SAHİH-İ MÜSLİM

TIB

 

23 - باب جواز أخذ الأجرة على الرقية بالقرآن والأذكار

23/8- KUR'AN VE ZİKİR İLE YAPILAN RUKYEYE KARŞILIK ÜCRET ALMANIN CAİZ OLDUĞU BABI

 

65 - (2201) حدثنا يحيى بن يحيى التميمي. أخبرنا هشيم عن أبي بشر، عن أبي المتوكل، عن أبي سعيد الخدري؛

 أن ناسا من أصحاب رسول الله صلى الله عليه وسلم كانوا في سفر. فمروا بحي من أحياء العرب. فاستضافوهم فلم يضيفوهم. فقالوا لهم: هل فيكم راق؟ فإن سيد الحي لديغ أو مصاب. فقال رجل منهم: نعم. فأتاه فرقاه بفاتحة الكتاب. فبرأ الرجل. فأعطي قطيعا من غنم. فأبى أن يقبلها. وقال: حتى أذكر ذلك للنبي صلى الله عليه وسلم. فأتى النبي صلى الله عليه وسلم فذكر ذلك له. فقال: يا رسول الله. والله. ما رقيت إلا بفاتحة الكتاب. فتبسم وقال "وما أدراك أنها رقية؟". ثم قال "خذوا منهم. واضربوا لي بسهم معكم".

 

5697-65/1- Bize Yahya b. Yahya et-Temimi tahdis etti, bize Huşeyn, Ebu Bişr'den haber verdi, o Ebu'l-Mütevekkil'den, o Ebu Said el-Hudri'den rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabından bazı kimseler bir seferde idiler. Arap kabilelerinden bir kabileye yolları uğradı. Kendilerini misafir etmelerini istedilerse de onları misafir etmeyi kabul etmediler. Sonra onlara: Aranızda rukye yapan var mı? Çünkü kabilemizin efendisini zehirli bir hayvan soktu yahut o bir hastalığa yakalandı dediler. Aralarından bir adam: Evet var deyip kabile reisinin yanına gitti ve ona Fatihatül kitabı okudu. Adam da iyileşince bir sürü koyun verdi. Onu kabul etmek istemedi ve: Bunu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e söylemeden (almam) dedi. Sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelip bu hususu Ona söyleyip:

 

Ey Allah'ın Rasulü! Allah'a yemin ederim ki ancak Fatihatül Kitabı okuyarak rukye yaptım dedi. O tebessüm ederek: "Onun bir rukye olduğunu sana ne bildirmişti" buyurdu. Sonra da: "Onlardan (sürüyü) alın ve bana da sizinle birlikte bir payayırın" buyurdu. 

 

Diğer tahric: Buhari, 2276, 5749; Ebu Davud, 3900, 3418; Tirmizi, 2063, 2064; İbn Mace, 2156, 2157

 

 

65-م - (2201) حدثنا محمد بن بشار وأبو بكر بن نافع. كلاهما عن غندر، محمد بن جعفر، عن شعبة، عن أبي بشر، بهذا الإسناد. وقال في الحديث: فجعل يقرأ أم القرآن، ويجمع بزاقه، ويتفل. فبرأ الرجل.

 

5698- .. ./2- Bize Muhammed b. Beşşar ve Ebu Bekr b. Nafi, ikisi Gunder'den tahdis etti, o Muhammed b. Cafer'den, o Şu'be'den, o Ebu Bişr'den bu isnad ile rivayet etti ve hadiste: Ummul Kur'an'ı (Fatihayı) okumaya ve tükürüğünü toplayıp hafifçe tükürür gibi üflemeye koyuldu, adam da iyileşti dedi.

 

 

66 - (2201) وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا يزيد بن هارون. أخبرنا هشام بن حسان عن محمد بن سيرين، عن أخيه، معبد بن سيرين، عن أبي سعيد الخدري. قال:

 نزلنا منزلا. فأتتنا امرأة فقالت: إن سيد الحي سليم، لدغ. فهل فيكم من راق؟ فقام معها رجل منا. ما كنا نظنه يحسن رقية. فرقاه بفاتحة الكتاب فبرأ. فأعطوه غنما، وسقونا لبنا. فقلنا: أكنت تحسن رقية؟ فقال: ما رقيته إلا بفاتحة الكتاب. قال فقلت: لا تحركوها حتى نأتي النبي صلى الله عليه وسلم. فأتينا النبي صلى الله عليه وسلم فذكرنا له ذلك. فقال "ما كان يدريه أنها رقية؟ اقسموا واضربوا لي بسهم معكم".

 

5699-66/3- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Yezid b. Harun tahdis etti, bize Hişam b. Hassan, Muhammed b. Sirin'den haber verdi, o kardeşi Mabed b. Sirin'den, o Ebu Said el-Hudri (r.a.)'dan şöyle dediğini rivayet etti: Bir yerde konakladık. Bize bir kadın gelerek: Kabilenin efendisi Selim'dir. Onu zehirli bir hayvan soktu. Aranızda rukye yapan var mı dedi. O kadınla birlikte aramızdan bir adam kalktı. Onun güzel bir şekilde rukye yaptığını düşünmüyorduk. Ona Fatihatü! Kitabı okudu ve iyileşince ona bir miktar koyun verdiler ve bize içmek üzere süt verdiler. Biz: Sen güzel bir şekilde bir rukye yapmayı beceriyor muydu n dedik. O: Ben ona sadece Fatihatül kitabı okuyarak rukye yaptım dedi. Bunun üzerine ben: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına gidinceye kadar bunları yerinden hareket ettirmeyin dedim. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gittik ve bunu Ona söyleyince O: "Onun bir rukye olduğunu nereden biliyordun. Paylaştırm ve sizinle birlikte bana da bir payayırın" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 5007; Ebu Davud, 3419

 

 

66-م - (2201) وحدثني محمد بن المثنى. حدثنا وهب بن جرير. حدثنا هشام، بهذا الإسناد، نحوه. غير أنه قال: فقام معها رجل منا. ما كنا نأبنه برقية.

 

5700- .. ./4- Bana Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize Vehb b. Cerir tahdis etti, bize Hişam bu isnad ile buna yakın olarak tahdis etti. Ancak o: Aramızdan rukye yaptığını hiç sanmadığımız bir adam o kadınla birlikte kalktı dedi. 

 

 

AÇIKLAMA:          Bu babta Ebu Said el-Hudri (r.a.)'ın rivayet ettiği "kabilenin efendisine bir adamın rukye okuduğuna dair hadisi yer almaktadır. Aslında bu rukyeyi okuyan kişi hadisi rivayet eden Ebu Said el-Hudri'nin kendisidir. Müslim’DEN başka bir kaynakta yer alan başka bir rivayette böylece açıklanmış olarak gelmiştir.

 

"Bir sürü koyun verdi." Kati': Koyun türünden ve koyundan başka türden bir bölüm demektir. Dil bilginleri der ki: Kati' çoğunlukla on ile kırk arası hakkında kullanılır. Onbeş ile yirmibeş hakkında kullanıldığı da söylenmiştir. Çoğulu ekta', ektia, kitan, kita ve ekati olarak gelir. Hadisin çoğulunun ehadis gelmesi gibi. Bu hadiste sözü geçen kati (sürü)den maksat ise otuz koyundur. Çünkü bu şekilde beyan edilmiş olarak gelmiştir.

 

"Onun bir rukye olduğunu sana ne bildirdi" burada Fatiha'nın bir rukye olduğu ve zehirli bir hayvan tarafından sokulmuş kimseye, hastaya ve çeşitli hastalık ve musibete uğramış başkalarına Fatiha'yı okumanın müstehap olduğu anlaşılmaktadır.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) 'in (5697) "onlardan alın ve sizinle birlikte bana da bir payayırın" buyruğu Fatiha ve zikir okuyarak rukye karşılığında ücret almanın caiz olduğunu ve herhangi bir kerahat sözkonusu olmaksızın bu ücretin helal olduğunu açıkça ifade etmektedir. Kur'an-ı Kerim öğretmek karşılığında ücret almak da böyledir. Şafii, Malik, Ahmed, İshak, Ebu Sevr ve seleften de onlardan sonrakiler arasından da başkalarının görüşü de budur. Ebu Hanife ise Kur'an öğretmek karşılığında ücret almayı kabul etmezken rukye sebebi ile caiz kabul etmiştir.

 

"Sizinle birlikte bana da bir payayırın" diğer rivayette: (5699) "paylaştırın ve sizinle birlikte bana da bir payayırın" buyruğuna gelince böyle bir paylaştırma insaf, bağış, arkadaşları ve yol arkadaşlarını kollayıp gözetlemek kabilindendir. Yoksa aslında bütün koyunlar rukye okuyanın mülküdür, özel olarak ona aittir. Anlaşmazlık halinde diğerlerinin bir hakkı yoktur. Rukyeyi okuyan kişi bir bağış, bir cömertlik ve bir insaniyet olmak üzere onlarla paylaşmayı kabul etmiştir.

 

"Bana da bir payayırın" buyruğunu da onların gönüllerini hoş etmek için ayrıca bunun şüphe sözkonusu olmamak üzere helal olduğunu onlara öğretmekte, işi ileriye götürmek için söylemiştir. Nitekim Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anber balığı ile ilgili hadiste de, yaban eşe ği ile ilgili Ebu Katade hadisinde de aynı şeyi yapmıştır. (5698) "Tükürüğünü topluyor ve tükürük çıkarmadan üflüyordu." Yetfilu (tükürük çıkarmadan üflemek) fe harfi ötreli ve kesreli (yetfilu) diye okunur. İlim adamlarının tefl ve nefs hakkındaki açıklamaları daha önce geçti.

 

(5699) "Kabilenin efendisi (reisi) Selim'dir." Yani zehirli bir hayvan tarafından sokulmuştur. Ona Selim denilmesi selamet bulmasını tefeül yolu ile ümit ettiklerini anlatmak içindir diye açıklamışlardır. Onun karşı karşıya kaldığı duruma teslimiyet göstermiş olduğu için böyle denildiği de söylenmiştir.

 

(5700) "Onun rukye yaptığını sanmazdık." Ne'binu fiili de bundan önceki rivayette geçtiği gibi sanmak anlamındadır. Ama bu lafız çoğunlukla itham etmek anlamında kullanılır. Burada ise zikrettiğimiz gibi zannetmek kastedilmiştir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

24/9- DUA ETMEKLE BİRLİKTE AĞRININ OLDUĞU YERE ELİNİ KOYMANIN MÜSTEHAP OLDUĞU BABI