İBNÜ’L-ESİR

2. CİLT

İSLAM ÖNCESİ MEKKE...      ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

İBN ABDüÜ'L-MUTTALİB

 

AbdÜımuttalib'in adı Şeybe'dir. Ona bu adın verilmesinin sebebi, doğarken saçlarının kır olmasıydı. Annesi, Selma binti Amr bin -Zeyd olup Hazrec Kabilesi'nin Neccaroğulları kolundandı. Künyesi Ebu'l-Haris'tir. O'na Abdülmuttalib (Muttalib'in Kölesi) denmesinin sebebi şudur: Babası Haşim, Şam bölgesine ticaret amacıyla yola çıkmıştı. Medine'ye gelince, Neccaroğulları'ndan Hazrecli Amr bin -Lebib'in misafiri oldu. O sırada Amr'ın kızı Selma'yı görüp ve beğenmesi üzerine onunla evlendi. Ancak Selma'nın babası, doğum yapacak olursa, mutlaka ailesi arasında olma şartını koşmuştu. Daha sonra Haşim, yoluna devam etmiş ve (işini bitirip) Şam'dan geri dönmüştü.

      

Selma ailesinin yanında olduğu halde, Haşim ile gerdeğe girerler. Daha sonra Mekke'ye giderler ve hamile kalır. Doğumu yaklaşınca, hanımını ailesinin yanına götürür. Şam'a doğru giderlerken Haşim, Gazze'de ölür.

 

İşte Abdülmuttalib, Haşim'in Selma'dan oğludur. Abdülmuttalib Medine'de yedi yıl kaldı. Daha sonra Haris bin -Abd-i Menaf oğullarından birisinin yolu Medine'ye düştü. Orada ok atan çocuklara rast geldi. O çocuklar arasında Şeybe'nin attığı ok hedefi buldu. Çocuk şöyle diyordu: "Ben Haşim'in oğluyum. Ben Mekke Vadisi'nin Efendisi'nin oğluyum." Harisi olan adam ona: "Sen kimsin?" diye sorunca çocuk: "Ben, Haşim bin -Abd-i Menaf'in oğluyum." dedi. Harisi adam Mekke'ye varınca, Muttalib'i Hicr'de buldu. O'na şöyle dedi: "Ya Eba'l-Haris, biliyor musun, ben Yesrib'de oynayan çocuklar gördüm. Bunlar arasında senin kardeşinin oğlu da vardı. Böyle birisinin orada bırakılması iyi olmaz." Bunun üzerine Muttalib şunu söyledi: "Onu getirmedikçe evime dönmeyeceğim." Harisi, ona bir dişi deve verdi. O da bu deveyi alıp yola koyuldu ve akşam üzeri Medine'ye vardı. Top oynamakta olan çocuklara rast geldi. Yeğenini tanıtıp nerede olabileceğini sordu. Ona nerede bulacağını söylediler. Onu alıp devesinin terkisine bindirdi. Onu, annesinden izin aldıktan sonra alıp gittiği de söylenmiştir. Böylece Mekke yoluna koyuldu. Kuşluk vakti Mekke'ye vardığında halk toplantıx yerlerinde bir arada bulunuyordu. O'na: "Şu arkanda bindirdiğin kim?" diye soruyorlar o da: "Benim kölemdir." diyordu. Çocuğu alıp hanımı Hatice binti Said bin -Selım'in yanına evine götürdü. Kadın ona: "Kim bu?" diye sorduğunda, ona da: "Kölemdir." dedi. Ona bir elbise alıp giydirdi sonra da akşam üzeri yanına alarak çıktı. Abdu Menaf oğullarının toplantı yerine gitti ve onlara yanındaki bu çocuğun yeğeni olduğunu bildirdi. Fakat bundan sonra çocuk Mekke'de dolaştıkça, vaktiyle onun hakkında "Bu benim kölemdir" dediği için, çocuğa: "İşte bu, Abdülmuttalib (Muttalib'in kölesi)dir" deniyordu.

Daha sonra Muttalib, O'nu babasının mülkünden haberdar ederek, mülklerini teslim etti. Diğer amcası olan Nevfel bin -Abd-i Menaf, Muttalib'in ölümünden sonra, elinden kendisine ait olan bir avlusunu alır. Bunun üzerine Abdulmuttalib, Kureyş'in ileri gelenlerine varıp amcasının bu haksızlığını önlemelerini istedi. Ancak bu ileri gelenler kendisine: "Biz, seninle amcan arasına girmeyiz." dediler. Bu sefer Abdülmuttalib, Neccaroğulları'ndan olan dayılarına yazarak, onlara durumunu anlattı. Ebu Es'ad bin -Udes en-Neccari, yanına seksen atlı alıp Mekke Vadisi'ne kadar geldi. Abdülmuttalib de onu karşılamaya çıktı. Abdülmuttalib: "Dayıcığım, eve gidelim." dediyse de, dayısı:

"Hayır, Nevfel'i görmeden gelmem." dedi. Hicr'de Kureyş'in yaşlılarımn da bulunduğu bir sırada Nevfel'i bulur ve tepesine dikilir. Kılıcım çekerek: "Bu yapının (Kabe'nin) Rabbi'ne yemin ederim ki, ya kızkardeşimizin oğlunun avlusunu geri verirsin, ya da kılıcım seni doğrar." deyince Nevfel: "Bu yapının Rabbine and olsun, avlusunu geri vereceğim." dedi. Ondan sonra dayısı, hazır bulunanları şahit tuttuktan sonra, Abdülmuttalib'e: "Haydi yeğenim, artık eve gidebiliriz." dedi. Onun yanında üç gün kaldı. Hep birlikte umre de yapıp geri döndüler.

 

Bu durum Abdülmuttalib'i bir antlaşma yapmaya itti. Bişr bin -Amr, Verka' bin -Fülan'ı ve Huzaa Kabilesi'nden bazı kimseleri çağırıp onlarla Kabe'de bir antlaşma yaptı. Bu konuda bir belge de tanzim ettiler. Buna göre Sikaye (Hacılara su dağıtma işi) ve Rifade (vergi toplama ve yaralılara bakma işi) görevleri Abdülmuttalib'in uhdesine veriliyordu. Abdülmuttalib, zamanla kavmi arasında şeref ve itibar kazandı, büyük bir yer işgal etti.

Daha sonra Zemzem Kuyusu'nu kazdı. Zemzem ise İbrahim'in oğlu İsmail'in (aleyhimesselam) kuyusudur. Yüce Allah, bu kuyuyu Hz. İsmail'in su ihtiyacını gidermek için fışkırtmıştı. Daha önceden de belirtildiği gibi, Cürhümiler bu kuyuyu kapatmış idi.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

ZEMZEM KUYUSU'NUN KAZıLMASININ NEDENİ