DEVAM:
8. Hür Kişinin Zıharı
وَحَدَّثَنِي
عَنْ
مَالِكٍ،
عَنْ هِشَامِ بْنِ
عُرْوَةَ،
عَنْ أَبِيهِ
أَنَّهُ قَالَ
فِي رَجُلٍ
تَظَاهَرَ
مِنْ
أَرْبَعَةِ
نِسْوَةٍ
لَهُ,
بِكَلِمَةٍ
وَاحِدَةٍ : إِنَّهُ
لَيْسَ
عَلَيْهِ
إِلاَّ
كَفَّارَةٌ
وَاحِدَةٌ(
Hişam b. Urve
babası Urve'den rivayet eder:
Urve, dört
karısına bir cümle ile «hepiniz bana annemin sırtı gibisiniz» diyen bir adam
hakkında:
«— Ona yalnız bir
keffaret gerekir» demiştir.
وَحَدَّثَنِي
عَنْ
مَالِكٍ،
عَنْ رَبِيعَةَ
بْنِ أبِي
عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
مِثْلَ
ذَلِكَ.
قَالَ
مَالِكٌ :
وَعَلَى
ذَلِكَ
الأَمْرُ عِنْدَنَا
قَالَ
مَالِكٌ :
قَالَ
اللَّهُ
تَعَالَى فِي كَفَّارَةِ
الْمُتَظَاهِرِ
: (
فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ
مِنْ قَبْلِ
أَنْ
يَتَمَاسَّا )
[المجادلة : 3] (
فَمَنْ لَمْ
يَجِدْ
فَصِيَامُ
شَهْرَيْنِ
مُتَتَابِعَيْنِ
مِنْ قَبْلِ
أَنْ
يَتَمَاسَّا
فَمَنْ لَمْ
يَسْتَطِعْ
فَإِطْعَامُ
سِتِّينَ
مِسْكِيناً )
[المجادلة : 4].
Rebia b. Ebî
Abdirrahman'dan da böyle rivayet edilmiştir.
İmam Malik der ki:
Fetva bize göre de böyledir, Allah, zıhar keffaret i hakkında şöyle buyurdu:
«(Karısına zıhar yapan) temas etmeden Önce bir köle azad eder. Köle bulamayan,
karısına yaklaşmadan peşpeşe iki ay oruç tutar, oruç tuta-mazsa altmış fakiri
doyurur.»[Mücadele, 3,4]
قَالَ
مَالِكٌ فِي
الرَّجُلِ
يَتَظَاهَرُ مِنِ
امْرَأَتِهِ
فِي
مَجَالِسَ
مُتَفَرِّقَةٍ
قَالَ :
لَيْسَ
عَلَيْهِ
إِلاَّ كَفَّارَةٌ
وَاحِدَةٌ،
فَإِنْ
تَظَاهَرَ،
ثُمَّ
كَفَّرَ،
ثُمَّ
تَظَاهَرَ
بَعْدَ أَنْ
يُكَفِّرَ
فَعَلَيْهِ
الْكَفَّارَةُ
أَيْضاً.
İmam Malik, ayın
ayrı meclislerde karısına zıhar yapan bir kişi hakkında der ki:
«Ona yalnız bir
keffaret gerekir. Şayet zıhar yapar, sonra kef-faretini verir, sonra da tekrar
zıhar yaparsa, yeniden bir keffaret daha gerekir.»
قَالَ
مَالِكٌ :
وَمَنْ تَظَاهَرَ
مِنِ
امْرَأَتِهِ،
ثُمَّ
مَسَّهَا قَبْلَ
أَنْ
يُكَفِّرَ
لَيْسَ
عَلَيْهِ
إِلاَّ
كَفَّارَةٌ
وَاحِدَةٌ
وَيَكُفُّ
عَنْهَا
حَتَّى
يُكَفِّرَ
وَلْيَسْتَغْفِرِ
اللَّهَ،
وَذَلِكَ
أَحْسَنُ مَا
سَمِعْتُ.
İmam Malik der
ki:
«Bir kimse zıhar
yaptık dan sonra, keffaret vermeden önce birleşme yaparsa, yalnız bir keffaret
gerekir. Keffaret verinceye kadar karısına yaklaşmaz. (Önceden yaklaştığı için
de) Allah'tan af diler. Bu işittiklerimin en uygunudur.
قَالَ
مَالِكٌ :
وَالظِّهَارُ
مِنْ ذَوَاتِ الْمَحَارِمِ
مِنَ
الرَّضَاعَةِ
وَالنَّسَبِ
سَوَاءٌ.
İmam Malik der
ki: Gerek süt ve gerekse ncseb (soy) yönünden evlenmesi haram olan kadınlara
yapılan benzetme de aynıdır. (Aralarında hiç bir fark yoktur).
قَالَ
مَالِكٌ :
وَلَيْسَ
عَلَى
النِّسَاءِ ظِهَارٌ(
İmam Malik der
ki: Kadınlar kocalarına zıhar yapamazlar.
قَالَ
مَالِكٌ فِي
قَوْلِ
اللَّهِ
تَبَارَكَ
وَتَعَالَى : (
وَالَّذِينَ
يُظَاهِرُونَ
مِنْ
نِسَائِهِمْ،
ثُمَّ
يَعُودُونَ
لِمَا
قَالُوا )
[المجادلة : 3]
قَالَ :
سَمِعْتُ
أَنَّ تَفْسِيرَ
ذَلِكَ أَنْ
يَتَظَاهَرَ
الرَّجُلُ
مِنِ
امْرَأَتِهِ،
ثُمَّ
يُجْمِعَ
عَلَى
إِمْسَاكِهَا
وَإِصَابَتِهَا،
فَإِنْ
أَجْمَعَ
عَلَى ذَلِكَ
فَقَدْ
وَجَبَتْ
عَلَيْهِ
الْكَفَّارَةُ،
وَإِنْ
طَلَّقَهَا
وَلَمْ
يُجْمِعْ
بَعْدَ تَظَاهُرِهِ
مِنْهَا،
عَلَى
إِمْسَاكِهَا
وَإِصَابَتِهَا،
فَلاَ
كَفَّارَةَ
عَلَيْهِ(930).
قَالَ
مَالِكٌ :
فَإِنْ
تَزَوَّجَهَا
بَعْدَ
ذَلِكَ لَمْ
يَمَسَّهَا،
حَتَّى
يُكَفِّرَ
كَفَّارَةَ
الْمُتَظَاهِرِ.
Yüce Allah'ın
«Kadınlarına zıhar yapıp sonra sözlerinden dönenler..,»[Mücadele, 3] ayeti
hakkında İmam Malik der ki: Bu ayetin tefsiri işittiğime göre şöyledir: Adanı
karısına zıhar yapar (sırtın annemin sırtı gibi der), sonra da karısına
yaklaşmaya karar verirse, ona keffaret vacip olur. Şayet karısına zıhar
yaptıktan sonra yaklaşmaya karar vermeyerek boşarsa, üzerine keffaret vacib
olmaz. Bundan sonra tekrar evlenirse zıhar keffareti vermeksizin ona
dokunamaz.
Cariyesine zıhar
yapan biri hakkında da îmanı Malik der ki:
Şayet bu kişi
cariyesine yaklaşmak isterse, münasebetten önce zıhar keffareti vermesi gerekir.
قَالَ
مَالِكٌ فِي
الرَّجُلِ
يَتَظَاهَرُ مِنْ
أَمَتِهِ :
إِنَّهُ إِنْ
أَرَادَ أَنْ
يُصِيبَهَا،
فَعَلَيْهِ
كَفَّارَةُ
الظِّهَارِ
قَبْلَ أَنْ
يَطَأَهَا.
قَالَ
مَالِكٌ : لاَ
يَدْخُلُ
عَلَى
الرَّجُلِ
إِيلاَءٌ فِي
تَظَاهُرِهِ،
إِلاَّ أَنْ يَكُونَ
مُضَارًّا،
لاَ يُرِيدُ
أَنْ يَفِيءَ
مِنْ
تَظَاهُرِهِ.
İmam Malik der
ki: Zıhar yapan bir kimse ila da yapmışsa, ayrı ayrı keffaret gerekir. Ancak
(aczinden) zıhar keffaretiyle dönmek istemiyorsa îla (yemin) keffaretiyle
dönebilir.