DEVAM:
2. Tavla Oynamak
وَحَدَّثَنِي
عَنْ
مَالِكٍ،
عَنْ نَافِعٍ،
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عُمَرَ :
أَنَّهُ كَانَ
إِذَا وَجَدَ
أَحَداً مِنْ
أَهْلِهِ يَلْعَبُ
بِالنَّرْدِ
ضَرَبَهُ
وَكَسَرَهَا.
Nafi'den:
Abdullah b. Ömer (r.a.) ailesinden birini tavla oynarken bulduğu zaman onu
döver, tavlayı da kırardı.
قَالَ
يَحْيَى :
وَسَمِعْتُ
مَالِكاً
يَقُولُ : لاَ
خَيْرَ فِي
الشَّطْرَنْجِ،
وَكَرِهَهَا,
وَسَمِعْتُهُ
يَكْرَهُ
اللَّعِبَ بِهَا
وَبِغَيْرِهَا
مِنَ
الْبَاطِلِ،
وَيَتْلُو
هَذِهِ
الآيَةَ : (
فَمَاذَا
بَعْدَ
الْحَقِّ
إِلاَّ
الضَّلاَلُ )
Yahya diyor ki:
imam Malik: «Satrançta hayır yoktur.» dedi ve onu hoş karşılamadı. O, satranç
ve diğer batıl şeyleri oynamayı hoş karşılamaz ve şu ayeti okurdu:
«Artık Haktan
ayrıldıktan sonra sapıklıktan başka ne kalır?» [Yunus 32]