SAHİH-İ MÜSLİM |
CİHAD VE SİYER |
37/39- UHUD GAZVESİ BABI
4617-100/1- Bize Heddad
b. Halid el-Ezdi de tahdis etti, bize Hammad b. Seleme, Ali b. Zeyd ve Sabit
el-Bunani'den tahdis etti, o Enes b. Malik (r.a.)'dan şöyle dediğini rivayet
etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uhud gününde ensardan yedi ve
kureyş'ten iki adam arasında yalnız bırakıldı. Müşrikler ona yaklaşınca:
"Onları kim bizden geri püskürtürse ona cennet vardır, yahut o cennette
benim yoldaşım olacaktır" buyurdu. Ensardan bir adam öne atılarak
öldürülünceye kadar savaştı. Sonra tekrar O'na oldukça yaklaştılar. Yine:
"Onları kim bizden geri çevirirse ona cennet vardır yahut o cennette benim
yoldaşım olacaktır" buyurdu. Yine ensardan bir adam öne atıldı. Öldürülünceye
kadar savaştı. O yedi kişi öldürülünceye kadar bu şekilde devam etti. Sonra
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iki arkadaşına: ''Arkadaşlarımıza
insaf etmedik" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Bize
Heddad b. Halid el-Ezdi tahdis etti." Bütün nüshalarda "el-Ezdi"
nisbetlidir. Buhari de et-Tarihi'nde, İbn Ebu Hatim Kitabı'nda ve başkaları da
böyle demiştir. İbn Adiyy ve es-Sem'ani bunu zikrederek o Kayslıdır
demişlerdir. Buhari onun kardeşi Umeyye b. Halid'i sözkonusu edip onu da Kayslı
diye nisbet etmiştir. El-Bad de onu zikrederek: Kaysi ve Ezdi diye nisbet
etmiştir. Kadı lyaz, dedi ki: Bunlar iki farklı nisbettir. Çünkü Ezd
Yemen'dendir. Kays ise Meaddandır. Ama burada geçen Kays, Kays-ı Aylan
değildir. Aksine bunlar Ezd'lilerden Kays b. Yunan'dır. O halde bu iki nisbet
de sahih olur.
Kadı lyaz devamla, dedi
ki: Müslim'in Sahihi'nde bunun bir benzeri de Ziyad b. Rebal el-Kaysi hakkında
geçmiştir. Rebah'ın adının Riyah olduğu da söylenir. Aynı şekilde Müslim de
bunu bir başka yerde "Kaysi" nisbeti ile zikretmiştir. Nüzur
(adaklar) bölümünde ise "et-Teymi" demiştir. Muhtemelen o Teym b.
Kays b. Sa'lebe b. Bekr b. Vail'dendir diye de açıklanmıştır. Böylelikle her
iki nisbet de bir arada sözkonusu olur. Yoksa Kureyş'ten gelen Teym hiçbir
zaman Kays ile bir yerde nesebi birleşmez. Kadı lyaz'ınaçıklamaları bunlardır.
Daha önce burada adı
geçen "Heddad" isminin zaptı ile ilgili açıklama defalarca geçmiş ve
he harfi fethalı de harfi şeddeli olduğu söylenmiştir. Ayrıca ona he harfi
ötreli olarak "Hudbe" de denilir. Hudbe'nin isim, Heddad'ın lakab
olduğu söylendiği gibi aksi de söylenmiştir.
"Ona
yaklaştıklarında" yani etrafını sarıp ona yakın geldiklerinde demektir.
El-Ef'al isimli eserin sahibi rahika ve erhakanın yetişmek anlamında olduğunu
söylemiştir. Kadı lyaz el-Meşarik'de: Bu ancak hoş olmayan haller hakkında
kullanılır demiştir. Ayrıca şunları eklemektedir: Sabit, dedi ki: Kendisine
yaklaştığın her bir şey hakkında bu fiil kullanılır. Allah en iyi bilendir.
"Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile birlikte ensardan yedi Kmeyş'ten iki adam vardı... Biz
arkadaşlanmıza insaf etmedik." Bu hususta meşhur rivayet fe harfi sakin
olarak "ensafne" diye fe harfi sakin "eshabena" de mefulin
bih olarak mansub olmasıdır. Önceki ve sonraki ilim adamlarının büyük çoğunluğu
bunu böylece zaptetmişlerdir. (Tercüme de buna göredir). Yani Kureyşliler
ensara karşı insaflı davranmadı. Çünkü iki kureyşli savaşa çıkmadı. Aksine
ensann biri diğerinin arkasına ileri atıldı.
Kadı lyaz ve
başkalarının zikrettiğine göre bazılan bunu fe harfi fethalı olarak
"ensatene" diye rivayet etmişlerdir. Buna göre maksat ise savaştan
kaçanlar bize karşı insaflı davranmadı. Onlar kaçtıkları için bize insaf
etmemiş oldular demektir .
4618-101/2- Bize Yahya
b. Yahya et-Temimi tahdis etti, bize Abdulaziz b.
Ebu Hazim babasından
tahdis etti, o Sehl b. Sa'd'a Uhud gününde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in yaralanması hakkında soru sorulması üzerine şöyle dediğini dinledi:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yüzü yaralandı, rabaiye (denilen
köpek) dişi kırıldı, başında miğfer parçalandı. Rasulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in kızı Fatıma kanı yıkıyordu. Ali b. Ebu Talib (radıyallahu anh) da
kalkan ile (getirdiği) suyu O'nun eline döküyordu. Fatıma suyun kanı daha da
artırmaktan başka bir işe yaramadığını görünce bir hasır parçası alıp onu kül
oluncaya kadar yaktı, sonra onu yaraya yapıştırınca kan da kesildi.
Diğer tahric: Buhari,
2911, 4075, 5722; İbn Mace, 3464;
4619-102/3- Bize Kuteybe
b. Said tahdis etti, bize Yakub -yani b. Abdurrahman el-Kari- Ebu Hazim'den
tahdis etti, buna göre o Sehl b. Sa'd'a Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in yarası hakkında soru sorulması üzerine şöyle dediğini dinlemiştir:
Allah'a yemin ederim ki ben Rasulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
yarasını yıkayanın kim olduğunu da suyu dökenin kim olduğunu da Rasulullah
{Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yarasının ne ile tedavi edildiğini de
biliyorum, dedikten sonra Abdulaziz'in hadisine yakın olarak hadisi zikretti.
Yalnız şunları da ekledi: Onun yüzü de yaralandı ve -parçalandı yerine-
kırıldı, dedi.
Diğer tahric: Buhari,
2903, 4075, 5722
AÇIKLAMA: "Bize
Yahya b. Yahya et-Temımı tahdis etti, bize Abdulaziz b. Ebu Hazim babasından
tahdis etti." Senet bütün diyarımız nüshalarında bu şekildedir. Etraf
sahibi de bu hadisi böylece zikretmişlerdir. Kadı Iyaz ise Müslim'in kitabının
ravilerinden birisinden zikrettiğine göre onlar Ebu Bekr b. Ebu Şeybe'yi Yahya
b. Yahya'nın yerine yazmışlar ve doğrusu birincisidir demiştir.
"Rebaiyesi
kırıldı" Rebaiye, her bir yandan öndeki iki dişe bitişik olan dişe
denilir. Her bir insanın dört rebaiyesi vardır.
1. Buradan anlaşıldığına
göre Allah'ın nebilerinin -Allah'ın salat ve selamları onlara- pek büyük ecirlere
nail olmaları, ümmetlerin ve başkaları-'nın onlara isabet edenleri bilmeleri ve
onlara uymaları için kendilerinden intikam alındığına ve çeşitli belalara maruz
kaldıklarına delil bulunmaktadır. Kadı Iyaz, dedi ki: Ayrıca onların bir beşer
olup, dünyevi mihnetlerin onlara da isabet ettiğini ve beşerin cisimlerinin
maruz kaldığı hallere onların cisimlerinin de maruz kalmalarını bilmeleri
böylelikle onların birer yaratılmış, rableri bulunan kimseler olduklarına
kesinlikle inanmaları, onlar tarafından gösterilen mucizeler sebebi ile de
fitneye kapılmamaları ve hristiyanlara ve başkalarına onların durumları ile
alakalı olarak hakkı batıla karıştırmasının önüne geçmek içindir.
"Başındaki miğfer
parçalandı"
2. Burada miğfer, zırh
ve buna benzer savaşta sağlam bir şekilde koruyucu malzemeleri giymenin
müstehap olduğuna ve bunun tevekküle aykırı olmadığına delil vardır.
"Üzerine kalkan ile
(su) döküyordu."
3. Bu hadisten tedavinin
ve yaraları ilaçla tedavi etmenin sabit olduğu bunun da tevekküle aykırı olmadığı
anlaşılmaktadır. Çünkü yüce Allah'ın:
"Asla ölmeyen diri
olana tevekkül et" (Furkan, 58) buyruğuna rağmen bunu yapmıştır.
(4619) "Yarasının
ne ile tedavi edildiğini" buradaki tedavi edildi anlamındaki fiil iki vav
iledir. Bazı nüshalarda tek vav ile yazılıdır. İkincisi ise hazfedilmiş olur.
Nitekim Davud ismi yazılırken de hatta vavın birisi hazfedilmiştir.
4620-103/4- Bunu bize
Ebu Bekr b. Ebu Şeyhe, Zuheyr b. Harb, İshak b. İbrahim ve İbn Ebu Ömer de
birlikte İbn Uyeyne'den tahdis etti. (H.) Bunu bize Amr b. Sevvad el-Amiri de
tahdis etti, bize Abdullah b. Vehb haber verdi, bana Amr b. el-Haris, Sehl b.
Ebu Hilal'den haber verdi. (H.) Bana Muhammed b. Sehl et-Temimi de tahdis etti,
bana İbn Ebu Meryem tahdis etti, bize Muhammed -yani b. Mutarrif- tahdis etti,
hepsi Ebu Hazim'den, o Sehl b. Sa'd'dan bu hadisi Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den rivayet etti. İbn Ebu Hilal'in hadisinde "yüzü isabet
aldı" denilmekte iken İbn Mutarrif'in hadisinde "yüzü yaralandı"
denilmektedir.
Diğer tahric: İbn
Uyeyne'nin hadisini Buhari, 243, 3037, 5248'de; Tırmizi, 2085, İbn Mace, 3464;
Anır b. Sevvad el-Amiri'nin hadisi ile Muhammed b. Sehl etTemimi'nin hadisini
yalnızca Müslim rivayet etmiştir
4621/104/5- Bize
Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb tahdis etti, bize Hammad b. Seleme, Sabit'ten
tahdis etti, o Enes'den rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in Uhud günü rabaiyesi kırıldı, başı yaralandı, üzerinden kanı silerken
bu arada "kendilerini Allah'a davet eden nebilerinin başını yaralayan
rebaiyesini kıran bir kavim nasıl iflah olur" demeye başladı. Bunun
üzerine aziz ve celil Allah: "İşte senin elinde hiçbir şey yoktur"
(Ali İmran, 128) buyruğunu indirdi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
4622-105/6- Bize
Muhammed b. Abdullah b. Numeyr tahdis etti, bize Veki' tahdis etti, bize
,6;meş, Şakik'den tahdis etti, o Abdullah'tan şöyle dediğini rivayet etti: Ben
kavminin kendisini vurdugu ve yüzünden kanı silerken "Rabbim kavmime
mağfiret buyur. Çünkü onlar bilmiyorlar" diyen nebilerden bir nebiyi
anlatan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i görüyor gibiyim.
Diğer tahric: Buhari,
3477, 6929; İbn Mace, 4025;
4623- .. ./7 - Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Veki' ve Muhammed b. Bişr ,6;meş'den bu
isnad ile tahdis etti, ancak o: O alnından kanı silerken, dedi.
AÇIKLAMA: "Kavminin
kendisini vurduğu ... görüyor gibiyim."
Hadisten nebilerin
(Allah'ın salat ve selamları üzerlerine) ne kadar halim, ne kadar sabırlı,
metanetli, affedici, kavimlerine karşı şefkatli, onlar için hidayet ve
günahların bağışlanması için dua edici, kendi aleyhlerine işledikleri
cinayetlerde bilmediklerini söyleyerek onlara mazeret bulmaya çalışbkları
görülmektedir.
Önceki peygamberlerden
kendisine işaret olunan bu nebinin halinin bir benzeri Uhud gününde bizim
nebimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in başından geçmiştir.
"O alnından kanı
silerken" yandihu dad harfi kesreli olup yıkarken ve izale ederken
demektir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: