SAHİH-İ MÜSLİM |
FAZİLETLER |
9- NEBİMİZ (S.A.V.)'İN
HAVZ'I İLE O HAVZ'IN SIFATLARININ SABİT OLDUĞU BABI
Kadı lyaz -Allah'ın
rahmeti üzerine olsun- dedi ki: Havz ile ilgili hadisler sahihtir, ona iman etmek
farzdır. Havz'ı tasdik etmek imandandır. Havz, ehl-i sünnet ve cemaate göre
zahiri üzere kabul edilir, te'vil olunmaz ve hakkında ihtilaf edilmez. Kadı
lyaz dedi ki: Havz ile ilgili hadisler nakil itibari ile mütevatirdir. Bunu
ashab-ı kiramdan çok sayıda kişi rivayet etmiştir. Müslim bu
hadisi (Abdullah) b. Amr b. el-As, Aişe, Um Seleme, Ukbe b. Amir, İbn Mesud,
Huzeyfe, Harise b. Vehb, el-Müsdevrid, Ebu Zer, Sevban, Enes, Cabir b.
Semura'dan rivayet ettiği gibi Müslim'den başkaları da bunu Ebu Bekr es-Sıddik,
Zeyd b. Erkam, Ebu Umame, Abdullah b. Zeyd, Ebu Berze, Suveyd b. Cebele,
Abdullah b. el-Sunabihi, el-Bera b. el-Azib, Ebu Bekir kızı Esma, Kays kızı
Havle ve başkalarından rivayet etmişlerdir.
Derim ki: Bu hadisi yine
Buhari ve Müslim aynı şekilde Ebu Hureyre’DEN rivayet ettikleri gibi Buhari ve
Müslim'den başkaları da Ömer b. Hattab, Aiz b. Ömer ve başkalarından da rivayet
etmişlerdir. Bütün bunları İmam Hafız Ebu Bekir el-Beyhaki, el-Bas Venüşur adlı
kitabında senetleri ile ve çok sayıdaki rivayet yolları ile zikretmiş
bulunmaktadır.
Kadı lyaz dedi ki:
Esasen bunların bir kısmı dahi hadisin mütevatir olmasını gerektirmektedir.
5924-25/1- Bana Ahmed b. Abdullah b. Yunus tahdis etti, bize Zaide
tahdis etti, bize Abdulmelik b. Umeyr tahdis edip dedi ki: Cundeb'i şöyle
derken dinledim: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) 'i: "Ben Havzın başına
sizden önce varacağım" buyururken dinledim.
Diğer tahric: Buhari,
2589
5925- ..
./2- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Veki' tahdis etti. (H.)
Bize Ebu Kureyb de tahdis etti, bize İbn Bişr tahdis etti, (Veki' ile) birlikte
Mis'ar'den rivayet ettiler (H.) Bize Ubeydullah b. Muaz da tahdis etti, bize
babam tahdis etti. (H.) Bize Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize
Muhammed b. Cafer tahdis etti, ikisi (Muaz ve Cafer) dedi ki: Bize Şu'be tahdis
etti, (Muaz ile) ikisi Abdulmelik b. Umeyr'den, o Cundeb'den, o Nebi .
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den aynısını rivayet etti.
5926-26/3- Bize Kuteybe
b. Said tahdis etti, bize Yakub -yani b. Abdurrahman el-Kari- Ebu Hazim'den
şöyle dediğini tahdis etti: Sehl'i şöyle derken dinledim: Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) 'i: "Ben sizden önce Havzın başına varmış olacağım.
Gelen (Havzdan) içer. Ondan içen de ebediyyen susamaz. Benim yanıma kendilerini
tanıdığım ve onların da beni tanıyacaklan bir takım kimseler de gelecek ama,
sonra benimle onların arasına engel konulacak" buyururken dinledim.
Ebu Hazim dedi ki:
en-Nu'man b. Ebu Ayyaş da ben kendilerine bu hadisi naklederken dinledim. O:
Sen Sehl'i böyle derken mi dinledin, dedi. Ben: Evet, dedim.
Bu sefer o (en-Nu'man):
Ben de Ebu Said el-Hudri'ye ondan bunu rivayet ederken dinlediğime ve ona
ilavede bulunarak şunları söylediğine şahitlik ederim: "Onlar bendendir.
Bu sefer: Gerçekten sen bunların senden sonra ne işler yaptıklarını bilmezsin
denilecek. Bunun üzerine ben de: Benden sonra (yolumu) değiştirenlere uzak
olsunlar, uzak olsunlar diyeceğim. "
Diğer tahric: Buhari,
7050, 7051;
5927- .. ./4- Bize Harun
b. Said el-Eyli de tahdis etti, bize İbn Vehb tahdis etti, bana Usame, Ebu
Hazim'den haber verdi, o Sehl'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
rivayet etti. Ayrıca en-Nu' man b. Ebu Ayyaş'dan, o Ebu Said el-Hudri'den, o
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den Yakub'un hadisinin aynısını rivayet
etti.
AÇIKLAMA: (5924)
"Ben sizden önce Havzın başına varmış olacağım" dil bilginleri der
ki: Farat: Önce varmak" fe ve re harfleri fethalıdır. İsmu failletken
ortaç, farıt ise su içmek için gidenlerin önlerini ve Havzı kovaları ve buna
benzer su edinmek için gerekli hususları düzeltip hazırlamak üzere önden giden
kişi demektir. Buna göre "ben Havza sizden önce varmış olacağım"
buyruğu suyu elde etmek için hazırlık yapan gibi sizden önce gitmiş olacağım
demektir.
(5926) "Ondan içen
ebediyyen susamaz" (susamak anlamındaki) "zama" sonu hemzeli ve
kasırlıdır. Nitekim Kur'an-ı Azimuşşan'da da böyle geçmiştir.
Kadı lyaz dedi ki: Bu
hadisin zahirinden anlaşıldığı üzere Havzdan içmek, hesaba çekilmekten ve
ateşten kurtulmaktan sonra olacaktır. İşte bundan sonra bir daha susamayacak
olan kişi odur. (Kadı lyaz devamla) dedi ki:
Denildiğine göre ondan
ancak cehennem ateşinden kurtulması takdir edilmiş olanlar içecektir. Bununla
birlikte bu ümmetten olup, Havzdan içmekle birlikte hakkında cehennem ateşine
gireceği takdir edilmiş olanlar orada susamak azabı ile azaplanmayacaktır.
Aksine onun azabı farklı şekilde olacaktır. Çünkü bu hadisin zahirinden
anlaşıldığı üzere ümmetin tamamı -irtidat edip kafir olan müstesna- ondan
içecektir. Bir diğer görüşe göre bütün mümin ümmetler kitaplarını sağ
taraflarından alacaklar, sonra Allah onların asi olanlarından dilediği
kimseleri azaplandıracaktır. Kitaplarını sağ taraflarından ancak kurtulanların
alacağı da söylenmiştir. Kadı lyaz dedi ki: Bunun bir benzeri Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Onun başına gelen içer"
buyruğudur.
Bu hadiste, oraya
gelenlerin hepsinin içecekleri hususunda açıktır. Ondan içmekten
alıkonulacaklar ancak irtidad ettikleri için oraya yaklaştırılmayacak ve
yaklaşmaları engellenecek olanlardır. Abdest Kitabı'nda bu uzaklaştırma ve
uzaklaştırılacaklar ile ilgili açıklama geçmiş bulunmaktadır. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Suhkan suhkan" buyruğu onlar uzak olsunlar,
onlar uzak olsunlar demektir. Mastar (mefulü mutlak) olarak nasbedilmiştir.
Te'kid için de tekrar edilmiştir.
(5927) "Bize Harun
b. Said tahdis etti... O Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den rivayet etti ve
en-Nu'man b. Ebu Ayyaş'dan, o Ebu Said'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den" ilim adamları der ki: Burada atıf Sehl'e yapılmıştır. Buna
göre "ve Nu'man'dan" diyen kişi Ebu Hazim'dir. O bu hadisi önce
Sehl'den rivayet ettikten sonra, en-Nu'man'dan o Ebu Said'den diye rivayet
etmiştir.
5928-27/5- Bize Davud b.
Amr ed-Dabbi de tahdis etti, bize Nafi b. Ömer el-Cumahi, İbn Ebu Muleyke'den
şöyle dediğini tahdis etti, Abdullah b. Amr b. el-As dedi ki: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Benim Havzım bir aylık mesafedir.
Onun köşeleri (kenarları) eşittir. Suyu gümüşten beyaz, kokusu miskten hoş,
testileri semanın yıldızları gibidir. Ondan içen ondan sonra ebediyyen susamaz.
"
(İbn Ebu Muleyke) dedi
ki: Ebu Bekir kızı Esma da dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu: "Ben Havzın başında durup sizden benim yanıma geleceklere
bakacağım. Bazı kimseler yanıma gelmesin diye alıkonulacak. Ben de: Rabbim!
(bunlar) benden ve benim ümmetimdendir diyeceğim. Bunun üzerine: Senden sonra
ne amel ettiklerini farketmedin mi? Allah'a yemin olsun ki onlar senden sonra
ökçelerinin üzerine arkalarını dönüp gittiler denilecek. "
(Nafi b. Ömer) dedi ki:
Bunun için İbn Ebu Muleyke de şöyle derdi: Allah'ım! Ökçelerimiz üzerine geri dönmekten
yahut dinimizden dönüp fitneye düşürülmekten sana sığınırız.
Diğer tahric: Buhari,
6593, 7048
5929-28/6- Bize İbn Ebu
Ömer de tahdis etti, bize Yahya b. Süleym, İbn Huseyn'den tahdis etti, o
Abdullah b. Ubeydullah b. Ebu Muleyke'den rivayet ettiğine göre Aişe'yi şöyle
derken dinlemiştir: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i ashabı arasında
bulunuyarken şöyle buyururken dinledim: "Ben Havzın başında sizden yanıma
gelecekleri bekleyeceğim. Allah'a yemin ederim ki bir takım kimseler yanıma
gelmesin diye önleri kesilecek. Ben ise:
Rabbim (bunlar) benden
ve benim ümmetimdendirler diyeceğim. O: Senden sonra ne am el ettiklerini
bilmiyorsun. Onlar hep ökçeleri üzerine gerisin geri dönüp gittiler buyuracak.
"
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Havzım bir aylık mesafedir. Köşeleri
(kenarlan) da birbirine eşittir" buyruğu ile ilgili olarak ilim adamları
şöyle demişlerdir: Bu eni boyu gibidir (kare şeklindedir) anlamındadır. Nitekim
(bu) kitapta (5945 numaralı) zikredilecek Ebu Zer yolu ile gelen hadiste de:
"Eni boyu gibidir" buyurulmaktadır.
"Suyu gümüşten
beyazdır" bütün nüshalarda gümüş demek olan "velik" kelimesi ve
harfi kesreli olarak kaydedilmiştir. Nahivciler derler ki: Şüphesiz bu şundan
daha üstündür anlamında "efalu" vezninde gelen beğeni fiili ancak
mazisi üç harfli olan fiillerden yapılır. Eğer daha fazla harfli ise bu şekilde
ismi faili (ismu tafdil olarak) getirilmez. Onun mastarı kullanılır. Bu
sebeple:
"Me ebyada zeyden:
Zeyd ne kadar beyazdır" da "Zeydun ebyadun min amrin: Zeyd Amr’DAN
beyazdır" da denilmez. Ancak "me eşedde beyadahu: Ne kadar da
beyazdır" ve: "Huve eşeddu beyadan min keza: bu şu ndan daha
beyazdır" denilir. Şiirde nahivcilerin kabul etmedikleri bu kullanım
türleri de kullanılmış olmakla birlikte onlar bunu kıyasa esas alınmayacak şaz
olarak
5930-29/7- Bana Yunus b.
Abdula'la es-Sadafi de tahdis etti, bize Abdullah b. Vehb haber verdi, bana Amr
-ki o b. el-Hfuis'dir-in haber verdiğine göre Bukeyr kendisine el-Kasım b.
Abbas el-Haşimi’DEN tahdis etti, o Um Seleme'nin azadlısı Abdullah b.
Rafi"den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Um Seleme’DEN
şöyle dediğini rivayet etti: İnsanların Havzı sözkonusu ettiklerini işitirdim
de bunu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den bizzat işitmemiştim. Yine
böyle bir günde cariye de saçlarını tanyorken Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in: "Ey insanlar" buyurduğunu işittim. cariyeye: Ben- . den
uzak dur, dedim. Cariye: Ama sadece erkekleri çağırdı, kadınları çağırmadı,
dedi. Ben: Şüphesiz ben insanlardanım, dedim. Sonra Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Ben sizden önce Havza varmış olacağım. Sakın ola ki
sizden biriniz gelip de kaybolmuş devenin engellendiği gibi benden engellenmesin.
Ben bu neden böyle oluyor diyeceğim, bunun üzerine: Şüphesiz sen, senden sonra
olmadık neler çıkardıklarını bilmiyorsun denilecek, bunun üzerine ben de: O
halde uzak olsunlar diyeceğim" buyurdu.
5931- .. ./8- Bana Ebu
Man er-Rakaşi, Ebu Bekr b. Nafi ve Abd b. Humeyd de tahdis edip dedi ki: Bize:
Ebu Amir -ki o Abdulmelik b. Amr'dir- tahdis etti, bize Eflah b. Said tahdis
etti, bize Abdullah b. Rafi' tahdis edip dedi ki: Um Seleme şunu tahdis ederdi:
Kendisi taranmakta iken Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in minber üzerinde:
"Ey insanlar!" buyurduğunu işitince kendisini tarayan cariyesine:
Saçlanmı topla deyip hadisi Bukeyr'in Kasım b. Abbas’DAN diye naklettiği
rivayetine yakın olarak rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
5932-30/9- Bize Kuteybe
b. Said tahdis etti ... Ukbe b. Amir'den rivayete göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bir gün çıkıp Uhud şehidleri üzerine cenaze namazı gibi namaz
kıldı. Sonra minbere çıkıp şöyle buyurdu: "Ben sizden önce gideceğim. Sizin
üzerinize bir şahidim. Şüphesiz ben -Allah'a yemin ederim- şu anda Havzıma
bakıyorum. Şüphesiz bana yeryüzü hazinelerinin anahtarları -yahut da yeryüzünün
anahtarları- verildi. Ve muhakkak ben Allah'a yemin ederim ki sizin için benden
sonra şirk koşacaksınız diye korkmuyorum. Ama sizin için onun uğrunda
birbirinizle yarışacağınızdan korkarım. "
Diğer tahric: Buhari,
1344,3596,4042,4085,6426,6590; Ebu Davud, 3223, 3224; Nesai, 1953
5933-31/10- Bize
Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti ... Ukbe b. Amir dedi ki: Resulullah
{Sallallahu aleyhi ve Sellem} Uhud şehidleri üzerine namaz kıldıktan sonra hem
yaşayanlarla hem ölmüşlerle vedalaşırcasına şöyle buyurdu: "Şüphesiz ben
sizden önce Havzın başına gitmiş olacağım. Onun eni Eyle ile Cuhfe arası gibidir.
Gerçek şu ki ben sizin için benden sonra şirk koşacaksınız diye korkmuyorum.
Ama ben sizin adınıza dünyadan ve onun uğrunda birbirinizle yarışacağınızdan,
birbirinizle savaşacağınızdan ve sizden öncekilerin helak olduğu gibi
böylelikle helak olacağınızdan korkarım."
Ukbe dedi ki: Bu benim
Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem}'i minber üzerinde son görüşüm oldu.
5934-32/11- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe, Ebu Kureyb ve İbn Numeyr de tahdis edip dedi ki: Bize Ebu
Muaviye, ,6;meş'den tahdis etti, o Şakik'den, o Abdullah’DAN şöyle dediğini
rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ben
sizden önce Havzın başına varmış olacağım. Bir takım kimseler hakkında
çekişeceğim sonra onlar aleyhine yenik düşürüleceğim. Ben de: Rabbim! Arkadaşlarım,
arkadaşlarım diyeceğim. Bana: Sen şüphesiz senden sonra olmadık neler
çıkardıklarını bilmezsin denilecek. "
Diğer tahric: Buhari,
6575
5935- .. ./12- Bunu bize
Osman b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim de Cerir’DEN tahdis etti, o ,6;meş’DEN
bu isnad ile rivayet etti ve rivayetinde: ''Arkadaşlarım, arkadaşlarım"
lafızlarını zikretmedi.
5936- .. ./13- Bize
Osman b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim tahdis etti. İkisi Cerir'den rivayet
etti. (H.) Bize İbnu'l Müsenna da tahdis etti, bize Muhammed b. Cafer tahdis
etti, bize Şu'be tahdis etti, birlikte Muğire'den, o Ebu Vail'den, o
Abdullah'dan, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den A'meş'in hadisine yakın
olarak rivayet etti. Şu'be'nin Muğire'den hadisi rivayetinde:
Ebu Vail'i... dinledim
denilmektedir.
Diğer tahric: Buhari,
6576, 7049
5937- .. ./14- Bunu bize
Said b. Amr el-Eş' ası de tahdis etti, bize Abser haber verdi. (H.) Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize İbn Kudayl tahdis etti, ikisi
Husayn'den, o Ebu Vail'den, o Huzeyfe'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den A'meş ve Muğire'nin hadisine yakın olarak rivayet etti.
Diğer tahric: Buhari,
6575 -muallak olarak-;
5938-33/15- Bana
Muhammed b. Abdullah b. Bezi' tahdis etti, bize İbn Ebu Adiyy, Şu'be'den tahdis
etti, o Ma'bed b. Halid'den, o Harise'den rivayet ettiğine göre Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Havzı, sana ile Medine arası
kadardır" buyururken dinlemiştir.
Bunun üzerine
el-Müstevrid kendisine: "Peki onun "kaplan" buyururken
dinlemedin mi, dedi. O hayır, dedi. Bunun üzerine el-Müstevrid: "Orada
kaplar yıldızlar gibi görülecektir" (buyurdu), dedi.
Diğer tahric: Buhari,
6591
5939- .. ./16- Bana
İbrahim b. Muhammed b. Ar'ara da tahdis etti ... Harise b. Vehb el-Huzai dedi
ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim ...
deyip Havz'ı da zikretti ve hadisi önceki gibi rivayet etmekle birlikte
Müstevrid'in sözü ile onun (Harise'nin) sözünü zikretmedi.
5940-34/17- Bize Ebu
Rabi' ez-Zehrani ve Ebu Kamil el-Cahderi tahdis edip dedi ki: Bize Hammad -ki o
b. Zeyd'dir- tahdis etti, bize Eyyub Nafi'den tahdis etti, o İbn Ömer’DEN şöyle
dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz
önünüzde bir Havz vardır. Onun iki tarafı arası Cerba ile Ezruh arası
kadardır" buyurdu.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 4745
5941 - .. ./18- Bize
Zuheyr b. Harb, Muhammed b. el-Müsenna ve Ubeydullah b. Said tahdis edip dedi
ki: Bize Yahya -ki o el-Kattan'dır- Ubeydullah'dan tahdis etti, bana Nafi', İbn
Ömer’DEN haber verdi, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den: "Şüphesiz
önünüzde Cerba ile Ezruh arası kadar bir Havz vardır" buyurdu.
İbnu'l-Müsenna rivayetinde "benim Havzım", dedi.
Diğer tahric: Buhari,
6577
5942- .. ./19- Bize İbn
Numeyr tahdis etti, bize babam tahdis etti. (H.) Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de
tahdis etti, bize Muhammed b. Bişr tahdis etti, (Numeyr ile) ikisi dedi ki:
Bize Ubeydullah bu isnad ile aynısını tahdis etti ve şunları ekledi: Ubeydullah
dedi ki: Ben ona sordum da o (bunlar) Şam'da iki kasabadır. Her ikisi arasında
üç gecelik bir mesafe vardır. İbn Bişr hadisinde üç gün, demiştir.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
5943- .. ./20- Bana
Suveyd b. Said de tahdis etti, bize Hafs b. Meysere, Musa b. Ukbe'den tahdis
etti, o Nafi'den, o İbn Ömer'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
Ubeydullah'ın hadisinin aynısını rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
5944-35/21- Bana Harmele
b. Yahya da tahdis etti... Abdullah'dan rivayete göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Şüphesiz önünüzde Cerba ile Ezruh arası
gibi bir Havz vardır. Onda semanın yıldızları gibi ibrikler vardır. Oraya varıp
da ondan içen artık bundan sonra ebediyyen susamayacaktır. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
5945-36/22- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe, İshak b. İbrahim ve İbn Ömer el-Mekki de -lafız İbn Ebu
Şeybe'ye ait olmak üzere- tahdis etti, İshak bize Abdulaziz b. Abdussamed
el-Ammi haber verdi derken diğer ikisi tahdis etti, dedi. O Ebu İmran el-Cevni'den,
o Abdullah b. Es-Samid'den, o Ebu Zer'den şöyle dediğini rivayet etti: Ben: Ey
Allah'ın Rasülü! Havzın kaplan nedir, dedim. O: "Muhammed'in nefsi elinde
olana yemin ederim ki. Onun kaplan karanlık ve bulutsuz gecedeki semanın
yıldızlarından ve gezegenlerinden dahafazladır. Cennetin kaplarından içen bir
kimse artık sonuna kadar susamayacaktır. O Havza cennetten iki oluk bol bol
akar. Ondan içen bir daha susamaz. Eni boyu gibidir. Amman ile Eyle arası
kadardır. Suyu sütten çok daha beyaz ve baldan çok daha tatlıdır. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
5946-37/33- Bize Ebu
Gassan el-Mismai, Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşfu -lafızları birbirine
yakın olmak üzere- tahdis edip, dediler ki:
Bize Muaz -ki o b.
Hişam' dır- tahdis etti, bana babam Katade’DEN tahdis etti, o Salim b.
Ebu'l-Ca'd'dan, o Ma'dan b. Ebu Talha el-Ya'muri'den, o Sevban'dan, o Allah'ın
Nebisi'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Ben Havzımın kenannda insanları -üzerlerine su sıçrayacak kadar asamla
vurup- yemenliler için uzaklaştıracağım" Ona Havzın enine dair soru
soruldu. O: ''Ayakta durduğum bu yerden Amman'a kadardır" buyurdu. Havzın
içeceği hakkında soru soruldu O: "Sütten çok daha beyaz, baldan tatlı
olacaktır. İçine gürül gürül iki oluk akacaktır. Onlar bu Havza suyu cennetten
akıtırlar. onların biri altından diğeri gümüştendir. "
Bunu bana Zuheyr b. Harb
da tahdis etti, bize Hasan b. Musa tahdis etti, bize şeyban, Katade'den Hişam'ın
isnadı ile ve onun hadisi ile aynı şekilde tahdis etti. Şu kadar var ki o:
"Ben kıyamet gününde Havzımın kenannın yanında olacağım ", dem
iştir.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
5947- .. ./24- Bize
Muhammed b. Beşşar da tahdis etti, bize Yahya b. Hammad tahdis etti, bize Şu'
be, Katade’DEN tahdis etti, o Salim b. Ebu'l-Ca'd'dan, o Ma'dan'dan o
Sevban'dan o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den Havza dair hadisi rivayet
etti. Ben (Muhammed b. Beşşar) Yahya b. Hammad'a, dedim ki: Bu senin Ebu Avane'den
işittiğin bir hadis (mi)dir, dedim. O: Ben bunu aynı zamanda Şu' be’DEN de
işittim deyince ben: Benim için ona bakar mısın, dedim. O da benim için ona
baktı ve sonra onu bana tahdis etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
5948-38/25- Bize Abdurrahman
b. Sellam el-Cumahi tahdis etti ... Ebu Hureyre Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in: "Ben Havzımdan bir takım kimseleri yabancı devenin
uzaklaştırıldığı gibi uzaklaştıracağım" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
5949- .. ./25- Bunu bana
Ubeydullah b. Muaz da tahdis etti, bana babam tahdis etti, bana Şu'be, Muhammed
b. Ziyad'dan tahdis ettiğine göre o Ebu Hureyre'yi şöyle derken dinlemiştir:
Rasillullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu deyip aynısını rivayet etti.
Diğer tahric: Buhari,
2367
5950-39/26- Bana Harmele
b. Yahya da tahdis etti... Enes b. Malik'in tahdis ettiğine göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benim Havzım Eyle ile Yemen'den San'a
arası kadardır ve şüphesiz ondaki ibrikler semanın yıldızlarının sayısı gibidir"
buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
6580
5951-40/27- Bana
Muhammed b. Hatim de tahdis etti ... Bize Enes b. Malik'in tahdis ettiğine göre
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Bana arkadaşlık edenlerden
bir takım kimseler şüphesiz Havz'ın başında yanıma gelecekler. Nitekim ben
onları gördüğüm ve bana arz olunacaklan zaman benden uzaklaştırılacaklar. Ben
de: Rabbim! Bunlar benim sahabeciklerimdir. Benim sahabeciklerimdir diyeceğim.
Bana: Gerçek şu ki sen senden sonra olmadık neler çıkardıklarını bilmezsin
denilecektir. " buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
6582
5952- .. ./28- Bana Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe ve Ali b. Hucr da tahdis edip dedi ki: Bize Ali b. Mushir
tahdis etti. (H.) Bize Ebu Kureyb tahdis etti, bize İbn Kudayl tahdis etti,
hepsi el-Muhtar b. Fulful'den, o Enes'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den hadisi bu manada rivayet etti ve: "Kaplan yıldızların sayısı
kadardır" ibaresini ekledi.
5953-41129- Bize Asım b.
en-Nadr et-Teymı ve Hureym b. Abdula'la da -lafız Asım'a ait olmak üzere-
tahdis etti, bize Mutemir tahdis etti, ben babamı dinledim: Bize Katade, Enes
b. Malik'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu
rivayet etti: "Havzımın iki kenannın arası San'a ile Medine arası gibidir.
"
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
5954-42/30- Bize Harun
b. Abdullah da tahdis etti, bize Abdussamed tahdis etti, bize Hişam tahdis
etti. (H.) Bize Hasan b. Ali el-Hulvanı de tahdis etti, bize Ebu'l Velid
et-Tayalisi tahdis etti, bize Ebu Avane tahdis etti, ikisi Katade'den, o
Enes'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den aynısını rivayet etti. Ancak
her ikisi de şüphe ederek: Ya da Medine ile Amman arası gibi, dediler. Ebu
Avane'nin hadisinde ise. "benim Havzımın iki kenan" denilmektedir.
Diğer tahric: Harun b.
Abdullah'ın hadisini, İbn Mace, 4304; Hasan b. Ali elHülvani'nin hadisini
Yalnız Müslim rivayet etmiştir
5955-43/31- Bana Yahya
b. Habib el-Hansi ve Muhammed b. Abdullah el-Ruzi tahdis edip dedi ki: ... Enes
dedi ki: Allah'ın Nebi'si (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ondaki altın ve
gümüş ibrikler semadaki yıldızların sayısı gibi görülür. "
Diğer tahric: İbn
Mace, 4305
5956- .. ./31- Bunu bana
Zuheyr b. Harb da tahdis etti ... Enes b. Malik'in tahdis ettiğine göre
Allah'ın Nebisi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu deyip aynısını zikretti
ve: "Yahut da semadaki yıldızların sayısından daha fazla" ibaresini
ekledi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
5957-44/32- Bana
el-Velid b. Şu ca b. el-Velid es-Sekuni de tahdis etti ...
Cabir b. Semura
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Şunu bilin ki ben sizden önce Havz'ın başına gideceğim. Muhakkak onun iki
kenarının arası San'a ile Eyle arası gibidir. Ondaki ibrikler yıldızlar
gibidir. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
5958-45/32- Bize Kuteybe
b. Said ve Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis edip dedi ki: Bize Hatim b. İsmail,
el-Muhacir b. Mismar’DAN tahdis etti, o Amir b. Sa'd b. Ebu Vakkas'dan şöyle
dediğini rivayet etti. Cabir b. Semura'ya kölem Nafi ile birlikte şu mektubu
yazdım: Bana Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den dinlemiş olduğun bir
şeyi haber ver. O bana şunu yazdı: Ben O'nu: "Havzın başına ilk gidecek
olan ben olacağım" buyururken dinledim.
AÇIKLAMA: (5928)'de:
"Testileri semadaki yıldızlar gibidir." Başka bir rivayette (5944)
"Onda semanın yıldızları gibi ibrikler vardır." Bir diğer rivayette
(5945) "Muhammed'in canı elinde olana yemin ederim ki onun kapları,
semadaki yıldızların ve gezegenlerin sayısından fazladır. " Başka bir
rivayette (5944) "Ve ondaki ibrikler semadaki yıldızların sayısı
gibidir" başka bir rivayette (5952) "Kapları yıldızların
sayısıncadır" bir diğer rivayette (5938 ve 5955) "Onda altın ve gümüş
ibrikler semadaki yıldızların sayısı gibi görülür." Bir rivayette (5957)
"Ondaki ibrikler yıldız gibidir" buyurulmaktadır.
Doğru ve tercih olunan
kapların sayısı ile alakah bu söylenenlerin zahiri üzere olduğu ve bunların
semadaki yıldızlardan çok olduklarıdır. Aklen bunun önünde bir engel olduğu
gibi bunun böyle olmasına mani şer'i bir engel de yoktur. Aksine şeriat bunu
pekiştirerek varid olmuştur. Nitekim Rasülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Muhammed'in nefsi elinde olana yemin ederim ki onun kapları semadaki yıldızların
sayısından fazladır" buyurmaktadır. Kadı Iyaz dedi ki: Bu sayının
çokluğuna bir işarettir. Bunun amacı da Rasülullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in: "O omuzundan asayı indirmez" türünden bir anlatımdır. Bu
ise şeriatte de dilde de bilinen bir husus olan mübalağa türündendir. Eğer
hakkında haber verilen çok azametli ve kendi türünde en ileri dereceye
ulaşmışsa bu gibi anlatımlar yalan sayılmaz. Ancak böyle değilse hüküm
aksinedir. Bir kimsenin: Ben onunla bin defa konuştum, onunla yüz kere karşılaştım
demesi de buna benzer. Eğer bu işler çokça tekrarlanmışsa bu söz de caizdir,
değilse olmaz. Kadı Iyaz'ın açıklamaları bunlar olmakla birlikte doğru olan
birincisidir.
Rasülullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in Havz hakkındaki (5933) "Eni Eyle ile Cuhfe arası
kadardır" diğer bir rivayette (5940) "iki tarafı arası Cerba ile
Ezruh arası gibidir" buyrukları ile ravinin (5942) "bunlar Şam
bölgesinde aralarında üç gecelik mesafe bulunan iki kasabadır" açıklaması,
diğer rivayette (5945) "Eni boyu gibi olup Amman ile Eyle arası
kadardır" bir rivayette (5946) "Benim durduğum bu yerden Amman'a
kadar" bir diğer rivayette (5950) "Havzımın miktarı Eyle ile Yemen
San'ası arası gibidir." Bir diğer rivayette (5938) "Havzımın iki kenarının
arası San'a ile Medine arası gibidir" buyurulmaktadır.
"Eyle" Şam
bölgesinin aşağı taraflarında deniz kıyısında ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in Medinesi ile Dimaşk ve Mısır arasında orta bir yerdedir. Kendisi ile
Medine arasında yaklaşık on beş merhale, kendisi ile Dımaşk arasında yaklaşık
on iki merhale, kendisi ile Mısır arasında yaklaşık sekiz merhale uzaklıktadır.
Hazimi dedi ki: Buranın
Hicaz bölgesinin sonu, Şam bölgesinin başlangı cı olduğu söylenir.
Cuhfe ile ilgili
açıklama daha önce Hacc Kitabı'nda geçmiş bulunmaktadır. Burası ise Medine'den
yedi merhale kadar uzaklıkta Mekke ile Medine arasında bir yerdir.
Cerba ise fethalı bir
cim, sakin bir ra ve maksur bir elif iledir. Doğru ve meşhur olan bu elifin
maksur olduğudur. el-Hazimi de "el-Mu'telif Fi'lEmakin" adlı eserinde
bunu böylece kaydettiği gibi Kadı lyaz el-Metali sahibi ve cumhur da bunu
böylece zikretmişlerdir. Kadı lyaz ile Metali sahibi dedi ki:
Bu lafız Buhari'nin bazı
ravilerinde memdud olarak kaydedilmiş ise de -ikisi de- bu bir hatadır, demişlerdir.
et-Tahrir sahibi ise bu med ile söylenir, kasr ile de söylenebilir, demiştir.
el-Hazimi dedi ki: Cerba ahalisi yahudi idi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
kendilerine Eyle başkanı Lihye b. Ru'be ve Ezruh ahalisinden bir grup kimse ile
birlikte gelip eman istediklerinde kendilerine em an belgesi yazıp vermişti.
Ez-Ruh ise fethalı
hemzeden sonra sakin bir zel, ötreli bir re ve ha iledir.
Cumhurun söylediği
meşhur söyleyiş budur. Kadı lyaz ve el-Metali sahibinin söylediklerine göre
bazıları da bunu cim ile (ezruc) diye rivayet etmişlerdir. Ama bu şüphesiz bu
tashiftir, demişlerdir. Durum ikisinin, dedikleri gibidir. Burası Şevbek'in
kıble tarafında Şam'ın kıyılarında bir şehir olup, kendisi ile Şevbek arasında
yaklaşık yarım günlük mesafe vardır. Aynı zamanda bu kuzey tarafında eş-Şerat
yakınlarındadır. Tebuk ise ez-Ruh'un kıble tarafında olup ikisi arasında dört
merhale kadar bir uzaklık, Tebuk ile Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
Medine'si arasında da yaklaşık on dört merhalelik bir mesafe vardır.
Ayn harfi fethalı, mim
harfi şeddeli olarak Amman ise Şam'ın Belka tarafında bir belde (şehir)dir.
el-Hazimi dedi ki: İbnul A'rabi dedi ki: Bu ismin "amme yaummu: geneli
kapsadı, kapsar" dan faalan vezninde gelmiş ve marife olarak munsarıf olmayıp
nekire olarak da munsarif olması mümkündür. Aynı şekilde bu kelimenin
"amen"den "fe'al" vezninde gelmesi de mümkündür. Bu durumda
kendisi ile şehir kastedildiği taktirde marife ve nekire olarak munsarıf olur.
Açıklamaları bunlardır ama hadis rivayetlerinde ve başkalarında bilinen bunun
munsarif olarak kullanılmadığıdır.
Kadı lyaz dedi ki:
Havzın eninin miktarı hususundaki bu farklılık rivayetler arasında ızdırap
olmasını gerektirmez. Çünkü bu tek bir hadiste gelmiş olmayıp ravileri farklı
bir çok hadiste gelmiştir. Bu hadisler de değişik durumlarda bu hadisleri
işitmiş ashab-ı kiramdan bir topluluktan gelmiştir. Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), bu hadislerin her birisinde bu ifadeleri Havzın kenarlarının
birbirlerinden uzaklığı ile genişliğine dair bir misal olarak vermiştir. Sözü
geçen bu şehirler arasındaki uzaklık sebebi ile konunun daha iyi anlaşılması
için söylenmişlerdir. Yoksa sınırını kesin olarak belirlemek için miktarını
anlatmak üzere söylenmiş ifadeler değildir. Aksine bunları uzaklığın
büyüklüğünü bildirmek için söylemiştir. Böylelikle bütün rivayetler bir arada
cem ve telif edilmiş olur. Kadı lyaz'ın açıklamaları bunlardır.
Derim ki: Bu ifadelerden
az olanlar daha fazla olanlara mani değildir.
Daha çok mesafeyi dile
getiren, hadisin zahirine göre Sabit olur, arada bir çelişki sözkonusu olmaz.
Allah en iyi bilendir.
(5930) "Ben de
insanlardanım" sözü kadınların da en-nas hitabının kapsamına girdiğine
delildir. Bu üzerinde ittifak olunmuş bir husustur. Ama erkeklere hitabın
kapsamına kadınların girdiği hususunda ilim adamları ihtilaf etmişlerdir. Bizim
mezhebimize göre kadınlar erkeklere hitabın kapsamına girmez. Yine bu hadiste
lafızların umum ifade eden manalarını esas ve delil almanın Sabit olduğu da
anlaşılmaktadır.
(5931) "Saçlarımı
topla" deki "kuffi: topla" emri kef iledir. Yani onu topla ve
başımın saçlarının bir kısmını diğerinin yanına getir demektir.
(5932) "Uhud
şehidleri üzerine cenaze namazı kıldı." Yani onlara cenaze namazı duasını
yaptı. Bu hadisin şerhi daha önce Cenazeler Kitabı'nda geçti.
"Ve ben Allah'a
yemin ederim, şu anda Havzıma bakıyorum." Bu Havzın daha önce geçtiği gibi
zahiri anlamına uygun olarak gerçek manada bir Havz ve şu an yaratılmış ve var
olduğuna dair açık bir ifadedir.
Buradan, bir şeyin büyüklüğünü
anlatmak ve pekiştirmek için yemin istenmeden dahi yemin etmenin caiz olduğu
hükmü de anlaşılmaktadır.
"Bana yeryüzü
hazinelerinin anahtarları -yahut yeryüzünün anahtarlarıverildi... Ama ben sizin
için ... korkarım." Burada bütün nüshalarda (anahtarlar anlamındaki)
"mefatih" lafzı her ikisinde de (te harfinden sonra ve ha’DAN önce)
ye ile kaydedilmiştir. Kadı lyaz dedi ki: Bu ye harfi hazfedilerek
"mefatih" olarak da rivayet edilmiştir. Ye harfini de kaydederek
rivayet edenlerin bu rivayetine göre kelime "miftah"in çoğuludur.
Elifi hazfedenlerin rivayetine göre ise bu "mifteh"in çoğuludur.
Bunlar da bu kelimenin iki ayrı söyleyişidir .
Bu buyrukda Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in birden çok mucizesi dile getirilmektedir.
Çünkü hadisin manası onun ümmetinin yeryüzünün hazinelerine sahip olacağını
haber vermektedir. Nitekim bu gerçekleşti. Yine ümmetinin toptan irtidad
etmeyeceğini de belirtmektedir. Yüce Allah ümmeti bu halden muhafaza
buyurmuştur. Dünyalık hususunda ümmetin bir biri ile yarışacağı da dile
getirilmektedir. Bütün bunlar meydana gelmiş bulunuyor.
(5933) "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uhud şehidlerine namaz kıldı.
Sonra yaşayanlara da ölmüşlere
de vedalaşırcasına minbere Çıktı. Bu benim O'nu minber üzerinde son görüşüm
oldu." Bunun manası şudur: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uhud
şehidlerinin defnedildikleri yere çıktı, onlarla vedalaşan kimse gibi onlara
dua etti. Sonra Medine'ye girdi. Minbere çıktı. Yaşayanlara da vedalaşan bir
kimsenin yapacağı bir konuşma ile hitab etti. Nitekim en-Nevvas b. Sem'an da
şöyle demiştir: Biz: Ey Allah'ın Rasulü! Bu vedalaşmak isteyen bir kimsenin
verdiği öğüde benziyor.
Bu hadiste de mucize
manasında bir husus vardır.
(5945) "Onun
kaplarının sayısı semadaki yıldızların ve gezegenlerin sayısından çoktur.
Haberiniz olsun hem de karanlık ve bulutsuz bir gecedeki... " Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Ela: Dikkat edin" lafız şeddesizdir
ve söz başlangıcında kullanmak içindir. Özellikle karanlık ve bulutsuz geceyi
sözkonusu etmesi ise böyle bir gecede yıldızların daha çok görünmesinden
dolayıdır. Karanlık geceden maksat da yıldızların çıkmış olduğu ve ay'ın
olmadığı gecedir. Çünkü ay'ın bulunduğu
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Cennetin kapları" buyruğundaki
"aniyeh" lafzını bazıları merfu olarak (aniyetü şeklinde) bazıları da
nasb ile (aniyete şeklinde) zaptetmişlerdir. Her ikisi de doğrudur. Çünkü ref
ile okuyanlar mahzuf bir mübtedanın haberi olarak okumuşlardır. Yani onlar
cennetin kaplarıdır. Nasb ile okuyanlar da "a'ni: kastediyorum" ya da
buna benzer bir fiil takdiri ile nasbetmişlerdir. "Ahira ma aleyhi: Sonuna
kadar" ise (ahir lafzı) mansubtur. Bunun bir benzeri daha önce İman
Kitabı'nda geçmiş bulunmaktadır.
"Yeşhubu" şin
ve hı ile baştaki ye fethalı olup hı harfi ise ötreli de fethalı da (yeşhabu)
diye okunabilir. "eş-Şahb" de akmak demektir. Asıl anlamı ise koyun
sağan bir kimsenin koyun memesini sıktığı her seferinde elinin altından akan
süt anlamındadır.
(5946) "Ma'dan
el-Ya'muri" ismindeki "el-Ya'muri" nisbetinde mim fethalı da
okunabilir (el-ya'meri şeklinde) ötreli de okunabilir. Ya'mer (ya da ya'mur)e
nisbettir.
ResuluIlah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Ben Havzımın başında iken" de ki
"ukr" ayn harfi ötreli, kaf harfi sakindir. Bu da develerin havuza
(su içmek) için vardıkları vakit durdukları yerdir. Arka tarafı anlamında
olduğu da söylenmiştir.
"Yemenliler için
... insanları uzaklaştıracağım." Yani ben Yemenliler üzerine suyu aksın
diye Yemenlilerin dışındaki diğer insanları uzaklaştıracağım. Bu ise yaptıkları
güzel işleri İslam'a erken girmeleri ve Yemenlilerden olan Ensarlar dolayısı
ile onlara O'nun vereceği bir mükafat olmak üzere içmekte onları öncelemesi
sureti ile onlara bir ikramı olacaktır. Onlardan olmayanları kendileri içsin
diye uzaklaştıracaktır. Nitekim dünyada da onlar Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) 'i düşmanlarına ve hoş olmayan durumlara karşı müdafaa etmişlerdi.
Buradaki "yerfedda aleyhim: üzerlerine sıçraması" onların üzerine
aksın anlamındadır.
Burak ile ilgili hadiste
"teri akıncaya kadar zorluk çıkardı" anlamındaki ibarede de bu mı
kullanılmıştır. Dil bilginleri ve garibul hadis alimleri bunun asıl anlamı göz
yaşı(nın akması)ndan gelmektedir. Göz yaşı parça parça aktığı vakit
"erfeddAdem" denilir.
Kadı Iyaz dedi ki: Bu
hadiste sözü edilen "asası" ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in önceki kitaplarda "sahibul hirave: asa sahibi" diye
nitelendirilmesi esnasında kendisinden "hirave" diye bahsedilen
asadır. Dil bilginleri der ki: He harfi kesreli olarak "hirave" asa
demektir. (Kadı lyaz devamla) dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in nitelikleri hakkında bunun anlamı ile ilgili açıklama benim bu hadis
ile ilgili olarak bana zahir görünen bu anlamdan başkası da yoktur.
Kadı lyaz'ın
açıklamaları bunlar olmakla birlikte onun "hirave"nin açıklaması
olarak bu asayı sözkonusu etmesi uzak ya da batıl bir ihtimaldir. Çünkü
ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in "hirave" ile
nitelendirilmesinden kasıt insanların kendisi ile birlikte görecekleri ve bunun
doğruluğuna önceki kitaplarda sözü edilen ve geleceği müjdelenen kişi olduğuna
delil görecekleri bir niteliğini dile getirmektir. Dolayısı ile bunu ahirette
sözkonusu olacak bir asa ile açıklamak doğru olamaz. "Sahibul
hirave"in yorumu ile ilgili doğru açıklama muhakkik imamların yaptıkları
şu açıklamadır: RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elinde çokça asa
tutardı. Bir diğer görüşe göre ise o asa önünde olduğu halde yürür ve asa onun
önüne yere saplanarak ona doğru (sütre olarak) namaz kılardı. Sahih'de meşhur
olan rivayet de budur. Allah en iyi bilendir.
"Ona iki oluk akar
ve onu besler." Ye harfi fethalı, ötreli de kesreli de okunabilen gayn ile
"yeguttu" ve "yegitti" diye söylenebilir. Nitekim Sabit,
el-Hattabi, el-Herevi,
et-Tahrir sahibi ve cumhur da böyle, demişlerdir. Diyanmızın nüshalarının bir
çoğunda da bu şekildedir. Kadı Iyaz da bunu çoğunluktan diye böylece
nakletmiştir. el-Herevi dedi ki: Bunun anlamı da şudur:
Bu iki oluk onun içine
ardı arkasına hızlı bir şekilde suyu akılırlar., dediklerine göre bunun asıl
anlamı bir şeyin ardı arkasına yapılmasıdır. Her zaman için hızlıca ona su
akıbrlar diye de açıklanmıştır. Bazı nüshalarda ötreli ayn ve be harfi ile
"yeubbu" diye de kaydedilmiştir. Bunu Kadı Iyaz el-Üzri'nin
rivayetinden de naklederek el-Harbi de bunu böylece zikrektmiştir deyip bunu az
önceki anlamda yani her iki oluğun akmalarının kesintisiz olduğu anlamında
açıklamışlır. Ayrıca "el-ubb" tek bir nefeste hızlıca içmek demektir,
demiştir. Kadı Iyaz dedi ki: İbn Mahan'ın rivayetinde ise peltek se ve ayn
harfi ile "yesubu" diye kaydedilmiştir ki bu da hızlıca şanl şanl akar
anlamındadır.
RasUlullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Onu beslerler" ye harfi fethalı, mim harfi
ötreli olarak "yemuddanihi" onun suyunu artırır ve çoğalbrlar
demektir.
(5948) "Havzımın
yanından yabancı bir devenin uzaklaştırıldığı gibi bir takım kimseleri
uzaklaştıracağım" buyruğu şu demektir: Develerini sulayan bir kimse
yabancı bir deve kendi develeri ile birlikte su içmek istediği vakit onu
develerinin yanından uzaklaştırdığı gibi uzaklaşlınnm.
(5950) Harmele'nin
rivayeti ile gelen Enes hadisinde: "Havzım Eyle ile Yemen'in San'a
şehrinin arası kadar gibidir. .. " Bazı nüshalarda "kaf" ile
"kema: gibi" diye kaydedilmiştir, bazılarında ise "lam" ile
"lima" şeklindedir.
''Ve şüphesiz ondaki
ibrikler semanın yıldızlarının sayısı gibidir" ibaresindeki "keadedi:
sayısı gibi" kaf ile kaydedilmiş olmakla birlikte bazı nüshalarda ise
"liadedi" diye gelmiştir. Her iki şekil de sahihtir.
(5951) "Bana
arkadaşlık etmiş olanlardan bazı kimseler Havza gelecekler. .. " Bu
hadiste geçen "ihtelecü: koparıldılar, ayrılıp uzaklaştırıldılar"
demektir.
"Usayhabi:
sahabeciklerim" lafzı rivayetlerde küçültme ismi ve iki defa tekrar
edilmiş olarak kaydedilmiştir. Bazı nüshalarda ise yine tekrar edilmiş olarak
ama, küçültme ismi değil de "ashabi" diye kaydedilmiştir. Kadı Iyaz
dedi ki: Bu da onların ridde ehli (ondan sonra Ebu Bekir (radıyallahu anh)
döneminde irtidad edenler) olduklan şeklinde bunu yorumlayanların bu
yorumlarının sahih olduğuna delildir. Bundan dolayı onlar hakkında suhkan
suhkan: uzak olsunlar, uzak olsunlar buyurmuştur. Bunu ise bu ümmetin
günahkarlan hakkında söylemez. Aksine onlara şefaat edecek ve onların durumlan
O'nu meşgul edecektir. Yine denildiğine göre bunlar iki sınıflır. Bir kısmı
İslam'dan değil de dosdoğru yolda yürümekten irtidad eden (dönen) günahkar
kimselerdir. Bunlar salih amelleri kötü amellerle değiştiren kimselerdir. Diğer
kısmı ise gerçek manada küfre irtidad eden, ökçeleri üzerine gerisin geri dönen
kimselerdir. Çünkü tebdil: değiştirmek her iki kesimi de kapsar.
(5954) "Havzımın
iki kenan arası" iki tarafı arası demektir. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
10- CEBRAİL'İN VE
MİKAİL'İN UHUD GÜNÜNDE NEBİ (S.A.V.) UGRUNDA SAVAŞTIKLARINA DAİR BİR BAB