Mısır'a
vardığında kendisine bir görev vermediğinden dolayı Hz. Osman'a kızmış ve
aleyhinde olan kimselerin yanında yer almıştı." Aynı adam Sa'id bin
Müseyyeb'e: "Peki Ammar bin Yasir neden Hz. Osman'a karşı gelmiştir?"
diye sorunca Sa'id: "Ammar bin Yasir ile Abbas bin Utbe bin Ebi Leheb
arasında bir tartışma meydana gelmiş, bunun üzerine Hz. Osman onların her
ikisini tedip etmek üzere kırbaçlatmış, bu da Ammar'ın evlatlarıyla Abbas'ın
evlatları arasında bir düşmanlığın peyda olmasına sebep olduğu gibi, Hz, Osman
ile Ammar'ın da tartışmaya girişmelerine yol açmıştı." diye cevap
vermişti.
Salim
bin Abdullah'a Muhammed bin Ebi Bekir'in neden Hz. Osman'a karşı geldiği
sorulunca şöyle demişti: "Kızgınlık ve dünya tamahı..." Muhammed'in
İslam'da kendine has bir mevkii vardı. O'nu bazı kimseler kışkırtınca dünya
tamahına düştü ve haklı iken haksız durumda kaldı. Bundan dolayı Hz. Osman
yakasına yapıştı. Bu ikisi bir araya gelince "Muhammed" olmaktan
çıkıp "Müzemmem" oldu.
Anlatıldığına
göre, adamın biri Abbas bin Abdülmuttalib ile alayetmek istemiş. Hz. Osman da
O'na ceza uygulamış ve onun bu davranışı gayet güzel karşılanmıştı. O şöyle
demişti: "Resulullah (S.A.V.) kendi amcasını üstün tutup yüceltir de ben
nasılO'nunla alayedilmesine müsaade edebilirim? Böyle davranıp da buna razı
olan bir kimse Resulullah (s.a.v.)'a muhalefet etmiş demektir. "
Yine
anlatıldığına göre, Ka'ab bin Zilhabeke el-Hindi ateş ile oynamayı bir adet
haline getirmişti. Bu durum Hz. Osman'ın kulağına gelince Hz. Osman Velid'e
mektup yazarak Ka'ab İbn Zilhabeke'yi acıtacak kadar dövmesini emretmiş, Velid
de O'nu cemaatin ortasında döverek Hz. Osman'dan gelen mektubu okumuştu. Bu
mektuptakileri duyan Ka'ab bir hayli kızmış, Hz. Osman'a karşı isyan edenlerle
birlik olmuştu. O sırada Ka'ab Dünbavend'e sürgün edilmişti.
Yine
anlatıldığına göre, Velid bin Ukbe zamanında Dabi'i bin Hars el-Bercemi
Ensardan Karhan diye adlandırılan bir köpeği ariyet olarak almış. Bu köpek avda
son derece başarılı olup ceylan yakalamış. Dabi'i bin Hars bu köpeği geri
vermeyince Ensariler O'ndan zorla geri almışlar, O da onların aleyhine şiirler
okumuştu. Onlara böyle şiirle hakaret edince Ensariler de durumu Hz. Osman'a
şikayet etmişlerdi. Hz. Osman Dabi'i bin Hars'e ceza uygulamış ve ölünceye
kadar hapse atmıştı. Bundan dolayı da Dabi'i'nin oğlu Umeyr Abdullah bin
Sebe'nin fırkasına katılmış ve Hz. Osman'ın aleyhinde çalışanlardan olmuştu.
Kümeyi bin Ziyad ve Umeyr bin Dabi'i Hz. Osman'ı öldürmek üzere Medine'ye gelen
isyancılar arasında yer almışlardı. Ancak bu ikisinden Umeyr Hz. Osman'dan
çekinmiş, fakat Kümeyi O'na karşı cesaret bularak isyan edenlerden olmuştu. Hz.
Osman Kümeyi'e bir tokat vurmuş kıçı üzerine oturtmuştu. Ayağa kalkıp "Ey
müminlerin emiri, canımı acıttın" deyince Hz. Osman: "Sen bana
saldıran kişi değil miydin?" diye sormuş, onun: "Hayır, vallahi ben
saldırmadım demesi üzerine Hz. Osman: "O halde benden öcünü al" diye
karşılık vermişti. Kümeyi: "Hayır, asla olamaz" demiş ve Hz. Osman
O'nu affetmişti. Bu iki adam ta Haccac zamanına kadar yaşamış ve ileride,
inşaallah zikredeceğimiz gibi, Haccac her ikisini öldürmüştü.
Hz.
Osman'ın Talha bin Ubeydullah'tan elli bin dirhem alacağı vardı. Bir gün:
"İşte senin malın burada, onu alabilirsin" deyince Hz. Osman O'na:
"Hayır
o senin iyiliğinden dolayı sana verilmiş bir yardımdır" diye karşılık
vermişti.
Başka
bir rivayette anlatıldığına göre ise, Hz. Osman muhasara edi-lince Hz. Ali,
Talha bin Ubeydullah'a şöyle demişti: "Hay Allah senin müstahakını versin!
Sen O'nu muhasara edenleri neden geri çevirmedin?" Talha bu soruya:
"Hayır,
vallahi Ümeyyeoğulları kendi keselerinden bana hakkımı verinceye kadar
yapmayacağım" diye karşılık vermişti.
Hz.
Osman'a Hz. Peygamber (S.A.V.)'in iki kızıyla evlenmiş olduğundan
''Zi'nnureyn'' lakabı verilmişti.
el-Asma'i
şöyle anlatır: "Abdullah bin Amir, Katn bin Abdiavfı Kirman'a emir olarak
tayin eder. Katn'ın kumandasındaki Müslüman askerler bir vadiden geçmek üzere
iken vadi taşmış ve selonların geçişini engellemişti. Katn bin Abdiavf
geçmekten korkmuş ve şöyle demişti: ''Bu vadiyi geçebilene bin dirhem
vereceğim.'' Müslümanlar birden vadiye atılmış ve karşı tarafa geçmişlerdi.
Geçenler dört bin kişi idi. O da onlara dört milyon dirhemi dağıtmıştı.
Abdullah bin Amir bu uygulamayı hoş karşılamamış ve durumu Hz. Osman'a mektupla
bildirmişti. Hz. Osman: ''Bu dört milyon dirhemi kendisine ver, çünkü o Allah
yolunda Müslümanlara yardım olarak verilmiş bir meblağdır.'' diye cevap
vermişti. Bundan dolayı bu paraya ''Vadiyi geçme mükafatı'' adı
verilmişti."
Hassan
bin Zeyd şöyle anlatır: Bir gün Hz. Ali'nin Müslümanlara hitapta bulunurken
sesinin en yüksek dozuyla şöyle dediğini işittim: "Ey insanlar! Beni ve
Osman'ı kötüleyip duruyormuşsunuz. Vallahi Cenab-ı Allah benim ve O'nun
hakkında ve bizim gibiler hakkında şu sözünü söylemiştir: ''Onların
göğüslerindeki kini çıkarıp attık. Hepsi kardeşler olarak köşklerde karşı
karşıya oturur sohbet ederler.''" (el-Hicr suresi, 47)
Bedir
ashabından olan Ebu Hümeyd es-Saidi muhasara günlerinde Hz. Osman'ın yanında
yer alanlardan birisi idi. Hz. Osman şehit edilince: "Allah'ım! Biz O'nun
öldürülmesini kesinlikle istemedik. Vallahi sana kavuşuncaya kadar şöyle şöyle
yapmayacağım ve asla gülmeyeceğim." demişti.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
HZ. OSMAN'IN
NESEBİ, ÖZELLİKLERİ VE KÜNYESİ