DEVAM:
11. El Kesmeyi Gerektirmeyen Şeyler
وَحَدَّثَنِي
عَنْ
مَالِكٍ،
عَنْ يَحْيَى بْنِ
سَعِيدٍ،
أَنَّهُ
قَالَ :
أَخْبَرَنِي
أَبُو بَكْرِ
بْنُ مُحَمَّدِ
بْنِ عَمْرِو
بْنِ حَزْمٍ :
أَنَّهُ أَخَذَ
نَبَطِيًّا
قَدْ سَرَقَ
خَوَاتِمَ مِنْ
حَدِيدٍ
فَحَبَسَهُ
لِيَقْطَعَ
يَدَهُ،
فَأَرْسَلَتْ
إِلَيْهِ
عَمْرَةُ
بِنْتُ
عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
مَوْلاَةً
لَهَا يَقُالُ
لَهَا أُمَيَّةُ،
قَالَ أَبُو
بَكْرٍ,
فَجَاءَتْنِي
وَأَنَا
بَيْنَ
ظَهْرَانَي
النَّاسِ فَقَالَتْ
: تَقُولُ
لَكَ
خَالَتُكَ
عَمْرَةُ :
يَا ابْنَ
أُخْتِي
أَخَذْتَ
نَبَطِيًّا فِي
شَيْءٍ
يَسِيرٍ
ذُكِرَ لِي،
فَأَرَدْتَ قَطْعَ
يَدِهِ ؟
قُلْتُ :
نَعَمْ.
قَالَتْ : فَإِنَّ
عَمْرَةَ
تَقُولُ لَكَ
: لاَ قَطْعَ
إِلاَّ فِي
رُبُعِ
دِينَارٍ
فَصَاعِداً.
قَالَ أَبُو
بَكْرٍ :
فَأَرْسَلْتُ
النَّبَطِيَّ(
Said oğlu
Yahya'dan: Hazm oğlu Amr oğlu Muhammed oğlu Ebu Bekir demir yüzükler çalmış
olan Nebatlı bir köleyi yakalayıp elini kesmek için hapsetti. Abdurrahman'ın
kızı Amre, Ümeyye ismindeki cariyesini Ebu Bekir'e gönderdi. Ebu Bekir:
'Ben insanlar
arasında iken cariye bana geldi ve teyzen Amre sana: Ey yeğenim değersiz bir
şeyi çalan hırsızı yakaladığın bana bildirildi, sen bunun elini mi kesmek istiyorsun
diyor' dedi. Ben de evet, deyince, cariye: 'Amre sana: el ancak çeyrek ve daha
fazla dinar değerindeki malın çalınması halinde kesilir diyor» dedi. Bunun
üzerine ben de köleyi salıverdim»
قَالَ
مَالِكٌ :
وَالأَمْرُ
الْمُجْتَمَعُ
عَلَيْهِ
عِنْدَنَا
فِي
اعْتِرَافِ
الْعَبِيدِ :
أَنَّهُ مَنِ
اعْتَرَفَ
مِنْهُمْ عَلَى
نَفْسِهِ
بِشَيْءٍ
يَقَعُ
الْحَدُّ وَالْعُقُوبَةُ
فِيهِ فِي
جَسَدِهِ،
فَإِنَّ
اعْتِرَافَهُ
جَائِزٌ
عَلَيْهِ،
وَلاَ يُتَّهَمُ
أَنْ يُوقِعَ
عَلَى
نَفْسِهِ هَذَا.
قَالَ
مَالِكٌ :
وَأَمَّا
مَنِ
اعْتَرَفَ مِنْهُمْ
بِأَمْرٍ
يَكُونُ
غُرْماً
عَلَى سَيِّدِهِ،
فَإِنَّ
اعْتِرَافَهُ
غَيْرُ
جَائِزٍ
عَلَى سَيِّدِهِ.
قَالَ
مَالِكٌ :
لَيْسَ عَلَى
الأَجِيرِ،
وَلاَ عَلَى
الرَّجُلِ
يَكُونَانِ
مَعَ الْقَوْمِ
يَخْدُمَانِهِمْ
إِنْ
سَرَقَاهُمْ قَطْعٌ،
لأَنَّ
حَالَهُمَا
لَيْسَتْ
بِحَالِ
السَّارِقِ،
وَإِنَّمَا
حَالُهُمَا
حَالُ
الْخَائِنِ،
وَلَيْسَ
عَلَى الْخَائِنِ
قَطْعٌ.
قَالَ
مَالِكٌ فِي
الَّذِي
يَسْتَعِيرُ
الْعَارِيَةَ
فَيَجْحَدُهَا
: إِنَّهُ
لَيْسَ
عَلَيْهِ
قَطْعٌ،
وَإِنَّمَا
مَثَلُ ذَلِكَ
مَثَلُ
رَجُلٍ كَانَ
لَهُ عَلَى
رَجُلٍ دَيْنٌ
فَجَحَدَهُ
ذَلِكَ،
فَلَيْسَ
عَلَيْهِ
فِيمَا
جَحَدَهُ
قَطْعٌ.
قَالَ
مَالِكٌ :
الأَمْرُ
الْمُجْتَمَعُ
عَلَيْهِ
عِنْدَنَا
فِي
السَّارِقِ
يُوجَدُ فِي
الْبَيْتِ
قَدْ جَمَعَ
الْمَتَاعَ
وَلَمْ
يَخْرُجْ
بِهِ :
إِنَّهُ
لَيْسَ
عَلَيْهِ
قَطْعٌ،
وَإِنَّمَا
مَثَلُ
ذَلِكَ كَمَثَلِ
رَجُلٍ
وَضَعَ
بَيْنَ
يَدَيْهِ
خَمْراً
لِيَشْرَبَهَا
فَلَمْ
يَفْعَلْ،
فَلَيْسَ
عَلَيْهِ
حَدٌّ،
وَمِثْلُ
ذَلِكَ
رَجُلٌ
جَلَسَ مِنِ
امْرَأَةٍ
مَجْلِساً
وَهُوَ
يُرِيدُ أَنْ
يُصِيبَهَا
حَرَاماً
فَلَمْ
يَفْعَلْ، وَلَمْ
يَبْلُغْ
ذَلِكَ
مِنْهَا،
فَلَيْسَ
عَلَيْهِ
أَيْضاً فِي
ذَلِكَ حَدٌّ.
قَالَ
مَالِكٌ :
الأَمْرُ
الْمُجْتَمَعُ
عَلَيْهِ
عِنْدَنَا :
أَنَّهُ
لَيْسَ فِي
الْخُلْسَةِ
قَطْعٌ
بَلَغَ
ثَمَنُهَا
مَا يُقْطَعُ
فِيهِ أَوْ
لَمْ
يَبْلُغْ(
İmam Malik der
ki: Bizdeki ittifaka göre, kölelerden kim bir şeyi kendi aleyhine itiraf
ederse, bu itirafından dolayı kendisine bedenî had ve ceza uygulanır. Çünkü
kendi aleyhine itirafı caizdir.
İmam Malik der
ki: Ama efendisine zarar verecek bir şey itiraf ederse bu caiz değildir.
(Efendisi sorumlu olmaz.)
İmam Malik der
ki: Bir toplulukla beraber bulunup onlara hizmet eden amele veya bir adam,
onlardan bir şey çalsa elleri kesilmez. Çünkü bunların durumu hırsızın durumu
gibi değil, emanete hıyanet eden kimsenin durumu gibidir. Bu gibilerin eli
kesilmez.
İmam Malik der
ki: Aldığı emaneti inkar eden kimsenin eli kesilmez. Bu, aldığı borcu inkar
eden kimse gibidir, inkarından dolayı eli kesilmez.
İmam Malik der
ki: Bize göre, üzerinde ittifak edilen görüş şudur: Evde çalacağı eşyaları
toplayıp henüz dışarı çıkarmamış olarak yakalanan hırsızın eli kesilmez. Bu,
önüne içmek için şarap koyup da henüz içmemiş, kadınla zina yapmak için bir
araya gelmiş de henüz yapmamış olan kimselerin durumu gibidir. Bunlara had
gerekmediği gibi, hırsızlık yaptığı evde yakalanana da gerekmez.
İmam Malik der
ki: Değeri el kesmeyi gerektirecek miktara ulaşsın veya ulaşmasın, (sahibinin
yanından) alınıp kaçırılan maldan dolayı el kesilmez.