SAHİH-İ MÜSLİM |
TEFSİR |
1- ÇEŞİTLİ AYETLERİN
TEFSİRİ HAKKINDA BİR BAB
7439-1/1- Bize Muhammed b. Rafi' tahdis etti, bize Abdurrezzak
tahdis etti, bize Ma'mer, Hemmam b. Münebbih'den tahdis edip dedi ki: Bu(nlar)
Ebu Hureyre (radıyallahu anh)' ın bize Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den tahdis ettikleridir. Sonra aralarında şu hadisin yer aldığı çeşitli
hadisler zikretti: Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"İsmil oğullarına kapıdan secde ederek girin, hıtta deyin, sizin için
günahlarınız bağışlansın denildi ama onlar (söyleyecekleri sözü) değiştirdiler.
Kapıdan kıçları üzerinde sürünerek girdiler ve bir arpa içinde bir habbe
dediler. "
Diğer tahric: Buhari,
3403, 4641
AÇIKLAMA: "Hıtta
deyin" buyruğu bizim duamızdaki dileğimiz hıttadır demektir. Yani
günahlarımızın af edilmesi, dökülmesidir.
"Kıçları üzerine
sürünerek" buradaki "estah: kıçlar" üstün çoğuludur, dübür
demektir.
7440-2/2- Bana Amr b.
Muhammed b. Bukeyr en-Nakid, Hasan b. Ali el-Hulvani ve Abd b. Humeyd tahdis
etti. Abd bana Yakub -yani b. İbrahim b. Sa'd- tahdis etti derken diğer ikisi
bize tahdis etti dedi. (Yakub dedi ki) Bize babam Salih’DEN -ki o İbn Keysan'
dır- tahdis etti, o İbn Şihab’DAN şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Malik'in
bana haber verdiğine göre Şanı Yüce Allah, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e vefatından önce arka arkaya vahiy gönderdi. Nihayet vefat edinceye
kadar. Vahyin en çok geldiği zaman tse Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in vefat ettiği gündü.
Diğer tahric: Buhari,
4982
7441-3/3- Bana Ebu
Hayseme Zuheyr b. Harb ve Muhammed b. el-Müsenna -lafız İbnu'l Müsenna'ya ait
olmak üzere- tahdis edip dediler ki: Bize Abdurrahman -ki o b. Mehdi'dir-
tahdis etti, bize Süfyan, Kays b. Müslim'den tahdis etti, o Tank b. Şihab'dan
rivayet ettiğine göre yahudiler Ömer'e: Sizler bir ayet okuyorsunuz ki eğer o
bize indirilmiş olsaydı biz o günü bayram edinirdik dediler. Bunun üzerine
Ömer: Gerçekten ben onun nerede indirildiğini, hangi gün indirildiğini ve indirildiği
zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in nerede olduğunu iyi
biliyorum. Ayet Arafatta, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Arafatta
vakfede iken indirildi.
Süfyan dedi ki: Cuma
günü mü idi değil miydi şüphe ediyorum. Kastettiği (ayet) ise "Bugün sizin
için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım" (Maide,
3) ayetidir.
Diğer tahric: Buhari,
45, 4407, 4606, 7268 -muallak olarak-; Tirmizi, 3043; Nesai, 3002, 5027
7442-4/4- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb -lafız Ebu Bekr'e ait olmak üzere- tahdis edip dedi
ki: Bize Abdullah b. İdris babasından tahdis etti, o Kays b. Müslim'den, o Tank
b. Şihab'dan şöyle dediğini rivayet etti. Yahudiler Ömer' e: Eğer biz yahudiler
topluluğu üzerine şu: "Bugün sizin içİn dİnİnİzİ kemale erdirdim,
üzerinizdeki nimetimİ tamamladım ve sİze din olarak İslamı beğenip seçtim"
(Maide, 3) ayeti indirilmiş olsaydı ve bu ayetin indirilmiş olduğu günü
bilseydik kesinlikle o günü bayram edinirdik dediler.
Bunun üzerine Ömer
(radıyallahu anh) şöyle dedi: Bu ayetin indirildiği günü, indirildiği saati,
indiğinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in nerede olduğunu iyi
biliyorum. Ayet cem (müzdelifeye gidilecek)
AÇIKLAMA: Yüce
Allah'ın: "Bugün sizin için dininİzi kemale erdirdim" (Maide, 3)
buyruğu hakkında "cem gecesi biz Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ile birlikte Arafatta iken nazil oldu" demesi şeklindeki bu ifadeler bütün
nüshalarda rivayet (cem gecesi) şeklindedir. İbn Mahan nüshasında ise
"cuma gecesi" diye kaydedilmiştir. Her ikisi de sahihtir. Çünkü
"cem gecesi" rivayeti o gecenin müzdelife(ye gidilecek)
7443-5/5- Bana Abd b.
Humeyd de tahdis etti, bize Cafer b. Avn haber verdi, bize Ebu Umeys, Kays b.
Müslim'den haber verdi, o Tarık b. Şihab’DAN şöyle dediğini rivayet etti:
Yahudilerden bir adam Ömer (r.a.)'a gelerek: Ey müminlerin emiri! Kitabınızda
okuduğunuz bir ayet vardır. Biz yahudiler topluluğu üzerine inmiş olsaydı o
günü bayram edinirdik dedi. Ömer:
O hangi ayettir dedi.
Yahudi: "Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi
tamamladım ve sizin için din olarak İslam'ı beğendim" (Maide, 3) dir dedi.
Bunun üzerine Ömer: Gerçekten ben bu ayetin indiği günü, indiği yeri biliyorum.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir cuma gününde Arafatta iken nazil
oldu.
7444-6/6- Bana
Ebu't-Tahir Ahmed b. Amr b. Serh ve Harmele b. Yahya et-Tucibi tahdis etti.
Ebu't-Tahir, bize İbn Vehb tahdis etti derken Harmele haber verdi dedi. Bana
Yunus, İbn Şihab'dan haber verdi, bana Urve b. ez-Zubeyr'in haber verdiğine
göre o Aişe (r.anha)'ya aziz ve celil Allah'ın:
"Eğer yetim kızlara
adaletli davranamayacağınızdan korkarsanız size helal olan kadınlardan ikişer,
üçer, dörder olmak üzere nikahlayın" (Nisa, 3) ayetine dair soru sordum.
Aişe (radıyallahu anha) şöyle dedi: Kızkardeşimin oğlu. Burada sözkonusu olan
velisinin himayesinde bulunan ve malında ona ortak olan yetim kızdır. Velisi
kızın malını ve güzelliğini beğendiği için onunla ona vereceği mehrinde adalet
yapmaksızın ona başkasının verdiğinin aynısını vermeyerek evlenmek ister.
Böylelikle bunlara bu gibilerini onlar için adaletli davranmadıkça mehir
hususunda onlara verilenin en yükseğini de vermedikçe onları nikahlamaları
yasaklandı ve ayrıca onların dışında hoşlandıkları kadınları nikahlamakla
emrolundular.
Urve dedi ki: Aişe dedi
ki: Sonra insanlar bu ayet-i kerimeden sonra Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e kadınlar hakkında soru sordular. Bunun üznine yüce Allah:
"Kadınlar{ın mirası) hakkında senden fetva isterler. De ki: Onlara dair
fetvayı (hükmü) size Allah veriyor. Kendileri için yazılmış olanı onlara
vermediğiniz, bununla beraber kendilerini nikahlamayı istediğiniz öksüz kızlar
ile küçük çocuklar ve yetimler hakkında adaleti elden bırakmamanız hususunda
kitapta sizlere okunup duran ayetler de vardır" (Nisa, 127) buyruğunu
indirdi.
Aişe dedi ki: Şanı yüce
Allah'ın kitapta üzerinize okunan diye sözünü ettiği yüce Allah'ın: "Eğer
yetim kızlara adaletli davranamayacağınızdan korkarsanız ... " (Nisa, 3)
buyruğunun yer aldığı ilk ayettir.
Aişe dedi ki: Yüce
Allah'ın diğer ayetteki: "Bununla beraber kendilerini. nikahlamayı
istediğiniz" (Nisa, 127) buyruğunda sözü edilen ise sizden birinizin
himayesinde olup da malı ve güzelliği az olması halinde yetim bir kıza olan
rağbetinizdir. Böylelikle onlara malına ve güzelliğine rağbet etmedikleri,
yetim kızlardan nikahlamak istemeleri halinde -onlara rağbet etmemeleri sebebi
ile- ancak adaletli davranarak nikahlamaları dışında nehy olundular.
Diğer tahric: Buhari,
2494, 5064 -muhtasar-; Ebu Davud, 2068; Nesai, 3346
AÇIKLAMA: "Size
helal olan kadınlardan ikişer üçer dörder olmak üzere nikahlayın. " Her
biriniz ikişer, üçer ya da dörder nikahlayabilirsiniz. Bunda dörtten fazlasını
bir arada tutmanın caiz olduğu hükmü anlaşılmaz.
"Onlara verilenin
en yükseği" burada sünnet onlara verilmesi adet olan en yüksek mehir ve
emsallerinin mehirleri demektir.
7445- .. ./7- Bize Hasan
el-Hulvfmi ve Abd b. Humeyd de birlikte Yakub b. İbrahim b. Sa'd'dan tahdis
etti. Bize babam Salih'den tahdis etti, o İbn Şihab'dan rivayet etti, bana
Urve'nin haber verdiğine göre o Aişe (r.anha)'ya yüce Allah'ın: "Eğer
yetim kızlara adaletli davranamayacağınızdan korkarsanız" (Nisa, 3)
buyruğUna dair soru sordu. Sonra da hadisi Yunus'un Zühri’DEN rivayet ettiği
hadisi ile aynı şekilde rivayet etti. Sonunda da: Malları ve güzellikleri az
olması halinde onlara rağbet etmediği için ibaresini ekledi.
Diğer tahric: Buhari,
2494, 4573
7446-7/8- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb tahdis edip dedi ki: Bize Ebu Üsame tahdis etti,
bize Hişam, babasından tahdis etti, o Aişe’DEN yüce Allah'ın: "Yetim
kızlara adaletli davranamayacağınızdan korkarsanız" (Nisa, 3) ayeti
hakkında şöyle dediğini rivayet etti: Ayet, yetim bir kızı bulunup kendisi hem
velisi hem onun mirasçısı olup, yetim kızın da malının bulunması diğer taraftan
onun için onu savunacak kimsesi bulunmayan bir kızı malı dolayısı ile
nikahlamayıp ona zarar vermesi, onunla birlikteliğini kötü bir şekilde
sürdürmesi halidir. Bu sebeple yüce Allah da: "Eğer yetim kızlara adaletli
davranamayacağınızdan korkarsanız size helal olan kadınlardan ...
nikahlayınız" (Nisa, 3) buyurdu. Yani size helal kıldıklarından nikahlayın
ve şu zarar verdiğiniz yetim kızı da bırak(ın, terk edin).
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
7447-8/9- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Abde b. Süleyman, Hişam'dan tahdis etti, o
babasından, o Aişe'den yüce Allah'ın: "Kendileri için yazılmış olanı
(hakları) onlara vermediğiniz, bununla beraber kendilerini nikahlamayı
istediğiniz öksüz kızlar ile küçük çocuklar ve yetimler hakkında ... kitapta
sizlere okunup duran (ayet) ler de vardır." (Nisa, 127) ayeti hakkında
şöyle dediğini rivayet etti: Bu ayet, bir adamın yanında bulunup malında
kendisi ile ortak olan, kendisi ile de evlenmeyi istemediği, başkası ile de
evlendirmekten -evlendireceği kişi malında kendisi ile ortak
olmasındanhoşlanmadığı yetim kız hakkında indirilmiştir. O böyle bir kızın
evlenmesine engel olur, onunla ne kendisi evlenir ne de onu başkası ile
evlendirir.
Diğer tahric: Buhari,
5131
7448-9/10- Bize Ebu
Kureyb de tahdis etti, bize Ebu Üsame tahdis etti, bize Hişam babasından haber
verdi, o Aişe'den yüce Allah'ın: "Kadınlar (ın mirası) hakkında senden
fetva isterler. De ki: Onlara dair fetvayı (hükmü) size Allah veriyor" (Nisa,
127) ayeti hakkında şöyle dediğini rivayet etti: Burada sözkonusu edilen bir
adamın yanında bulunan yetim kızdır. Olur ki bu kız hurma ağacına varıncaya
kadar malında ona ortaktır. O da ona rağbet etmez. Yani onu nikahlamak istemez,
başka bir adama da malında ortak olmasını istemediği için onu evlendirmez ve
böylece evlenmesine engel olur.
Diğer tahric: Buhari,
4600
AÇIKLAMA: "Hurma
ağacına varıncaya kadar malında ona ortak olur." Burada "şerikethu:
ona ortak olur" da re harfi kesrelidir.
Ayn harfi fethalı olarak
"ask" ise hurma ağacı demektir.
7449-10/1 1- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Abde b. Süleyman, Hişam'dan tahdis etti, o
babasından, o Aişe'den yüce Allah'ın: "Fakir olan da maruf bir şekilde
yesin" (Nisa, 6) buyruğu hakkında şöyle dediğini rivayet etti: Ayet,
yetimin malının velisi olup, o malın başında duran ve onu ıslah eden kişi
hakkında nazil olmuştur. Eğer muhtaç düşerse ondan yiyebilir.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
7450-11/12- Bunu bize
Ebu Kureyb de tahdis etti, bize Ebu Üsame tahdis etti, bize Hişam babasından
tahdis etti, o Aişe'den yüce Allah'ın: "Zengin olan kaçınsın fakir olan da
örfe göre yesin" (Nisa, 6) buyruğu hakkında şöyle dediğini rivayet etti:
Ayet, yetimin velisi hakkında muhtaç olması halinde maruf bir şekilde malı
kadarı ile ondan yiyebileceği hakkında inmiştir.
Diğer tahric: Buhari,
2765
AÇIKLAMA: Yüce
Allah'ın: "Fakir olan da ör fe göre yesin" buyruğu hakkında
söylediklerine göre yetimin velisinin, yetimin malından muhtac olması halinde
maruf bir şekilde yemesi caizdir. Bu aynı zamanda Şafii'nin ve cumhurun kabul
ettiği görüştür. Bir kesim ise caiz olmaz demiştir. İbn Abbas’dan ve Zeyd b.
Eslem'den de şöyle dedikleri nakledilmektedir: Bu ayet-i kerime yüce Allah'ın:
"Muhakkak yetimlerin mallarını haksızlıkla yiyenler. .. " (Nisa, 10)
ayeti ile nesh edilmiştir dedikleri nakledilmiştir. Yüce Allah'ın:
"Mallarınızı kendi aranızda batıl yollarla yemeyiniz" (Bakara, 188)
buyruğu ile nesh edildiği de söylenmiştir.
Cumhur ise yetimin
malından yemesi halinde onun bedelini geri ödemesi gerekip gerekmediği
hususunda ihtilaf etmişlerdir. Bunlar aynı zamanda mezhebimize mensup ilim
adamlarının iki ayrı görüşüdür. Ama daha sahih olan görüşe göre böyle bir
yükümlülüğü yoktur. Irak fukahası ise ancak yetimin malı ile birlikte yolculuk
yapması halinde ondan yemesi caiz olur demişlerdir. Allah en iyi bilendir.
7451- .. ./13- Bunu bize
Ebu Kureyb de tahdis etti, bize İbn Numeyr tahdis etti, bize Hişam bu isnad ile
tahdis etti.
Diğer tahric: Buhari,
1212, 4575
7452-12/14- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Abde b. Süleyman, Hişam'dan tahdis etti,
o babasından, o Aişe (r.anha)'dan aziz ve celil Allah'ın: "Hani onlar size
hem üstünüzden hem alt tarafınızdan gelmişlerdi. O vakit gözler yerinden kaymış,
yürekler de gırtlaklara varmıştı" (Ahzab, 10) buyruğu hakkında: Bu Hendek
günü olmuştu dediğini rivayet etti.
Diğer tahric: Buhari,
4103
7453-13/15- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Abde b. Süleyman tahdis etti, bize Hişam
babasından tahdis etti, o Aişe'den: "Şayet bir kadın kocasının
uzaklaşmasından yahut yüz çevirmesinden korkarsa ... "
(Nisa, 128) ayeti
hakkında şöyle dediğini rivayet etti: Ayet, bir adamın yanında bulunan onunla
birlikteliği uzayıp giden ama kocasının da kendisini boşamak istediği kadın
hakkında nazil olmuştur. Kadın: Beni boşama, nikahın altında tut ve ben sana
hakkımı helal ediyorum der. Bunun üzerine bu ayet inmiştir.
Diğer tahric: Buhari,
5206
7454-14/16- Bize Ebu
Kureyb tahdis etti, bize Ebu Üsame tahdis etti, bize Hişam babasından o Aişe
(radıyallahu anha)'dan aziz ve celil Allah'ın: "Şayet bir kadın kocasının
uzaklaşmasından yahut yüz çevirmesinden korkarsa ... " (Nisa, 128) buyruğu
hakkında şöyle dediğini rivayet etti: Ayet, bir adamın yanında (onunla evli) bulunan
kadın hakkında inmiştir. Bir ihtimal onunla daha çok kalmak istemez. Kendisinin
ise onunla bir arkadaşlığı ve ondan çocukları olduğu için kocasının kendisinden
boşanmasından da hoşlanmaz. Bu maksatla ona; Benim hakkımda ben sana helallik
veriyorum der.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
7455-15/17- Bize Yahya
b. Yahya tahdis etti, bize Ebu Muaviye, Hişam b. Urve'den haber verdi o
babasından şöyle dediğini rivayet etti: Aişe (radıyallahu anha) bana dedi ki:
Kız kardeşimin oğlu, onlara Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabına
mağfiret dilemeleri emrolunduğu halde kalkıp onun ashabına sövdüler.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Onlara
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabına mağfiret dilemeleri emrolunduğu
halde kalkıp ashabına sövdüler." Kadı Iyaz dedi ki: Zahirinden
anlaşıldığına göre o bu sözlerini Mısır ahalisinin Osman hakkında söyledikleri
sözleri Şam halkının da Ali hakkında söyledikleri sözleri Haruralıların
(haricilerin) hepsi hakkında söyledikleri sözlerini işitince söylemiştir.
İşaret ettiği mağfıret dileme emri de yüce Allah'ın: "Onlardan sonra
gelenler derler ki: Rabbimiz bizi ve bizden önce iman etmiş kardeşlerimizi
mağfiret eyle ... " (Haşr, 10) buyruğudur. Nitekim Malik de ashab-ı kirama
(radıyallahu anhum) söven kimselerin fey' de haklarının olmadığına bunu delil
göstermiştir. Çünkü yüce Allah fey'i ancak onlardan sonra gelip de aralarından
ashaba mağfiret dileyen kimseler için vermiştir. Allah en iyi bilendir.
7456- .. ./18- Bunu bize
Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Ebu Üsame tahdis etti, bize Hişam bu
isnad ile aynısını tahdis etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
7457-16/19- Bize
Ubeydullah b. Muaz el-Anberi tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Şu'be,
Muğire b. en-Numan'dan tahdis etti, o Said b. Cübeyr’DEN şöyle dediğini rivayet
etti: Kufeliler şu: "Kim de bir mümini kasten öldürürse onun cezası orada
ebediyyen kalmak üzere cehennemdir" (Nisa, 93) ayeti hakkında ihtilaf
ettiler. Bunun üzerine ben de deveme binip İbn Abbas'a kadar gittim. Ona ayet
hakkında sordum. O: Gerçekten bu son indirilen buyruklardandır. Sonra da onu
hiçbir şey nesh etmedi dedi.
Diğer tahric: Buhari,
4590, 4762; Ebu Davud, 4275; Nesai, 4011, 4879
AÇIKLAMA: "Deveme
binip İbn Abbas'a gittim." Burada rahale: deveye binip yolculuk yaptı
anlamındaki fiil re ve ha harfleri iledir. Rivayetlerde sahih ve meşhur olan
budur. İbn Mahan'ın nüshasında ise dal ve hı harfleri ile "fedehaltu:
girdim" şeklindedir. Bunu da ona yaptığım yolculuktan sonra huzuruna
girdim anlamında olduğu kabul edilerek sahih kabul edilmesi mümkündür.
7458-17/20- Bize
Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar da tahdis edip dediler ki: Bize Muhammed
b. Cafer tahdis etti. (H.) Bize İshak b. İbrahim de tahdis etti, bize en-Nadr
haber verip (Muhammed ile) birlikte dediler ki: Şu'be bize bu isnad ile tahdis
etti.
İbn Cafer'in hadisinde:
Ayet son indirilenler arasında indi derken Nadr'ın hadisinde: Şüphesiz ki o son
indirilenlerdendir dedi.
7459-18/21- Bize
Muhammed b. el-Müsenna ve Muhammed b. Beşşar tahdis edip dedi ki: Bize Muhammed
b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be Mansur'dan tahdis etti, o Said b. Cübeyr'den
şöyle dediğini rivayet etti: Abdurrahman b. Ebza bana İbn Abbas'a şu iki ayete
dair soru sormam! emretti: "Kim de bir mümini kasten öldürürse cezası
orada ebediyyen kalmak üzere cehennemdir." (Nisa, 93) Ben de ona sordum.
O: Bu ayeti hiçbir şey nesh etmedi dedi. İkinci olarak şu: "Onlar ki Allah
ile birlikte başka bir ilaha ibadet etmezler. Hak ile olması dışında Allah'ın
öldürülmesini haram kıldığı nefsi de öldürmezler" (Furkan, 68) ayeti
hakkında sordu. O: Bu müşrikler hakkında inmiştir dedi.
Diğer tahric: Buhari,
3855, 4764 -buna yakın-, 4765 -buna yakın-, 4766; Ebu Davud, 4273; Nesai, 4013,
4878
7460-19/22- Bana Harun
b. Abdullah tahdis etti, bize Ebu'n-Nadr Haşim b. el-Kasım el-leysi tahdis
etti, bize Ebu Muaviye -yani Şeyban- Mansur b. el-Mu'temir'den tahdis etti, o
Said b. Cübeyr'den, o İbn Abbas (radıyallahu anh)'dan şöyle dediğini rivayet
etti: Şu: "Onlar ki Allah ile birlikte başka bir ilaha ibadet
etmezler" (Furkan, 68) ayeti "O azabda ebediyyen hor ve hakir bir
halde kalır" (Furkan, 69) buyruğuna kadar Mekke'de indi. Bunun üzerine
müşrikler bizler Allah'a eş koşmuş, Allah'ın haram kıldığı nefsi öldürmüş,
fuhşiyatı işlemiş olduğumuz halde İslam'ın bize faydası ne olur ki dediler.
Bunun üzerine aziz ve celil Allah: ':4ncak tevbe eden, iman eden ve salih amel
işleyenler müstesna" (Furkan, 70) ayetini sonuna kadar indirdi.
(Devamla) dedi ki:
İslam'a girip onu akledip ondan sonra öldürenin ise tevbe etmesi sözkonusu
değildir dedi.
AÇIKLAMA: "İslam'a
girip onu akledene gelince" yani İslam'ın hükümlerini ve öldürmenin haram
olduğunu bilen kimse demektir.
7461-20/23- Bana
Abdullah b. Haşim ve Abdurrahman b. Bişr el-Abdi tahdis edip dediler ki: Bize
Yahya -ki o b. Said el-Kattan'dır- İbn Cureyc'den tahdis etti, bana el-Kasım b.
ebu Bezze Said b. Cübeyr’DEN şöyle dediğini tahdis etti: İbn Abbas'a: Kasten
bir mümini öldüren kimsenin tevbesi olur mu dedim. O: Olmaz dedi. Ben bunun
üzerine ona Furkan Suresi'ndeki şu: "Onlar ki Allah ile birlikte başka bir
ilaha ibadet etmezler, hak ile olması dışında Allah'ın öldürmesini haram
kıldığı nefsi de öldürmezler" (Furkan, 68) ayetini sonuna kadar okudum.
İbn Abbas: Bu ayet
Mekki' dir. Bunu Medeni bir ayet olan şu: "Kim de bir mümini kasten
öldürürse cezası orada ebediyyen kalmak üzere cehennemdir" (Nisa, 63)
ayeti nesh etmiştir dedi.
İbrahim'in rivayetinde
şöyledir: Ben de Furkan Suresi'ndeki şu: "Tevbe edenler ... müstesna"
ayetini okudum.
Diğer tahric: Buhari,
4762; Nesai, 4012, 4880
AÇIKLAMA: İbn Abbas
(radıyallallu anhuma)'dan gelen rivayete göre kasten öldürenin tevbesi olmaz.
Buna da yüce Allah'ın: "Kim de bir mümini kasten öldürürse cezası orada
ebediyyen kalmak üzere cehennemdir" (Nisa, 93) ayetini delil göstermiştir.
İbn Abbas (radıyallahu
anhuma)'dan meşhur olan kanaat budur. Yine ondan tevbesinin kabul edileceği ve
onun günahının mağfiret olunmasının caiz (mümkün) olduğu kanaati de rivayet edilmiştir.
Çünkü yüce Allah: "Kim bir kötülük yapar yahut nefsine zulmeder de sonra
Allah'tan mağfiret dilerse Allah'ın çok mağfiret edici, çok merhametli olduğunu
görür!' (Nisa, 110) buyurmaktadır. Bu ikinci rivayet bütün ehl-i sünnetin,
ashabın, tabiunun ve onlardan sonra gelenlerin de kabul ettiği kanaattir.
Selefden bazılarından buna muhalif olarak nakledilen rivayet, onlara bu günahın
ağırlığını anlatmak, öldürmekten sakındırmak ve bunun yasaklanıp önlenmesi
hususunda tevriyeli ifade kullanmak şeklinde yorumlanır. Yoksa İbn Abbas'ın
delil diye gösterdiği bu ayet-i kerime, kasten öldürenin ebedi olarak
cehennemde kalacağını açıkça ifade etmemektedir. Ayette sadece onun cezasının
bu olduğu belirtilmektedir. Fakat bu onun mutlaka bu cezaya çarptırılmasını da
gerektirmez. Bu mesele ile ilgili açıklama ve ayetin anlamı ile alakalı
bilgiler Tevbe Kitabı'nda geçmiş bulunmaktadır. Allah en iyi bilendir.
"Onu Medeni bir
ayet nesh etti." Nesh edici ayet diye kastettiği Nisa Suresi'ndeki:
"Kim kasten bir mümini öldürürse ... " (Nisa, 93) ayetidir.
"Said b. Cübeyr
dedi ki: Abdurrahman b. Ebza bana ... emretti. İfade bütün nüshalarda bu
şekildedir. Kadı Iyaz dedi ki: Bazıları dedi ki: Muhtemelen bu İbn Abdurrahman
bana emretti şeklindedir. Kadı Iyaz dedi ki:
Abdurrahman'ın Said'e
kendisi adına İbn Abbas'a -Abdurrahman'ın bilmediği bir husus hakkında- soru
sormasının önünde bir engel yoktur. Çünkü İbn Abbas'a yaşça ondan daha büyük,
sohbeti ondan daha eski kimseler soru sormuştur. Kadı Iyaz'ın bu söylediği de doğrunun
ta kendisidir.
7462-21/24- Bize Ebu
Bekr b, Ebu Şeybe, Harun b. Abdullah ve Abd b, Humeyd tahdis etti. Abd bize
Cafer b. Avn haber verdi derken diğer ikisi tahdis etti dedi. Bize Ebu Umeys,
Abdulmecid b. Suheyl'den haber verdi, o Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe'den
şöyle dediğini rivayet etti: İbn Abbas bana: Kur'an-ı Kerim'den son inen,
toptan inen surenin hangisi olduğunu biliyor musun? -Harun rivayetinde te'lemu
yerine tedri demiştir- dedi ben evet: "Allah'ın yardımı ve fetih geldiği
zaman" (Nasr, 1) dir dedi. O doğru söyledin dedi.
İbn Ebu Şeybe'nin
rivayetinde: "Hangi sure olduğunu biliyormusun dedi ama "son"
demedi."
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Bize
Ebu Umeys, Abdulmecid b. Suheyl'den haber verdi." Bütün nüshalarda bu şekilde
mimden sonra cim gelmek üzere "Abdulmecid" diye kaydedilmiştir.
Yalnız İbn Mahan'ın nüshasında bu ha ve sonra mim olmak üzere
"Abdulhamid" diye geçmektedir. Ebu Ali el-Gassani dedi ki: Doğrusu
birincisidir.
Kadı Iyaz dedi ki:
İsminin ne olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. Malik Muvatta'da Yahya b.
Yahya el-Endelüsi'nin ve başkalarının rivayetinde onun adını sözkonusu ederek
ona hı sonra mim ile "Abdulhamid" adını vermiştir. Süfyan b. Uyeyne
de böyle demiştir. Buhari ise mimden sonra cim olmak üzere adını Abdulmecid
diye vermiştir. İbnu'l Kasım ve el-Ka'nebi ile Muvatta'dan Malik'den naklen bir
topluluk da böylece rivayet etmişlerdir. İbn Abdilberr dedi ki: Her iki şekilde
de söylenir ama çoğunluk mim den sonra cim ile (Abdulmecid) diye söylemişlerdir.
Bu hususta görüş ayrılığı Sabit olduğuna göre her iki şekilden birisi hakkında
hatalı olduğu hükmü verilemez.
7463- .. ./25- Bize
İshak b. İbrahim de tahdis etti, bize Ebu Muaviye haber verdi, bize Ebu Umeys
bu isnad ile aynısını rivayet etti ve: "Son sure" dedi. Yine
Abdulmecid’DEN dedi fakat "İbn Suheyb" demedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
7464-22/26- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe, İshak b. İbrahim ve Ahmed b. Abde ed-Dabbi -İbn Ebu Şeybe'ye
ait olmak üzere- tahdis etti (İbn Ebu Şeybe) bize Süfyan Amr'dan tahdis etti
derken diğer ikisi haber verdi dedi. O Ata'dan, o İbn Abbas’DAN şöyle dediğini
rivayet etti: Müslümanlardan bazı kimseler bir kaç koyunu ile birlikte bir adam
ile karşılaştı. Adam: esselamu aleykum dediği halde onu yakalayıp öldürdüler ve
o bir kaç koyunu da aldılar. Bunun üzerine: "Size selam verene sen mümin
değilsin demeyin" (Nisa, 94) buyruğu nazil oldu.
İbn Abbas (r.a.) bu
ayeti, (esselem lafzının yerine) esselam diye okumuştur.
Diğer tahric: Buhari,
4591; Ebu Davud, 3974
7465-23/27- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Gunder, Şu'be'den tahdis etti. (H.) Bize
Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar da -lafız İbn Müsenna'ya ait olmak üzere-
tahdis edip dediler ki: Bize Muhammed b. Cafer, Şu'be’den tahdis etti, o Ebu İshak’dan
şöyle dediğini rivayet etti: el-Bera'yı şöyle derken dinledim: Ensar hacc edip
geri döndüklerinde evlere ancak arkalarından girerlerdi. Ensardan bir adam
gelip evinin kapısından içeri girdi. Ona bu konuda bir şeyler söylenince de şu:
"Evlere arkalarından gelmeniz iyilik değildir" (Bakara, 189) ayeti
nazil oldu.
Diğer tahric: Buhari,
1803
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: