SAHİH-İ MÜSLİM |
YEMİN |
باب
الاستثناء
10- İSTİSNA YAPMAK
(YEMİN EDİP İNŞAALLAH DİYEREK) BABI
22 - (1654) حدثني
أبو الربيع
العتكي وأبو
كامل الجحدري فضيل
بن حسين
(واللفظ لأبي
الربيع) قالا:
حدثنا حماد
(وهو ابن زيد).
حدثنا أيوب عن
محمد، عن أبي
هريرة، قال
: كان
لسليمان ستون
امرأة. فقال:
لأطوفن عليهن
الليلة. فتحمل
كل واحدة
منهن. فتلد كل
واحدة منهن
غلاما فارسا.
يقاتل في سبيل
الله. فلم
تحمل منهن إلا
واحدة. فولدت
نصف إنسان.
فقال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم (لو
استثنى،
لولدت كل واحدة
منهن غلاما،
فارسا، يقاتل في
سبيل
الله).
4261-22/1- Bana Ebu
Rabi' el-Ateki ve Ebu Kamil el-Cahderi Fudayl b. Huseyn -lafız Ebu Rabi'e ait
olmak üzere- tahdis edip, dediler ki: Bize Hammad -ki o b. Zeyd'dir- bize
Eyyub, Muhammed'den tahdis etti, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti:
Süleyman'ın altmış hanımı vardı. Bir sefer: Andolsun ki bu gece onları
dolaşacağım, onların her biri gebe kalacak ve onların her biri Allah yolunda
bir atlı olarak savaşacak bir çocuk doğuracak, dedi. ise de onlardan sadece bir
hanımı gebe kaldı ve o da yarım bir insan doğurdu. Bunun üzerine Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer (inşaallah diyerek) istisna yapmış
olsaydı onların her biri Allah yolunda savaşacak bir atlı olacak bir çocuk
doğuracaktı" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
23 - (1654) وحدثنا
محمد بن عباد
وابن أبي عمر
(واللفظ لابن
أبي عمر). قالا:
حدثنا سفيان
عن هشام بن
حجير، عن
طاوس، عن أبي
هريرة،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم. قال (قال
سليمان بن
داود نبي
الله: لأطوفن
الليلة على
سبعين امرأة.
كلهن تأتي
بغلام يقاتل
في سبيل الله.
فقال له
صاحبه، أو
الملك: قل إن
شاء الله. فلم
يقل ونسي. فلم
تأت واحدة من
نسائه. إلا واحدة
جاءت بشق غلام).
فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (ولو قال:
إن شاء الله،
لم يحنث، وكان
دركا له في
حاجته).
4262-23/2-
Bize Muhammed b. Abbad ve İbn Ebu Ömer -lafız İbn Ebu Ömer'e ait olmak üzere-
tahdis edip, dediler ki: Bize Süfyan, Hişam b. Huceyr’den tahdis etti, o
Tavus'dan, o Ebu Hureyre'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle
buyurduğunu rivayet etti: "Davud oğlu Süleyman -a.s.- bu gece yetmiş
hanımımı dolaşacağım ve onların her biri Allah yolunda savaşacak bir çocuk
doğuracak, dedi. Sonra arkadaşı yahut melek ona: İnşaallah de, dedi. ise de o
bunu söylemedi ve unuttu. Bunun neticesinde hanımlarından sadece bir tek hanım
yarım çocuk doğurdu" buyurdu. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ayrıca: "Eğer inşaallah demiş olsaydı yeminine aykırı hareket etmiş olmaz
ve ihtiyacını da karşılamış olurdu" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
6720
(1654) - وحدثنا
ابن أبي عمر.
حدثنا سفيان
عن أبي الزناد،
عن الأعرج، عن
أبي هريرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم. مثله أو
نحوه.
4263- .. ./3- Bize İbn
Ebu Ömer de tahdis etti, bize Süfyan, Ebu Zinad’DAN tahdis etti, o A'rec'den, o
Ebu Hureyre'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’DEN aynısını ya da buna
yakın olarak rivayet etti.
Diğer tahric: Buhari,
6720 -muallak olarak-;
24 - (1654) وحدثنا
عبد بن حميد.
أخبرنا
عبدالرزاق بن
همام. أخبرنا
معمر عن ابن
طاوس، عن
أبيه، عن أبي
هريرة. قال:
قال
سليمان بن
داود: لأطيفن
الليلة على
سبعين امرأة.
تلد كل امرأة
منهن غلاما.
يقاتل في سبيل
الله. فقيل له:
قل إن شاء
الله. فلم يقل.
فأطاف بهن.
فلم تلد منهن،
إلا امرأة واحدة،
نصف إنسان.
قال فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم (لو
قال: إن شاء
الله، لم
يحنث. وكان دركا
لحاجته).
4264-24/4-
Bize Abdülhamid de tahdis etti. .. Ebu Hureyre, dedi ki: Davud oğlu Süleyman
-ikisine de selam olsun-: Andolsun bu gece yetmiş hanım (ımı) dolaşacağım.
Onlardan her bir hanım da Allah yolunda savaşacak bir çocuk doğuracak, dedi.
Kendisi inşaallah de denildi ise de o demedi. Hanımlarını dolaştı, onlardan
sadece bir kadın o da yarım bir insan doğurdu. (Ebu Hureyre), dedi ki: Bu
sebeple Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer inşaallah demiş
olsaydı, yeminine aykırı hareket etmiş olmaz ve bu onun ihtiyacını
karşılardı" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
5242; Nesai, 3865
25 - (1654) وحدثني
زهير بن حرب.
حدثنا شبابة.
حدثني ورقاء
عن أبي
الزناد، عن
الأعرج، عن
أبي هريرة
، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم. قال (قال
سليمان بن
داود: لأطوفن
الليلة على
تسعين امرأة.
كلها تأتي
بفارس يقاتل
في سبيل الله.
فقال له صاحبه:
قل: إن شاء
الله. فلم يقل:
إن شاء الله.
فطاف عليهن
جميعا. فلم
تحمل منهن إلا
امرأة واحدة.
فجاءت بشق
رجل. وايم
الذي نفس محمد
بيده! لو قال:
إن شاء الله،
لجاهدوا في
سبيل الله
فرسانا أجمعون(.
4265-25/5- Bize Zuheyr
b. Harb tahdis etti. .. Ebu Hureyre, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Davud oğlu Süleyman:
Andolsun ki bu gece
doksan hanımımı dolaşacağım. Onların her biri Allah yolunda savaşacak bir atlı
doğuracak, dedi. Arkadaşı ona: İnşaallah de, dedi., ama o inşaallah demedi.
Hanımlarının hepsini dolaştı, onlardan sadece bir hanım hamile kaldı. O da
yarım bir adam doğurdu. Muhammed'in canı elinde olana yemin ederim ki, eğer
inşaallah demiş olsaydı hepsi de atlı olarak Allah yolunda cihad
edeceklerdi."
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
(1654) - وحدثنيه
سويد بن سعيد.
حدثنا حفص بن
ميسرة عن موسى
بن عقبة، عن
أبي الزناد،
بهذا
الإسناد، مثله.
غير أنه قال
(كلها تحمل
غلاما يجاهد
في سبيل الله(.
4266- .. ./6- Bunu bana
Suveyd b. Said de tahdis etti, bize Havs b. Meysere, Musa b. Ukbe'den tahdis
etti, o Ebu Zinad'dan bu isnad ile aynısını rivayet etti ancak o rivayetinde:
"Her birisi Allah yolunda cihad edecek bir çocuğa gebe kalırdı" dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: Bu babta
Davud oğlu Süleyman'ın (ikisine de selam olsun) hadisini zikretmektedir.
Bu hadisten çeşitli
hükümler çıkarılmıştır:
1. Bir kimse şunu
yapacağım diyecek olursa yüce Allah'ın izni ile (inşaallahu Teala) demelidir.
Çünkü yüce Allah: "Sakın inşaallah demedikçe herhangi bir şey için bunu
ben yarın yapacağım deme" (Kehf, 63) buyruğu ile bu hadis-i şerif bunu
gerektirmektedir.
2. Bir kimse yemin edip
de yemini ile arasında bir kopukluk olmaksızın inşaallah diyecek olursa,
yapmayacağına dair yemin ettiği hususu yapacak olursa yeminini bozmuş olmaz.
Ayrıca böyle bir istisna (inşaallah demek) yeminin akit olarak gerçekleşmesine
engeldir. Çünkü Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu hadiste: "Eğer
inşaallah demiş olsaydı yeminini bozmuş olmazdı ve bu yolla ihtiyacını da
karşılamış olurdu" buyurmaktadır. Şu kadar var ki böyle bir istisnanın
sahih olması için iki şart aranır: Birisi yemini ile arada bir fasıla
olmaksızın inşaallah demesi, ikincisi ise yeminini bitirmeden önce inşaallah
demeyi niyet etmiş olmasıdır.
Kadı Iyaz, dedi ki:
Müslümanlar inşaallah demesinin yeminine bitişik olması şartı ile yemin akdinin
gerçekleşmesine engel olduğu üzerinde icma etmişlerdir. Eğer seleften
bazılarından rivayet edildiği gibi ayrı olması halinde caiz olsaydı hiçbir
kimse yeminini bozmuş olmaz ve ayrıca kefarete ihtiyaç olmazdı.
Kadı Iyaz devamla, dedi
ki: Fakat yemini ile birlikte inşaallah demesinin hususunda farklı görüşlere
sahiptirler. Malik, Evzai, Şafii ve cumhur şöyle demektedir: İnşaallah sözünün
arada bir suskunluk olmaksızın yemin ile bitişik olması gerekir. Nefes almak
için susmanın bir zararı olmaz.
Tavus, Hasan ve
tabiinden bir topluluktan rivayete göre meclisinden kalkmadığı sürece inşaallah
diyerek istisna yapmak hakkı vardır. Katade ise yerinden kalkmadığı yahut
konuşmadığı sürece derken Ata: Bir dişi devenin sağımlığı kadar bir süre, Said
b. Cübeyr de dört ay demiştir. İbn Abbas'dan rivayete göre ise (inşaallah)
demeyi ne zaman hatırlarsa sonsuza kadar istisna yapabilir demiştir.
Bazıları bu zatlardan
nakledilen bu rivayetleri onların bundan maksatları teberrüken inşaallah demesi
müstehaptır diye yorumlamışlardır. Nitekim yüce Allah: "Unuttuğun taktirde
Rabbini an" (Kehf, 24) buyurmuştur. Bunlara göre bu zatlar yeminlerini
çözmeyi ve yemininin bozulmayacağını kastetmemişlerdir. Şayet hanımını
boşamakta, kölesini hürriyete kavuşturmakta ve bunun dışında yüce Allah adına
yemin dışındaki hallerde istisna yaparak:
İnşaallah sen boşsun, ya
da inşaallah sen hürsün, yahut inşaallah sen benim için annemin sırtı gibisin,
yahut da Zeyd'in bende inşaallah bin dirhem alacağı vardır ya da eğer hastam
şifa bulursa inşaallah Allah için bir ayaruç tutmak boynumun borcu olsun ya da
buna benzer bir söz söyleyecek olursa Şafii'ye, Kufelilere, Ebu Sevr'e ve
başkalarına göre her hususta istisna yapmak sahihtir. Tıpkı yüce Allah adına
yemin halinde bunun sıhhati üzerinde icma ettikleri gibi hanımını boşarken,
kölesini hürriyete kavuştururken de yemini bozamaz. Aynı zamanda yaptığı zihar
da, adağı da, borç ikrarı da buna benzer inşaallah sözü ile birlikte söylediği
benzeri diğer hususlar da gerçekleşmez. Malik ve Evzai ise: Yüce Allah adına
yemin dışında bu hususların hiçbirisinde istisna sahih değildir demişlerdir.
Resulullah {Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Eğer inşaallah demiş olsaydı yeminini
bozmazdı" buyruğunda istisnanın sözlü olarak yapılacağına ve niyetin bunun
için yeterli olmadığına delil vardır. Nitekim Şafii, Ebu Hanife, Malik, Ahmed
ve genellikle bütün ilim adamları böyle demişlerdir. Bazı Maliki alimlerinden
nakledilen Malik'in görüşüne göre kıyas lafzen söylenmeden niyet ile istisnanın
sahih olmasını gerektirir şeklindeki nakil bundan müstesnadır.
"Bunun üzerine
arkadaşı ona: İnşaallah de, dedi." ibaresini istisnanın yeminden ayrı
yapılmasının caiz olduğunu söyleyenler bunu delil gösterebilirler. Ama cumhur
buna onun arkadaşının bu sözü kendisine henüz yeminini yapmakta iken söylemiş
olması yahut da onun bu söylediği sözün yemin olmama ihtimali vardır. Çünkü
hadis-i şerifte açık bir şekilde yemin sözkonusu edilmemiştir. Allah en iyi
bilendir.
"Le etufenne:
andolsun ki dolaşacağım" ifadesi bazı nüshalarda:
"Le utifenne"
şeklindedir. Her ikisi de fasih iki söyleyiştir. TMe ve etMe fiilleri bir şeyin
etrafında tekrar tekrar dönmek demektir. Burada ise cima'dan kinayedir.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in (4261) "Süleyman'ın altmış hanımı vardı" bir
rivayette (4262,4264) "yetmiş" bir diğer rivayette (4265)
"doksan" Müslim'in Sahihi'nin dışındaki başka kaynaklarda
"doksandokuz" bir diğer rivayette de "yüz" buyurmaktadır.
Bütün bunlar birbirleri ile çelişkili değildir. Çünkü azın sözkonusu edilmesi
çoğun nefy edilmesini gerektirmez. Bu hususa dair açıklamalar defalarca geçmiş
bulunmaktadır. Böyle bir ifade adet mefhumu türündendir ve usül bilginlerinin
çoğunluğuna göre onunla amel olunmaz. Ayrıca bu ifadelerde yüce Allah'ın
nebilerine -Allah'ın salat ve selamları onlara- özel olarak verilen böyle bir
işi bir gecede yapabilme gücü de açıklanmaktadır. Bizim Nebi'miz (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'de sahih hadiste sabit olduğu üzere bir zaman içerisinde
onbir hanımını dolaşırdı. Bütün bunlar ise gücün fazlalığından gelmektedir.
Allah en iyi bilendir.
"Onların her biri
gebe kalacak ve onların her biri Allah yolunda savaşacak bir atlı çocuk
doğuracak" sözlerini Süleyman (aleyhisselam) hayrı temenni etmek maksadı
ile söylemiş ve bununla ahireti, yüce Allah yolunda cihad etmeyi amaç
edinmiştir. Yoksa bunu dünyevi bir maksat için söylemiş değildir.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Onlardan sadece birisi gebe kaldı ve o da yarım bir
insan doğurdu. " Bir diğer rivayette "yarım bir çocuk doğurdu"
denilmektedir. Bunun yüce Allah'ın onun tahtı üzerine bırakıldığını yüce
Allah'ın sözkonusu ettiği ceset olduğu söylenmiştir.
Resulullah {Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Eğer istisna yapmış olsaydı onların her biri yüce
Allah yolunda savaşacak atlı bir çocuk doğuracaktı" buyruğu ise Nebi
{Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e Süleyman (aleyhisselam) hakkında bunun
vahyedildiği şeklinde yorumlanır. Yoksa böyle bir iş yapan herkese bu maksadı
hasılalacaktır anlamında değildir.
''Arkadaşı -yahut
melek-: İnşaallah de, dedi. ama o demeyip unuttu."
Denildiğine göre
arkadaşından kasıt melektir. Zaten hadisin zahirinden anlaşılan da budur. Bunun
P'demoğullarından bir arkadaşı olduğu da söylenmiştir.
"Nesiye:
Unuttu" lafzını bazı imamlar nun harfi ötreli, sin harfi şeddeli (nüssiye:
unutturuldu) diye zaptetmişlerdir ki anlamı gayet açıktır ve güzeldir. Allah en
iyi bilendir.
"Ve ihtiyacını da
karşılamış olurdu" buradaki "derek" idrak etmekten (bir şeyi
elde etmekten, karşılamaktan) isimdir. Nitekim yüce Allah: "Sana
yetişilmesinden korkmaksızın" (Taha, 77) buyruğunda bu lafzı kullanmıştır.
(4265) Rasulullah
{Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Muhammed'in nefsi elinde olana yemin ederim
ki: ... " bu buyrukta da bu lafzı kullanarak yemin etmenin caiz olduğu
anlaşılmaktadır ki bu da eymullah ve eymunullah: Allah adına yemin ederim ile
aynı şeydir. İlim adamları bu hususta farklı kanaatlere sahip olup Malik ve Ebu
Hanife bu bir yemindir derken, bizim (Şafii) mezhep alimlerimiz: Eğer bunu
söylerken yemin niyeti ile söylerse yemindir, değilse yemin değildir
demişlerdir.
Rasulullah {Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Eğer inşaallah demiş olsaydı. .. cihad
edeceklerdi" buyruğundan da "eğer olsaydı, eğer olmasa ... "
lafızlarım kullanmanın caiz olduğu anlaşılmaktadır. Kadı Iyaz, dedi ki: Bu,
eğer olsa eğer olmasa gibi lafızları kullanmanın caiz olduğuna delil
gösterilmektedir. Kur'an-ı Kerim'de de bu çokça geldiği gibi ashab-ı kiramın ve
selefin sözlerinde de çokça kullanılmıştır. Buhari bu hususta "Lev: şayet
olsa" demenin caiz olması babı diye bir başlık açmış ve bunun kapsamına:
"Keşke benim size karşı duracak gücüm olsaydı" (Hud, 80) buyruğunu ve
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Eğer delilsiz birisini recm edecek
olsaydım bu kadını recm edecektim" sözleri ile: "Eğer ay daha da
devam etseydi ben de visal orucuma devam edecektim"; "Eğer senin
kavmin küfürden henüz yeni kurtulmamış olsaydı Beyt'i İbrabimrın temelleri
iizerine tamamlayacaktım"; "Ve eğer hicret olmasaydı Bende Erısar'dan
bir kişi olurdum" hadislerinLve bunun benzetlerini bu babın kapsamına
sokmuştur. Kadı Iyaz devamla, dedi ki: Buhari'nin bu başlığından ve bu babın
{başlığın} kapsamı içerisinde sözünü ettiği Kur'an ayeti ve rivayetlerinden
anlaşıldığı üzere (lev ve levla: eğer olsa, eğer olmasa) lafızlarını başka bir
hususun imkansızlığı dolayısı ile gerçekleştirilmesi imkansız olan hususlar
için gelecek kipi halinde kullanmanın caiz olduğu anlaşılmaktadır. Bu ise
başkasının varlığı dolayısıyla yapılması imkansız olan işler kabilindendir.
İşte kendisi için "Lev La: olmasaydı" lafzının kullanılacağı
türdendir. Çünkü bu gibi ifadelerin kapsamına gelecek için söylenenler
dışındaki bir husus yahut da kesin olarak bilinen sahih bir haktan başkası için
kullanılmaz. "Hicret olmasaydı Ensar’DAN bir kişi olurdum" hadisinde
olduğu gibi. Ancak olup bitmiş için bu kullanım yahut da gayba ve geçmişte
gerçekleşmiş kadere itiraz mahiyetinde olmak üzere bu ibare kullanılmaz. Müslim'in
Sahihi'ndeki bir diğer hadiste de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in:
"Başına bir musibet gelecek olursa eğer bunu yapmamış olsaydım şöyle
olurdu deme, ama: Allah taktir buyurdu ve O'nun, dediği olur de" hadisi
sabittir.
Kadı Iyaz, dedi ki: Kimi
ilim adamı şöyle demiştir: Bu, eğer böyle olsaydı mutlaka böyle olurdu deyip,
yüce Allah'ın meşietini sözkonusu etmeden (inşaallah demeden, Allah'ın
geçmişteki kaderine ve bizim için bilinmesi gizli ve saklı olan hususlara
bakmadan söylemesi halinde kesin ve gayb hakkında kafi olarak söyleyecek olursa
böyledir. Ama bir kimse bunu teslimiyet arzetmek ve işi Allah'ın meşietine
bağlamak üslubu ile söyleyecek olursa bunda kerahet yoktur. Kadı Iyaz
(devamla), dedi ki: Bazıları da "levla: olmasa"ın "Lev" dan
farklı olduğuna da işaret etmişlerdir. Ama bana göre insanın bilgisinin
kuşatmadığı ve söyleyen kimsenin gücü içerisinde kalmayan hususlar hakkında
kullanılmaları halinde aralarında bir fark yoktur. Çünkü bu şekildeki
söyleyişler gayb hakkında ahkam kesmek ve kadere itiraz etmek kabilindendir.
Nitekim hadis-i şerifte de bu hususa böylece dikkat çekilmiştir. Ayrıca
münafıkların: "Bize itaat etmiş olsalardı öldürülmezlerdi" (Ali
İmran, 168); "yanımızda bulunsalar ölmezler ve öldürülmezlerdi" (Ali
İmran, 156); "Eğer emirden payımıza düşen bir şeyolsaydı burada
öldürülmezdik" (Ali İmran, 154) şeklindeki sözleri buna benzer. Yüce Allah
ise onların bu batı! iddialarını reddederek: "Eğer doğru söyleyenler
iseniz kendi nefislerinizden ölümü uzaklaştırınız" (Ali İmran, 168) buyruğu
ile reddetmektedir. İşte bunu (olsa, olmasa ... ) kullanmanın yasak olduğu
hususlar bunun gibi hususlardır.
Açıklamakta olduğumuz
hadise gelince, bu hadiste Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisi hakkında
eğer Süleyman inşaallah demiş olsaydı. .. cihad edeceklerdi diye kesin bir
kanaatini haber vermektedir. Çünkü böyle bir bilgi zan ve içtihat ile
bilinebilecek bilgilerden değildir. O ancak yüce Allah'ın kendisine bildirmiş
olduğu bir gerçeği haber vermiş olmaktadır. Bu da Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in: "İsrailoğulları olmasaydı hiçbir et kokmazdı, Havva da
olmasaydı hiçbir kadın kocasına hainlik etmezdi" buyruğu türündendir. O
halde bununla "Lev: eğer, se, sa" demeyi yasaklayan hadis arasında
herhangi bir çelişki bulunmamaktadır. Nitekim yüce Allah da: "De ki eğer
evlerinizde bulunsaydınız haklarında öldürülmeleri yazılmış olanlar yıkılıp
devrilecekleri yerlere çıkarlardı." (Ali İmran, 154); "Eğer geri
döndürülecek olsalar hiç şüphesiz kendilerine yasaklanmış olanlara geri dönerlerdi"
(En'am, 28) buyurmaktadır. Yine "Levla: olmasaydı" lafzının
kullanılmış olduğu çeşitli buyruklara yüce Allah'ın şu buyrukları örnektir:
"Eğer Allah tarafından önceden bir yazı (taktir olunmuş bir kader)
olmasaydı. .. şüphesiz size dokunacaktı" (Enfal, 68) "Ve eğer
insanlar tek bir ümmet olmayacak olsaydı. .. " (Zuhruf, 33) "Eğer o
tesbih edenlerden olmasaydı balığın karnında ... kalacaktı." (Saffat,
143,144) buyrukları örnektir. Çünkü şanı yüce Allah bütün bu hususlarda ya
geçmiş ya da gelecekler ile ilgili olarak ilmine dayalı kat'i bir haber olarak
vermektedir. Buna göre insanın yapılıp gerçekleştirilmesi yüce Allah'ın kudreti
çerçevesinde olup olmamasının sebebi ile alakalı haber verdiği hususlar
hakkında kullanılan olsa ve olmasa lafızlarının kullanılmasında bir mekruhluk
yoktur. Çünkü bu bir şeyin sebep olması dolayısı ile imkansızlığı ve yine bir
şeyin olmaması sebebi ile meydana gelmesinin gerçek mahiyeti hakkında bir haber
vermekten ibarettir. Çoğu zaman da "Lev: eğer olsa ... " gerektirici
ya da gerektirmeyici (nefy edici) sebebi açıklamak için de kullanılır. Bu
türden olan bütün kullanımlarda bir mekruhluk yoktur. Ancak bu hususta yalan
söylüyor olma hali müstesnadır. Münafıkların: "Eğer biz savaşmayı
bilseydik andolsun size tabi olurduk" (Ali İmran, 167) buyruğunda
söyledikleri nakledilen sözleri gibi. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: