İBNÜ’L-ESİR

2. CİLT

HİCRİ 3. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

HAMRAU'L-ESED GAZVESİ

 

Uhud Gazvesi'nin ertesi günü, (25 Mart 625) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in müezzini savaşa çıkılması için seslenerek: "Bizimle birlikte ancak dün beraberimizde olanlar bu gazveye çıkacaktır." dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bununla kafirler Müslümanlar hakkında güç ve kuvvetleri yerindedir demelerini amaçlamıştı. Onunla birlikte bazı yaralılar da vardı. Bu yaralılar bineklerin sırtına binmişlerdi. Hamrau'l-Esed diye bilinen yere varıncaya kadar yollarına devam ettiler. Burası Medine'den yedi mil uzaktadır. Orada pazartesi, salı ve çarşamba günleri kaldı. Yanlarından Ma'bed el-Huzai geçti. Huzaa, Müslümanlarıyla, müşrikleriyle Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sırlarını güzel bir şekilde saklar ve Tihame'de bulunuyorlardı. Ma'bed, müşrik idi. Resulullah'a: "Ya Muhammed, sana isabet eden, bize çok ağır geldi" diyerek yanından ayrılıp gidince Ebu Süfyan ve beraberindekilerle er-Revha diye bilinen yerde karşılaştı. Onlar tekrar Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üzerine yeni bir hamle yaparak akılları sıra Müslümanları kökten kazımak istiyordu. Ebu Süfyan, Ma'bed'i görünce: "Ne haber?" diye sordu. Ma'bed şöyle dedi: "Muhammed, arkadaşlarını alıp benzerini görmediğim bir kalabalıkla peşinize takılmış bulunuyor. Ashabından Uhud'a katılmayanları da almış. Bunlar yaptıklarına pişman olmuşlar. Buradan ayrılmadan atlarının kafalarını görürsün." Ebu Süfyan şöyle söyledi: "Allah'a yemin ederim ki biz de onların geri kalanlarının kökünü kazımak için geri dönmeye karar vermiştik." Bu sefer Ma'bed: "Sakın böyle birşey yapmayasın." deyince, Ebu Süfyan beraberlerinde bulunanlarla birlikte istikametlerini değiştirdiler.

 

Ebu Süfyan'ın yanından Abdu Kays'a mensup bir grup atlı geçince onlara şunu söyledi: "Muhammed'e bir mesajımı götürün, buna karşılık ben bu develerinize Ukaz'da kuru üzüm yükleyeceğim" deyince om ar kabul ettiler. Ebu Süfyan onlara şöyle söyledi: "O'na, bizim köklerini kazımak için, onun ve ashabının üzerine yürümekte olduğumuzu haber verin" Bunlar da Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına Hamra'u'l-Esed mevkiinde ulaştılar. Durumu haber verince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bize Allah yeter, O ne güzel bir vekildir." Daha sonra Nebi Medine'ye geri döndü. Yolda Muaviye bin el-Muğire bin Ebi'ı-As ile Ebu Azze Amr bin Ubeydullah el-Cuhami'yi gördü.

 

Ebu Azze, Hamra'u'l-Esed denilen yerde müşriklerden geri kalmış, uykudayken onu bırakıp gitmişlerdi. Ebu Azze Bedir Günü esir edilmişti, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) da onu fidyesiz olarak serbest bırakmıştı. Çünkü Nebie çok fakir olduğundan ve fazla kalabalık bir ailesi olduğundan şekvada bulunmuştu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O'ndan, hiçbir şekilde kendisine karşı savaşmayacağına ve savaşanlara yardımcı olmayacağına dair söz almıştı. Buna rağmen Uhud Savaşı'nda müşriklerle birlikte savaşa katılmış ve onları Müslümanlara karşı kışkırtmıştı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) huzuruna getirilince, bu sefer: "Ya Muhammed, beni bırak, ihsan buyur" dedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Mü'min, aynı delikten iki defa sokulmaz" diye buyurarak öldürülmesini emretti.

 

Hamza'nın burnunu kesen ve başkalarıyla birlikte Hz. Hamza'ya müsle yapan kişi olan Muaviye bin el-Muğire bin Ebu'l-As bin Umeyye'ye gelince, yolunu şaşırmıştı. Sabah olunca, Hz. Osman bin Affan'ın evine vardı. O'nu gören Hz. Osman: "Beni de helak ettin, kendini de helak ettin" deyince, Muaviye: "Sen akrabalık itibariyle onlara benden daha yakınsın. Beni himayene alırsın diye yanına geldim." Hz. Osman O'nu evinin içerisine aldı ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına şefaatte bulunmak üzere gitti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurmakta olduğunu duydu: "Muaviye, şu anda Medine'dedir, onu arayıp bulunuz." Muaviye'yi gidip Osman'ın evinden çıkardılar ve Peygamberin yanına getirince Hz. Osman şöyle dedi: "Seni hak ile gönderene yemin olsun, ben sadece ona eman istemek için yanına geldim, bana bağışla." Bunun üzerine Nebi O'nu Hz. Osman'a bağışladı. Üç gün süre tanıdı ve üç günden sonra Medine'de kalacak olursa kesinlikle öldüreceğine dair yemin etti. Bunun üzerine Hz. Osman: "Hazırlıklarını tamamlayıp buradan git" dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hamra'u'l-Esed diye bilinen yere vardı. Muaviye Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in haberlerini toplamak üzere bekledi. Dördüncü gün olunca Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Muaviye henüz yakındır, uzak değildir. Onu arayınız." Bunun üzerine Zeyd bin Harise ile Ammar peşine takıldılar ve ''el-Hama'' denilen yerde yetişip öldürdüler.

 

Sözü edilen bu Muaviye Abdülmelik bin Mervan bin el-Hakem'in anne bir dedesidir.

Yine hicretin üçüncü yılının Ramazan ayının ortalarında (625 Şubat sonu ile Mart'ın başı) Hz. Ali'nin oğlu Hasan dünyaya gelmiştir. Yine aynı yılda Hazreti Fatıma Hazreti Hüseyin'e hamile kalmıştır. Doğum yapması ile hamileliği arasında elli günlük bir süre vardır.

 

Yine aynı yılın Şevval (17 Mart-14 Nisan) ayında Abdullah bin Übeyy'in kızı, Abdullah bin Hanzala'ya meleklerin yıkadığı kişi olan Ebu Amir'den hamile kalmıştır.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

HİCRETİN DÖRDÜNCÜ YILI (13 Haziran 625 - 1 Haziran 626) / er-RACİ' GAZVESİ