İBNÜ’L-ESİR |
2. CİLT |
ZATU'R-RİKA'
GAZVESİ
Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Benu'-Nadir Gazvesi'nden sonra Rabiülevvel ile
Rabiülahir (11 Ağustos - 8 Ekim 625) aylarında Medine'de kaldıktan sonra, Muharipoğulları
ile Gatfan'dan Sa'lebeoğulları'nın üzerine gitmek gayesiyle Necid tarafına
gazaya çıktı. İşte ''er-Rika' Gazvesi'' diye bilinen gazve budur. Bu isimle
adlandırılmasının sebebi, beyazlığı, siyahlığı ve kırmızılığı bulunan birdağın
yanında bu vaka'nın cereyan etmiş olmasıdır. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bu gazaya çıkarken Medine'de Osman bin Affan'ı yerine vekil bırakmıştı.
Müslümanlar müşriklerle karşılaşmış fakat, herhangi bir savaş olmamıştır. Her
iki taraf karşılıklı olarak, birbirlerinin saldırısından çekinmiştir. Korku
namazı ile ilgili ayetler bunun üzerine nazil olmuştur. Raviler korku namazı
konusunda, ihtilaf halindedirler. Fıkıh kitaplarında bu konu enine, boyuna ele
alınmıştır.
Muhariboğulları'ndan
birisi Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına gelerek Peygamberden
bakmak üzere kılıcını vermesini istedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
kılıcını verdi. Adam bu kılıcı alıp, salladıktan sonra "Ya Muhammed,
benden korkmuyor musun?" diye sorunca, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Hayır" dedi. Adam bir daha: "Kılıç elimde olduğu halde, benden
korkmuyor musun?" diye tekrarlayınca, Nebi: "Hayır, Allah beni
korur" deyince, adam kılıcı Nebie iade eder.
Müslümanlar,
onlardan bir kadını esir alır. Bu kadının kocası hazır bulunmuyordu. Ailesine
geri döndüğünde durumdan haberdar edilir. Bunun üzerine adam, Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in arkadaşlarının kanını akıtmadıkça işin peşini
bırakmayacağına dair yemin ederek, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
izini takip etmek üzere yola çıktı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bir yere konaklayınca, "Bu gece bizleri kim koruyacak?" diye sordu.
Muhacirlerden bir kişi, Ensar'dan da bir kişi bu iş için seçildi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in konakladığı yerin yol ağzında durdular.
Gecenin ilk bölümünde Muhacirlerden olan kişi, uyumak üzere yatmış, Ensar'dan
olan kişi de gözcülük etmek üzere uyumamış ve namaz kılmaya başlamıştı.
Müslümanların esir aldıkları kadının kocası gelmiş ve namaz kılan Ensari'yi
görmüş onun gözcülük etmekte olduğunu anlamıştı. Ona bir ok attı ve bu ok
Ensar'dan olan kişiye isabet etti. Ensari bu oku çekip çıkardı ve ayakta
namazına devam etti, arkasından bir ok daha attı. Bu da isabet etti, Ensari bu
oku da çıkardı ve namazına devam etti. Üçüncü okunu da attı, bu ok da isabet
etti. Ensari bunu çekip çıkardıktan sonra rükü ve sücudunu yaparak, arkadaşını
uyandırdı ve ona durumu bildirdikten sonra yere düştü. Adam, ikisini de görünce
fark edildiğini anladı. Muhacirlerden olan koruyucu, Ensar'dan olan koruyucunun
durumunu görünce, "Allah Allah ... Niye ilk oku atar atmaz beni
uyandırmadın?" diye sorunca, Ensar'dan olan kişi: "Bir sure
okumaktaydım, yarıda kesmek istemedim, ok atışlarını peşpeşe devam ettirince o
zaman haber vermek durumunda kaldım. Allah'a yemin ederim eğer Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in korumamı emrettiği bir bölgeyi korumasız
bırakmaktan korkmamış olsaydım, ben namazımı yarıda kesmeden adam benim işimi
bitirmiş olacaktı. "
Bu
gazvenin hicretin beşinci yılının Muharrem (2 Haziran - 1 Temmuz 826) ayında
olduğu da söylenmiştir.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA