İBNÜ’L-ESİR

2. CİLT

HİCRİ 17. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

SÜS'UN FETHİ

 

Denildiğine göre, Ebu Sebre, Sus civarında konaklayınca Hürmüzan'ın kardeşi Şehriyar Sus'ta bulunuyordu. Müslümanlar Sus'un etrafını sardılar, Şehriyar da onlarla bir kaç defa çarpıştı. Her seferinde Sus halkı Müslümanlara zayiat verdiriyordu. Rahiplerle papazlar Müslümanların karşısına çıkarak onlara: "Ey Araplar topluluğu! Bizim alimlerimizin bildirdiklerine göre Sus'u ya Deccal, ya da aralarında Deccal'ın bulunacağı bir kavim fethedecektir. Eğer aranızda Deccal var ise siz burayı fethedeceksiniz" diye seslendiler.

Ebu Musa, Sus'tan Basra'ya gitmiş ve O'nun yerine Basralıların başına el-Mukterib bin Rabia geçmişti. Diğer taraftan Acemler Nihavend'de bir araya gelip toplanmışlardı.

Ayrıca Nu'man da Kufelilerin başında Ebu Sebre ile birlikte Susluları muhasara etmekte idi. Zirr ise Cündeysaburluları muhasara altında tutuyordu. Bu sırada, Hz. Ömer'in Nu'man'ın bulunduğu taraftan Nihavendliler üzerine gitmesini emreden mektubu geldi. Nu'man yola koyulmadan Cündeysaburlularla çarpışmaya başladı. Cündeysaburlular da galeyana gelerek Müslümanlarla çarpıştılar ve onları memnun etmeyecek durumlarla karşı karşıya bıraktılar. Müslümanlarla birlikte Nu'man'ın süvarileri arasında Safi bin Seyyad da bulunuyordu. Safi Sus kapısına giderek ayağıyla tekme vurup kızgınlıkla: "Açıl" diye seslenince kapının zincirleri koptu, kilitler kırıldı ve açılan kapıdan Müslümanlar içeriye girdiler. Müşrikler ellerindeki silahları bırakarak "barış" diye bağrışmaya başlayınca Müslümanlar onların barış teklifini kabul ettiler ve ele geçirdikleri ganimetieri aralarında paylaştırdılar.

 

Daha sonra birbirlerinden ayrıldılar. Nu'man yola koyulup Nihavend'e kadar geldi, Mukterib de yola koyularak Cündeysabur'a Zirr'in yanına vardı.

 

Ebu Sebre'ye: "Bu şehirde Danyal'ın cesedi işte budur" denilmiş, O da: "Bundan bana ne?" diyerek cesedi ellerinde olduğu gibi bırakmıştı.

 

Danyal, Buhtnassar'dan sonra Fars diyarında kalmıştı. Ölümü yaklaştığı sırada İslam dini üzere kimseyi görmediğinden ve davetini kabul etmeyenlerin eline Allah'ın kitabının düşmesini istemediğinden kendi oğluna: "Deniz kıyısına git ve bu kitabı denize at" demişti. Oğlu elinden kitabı alarak bir süre kaybolduktan sonra geri dönmüş ve babasına: "Dediğini yaptım" demişti. Danyal O'na: "Peki deniz ne yaptı?" diye sorunca oğlu: "Bir şey yapmadı" diye cevap vermiş bunun üzerine Danyal kızarak: "Yemin ederim, sana emrettiğim şeyi yapmadın" demişti. Bu sefer çocuk O'nun yanından ayrılmış ve önceki gibi yapıp geri dönmüştü. Danyal yine "Deniz ne yaptı, ne gördün?" diye sorunca oğlu: "Coştu, dalgalandıkça dalgalandı" diye cevap verdi. Bu kez Danyal birincisinden daha çok kızdı ve: "Yemin ederim, sana verdiğim emri yerine getirmedin." dedi. Bunun üzerine çocuk bir daha denizin kıyısına giderek kitabı denize attı. Bu sefer deniz çekilerek yer ortadan tandırı andıran bir şekilde yükseldi, kitap yerin içerisine girdi, daha sonra yer onun üzerine kapanarak tekrar su eski haline geldi. Oğlu yanına dönüp gördüklerini anlatınca Danyal: "Şimdi doğru söyledin" diyerek Sus denilen şehirde vefat etti. Orada onun cesedi ile yağmur duasına çıkılıyordu. Bu konuda Hz. Ömer'in fıkrini sorunca Hz. Ömer defnedilmesini emretmişti.

 

Sus hakkında denildi ki: Yezdecird, Celula Yakası'ndan sonra Siyah ve Farsların ileri gelenlerinden yetmiş kişi ile birlikte İstahr'a gitmişti. Siyah'ı Sus'a Hürmüzan'ı da Tüster'e göndermiş, Siyah, Keltaniye'de yerleşmişti. Sus halkı Celula'da olanları ve Yezdecird'in İstahr'a gidişini haber alınca Ebu Musa'dan barış istemişlerdi. O sırada Ebu Musa onları muhasara altında tutmaktaydı. Ebu Musa da onlarla barış yapmış, Ramahürmüz üzerine gitmiş, daha sonra da Tüster üzerine yürümüştü. Diğer taraftan Siyah ise Ramahürmüz ile Tüster arasında konaklamış ve kendisiyle birlikte bulunan Fars ileri gelenlerine: "Bildiğiniz gibi biz bunların bu ülkeye varacaklarını, bineklerinin Istahr eyvanlarında pisleyeceklerini, atlarını Istahr'ın ağaçlarına bağlayacaklarını anlatıp duruyorduk. Şimdi gördüğünüz şekilde etrafa galebe çalmış bulunuyorlar. Kendiniz için düşünüp taşınınız, bir karara varınız" deyince onlar: "Senin görüşün bizim görüşümüzdür" demişler, Siyah da: "Benim görüşüm sizin onların dinine girmenizdir." diye cevap vermişti. Bunun üzerine Şireveyh'i on isver ile birlikte Ebu Musa'nın yanına göndermişlerdi. Ebu Musa onlara; kendisiyle birlikte Acemlerle çarpışmaları, buna karşılık Araplarla savaşmamaları, ayrıca Araplardan kendileriyle savaşacak kimselere karşı Müslümanların onları korumaları, Müslümanların nerede dilerlerse inip konaklamaları ve en değerli atiyyeleri almaları ve bunları Hz. Ömer'in kendilerine taahhüt etmesi ile Müslüman olmaları şartlarını koştu. Hz. Ömer de bu şart ve istekleri kabul edince onlar İslam'a girerek Müslümanlarla birlikte Tüster şehri'nin muhasarasına katıldılar. Siyah da Müslümanların muhasara ettikleri bir kaleye üzerinde Acem kıyafeti ile gitti, kendisini kalenin dibine elbiselerinden kan akan bir yaralı şeklinde bıraktı. Kaledekiler onun yere yıkılmış olduğunu görünce kendilerinden birisi zannederek içeriye almak gayesiyle kalenin kapılarını açtılar. Siyah atılarak onlarla savaşmaya başladı ve onları kapının etrafını bırakıp kaçmak zorunda bıraktı. Böylelikle tek başına kaleyi eline geçirmiş oldu.

 

Bu hareketin Siyah tarafından Tüster'de yapıldığı da söylenmiştir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

CÜNDEYSABÜR SULHU