EBVABU SIFATU’N-NEBİ VE ŞEMAİLİHİ
DEVAM:
10- YEME iÇME iLE iLGiLi DiĞER HADiSLER
وَحَدَّثَنِي
عَنْ
مَالِكٍ،
عَنْ وَهْبِ
بْنِ كَيْسَانَ،
عَنْ جَابِرِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ,
أَنَّهُ
قَالَ :
بَعَثَ
رَسُولُ
اللَّهِ r بَعْثاً
قِبَلَ
السَّاحِلِ،
فَأَمَّرَ عَلَيْهِمْ
أَبَا
عُبَيْدَةَ
بْنَ
الْجَرَّاحِ
وَهُمْ
ثَلاَثُ
مِئَةٍ،
قَالَ :
وَأَنَا فِيهِمْ،
قَالَ :
فَخَرَجْنَا
حَتَّى إِذَا
كُنَّا بِبَعْضِ
الطَّرِيقِ
فَنِىَ
الزَّادُ،
فَأَمَرَ
أَبُو
عُبَيْدَةَ
بِأَزْوَادِ
ذَلِكَ
الْجَيْشِ،
فَجُمِعَ
ذَلِكَ
كُلُّهُ، فَكَانَ
مِزْوَدَىْ
تَمْرٍ،
قَالَ :
فَكَانَ يُقَوِّتُنَاهُ
كُلَّ يَوْمٍ
قَلِيلاً قَلِيلاً،
حَتَّى فَنِىَ،
وَلَمْ
تُصِبْنَا
إِلاَّ
تَمْرَةٌ تَمْرَةٌ.
فَقُلْتُ :
وَمَا
تُغْنِي
تَمْرَةٌ ؟
فَقَالَ :
لَقَدْ
وَجَدْنَا
فَقْدَهَا حِينَ
فَنِيَتْ،
قَالَ : ثُمَّ
انْتَهَيْنَا
إِلَى
الْبَحْرِ،
فَإِذَا
حُوتٌ مِثْلُ
الظَّرِبِ،
فَأَكَلَ
مِنْهُ
ذَلِكَ
الْجَيْشُ
ثَمَانِيَ
عَشْرَةَ
لَيْلَةً،
ثُمَّ أَمَرَ
أَبُو عُبَيْدَةَ
بِضِلَعَيْنِ
مِنْ
أَضْلاَعِهِ
فَنُصِبَا،
ثُمَّ أَمَرَ
بِرَاحِلَةٍ
فَرُحِلَتْ،
ثُمَّ
مَرَّتْ
تَحْتَهُمَا
وَلَمْ
تُصِبْهُمَا(
قَالَ
مَالِكٌ :
الظَّرِبُ
الْجُبَيْلُ.
Cabir b. Abdullah
(r.a)'dan rivayete göre, şöyle demiştir:
"Rasuluilah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem deniz kenarına bir müfreze gönderdi. Ebu Ubeyde b. Cerrah'ı da
onlara komutan tayin etti. Ordu üç yüz kişi idi. Cabir der ki:
"Bende
içlerinde bulunuyordum. Yola çıktık yolun bir kısmını yürümüştük ki yiyeceğimiz
tükenmeye yüz tuttu. Bunun üzerine Ebu Ubeyde tüm azıkların toplanmasını
emretti ve hepsi toplandı. Tamamı iki azık torbası kadar hurma idi. Ebu Ubeyde
bize onu her gün azar azar yediriyordu. Bitinceye kadar böylece devam ettik.
Her birimize birer hurma düşüyordu. Ravi dedi ki:" Cabir'e bir hurma neye
yarar ki demem üzerine Cabir:
"Tükenince
onun da yokluğunu yaşadık" dedi. Sonra deniz sahiline ulaştık. Orada küçük
bir dağ gibi bir balıkla karşılaştık. Bu müfreze bu balıktan on sekiz gün yedi.
Ebu Ubeyde balığın iki kaburga kemiğinin dikilmesini emretti. Kemikler köprü
şeklinde çatılınca bir deve oradan geçirildi. Deve kaburga kemiğine değmeden
altından geçti."
Diğer tahric:
Buhar!, Şirket; Müslim, Sayd ve Zebaih
*Malik der ki:
"Hadiste geçen zarp kelimesi küçük dağ demektir."