80 - باب
جَامِعِ
الْفِدْيَةِ
80. Fidye İle İlgili
Çeşitli Rivayetler:
قَالَ
مَالِكٌ
فِيمَنْ
أَرَادَ أَنْ
يَلْبَسَ
شَيْئاً مِنَ
الثِّيَابِ
الَّتِي لاَ يَنْبَغِي
لَهُ أَنْ
يَلْبَسَهَا
وَهُوَ مُحْرِمٌ،
أَوْ
يُقَصِّرَ
شَعَرَهُ،
أَوْ يَمَسَّ
طِيباً مِنْ
غَيْرِ
ضَرُورَةٍ،
لِيَسَارَةِ
مُؤْنَةِ
الْفِدْيَةِ
عَلَيْهِ،
قَالَ : لاَ
يَنْبَغِي
لأَحَدٍ أَنْ
يَفْعَلَ ذَلِكَ،
وَإِنَّمَا
أُرْخِصَ
فِيهِ
لِلضَّرُورَةِ,
وَعَلَى مَنْ
فَعَلَ
ذَلِكَ
الْفِدْيَةُ.
İhramlı iken,
ödenecek fidyeyi küçümseyerek ihramda giyilmemesi gereken elbiseyi giyen, saçlarını
kısaltan veya mecbur kalmadığı halde koku sürünen kimseyle ilgili olarak îmam
Malik şeyle der:
Aslında ihramlı
bir kimse bunları yapmamalıdır. Ancak za-ruret.halinde fidyesini vermesi
şartiyle buna müsaade edilmiştir.
وَسُئِلَ
مَالِكٌ عَنِ
الْفِدْيَةِ
مِنَ الصِّيَامِ
أَوِ
الصَّدَقَةِ
أَوِ النُّسُكِ،
أَصَاحِبُهُ
بِالْخِيَارِ
فِي ذَلِكَ، وَمَا
النُّسُكُ،
وَكَمِ
الطَّعَامُ،
وَبِأَىِّ
مُدٍّ هُوَ،
وَكَمِ
الصِّيَامُ،
وَهَلْ
يُؤَخِّرُ
شَيْئاً مِنْ
ذَلِكَ، أَمْ يَفْعَلُهُ
فِي فَوْرِهِ
ذَلِكَ ؟
قَالَ مَالِكٌ
: كُلُّ شيْءٍ
فِي كِتَابِ
اللَّهِ فِي الْكَفَّارَاتِ،
كَذَا أَوْ
كَذَا،
فَصَاحِبُهُ
مُخَيَّرٌ
فِي ذَلِكَ،
أَيَّ شَيْءٍ
أَحَبَّ أَنْ
يَفْعَلَ
ذَلِكَ
فَعَلَ. قَال
:َ وَأَمَّا النُّسُكُ
فَشَاةٌ،
وَأَمَّا
الصِّيَامُ فَثَلاَثَةُ
أَيَّامٍ،
وَأَمَّا
الطَّعَامُ
فَيُطْعِمُ
سِتَّةَ
مَسَاكِينَ،
لِكُلِّ
مِسْكِينٍ مُدَّانِ،
بِالْمُدِّ
الأَوَّلِ
مُدِّ النَّبِيِّ
r.
İmam Malik'e:
«Kişinin gerektiğinde oruç tutmak, sadaka vermek veya kurban kesmek gibi
mükellefiyetlerden birini seçmekte hür#olup olmadığı» soruldu. Ayrıca «Kurbanın
ne olması gerektiği, yiyeceğin kaç müd olmasının şart olduğu, orucun kaç gün
tutulacağı, bunlardan biri kendisine farz olan kişinin bunu hemen mi, yoksa
daha sonra mı ifa edebileceği de» soruldu. O şu cevabı verdi:
Kişi Allah'ın
kitabında belirtilen kefaretlerden dilediğini yapar, bu konuda istediğini
seçmekte muhayyerdir. Ne kurban edeceğine gelince, bu koyundur. Oruç üç gün,
yiyecek ise, —Nebi s.a.v. zamanındaki müd (bir müd, yarım kilodur) birim olmak
şartiyle—altı fakiri ikişer müdle doyurmaktır.
قَالَ
مَالِكٌ :
وَسَمِعْتُ
بَعْضَ
أَهْلِ الْعِلْمِ
يَقُولُ :
إِذَا رَمَى
الْمُحْرِمُ
شَيْئاً,
فَأَصَابَ
شَيْئاً مِنَ
الصَّيْدِ
لَمْ
يُرِدْهُ
فَقَتَلَهُ،
إِنَّ عَلَيْهِ
أَنْ
يَفْدِيَهُ،
وَكَذَلِكَ
الْحَلاَلُ
يَرْمِي فِي
الْحَرَمِ
شَيْئاً، فَيُصِيبُ
صَيْداً لَمْ
يُرِدْهُ
فَيَقْتُلُهُ،
إِنَّ
عَلَيْهِ
أَنْ
يَفْدِيَهُ،
لأَنَّ
الْعَمْدَ
وَالْخَطَأَ
فِي ذَلِكَ بِمَنْزِلَةٍ
سَوَاءٌ.
İmam Malik'ten:
Ben bazı alimlerin şöyle dediklerini de duydum: Şayet ihramlı kimse bir şey
atsa, bununla hiç niyetinde olmadığı halde bir av hayvanını vursa, fidyesini
vermesi lazımdır. İhramsız olan bir kimsenin de Harem dahilinde bu şekilde hiç
istemediği halde bir hayvanı öldürmesi ile fidyesini vermesi icabe-der. Çünkü
bu durumda hata da kast de aynıdır, hiç farkı yoktur.
قَالَ
مَالِكٌ فِي
الْقَوْمِ
يُصِيبُونَ الصَّيْدَ
جَمِيعاً
وَهُمْ مُحْرِمُونَ،
أَوْ فِي
الْحَرَمِ،
قَالَ : أَرَى
أَنَّ عَلَى
كُلِّ
إِنْسَانٍ
مِنْهُمْ جَزَاءَهُ،
إِنْ حُكِمَ
عَلَيْهِمْ
بِالْهَدْي،
فَعَلَى
كُلِّ
إِنْسَانٍ
مِنْهُمْ هَدْيٌ،
وَإِنْ
حُكِمَ
عَلَيْهِمْ
بِالصِّيَامِ
كَانَ عَلَى
كُلِّ
إِنْسَانٍ
مِنْهُمُ
الصِّيَامُ،
وَمِثْلُ
ذَلِكَ
الْقَوْمُ
يَقْتُلُونَ
الرَّجُلَ
خَطَأً،
فَتَكُونُ
كَفَّارَةُ
ذَلِكَ
عِتْقَ
رَقَبَةٍ
عَلَى كُلِّ
إِنْسَانٍ
مِنْهُمْ،
أَوْ صِيَامَ
شَهْرَيْنِ
مُتَتَابِعَيْنِ
عَلَى كُلِّ
إِنْسَانٍ
مِنْهُمْ.
«Bir grup insan
ihramlı vaziyette iken veya Harem dahilinde ihramsız olarak bulunurlarken hep
birlikte bir av hayvanını öldürseler ne olur?» sorusuna cevaben, îmam Malik
şöyle der: Bana göre hepsi de ayrı ayrı cezasını vermelidirler. Şayet bir kurban
kesilmesi gerekiyorsa, grupta bulunan herkesin ayrı ayrı birer kurban kesmeleri
lazımdır. Oruç tutulmaya hükmedilirse, hepsinin ayrı ayrı bu orucu tutmaları
şarttır. Bunun gibi, yine bir grup insan hataen bir adamı öldürseler, bunlardan
her birinin ayrı ayrı birer köle azat etmeleri gerekir, veyahut da iki ay
aralıksız oruç tutmaları lazımdır.
قَالَ
مَالِكٌ :
مَنْ رَمَى
صَيْداً،
أَوْ صَادَهُ
بَعْدَ
رَمْيِهِ
الْجَمْرَةَ،
وَحِلاَقِ
رَأْسِهِ،
غَيْرَ
أَنَّهُ لَمْ
يُفِضْ : إِنَّ
عَلَيْهِ
جَزَاءَ
ذَلِكَ
الصَّيْدِ،
لأَنَّ
اللَّهَ
تَبَارَكَ
وَتَعَالَى
قَالَ: (
وَإِذَا
حَلَلْتُمْ
فَاصْطَادُوا
) [المائدة : 2]
وَمَنْ لَمْ
يُفِضْ
فَقَدْ
بَقِىَ عَلَيْهِ
مَسُّ
الطِّيبِ
وَالنِّسَاءِ.
İmam Malik'ten:
Taş attıktan, başını tıraş ettikten sonra daha ziyaret tavafını yapamadan bir
kimse, bir av hayvanına atsa veya avlasa, o avın cezasını vermesi gerekir.
Çünkü Kur'an-ı Kerimde «ihramdan çıktığınız zaman avlanın» buyurulu-yor.
Ziyaret tavafı yapmamış olan kimsenin ise henüz daha hanımına yaklaşamama ve
koku sürünememe gibi mahrumiyetleri devam etmektedir.
قَالَ
مَالِكٌ :
لَيْسَ عَلَى
الْمُحْرِمِ
فِيمَا
قَطَعَ مِنَ
الشَّجَرِ
فِي الْحَرَمِ
شَيْءٌ,
وَلَمْ
يَبْلُغْنَا
أَنَّ أَحَداً
حَكَمَ
عَلَيْهِ
فِيهِ
بِشَيْءٍ،
وَبِئْسَ مَا
صَنَعَ.
İmam Malik'ten:
Harem dahilinde ihramlı
iken ağaç kesen kimseye bir şey lazım gelmez. Bu konuda hiç kimsenin ağaç kesen
aleyhinde bir hükümde bulunduğu bize kadar ulaşmadı. Ancak böyle yapan biri,
hiç iyi bir şey yapmış sayılmaz.
قَالَ
مَالِكٌ فِي
الَّذِي
يَجْهَلُ،
أَوْ يَنْسَى
صِيَامَ
ثَلاَثَةِ
أَيَّامٍ فِي
الْحَجِّ،
أَوْ
يَمْرَضُ
فِيهَا فَلاَ
يَصُومُهَا
حَتَّى
يَقْدَمَ
بَلَدَهُ،
قَالَ :
لِيُهْدِ
إِنْ وَجَدَ
هَدْياً، وَإِلاَّ
فَلْيَصُمْ
ثَلاَثَةَ
أَيَّامٍ فِي
أَهْلِهِ،
وَسَبْعَةً
بَعْدَ
ذَلِكَ.
İmam Malik'ten:
Bilmiyerek veya
unutarak hacda tutacağı üç gün orucu tutamayan veya hasta olduğu için tutamayan
kimse, memleketine dönünce, bulursa Kabe'ye bir kurban göndersin, bulamazsa
evinde üç gün oruç tutsun, daha sonra da yedi gün tutar.