SAHİH-İ MÜSLİM

CENNET - CEHENNEM

 

باب ترائي أهل الجنة أهل الغرف، كما يرى الكوكب في السماء

4- CENNETLİKLERİN KÖŞKLERDE OLANLARI GÖRMELERİ, SEMADA GEZEGENİN GÖRÜLMESİ GİBİDİR

 

10 - (2830) حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا يعقوب (يعني ابن عبدالرحمن القاري) عن أبي حازم، عن سهل بن سعد؛

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال "إن أهل الجنة ليتراءون الغرفة في الجنة كما تراءون الكوكب في السماء".

 

7071-10/1- Bize Kuteybe b. Said tahdis etti, bize Yakub -yani b. Abdurrahman el-Kari- Ebu Hazim’DEN tahdis etti, o Sehl b. Sa'd’dan rivayet ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz ki cennetlikler cennetteki köşkü, sizin semadaki bir gezegeni görmeniz gibi görürler" buyurdu.

 

 

(2831) قال فحدثت بذلك النعمان بن أبي عياش فقال: سمعت أبا سعيد الخدري يقول: "كما تراءون الكوكب الدري في الأفق الشرقي أو الغربي".

 

(Ravi) dedi ki: Ben bunu en-Numan b. Ebu Ayyaş'a tahdis ettim de o şöylededi: Ben, Ebu Said el-Hudri'yi "sizin doğu yahut batı ufkundaki inci gibi parıldayan gezegeni görmeniz gibi" derken dinledim dedi,

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

10-م - (2830) وحدثناه إسحاق بن إبراهيم. أخبرنا المخزومي. حدثنا وهيب عن أبي حازم، بالإسنادين جميعا، نحو حديث يعقوب.

 

7072- .. ./2- Bunu bize İshak b. İbrahim de tahdis etti, bize el-Mahzumi haber verdi, bize Vuheyb, Ebu Hazim'den her iki isnad ile birlikte Yakub'un hadisine yakın olarak tahdis etti.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

11 - (2831) حدثني عبدالله بن جعفر بن يحيى بن خالد. حدثنا معن. حدثنا مالك. ح وحدثني هارون بن سعيد الأيلي (واللفظ له). حدثنا عبدالله بن وهب. أخبرني مالك بن أنس عن صفوان بن سليم، عن عطاء بن يسار، عن أبي سعيد الخدري؛

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال "إن أهل الجنة ليتراءون أهل الغرف من فوقهم، كما تتراءون الكوكب الدري الغابر من الأفق من المشرق أو المغرب. لتفاضل ما بينهم" قالوا: يا رسول الله! تلك منازل الأنبياء. لا يبلغها غيرهم. قال "بلى. والذي نفسي بيده! رجال آمنوا بالله وصدقوا المرسلين".

 

7073-11/3- Bana Abdullah b, Cafer b. Yahya b. Halid tahdis etti, bize Ma'n tahdis etti, bize Malik tahdis etti, (H.) Bana Harun b. Said el-Eyli de -lafız ona ait olmak üzere- tahdis etti, bize Abdullah b, Vehb tahdis etti', bana Malik b. Enes Safvan b. Süleym'den haber verdi, o Ata b. Yesar'dan, o Ebu Said el-Hudri’DEN rivayet ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Şüphesiz cennetlikler üstlerindeki köşklerde bulunanlara sizin doğu ya da batıdaki ufUkta gözlerden oldukça uzaklaşmış ind gibi panıdayan yıldızı gördüğünüz gibi görürler. Bu da aralarındaki fazilet farkından dolayıdır." Ashab: Ey Allah'ın Rasulü! Onlar nebilerin konaklandır, onlara başkaları ulaşamaz dediler, Allah Rasulü: "Hayır, nefsim elinde olana yemin ederim ki {onlar} Allah'a iman eden ve Rasulleri tasdik eden adamlardır" buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:          Burada geçen "el-kevkebu'd-düm: inci gibi parıldayan yıldız" lafzındi:! üç ayrı söyleyiş vardır. Yedi kıraatte her üçü ile de okunmuştur. Çoğunluğu "dürri" lafzını dal harfi ötreli, ye harfi şeddeli ve hemzesiz olarak okumuşlardır. İkinci okuyuş dal harfi ötreli ve sonu hemzeli ve med ile (dürriun şeklinde) okuyuşudur. Üçüncüsü ise dal harfi kesreli, hemzeli ve medli (dirriun) . diye okuyuşudur. Bu da pek büyük gezegen demektir. Ona inci gibi beyaz olduğundan dolayı dürri denilmiştir. (dürr inci, dürrı, inciye mensup olan demektir). Oldukça aydınlatıcı olduğundan ötürü böyle denildiği söylendiği gibi incinin mücevheratın en üstünü olması gibi diğer yıldızlardan daha üstün olması bakımından inciye benzediğinden ötürü böyle denilmiştir diye de açıklanmıştır.

 

(7073) "Şüphesiz cennetlikler. .. aralarındaki fazilet farkından dolayıdır" bütün nüshalarda bu şekilde "minelufuk: ufukta" şeklindedir. Kadı Iyaz dedi ki: Buradaki "min" gayenin başlangıç noktasını belirtmek içindir. Buhari'nin rivayetinde ise "filufuk: ufukta" diye kaydedilmiştir. Bazıları doğrusu budur denilmiştir. Kadı Iyaz devamla dedi ki: Bazıları da Müslim rivayetindeki min: den" gayenin sonunu anlatmak için olduğunu zikretmişlerdir. Nitekim bu şekilde de kullanılmıştır. Arapların: "Ben hilali bulutların arasından gördüm demeleri buna benzer. Kadı Iyaz dedi ki: Bu doğrudur ama burada "min" lafzını gayenin nihayeti için yorumlamaları kabul edilemez. Aksine bu gerçek anlamı üzere kullanılmıştır. Yani onun aifı görmesinin başlangıcı bulutun arasında görmesi ve ufukta görmesi olmuştur. Nitekim İbn Mahan’DAN gelen bir rivayette "batı ufkunu n üzerinde" denilmektedir.

 

"el-gflbir: gözlerden oldukça uzaklaşmıŞ" giden yürüyen demektir. Yani batmaya doğru yaklaşmış ve gözlerden kaybolmuş demektir. Müslim'in Sahihi'nden başka kaynaklarda re harfi öne alınarak "elgarib" diye rivayet edilmiştir. O da zikrettiğimiz anlamdadır. Bu aynı şekilde "el-azib" diye de rivayet edilmiştir ki bu da ufukta oldukça uzak yerde olan anlamındadır. Hepsi aynı manayı ifade eder.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

5- AİLESİNİ VE MALINI VERMEYE KARŞILIK (DAHİ OLSA) NEBi (S.A.V.)'İ GÖRMEYİ ARZU EDEN KİMSE HAKKINDA