DEVAM:
43. Borçlarla Caiz Olan Şeyler
وَحَدَّثَنِي
مَالِكٌ،
عَنْ
حُمَيْدِ
بْنِ قَيْسٍ
الْمَكِّيِّ،
عَنْ
مُجَاهِدٍ،
أَنَّهُ
قَالَ :
اسْتَسْلَفَ
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
عُمَرَ مِنْ
رَجُلٍ
دَرَاهِمَ،
ثُمَّ
قَضَاهُ
دَرَاهِمَ
خَيْراً
مِنْهَا،
فَقَالَ
الرَّجُلُ :
يَا أَبَا
عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
هَذِهِ
خَيْرٌ مِنْ دَرَاهِمِي
الَّتِي
أَسْلَفْتُكَ.
فَقَالَ
عَبْدُ اللَّهِ
بْنُ عُمَرَ :
قَدْ
عَلِمْتُ،
وَلَكِنْ نَفْسِي
بِذَلِكَ
طَيِّبَةٌ.
Mücahid'den şöyle
rivayet edildi: Abdullah b. Ömer (r.a.) bir adam'dan birkaç dirhem borç aldı.
Sonra o borcu daha iyi dirhemlerle Ödedi. Adam:
«Ey Ebu Abdurrahman!
bunlar, benim sana verdiğim dirhemlerden daha iyi.» dedi. Abdullah b. Ömer:
«Biliyorum, fakat
gönlüm böyle istedi» dedi.
قَالَ
مَالِكٌ : لاَ
بَأْسَ
بِأَنْ
يُقْبِضَ مَنْ
أُسْلِفَ
شَيْئاً مِنَ
الذَّهَبِ
أَوِ
الْوَرِقِ
أَوِ
الطَّعَامِ
أَوِ الْحَيَوَانِ،
مِمَّنْ
أَسْلَفَهُ
ذَلِكَ
أَفْضَلَ
مِمَّا أَسْلَفَهُ،
إِذَا لَمْ
يَكُنْ
ذَلِكَ عَلَى
شَرْطٍ
مِنْهُمَا
أَوْ
عَادَةٍ،
فَإِنْ كَانَ ذَلِكَ
عَلَى شَرْطٍ
أَوْ وَأْىٍ
أَوْ عَادَةٍ،
فَذَلِكَ
مَكْرُوهٌ،
وَلاَ خَيْرَ
فِيهِ(
قَالَ
: وَذَلِكَ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ r قَضَى
جَمَلاً
رَبَاعِياً
خِيَاراً،
مَكَانَ
بَكْرٍ
اسْتَسْلَفَهُ,
وَأَنَّ
عَبْدَ اللَّهِ
بْنَ عُمَرَ
اسْتَسْلَفَ
دَرَاهِمَ،
فَقَضَى
خَيْراً
مِنْهَا،
فَإِنْ كَانَ ذَلِكَ
عَلَى طِيبِ
نَفْسٍ مِنَ
الْمُسْتَسْلِفِ،
وَلَمْ
يَكُنْ
ذَلِكَ عَلَى
شَرْطٍ وَلاَ
وَأْىٍ وَلاَ
عَادَةٍ،
كَانَ ذَلِكَ
حَلاَلاً لاَ
بَأْسَ بِهِ.
İman Malik der
İd: Altın, gümüş, yiyecek veya hayvan borç veren kimse eğer aralarında bir şart
veya adet yoksa, verdiğinden daha iyisini alabilir. Eğer böyle bir şart, bir
va'd veya adet olursa bu mekruhtur, caiz değildir.
İmam Malik der
ki: Çünkü Resulullah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) borç aldığı genç devenin yerine yedi yaşında daha iyi bir deve
verdi. Abdullah b. Ömer (r.a.) de borç aldığı dirhemlerden daha üstününü verdi.
Eğer bu borç alanın gönlünden gelir, herhangi bir şart, bir vad ve bir anlaşma
olmazsa helal olur, bir mahzuru yoktur.