DEVAM:
29. Talakla Alakalı Hadisler
وَحَدَّثَنِي
عَنْ
مَالِكٍ،
عَنْ ثَابِتِ بْنِ
الأَحْنَفِ،
أَنَّهُ
تَزَوَّجَ
أُمَّ وَلَدٍ
لِعَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ زَيْدِ
بْنِ
الْخَطَّابِ،
قَالَ :
فَدَعَانِي
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ زَيْدِ
بْنِ الْخَطَّابِ،
فَجِئْتُهُ
فَدَخَلْتُ
عَلَيْهِ،
فَإِذَا
سِيَاطٌ
مَوْضُوعَةٌ،
وَإِذَا قَيْدَانِ
مِنْ حَدِيدٍ،
وَعَبْدَانِ
لَهُ قَدْ
أَجْلَسَهُمَا،
فَقَالَ :
طَلِّقْهَا،
وَإِلاَّ وَالَّذِي
يُحْلَفُ
بِهِ
فَعَلْتُ
بِكَ كَذَا وَكَذَا.
قَالَ :
فَقُلْتُ
هِيَ
الطَّلاَقُ أَلْفاً.
قَالَ :
فَخَرَجْتُ
مِنْ
عِنْدِهِ، فَأَدْرَكْتُ
عَبْدَ
اللَّهِ بْنَ
عُمَرَ بِطَرِيقِ
مَكَّةَ،
فَأَخْبَرْتُهُ
بِالَّذِي
كَانَ مِنْ
شَأْنِي،
فَتَغَيَّظَ
عَبْدُ اللَّهِ
بْنَ عُمَرَ
وَقَالَ :
لَيْسَ
ذَلِكَ بِطَلاَقٍ،
وَإِنَّهَا
لَمْ
تَحْرُمْ
عَلَيْكَ،
فَارْجِعْ
إِلَى
أَهْلِكَ.
قَالَ :
فَلَمْ تُقْرِرْنِي
نَفْسِي
حَتَّى
أَتَيْتُ عَبْدَ
اللَّهِ بْنَ
الزُّبَيْرِ -
وَهُوَ
يَوْمَئِذٍ
بِمَكَّةَ
أَمِيرٌ
عَلَيْهَا -
فَأَخْبَرْتُهُ
بِالَّذِي
كَانَ مِنْ
شَأْنِي،
وَبِالَّذِي
قَالَ لِي
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
عُمَرَ، قَالَ
: فَقَالَ لِي
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
الزُّبَيْرِ :
لَمْ
تَحْرُمْ
عَلَيْكَ،
فَارْجِعْ
إِلَى أَهْلِكَ.
وَكَتَبَ
إِلَى
جَابِرِ بْنِ
الأَسْوَدِ
الزُّهْرِيِّ
- وَهُوَ
أَمِيرُ الْمَدِينَةِ
- يَأْمُرُهُ
أَنْ
يُعَاقِبَ
عَبْدَ
اللَّهِ بْنَ
عَبْدِ
الرَّحْمَنِ،
وَأَنْ
يُخَلِّيَ
بَيْنِى
وَبَيْنَ
أَهْلِي، قَالَ
: فَقَدِمْتُ
الْمَدِينَةَ،
فَجَهَّزَتْ
صَفِيَّةُ
امْرَأَةُ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عُمَرَ امْرَأَتِي،
حَتَّى
أَدْخَلَتْهَا
عَلَيَّ بِعِلْمِ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عُمَرَ، ثُمَّ
دَعَوْتُ
عَبْدَ
اللَّهِ بْنَ
عُمَرَ يَوْمَ
عُرْسِي
لِوَلِيمَتِي
فَجَاءَنِي(
Sabit b. el-Ahnef
der ki: Ben, Zeyd b. el-Hattab'ın oğlu Abdurrahman'ın bir Ümmü Veledi ile evlenmiştim.
Zeyd b. el-Hattab'ın oğlu Abdurrahman'ın oğlu Abdullah beni yanına çağırdı.
Gittim. Yanına girince bir de ne göreyim. Orada bir kırbaç, iki demir bukağı ve
benim için hazırladığı iki köle var. Dedi ki:
«Onu boşa! Yoksa Allah'a
yemin ederim ki sana şöyle şöyle yaparım.» Bunun üzerine, ben de:
«O bin talak ile
boş olsun» dedim ve yanından çıktım. Mekke yolunda Abdullah b. Ömer'e yetiştim
ve ona başıma gelenleri anlattım. Abdullah kızdı ve dedi ki:
Bu (zorlandığın)
için talak sayılmaz, karın sana helaldir. Ona dönebilirsin, îçim rahat etmedi,
O günlerde Mekke emiri olan Abdullah b. Zübeyr'e gittim. Başımdan geçeni ve
Abdullah b. Ömer'in bana dediğini ona anlattım. Bana:
«Karın sana
helaldir, ona dön» dedi ve Medine valisi Cabir b. el-Esved ez-Zührî'ye Abdullah
b. Abdurrahman'ı cezalandırmasını ve benimle karımı serbest bırakmasını yazdı.
Medine'ye dönünce Abdullah b. Ömer'i izniyle karısı Safiyye, karımı zifafa
hazırladı. Sonra Abdullah b. Ömer'in düğün günü, yemeğe davet ettim. O da
geldi.